ALLAH İLE KULU ARASINA, BİR BAŞKA KİŞİ GİREBİLİR Mİ? Bugünkü makalemizin konusu, günümüzde çok konuşulan bu konu üzerine olacak. Önemli olan bu sözden ne anladığımızdır. Allah ile kulu arasına, kim ne maksatla girebilir? Bu sözden kast edilenin, Allah ile kulu arasına bir kişi girip, onun Allah katında günahlarının bağışlanmasını sağlaması ona yardım etmesi ve onu cennetlik bir kul yapması, dualarının kabulünü sağlayan bir kişinin olduğunu anlarsak, BUNUN ASLA MÜMKÜN OLAMAYACAĞINI, RAHATLIKLA KUR’AN'DAN ALDIĞIMIZ BİLGİLER IŞIĞINDA SÖYLEYEBİLİRİZ. Çünkü Allah Elçisine bile, böyle bir yetki vermemiştir. Muhammed suresi 19. ayeti hatırlayınız. Allah Resulüne hitaben, kendi günahların ve sana iman ettiğini bildiğin, şahit olduğun kadın, erkek müminlerin günahları için, BANA DUA ET DİYOR. Elçisinin de, biz iman edenlerinde yapacağı tek bir şey var, ARACISIZ ALLAH'A GÜNAHLARIMIZIN BAĞIŞLANMASI VE ALLAH'IN YARDIMI İÇİN DUA ETMEK.
Allah Rad suresi 40. ayetinde bakın Elçisine ne diyor. “O HALDE TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK DA BİZE DÜŞER.” Müddesir suresinde de Allah Elçisine seslenerek, kalk uyar Rabbini yücelt, Rabbin için sabret, sur üflendiğinde o gün çok zorlu bir gün olacak dedikten sonra Allah Elçisine, bakın ne diyor 11. ayetinde. “BENİMLE, YARATTIĞIM KİŞİYİ BAŞ BAŞA BIRAK!” Demek ki Allah ile kulu arasında, Elçisi dahil hiç kimse yok, tabi bahsettiğim konularda. Allah Kur’an'da Elçisinin görev ve sorumluluğundan bahsederken de zaten ne diyordu hatırlayalım. “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. (Ankebut 18) BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. (Kehf 56) Bu ayetlerden de anlıyoruz ki, Allah ile kulu arasına Allah'ın Resulü bile giremiyormuş. Bu konuyu farklı yöne çekmek isteyenler, batıl inançlarını kelime oyunları ile doğru gibi göstermeye çalışarak, bazı ayetleri örnek veriyorlar, kendi rivayet batıl inançlarını dine sokabilmek adına. Örnek verelim.
Ali İmran 31: De ki: “EĞER ALLAH’I SEVİYORSANIZ BANA UYUN Kİ, ALLAH DA SİZİ SEVSİN VE GÜNAHLARINIZI BAĞIŞLASIN. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Diyanet meali)
Bu ve buna benzer birçok ayet vardır, Resulüme/Elçime uyun şeklinde. Bu ayetleri örnek verip, bakın Allah Resulüne uymanın Allah'a uymak olarak gösteriyor, demek ki Allah ile kulu arasında Resulü olabiliyormuş. Bu durumda Şefaat Ya Resul Allah demek neden şirk olsun, savunması da yapılır. Bu ve benzeri ayetlerin tamamında Allah, diğer ayetlerinde açıklamasını yaptığı gibi, RESULÜM SİZLERE YALNIZ BENİM VAHYİMİ TEBLİĞ EDECEK, ONUN İÇİN ONA UYUN emri gereği ayetinde, Allah'ı seviyorsanız bana uyun demiştir Allah'ın Elçisi. ÇÜNKÜ ALLAH RESULÜNE, SANA İNDİRDİĞİMLE ONLARA HÜKMET EMRİNİ VERMİŞTİR. Tüm bu ayetlerden, Allah ın Resulünün Allah ile kulu arasında aracı değil, YALNIZ VE YALNIZ TEBLİĞ EDİCİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. Bu ayetlerde Allah anlatıldığı gibi, hem benim vahyime hemde Resulümün hadislerine uyun demiyor. AÇIKÇA ONA İNDİRDİĞİM VAHYE SARILIN DİYOR. Ama bizler ataların rivayet inançlarını o kadar kanıksamışız ki, Allah'ın Resulünü adeta Allah'ın dininde hüküm ortağı yaparak, bu yanlışlarını hatırlattığımızda bizlere, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACI, KARGOCUMUYDU DİYEBİLİYORLAR.
Allah'ın Elçisi elbette ne postacı, nede Allah'ın dinde hüküm ortağı değildi. ALLAH'IN RESULÜ VE GÜVEN ELÇİSİYDİ. Allah ile kulunun arasına hiç kimse elbette giremez diyerek, İslam'ı bakın nasıl ve kimlerden öğrenmemiz gerektiğini anlatanlar, aslında günümüzde yaşanan İslam'ın nasıl Allah ın, Kur’an'ın yolundan saptırıldığına, güzel ibretlik bir örnek olduğu için, sizlerle bu kişilerin düşünlerini paylaşmak istiyorum. BU BİLGİLERDEN SONRA, ALLAH İLE KULUNUN ARASINA, NEDEN BİRİLERİNİ SOKMAYA ÇALIŞTIKLARINI, DAHA İYİ ANLAYACAKSINIZ.
