Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız. DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR. Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız.
Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister. Acaba araştırmalarımız sonucunda, dini konularda aldığımız bilgileri, değişmeyen sorumlu olduğumuz, Kur’an ile kontrol edebiliyor muyuz, tıpkı beşeri konularda yaptığımız gibi. Ne yazık ki bizim yaptığımız hata, bu noktadan itibaren başlıyor. Çünkü dini konularda, bizler değişmeyen ana hükümlerin kaynağını, hiç anlayarak ve düşünerek okumadan, konu hakkında beşeri araştırmaya giriyoruz. ÇOK DAHA ÖNEMLİSİ, İLK ÖNCE OKUMAMIZ GEREKEN KUR'AN'I EN SON OKUYOR VE ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ. Ana kaynaktan habersiz olduğumuz için tedirgin oluyoruz acaba doğrumu diye. Dahada kötüsü öğrendiğimiz bilgilerin doğruluğundan emin olamıyoruz.
Yaptığımız bu hata bizleri bölüyor, parçalıyor hatta birbirimize düşman ederek, yanlış yollara yönlendiriyor. Dinin temelini oluşturan ana kaynaktan habersiz oluşumuzdan, söylenenlerden ve okuduğumuz kitaplardan etkileniyoruz. DOĞRU BİLGİYİ ANA KAYNAĞINDAN ÖĞRENMEDİĞİMİZ İÇİNDE, KARŞILAŞTIRMA, KONTROL ETME ŞANSIMIZ OLMUYOR. Bir atasözü vardır, kıssadan hisse olsun diye hatırlatmak isterim. "TEK SAATİ OLAN, SAATİN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ." Ne güzel bir söz. Bizleri Kur’an dan uzaklaştıranlar, dini menfaatlerince yönetebilmek için, kontrollerine almaya çalışanlar, dinin tek kaynağı Kur’an'ın yanına, emin olamayacağımız öyle kaynaklar ilave etmişlerdir ki, bugün toplum neyin HAK, neyin BATIL olduğunun ayrımını yapamaz olmuş. Bakın bugün bizlere, dinin ana kaynağı olarak neleri gösteriyorlar.
"İSLAM IN KAYNAĞI DÖRT TÜR. KİTAP, SÜNNET, İCMA, KIYAS."
Din Allah'ın dinidir, önce bunu unutmayalım. Allah ayetinde, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM diye çok açık belirtir. Bu durumda dinin ana kaynağı olarak, nasıl olurda KUR’AN dışından bilgileri, ana kaynak Kur'an'ın yanına ilave ederiz. Elbette dini anlatan kitaplar mutlaka yazılmalıdır, ama ana kaynak Kur’an'dan uzaklaşmadan, onun sınırlarını asla aşmadan. Allah Zuhruf 44. ayetinde, SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM diyorsa, nasıl olurda Allah'ın bu hükmünün tam tersine inanırda, Kur’an'ın dışından farklı kaynakları da, dinin ana kaynağı ilan ederiz. Şunu unutmayalım lütfen, dini şekillendiren, kurallar koyan yalnız Allah dır.
Toplumu farklı kaynaklara yönlendirmek isteyenler, dinin ana kaynağı olarak Kur’an'ın yeterli olmadığını savunurken, mezheplerin ve geleneklerin dine ilavelerinin Kur’an'da olmadığını topluma anlatarak, bakın her şey Kur’an'da yok, saygısızlığı yapılmaktadır. Bu sözler Kur’an'a atılan iftiradır. Peygamberimizin SÜNNETİ diye öne sürdükleri rivayetler, mezheplerin hepsinde farklıdır ve hepside Allah'ın Resulü böyle yapmıştır diye inanılır. İşte bu yol ve yöntem, bu kadar riskli ve tehlikelidir. Ayrıca hatırlatmak isterim, Resulün hadisleri diye aktarılan tüm bilgiler , Allah'ın Resulünün zamanında kayda alınmamış, ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra, mehepler tarafında kayda alınıp, yazılmaya başlanmıştır. Eğer bu hadisler olmadığında Kur'an'ı anlayamasaydık, Allah'ın Resulü tüm bu bilgileri tıpkı Kur'an gibi yazdırmazmıydı, yada dört halife döneminde yazılmaz mıydı? Neden yazdırılmamış, çünkü onlara Kur'an yetmiş te ondan. SİZCE RİVAYET EDİLEN HADİSLER/BİLGİLER NE KADAR DOĞRU OLABİLİR? KARAR SİZLERİN. ALLAH EMRETTİĞİ TÜM İBADETLERİNİ, GEREKTİĞİ ÖLÇÜDE KUR’AN'DA APAÇIK BELİRTMİŞ, İZAH ETMİŞTİR. Daha doğrusu açıkladığını, nice örneklerle izah ettiğini söyleyen, Kur'an'ın bizzat kendisidir. Bunun tersini düşünmek Kur’an a, Allah'a saygısızlıktır.