“Hazreti Peygamber (sav.) hayattayken, SAHABELER DİNLERİNİ ONDAN ÖĞRENİYORLARDI. VEFATINDAN SONRA DA YAŞADIKLARI OLAYLAR KARŞISINDA, NASIL DAVRANACAKLARINI EĞER SAĞLIĞINDA KENDİLERİ ALLAH RESULÜNDEN ÖĞRENMEMİŞLERSE, ONDAN ÖĞRENMİŞ BİRİNİ BULUP ONA SORABİLİYORLARDI. Dolayısı ile bilgiye ulaşmak kolaydı. Zamanla sahabeler ahirete göçtükçe, bilgiyi kaynağından alanların sayısı azaldı ve bu bilgilerin bir araya toplanması ihtiyacı ortaya çıktı. BİR ARAYA TOPLANAN BU BİLGİLERİN SINIFLANIP, DİSİPLİNE EDİLMESİYLE DE İSLAMÎ İLİMLER ŞEKİLLENDİ.
Bu ilimler aslında her Müslüman'ın bilmesi ve hayatına uygulaması gereken bilgilerken, günümüzde maalesef hiç ilmihal görmemiş pek çok Müslümanlar mevcuttur. Yani günümüzde HER MÜSLÜMAN, RABBİNİN EMRETTİĞİ GİBİ BİR KUL OLARAK YAŞAYACAK KADAR DİNİNİ BİLMEMEKTE, daha da kötüsü buna ihtiyaç da hissetmemektedir.
İşte, günümüzde “ALLAH İLE KUL ARASINA GİRİLMEZ!” sözünü kullanan pek çoklarının hedeflediği de tam olarak budur. MÜSLÜMANLAR DİNLERİNİ ÖĞRENEMESİNLER, YAŞAYAMASINLAR. Sonra da Hz. Ömer’in ikaz ettiği gibi, “yaşadıklarını din zannetsinler.” Evet, Allah ile kul arasına girilmez. AMA BUNUN İÇİN KULUN KENDİNİ, RABBİNİ VE DİNİNİ BİLMESİ GEREKİR. DİNİNİ BİLMEYEN KİŞİ RABBİYLE NASIL MUHATAP OLACAK? (Evet, Allah ile kul arasına girilmez. Ama bu söz insanın İslamiyet’i öğrenme safhası için geçerli değildir. ÇÜNKÜ KİŞİ DİNİNİ İLLÂ Kİ BİR ARACIDAN ÖĞRENECEK VE RABBİYLE BAĞINI BUNA GÖRE KURACAKTIR.”
Gördünüz mü, yaşadığımız İslam ne derece Kur’an'dan ve Allah'ın Resulünden uzak BEŞERİLEŞTİRİLMİŞ OLARAK YAŞANIYOR ve doğruluğundan emin olamayacağımız sözlerin/hadislerin şekillendirdiği bilgileri, ilmihal kitaplarının öğretisini Allah'ın emri diye yaşıyoruz. ONUN İÇİNDE ALLAH İLE KULU ARASINA GİRİLMEZ SÖZÜNDEN DE, HİÇ HOŞLANMIYORLAR. Bu zihniyet, atalarının batıl inançlarının etkisiyle kurallar koyup din yaratıp, bunlar Allah'ın dinidir diye topluma anlatan ve Allah ile kulu arasına girenler, aslında bu sözleri ile şunu söylemiş olduklarının farkında bile değiller. BU KİŞİLER ALLAH'IN ELÇİSİNİN, KUR’AN'I SAĞLIĞINDA YAZDIRDIĞINI, ANCAK ALLAH'IN KUR’AN'DA EMRETTİĞİ HÜKÜMLERİNİ NASIL HAYATA GEÇİRECEĞİMİZİ, YANİ HADİSLERİNİ YAZDIRMAYIP, MÜSLÜMAN TOPLUMLARININ, İSLAM'I NASIL YAŞAYACAĞINI BİLEMEZ BİR HALDE BIRAKTIĞINI SÖYLÜYORLAR.
Allah'ın Elçisinin yaşadığı dönemde belki sorun olmadığı, gerektiğinde onun en yakınındakilerin Allah'ın Elçisine sorarak inançlarını yaşamlarına geçirdiğini iddia edenler, daha sonra Allah'ın Elçisinin ve ona en yakınlarının vefatıyla, İslam'ın yaşanmasının tehlike altına girdiği özellikle vurgulanıyor. Çok daha vahim olan ise, bu tehlikeyi yıllar sonra görenler bir araya toplanıp, bu bilgilerin sınıflandırılıp disipline edilmesiyle İslami ilimlerin şekillendiğini, gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorlar. BU NASIL BİR AKIL TUTULMASI, DOĞRUSU ANLAMAKTA ZORLANIYORUM. BU RİVAYET BİLGİLERİN İÇİNE ŞEYTANIN VESVESESİ, KÖTÜ NİYETLİ İNSANLARIN İLAVELERİ, YADA BAZI KONULARIN YANLIŞ İNTİKAL ETME TEHLİKESİNİN, NEFSİ İLAVELERİN OLABİLECEĞİ, NASIL AKIL EDİLMEZ DE BU SAYGISIZ SÖZLER SÖYLENİR, DOĞRUSU ANLAYAMIYORUM? BUNUN TEK BİR AÇIKLAMASI VAR. GÖZLERİN PERDELENMESİ, GÖNÜLLERİN MÜHÜRLENMESİ DİYEBİLİRİM.