Geleneklerin ve mezheplerin dine ilavelerini, elbette Kur’an'da bulamayız. Bunların olmaması, Kur’an'ın eksik ya da detaysız olduğunu asla göstermez. Tam tersine Rabbimizin, bu kitabı yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdım hükmünün, bir tezahürü olduğu gerçeğinin kanıtıdır. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, nasıl olurda sorumlu tuttuğu konuları gerektiği ölçüde Kur’an'da açıklanmadığını, izah edilmediğini söyleriz. Böyle bir adaleti nasıl Yaradan'a nispet ederiz? Günümüz Müslüman toplumlarına İslam anlatılırken, çok ilginç bir yöntemle anlatıldığı için, bugün Müslümanlar Kur'an'ı değil, kendilerine öğretilen rivayetleri dinleştirerek yaşıyorlar.
İslam'ı anlattığını zannedenler, İslam Kur'an, sünnet, icma, kıyas denklemiyle anlaşılır diye başladıkları halde, ne yazık ki Kur'an sözde başta kalmış hayata geçirirken en sona konmuştur. Çünkü Kur'an tek başına anlaşılmayan, detaysız, yardımcı bilgi ve kaynakalra muhtaç olduğu topluma anlatılmış, Kur'an'ı doğru anlayabilmemiz içinde önce bizleri bakın nerelere yönlendiriyorlar ve hangi sırayı öncelikle takip etmemizi isrtiyorlar. İLK ÖNCE TARİİHİ KÜLTÜR KİTAPLARI OKUNMALI. İKİNCİ SIRADA İSLAM TARİHİ KİTAPLARI OKUNMALI. ÜÇÜNCÜ SIRADA ALLAH'IN RESULÜNÜN HADİSLERİNİ İÇEREN KİTAPLAR OKUNMALI. DÖRDÜNCE KUR'AN İLE İLGİLİ ALİMLERİN TEFSİR KİTAPLARINI OKUMALIYIZ DİYORLAR. EN SON SIRAYADA KUR'AN'I OKUMALIYIZ DİYEREK NE YAZIK Kİ KUR'AN SÖZDE EN BAŞKA OLDUĞU HALDE, ONU OKUMAYI EN SONA BIRAKIYORLAR. Tabi Kur'an'ı anlayabilmemiz için, önce okuyup etkisinde kaldığımız bu kitaplarla Kur'an'ı anlamanın yolunu seçersek, Kur'an'ı asla doğru anlayamayız. Onlarca yüzlerde Kur'an meali/tercümesi çıkacağı gibi, onlarca yüzlercede Kur'an tefsiri yazılacaktır. KUR'AN'I DOĞRU ANLAMAK İSTİYORSAK, YİNE KUR'AN'IN VERDİĞİ ÖRNEKLERDEN YOLA ÇIKARAK, KUR'AN'I KUR'AN İLE ANLAMA ÇABASI İÇİNDE OLMALIYIZ.
Kur’an'da onlarca ayetinde, Allah Resulüne seslenerek, SANA İNDİRDİĞİMLE ONLARA HÜKMET, BENİM HÜKMÜMÜ BEKLE, SABRET, ALLAH HÜKÜM VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR dediği halde, nasıl olurda Allah'ın Resulünün Kur’an dışından, Kur’an'ın hiç bahsetmediği hükümleri de dine ilave ettiğine inanırız. Bu kadar mı Kur’an'dan, dinin temel kaynağından uzak yaşıyoruz İslam'ı, doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. Bakın Rabbimiz Resulüne, deki onlara diye, bizlere ne söylemesini istiyor.
Ahkaf 9: DE Kİ: “BEN ELÇİLERDEN BİR TÜREDİ (İLK DEFA GÖNDERİLEN) DEĞİLİM. BANA VE SİZE NE YAPILACAĞINI DA BİLMİYORUM. BEN, BANA VAHYOLUNANDAN BAŞKASINA UYMAM. BEN ANCAK APAÇIK BİR UYARICIYIM.” (Mehmet Okuyan)
Allah'ın Resulü ben sadece, Allah'ın bana indirdiği Kur’an'a uyarım diyor, ama bizler hala bu ve benzeri ayetlerin üstünü örtüp, batıl inançlarımızı yaşayabilmek için, Allah'ın hükümlerinin tam tersine inancımızı şekillendirerek, Resulün Kur’an'ın dışından dine ilaveler yaptığına inanmakta bir sakınca görmüyoruz. Çok açık anlaşılıyor ki Resul, yalnız Kur’an'a uymuş, bizlerde yalnız Kur’an'a uyarsak, Resulün yolunu izlemiş oluruz. HATIRLAYINIZ ALLAH'IN RESULÜ SAĞLIĞINDA, KUR'AN DIŞINDAN HİÇ BİR SÖZÜNÜ/HADİSİNİ SAĞLIĞINDA YAZDIRMAMIŞTIR. EĞER DİNE HÜKÜM KOYMA YETKİSİ OLSAYDI VE O BİLGİLERDEN BİZLERDE SORUMLU OLSAYDIK, ÖYLEMİ YAPARDI? Allah, ayetlerin bir kısmının üstünü örtüp görmezden gelenlere, KAFİR diyor.
Kur’an yalnız o günkü topluma değil, tüm âleme ve tüm zamana hitap edecek, eşi benzeri olmayan bir IŞIKTIR. Adı üzerinde FURKAN. Yani eğriyi doğrudan ayıran. Dinin temel kaynakları arasında gösterilen İCMA konusuna gelince. Farklı tarifler varsa da, genel olarak Resulün vefatından sonra, Kur’an'da belirtilmeyen konularda, İslam müçtehitlerinin ortak hüküm vermeleridir, diye tarif edilir ve bu hükümlere uyulmasının da farz olduğu da söylenir. BİR BAŞKA DEYİŞLE ÜMMETİN, FİKİR BİRLİĞİNE İCMA DENİR DİYE DE TARİF EDİLİR.
BU SÖZLER VE BU DÜŞÜNCE, ASLINDA KUR’AN'A SAYGISIZLIKTIR. HÂŞÂ RABBİMİZ BİZLERE DİN VE İMAN ADINA, GEREKLİ OLAN HER BİLGİYİ, ÖRNEĞİ KUR’AN'DA VERMEDİ DE, HATTA ALLAH'IN RESULÜ BUNU SAĞLIĞINDA AKIL EDİP YAZDIRMADI DA, DAHA SONRAKİ TOPLUMLAR, DİN ALİMLERİ BİLGE KİŞİLER TOPLANIP, BAZI KONULARDA FİKİR BİRLİĞİNE VARIP AÇIKLADI, DETAYLANDIRDI VE BİZLERİ BİLGİLENDİRDİ ÖYLEMİ? Bu sözler Kur’an'a şirk koşmakla aynıdır, hatırlatırım. Allah biz Kur’an'da hiçbir eksik bırakmadık der. Hatta her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diye de, üstüne basa basa bizlere anlatır. İcma, Allah'ın emretmediği hiç bir bilgi vermediği konularda, toplumun yada din alimleri dedikleri kişilerin fikir birliği yapması, asla dinin emri olamaz, Allah'tan başka hiç bir beşer dine ilave yapamaz. İcma konusu yani insanların fikir birliği yaparak karar verme konusunda Kur'an örnekler verirken, müspet hiç bir örnek vermez hepsi menfi yani olumsuz anlamında geçer.
Yunus kıssasında özet olarak, Hz. Yunus size tebliğ ettiklerim eğer size ağır geliyorsa, siz ortaklarınızla, ileri gelenlerinizle toplanıp, yapacağınız işi karara bağlayın ve aldığınız kararı bana bildirin diyor. Daha sonra icma birliği yapmış ileri gelenler, Hz. Yunusun tebliğine karşı aldıkları kararı açıklıyorlar ve Hz. Yunusu yalanlayarak inanmadıklarını bildiriyorlar. Allah Yunus'a uyanları kurtardık, uymayanları suda boğduk diyor. Bu örnek ve Kur’an’da buna benzer örneklerle Allah, bizlere çok önemli bir bilgi veriyor, tabi düşünüp aklını kullanana. DİNİ KONULARDA HÜKÜM VERME YETKİSİ, YALNIZ ALLAH’A AİTTİR. İNSANLARIN DİNİ KONULARDA, KENDİ ARASINDA ANLAŞARAK VERECEKLERİ KARARLAR, DOĞRU OLMAYABİLİR, HİÇ KİMSENİN BÖYLE BİR YETKİSİDE YOKTUR. Onun için Allah sizleri Kur’an’dan hesaba çekeceğim ve yalnız Kur’an’ın ipine sarılın emrini veriyor.
Tüm bu uyarılardan sonra, hala birileri Kur'an dışından din adına, bunlar Kur’an'da yok diyerek, kendilerinin karar verdiği ve fikir birliği yaptığı konular dine ilaveler yapıyorsa, bu ALLAH'A İFTİRADIR. BEŞERİ DÜŞÜNCE VE FİKİRLERİN, RİVAYET YOLUYLA NAKİLLERİNDE, İLAVELER YA DA EKSİLTMELER YAPILMASI, ART NİYETLİ KİŞİLERİN KONUYA DAHİL OLMASI, YA DA ŞEYTANIN MUSALLAT OLMA İHTİMALİ, HER ZAMAN VARDIR. ONUN İÇİNDİR Kİ ALLAH, KUR’AN'I BEN KORUYORUM DİYOR. Din rivayet bilgilerle değil, Kur’an'ın emin olduğumuz, hükümleri ile yaşanır. HATIRLATIRIM DİNİ KONULARDA İCMA İLE FİKİR BİRLİĞİ, MÜSLÜMANLAR ARASINDA HİÇ BİR ZAMAN OLMAMIŞTIR. ALLAH SAKIN DİNDE BÖLÜNENLER GİBİ OLMAYIN DEDİĞİ HALDE, DİN MEZHEPLERE BÖLÜNMÜŞ VE HEPSİ KENDİ FIKIH İNANCINI YARATARAK, O FIKIH İNANCININ ETKİSİYLE, FARKLI İCMA KARARLARI VERMİŞLERDİR. BÖYLE BİR YOL , YÖNTEMLE NASIL OLURDA DİNİN ANA KAYNAKLARI BELİRLENİR. AKLINI KUR'AN İLE KULLANAN HİÇ BİR MÜSLÜMAN BUNU KABUL ETMEZ. Rivayet edilen hadisleri Kur'an değerinde gören arkadaşlarımıza, belki faydası olur diye, Allah'ın Resulünün söylemesi muhtemel, Kur'an çizgisinde rivayet edilen bir hadisini hatırlatmak istiyorum. Kur'an'ın onayından geçen her doğru söz, başımızın tacıdır.
"ALLAH’IN KİTABINDA HELAL KILDIĞI HELAL, HARAM KILDIĞI HARAMDIR. HAKKINDA SUSTUĞU İSE SERBESTTİR. ALLAH’IN SERBEST BIRAKTIKLARINI KABUL EDİN VE BİLİN Kİ ALLAH HİÇBİR ŞEYİ UNUTUCU DEĞİLDİR." Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20
"ALLAH BAZI FARİZALAR VAZETMİŞTİR, ONLARI AŞMAYIN. BAZI HADLER KOYMUŞTUR, ONLARA YAKLAŞMAYIN. BAZI ŞEYLERİ HARAM KILMIŞTIR, ONLARI YAPMAYIN. BAZI ŞEYLERİ DE UNUTMAKSIZIN SİZE RAHMET OLMASI İÇİN HATIRLATMAMIŞTIR, ONLARI DA ARAŞTIRMAYIN." Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403
Ne yazık ki dinin ana kaynakları arasında saydıkları hadisler, eğer fıkıh inancına trs düşüyorsa, bu batıltır demiş kabul etmemiştir. halbuki doğruluk testini yapacağımız beşeri FIKIH değil, Yalnız Kur'an'dır. RİVAYET EDİLEN HADİS VE İCMA KONUSU, ÇOK RİSKLİ VE TEHLİKELERLE DOLUDUR. Çünkü yüzlerce yıl önceki ilmin ve bilgilerin ışığında, bazı konuları çok farklı anlamış, hatta atalarının batıl inançlarının etkisiyle, yanlış anlamış olabilirler. Ya da bu bilgiler günümüze kadar ulaşırken, din düşmanları tarafından değiştirilmiş, dine nifak sokulmuş olabilir. Bizlere düşen Kur’an'ı, günümüz ilmiyle Kur'an ışığında anlamaya çalışmak ve yaşamak olmalıdır. BUNU YAPMAZSAK, GEÇMİŞTE YAPILAN YANLIŞLARI/HATALARI TEKRAR ETME ŞANSIMIZ, ÇOK DAHA YÜKSEK OLUR.
KIYAS konusuna gelince. Kıyas hayatımızın her anında zaten vardır. Yani yaşamın bir parçasıdır. Her konuda kıyas yaparız, yeter ki kıyas yapacağımız nirengi merkezimiz doğru olsun. Bizlerde bu yöntemi kullanmalıyız, KIYAS YAPACAĞIMIZ KAYNAK, YALNIZ KUR’AN OLMASI ŞARTIYLA. YANİ HER OLAYI, KONUYU KUR’AN İLE KIYAS ETMELİYİZ. Allah'ın Resulü yalnız Kur’an ile hükmetme görevi almıştır, bu durumda kıyas yapacağımız tek kaynak Kur'an olmalıdır. Kur’an ile irtibatını kurabilen bir Müslüman, bunu açıkça görecektir. Kur'an'ı yetersiz görüp, kendimize başka kaynaklar aramayalım. Sizlere İmamı Azam Ebu Hanife’nin, İslam'ı anlamak ve yaşamak adına fikirlerinden, bazı örnekler vermek istiyorum.
"TALEBESİ ZÜFER'DEN NAKLEDİLEN ŞU RİVAYET DE, ONUN SABİT FİKİRLİ OLMADIĞINI ORTAYA KOYMASI VE İSTİŞAREYE VERDİĞİ ÖNEM BAKIMINDAN DİKKAT ÇEKİCİDİR. ZÜFER ŞÖYLE DER: "EBU HANİFE'NİN DERSLERİNE DEVAM EDERDİK, EBU YUSUF VE MUHAMMED İBNU HASAN DA BİZİMLE BİRLİKTE OKURLARDI. BİZ EBU HANİFE'NİN GÖRÜŞLERİNİ YAZARDIK. BİR GÜN EBU HANİFE, EBU YUSUF'A HİTABEN: "EY YAKUP VAY HALİNE! BENDEN HER İŞİTTİĞİNİ YAZMA. BEN BUGÜN BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM. YARIN ONU BIRAKABİLİRİM. YARINKİ GÖRÜŞÜMÜ ERTESİ GÜN TERK EDEBİLİRİM" DEDİ." (İbnu Muin, Tarih, II. Cilt, sh. 607; Bağdadi, Tarih, XIII. Cilt, sh. 402)
"YİNE ONUN: "BU BİZİM SÖYLEYEBİLDİĞİMİZ EN GÜZEL SÖZDÜR. KİM BİZİM SÖZÜMÜZDEN DAHA DOĞRU BİR SÖZ GETİRİRSE, O HAKİKATE BİZİMKİNDEN DAHA YAKINDIR" DEDİĞİ; "SENİN BU VERDİĞİN FETVALAR DOĞRULUĞUNDA HİÇ ŞÜPHE OLMAYAN HAKİKATLER MİDİR?" DİYE SORULUNCA DA: "BİLMİYORUM BELKİ DE YANLIŞLIĞINDA HİÇ ŞÜPHE OLMAYAN YANLIŞTIR" ŞEKLİNDE KARŞILIK VERDİĞİ NAKLEDİLMEKTEDİR" (Bağdadi, Tarih, XIII: Cilt, sh. 352)
Bizler eğer O örnek insan İmamı Azam'ın, bu düşünce ve fikirlerini hayatımıza geçirebilirsek, bizleri hiç kimse Allah ile aldatamaz. Kur’an'ın'da hüküm vermediği hiçbir konuyu, bizlere kabul ettiremezler. Bakın Allah bu konuda, o günkü toplumu ve bizleri nasıl uyarıyor. Acaba uymamız gereken, dinin kaynağı konusunda ne diyor Allah.
Enam 116: "EĞER YERYÜZÜNDEKİLERİN ÇOĞUNA UYARSAN, SENİ ALLAH YOLUNDAN SAPTIRIRLAR. ONLAR ANCAK ZANNA UYUYORLAR VE ONLAR SADECE YALAN UYDURUYORLAR." (Diyanet meali)
Araf 185: "Allah'ın göklerdeki ve yerdeki mülkiyet ve tasarrufuna, Allah'ın yaratmış olduğu herhangi bir şeye ve ecellerinin gerçekten yaklaşmış olması ihtimaline hiç bakmadılar mı? Artık bu KUR'ÂN'DAN SONRA BAŞKA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR." ( Elmalı Hamdi meali)
Ankebut 51: "KENDİLERİNE OKUNAN KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır." (Diyanet meali)
Uyarılara bakar mısınız lütfen. Demek ki çoğunluk buna inanıyor, ALİMLER, ÜMMET FİKİR BİRLİĞİ YAPMIŞ demek, o şeyin doğru olduğunu göstermiyormuş, bu uyarıyı alıyoruz ayetten. En doğru hüküm veren Allah, yalnız benim diyor. Bu ayetin uyarısına, iman etmiyor muyuz yoksa? Bunu yapanların zanna, yani rivayetlere, sanıya inandıklarını söylüyor ve böylece yalan söylediklerini belirtiyor. Çok açık, Kur’an'dan sonra hiçbir bilgiye, iman etmememiz konusunda uyarıyor. Uymamız gereken yalnız Kur’an olduğunu anlatmak için, Ehli kitabın yanlışına dikkat çekerek, KENDİLERİNE OKUNAN KUR’AN ONLARA YETMİYOR MU DİYOR. Ne yazık ki bugün bizlerin büyük çoğunluğu da, aynı şeyi söylüyor ve Kur’an İslam'ı yaşamak için yetmez diyoruz ve Kur’an'ın yanına, emin olamayacağımız kaynaklar koyuyoruz. O günkü Ehli kitapta, tıpkı bugün bizlerin yaptığı yanlışın aynısını yapıyor ve Allah'ın indirdiği kitabı yeterli görmeyerek, atalarından intikal eden hurafe, rivayet ve sanı bilgilere de iman etmek istiyorlardı. Son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Bakın Rabbimiz, KURTULUŞA ERECEKLERİN KİMLER OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.
Bakara 5: İşte onlar, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER VE KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR.
Allah kurtuluşa ereceklerin, Allah'ın gönderdiği Kur’an üzerinde olanlar olacağını, apaçık bildirdiği halde, bizler hala Kur’an'ın yanına BEŞERİ KURTULUŞ REÇETELERİ KOYMAYA ÇALIŞIP DİN KİTAP, SÜNNET, İCMA, KIYAS İLE YAŞANIR NASIL DERİZ." sizce bu yol bizleri kurtuluşa mı götürür, yoksa farklı bir yere mi? Yorum ve karar sizlerin.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/