Düşünebiliyor musunuz, bu insanlar korkmadan Allah'ın Elçisine, şunu söylüyorlar aslında farkında değiller. HÂŞÂ ALLAH'IN ELÇİSİNİN SAĞLIĞINDA, DÜŞÜNÜP AKIL EDİP YAZDIRMADIĞI, KUR’AN'IN HÜKÜMLERİNİN NASIL HAYATA GEÇİRİLECEĞİNİN DETAYLARI TOPLANIP, BİR HEYET TARAFINDAN YAZILDI DA, BİZLERİN İMANLARINI KURTARDILAR. ONLAR OLMASAYDI BUGÜN, NAMAZIMIZI BİLE KILAMAZDIK DÜŞÜNCESİNİN MANTIĞI(!), İŞTE BU BİLGİLERDEN GELİYOR. ALLAH İSLAH ETSİN.
Bu zihniyet, her Müslüman'ın Allah'ın emrettiği gibi bir kul olarak yaşayacak kadar, dini bilmemekte ve bu bilgileri de Allah ile kulu arasına giren din âlimleri, veli kişilerin Resulün rivayet hadislerinden, bilgilerinden öğrendiğimizi gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorlar. BUNLAR ASLINDA, ŞUNUDA İTİRAF EDİYORLAR, ALLAH'IN ELÇİSİ SAĞLIĞINDA BİZLERE YALNIZ KUR’AN'I BIRAKMIŞ VE ONUN DIŞINDA HİÇ BİR BİLGİYİ KAYDA ALDIRMAMIŞ, YAZDIRMAMIŞTIR. DEMEK Kİ BUNLAR ALLAH'IN ELÇİSİNİN DÜŞÜNEMEDİĞİNİ DÜŞÜNMÜŞLER ÖYLEMİ? NE DİYEBİLİRİM, BU ZİHNİYETE SÖYLENECEK, MANTIKLI BİR SÖZ BULAMIYORUM. ALLAH'IN ELÇİSİNE YAPILACAK EN BÜYÜK SAYGISIZLIĞI YAPIYORLAR, AMA HİÇ KİMSE İTİRAZ DA ETMİYOR.
İşin daha da ilginci, Evet Allah ile kulu arasına girilmez, ama bunun için kulun kendini, Rabbini ve dinini bilmesi gerekir diyor. Devamında ise adeta Allah'ın Elçisinin görevini tam yerine getirmemiş de, kendileri tamamlıyor edaları ile dinini bilmeyen kişi, Rabbiyle nasıl muhatap olacak diyebiliyorlar. Son cümleleri ise adeta kendilerini Resulün yerine koyarcasına söyledikleridir. Bakın ne diyorlar tekrar hatırlayalım. “ÇÜNKÜ KİŞİ DİNİNİ İLLÂ Kİ BİR ARACIDAN ÖĞRENECEK VE RABBİYLE BAĞINI BUNA GÖRE KURACAKTIR.” Bu yolda gidenlerin, ülkemizi ne hale getirip, dinde kendi çıkarları için nasıl bölünüp parçalandığını gördük, ama hala ders alalamdık. Çünkü sen Kur'an'ı anlayamazsın diyerek toluma anlatanlar, bu toplumu bu hale getirdiler.
Değeri din kardeşlerim. Gördünüz mü Allah ile mutlaka bir kulun arasına neden girilmesini istiyorlar. KENDİ BATIL İNANÇLARINI, ADETA ALLAH'IN ELÇİSİNİN GÖREVİNİ ÜSTLENEREK, KENDİ YARATTIKLARI DİNİ, ALLAH'IN DİNİ DİYE BİZLERE SUNUYORLAR, KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR. GERÇİ YÜZLERCE YILDIR BAŞARILI DA OLDULAR. Allah elçime uyun diyordu ama Elçisinide sürekli izliyor ve gerekirse ikaz ediyordu.
ALLAH HÂŞÂ KULU İLE BİR BAĞ KURAMADI MI KUR’AN DA? ELÇİSİ KUR’AN'I GEREĞİ GİBİ ÜMMETİNE APAÇIK TEBLİĞ EDİP, GEREKEN TÜM AYRINTILARI BİLDİRMEDİ DE, BU GÖREVİ ALLAH'IN ELÇİSİ VEFAT ETTİKTEN YILLARCA SONRA AKILLARINA GELİP, GEREKLİ DETAYI AÇIKLAMAYI KAYDA ALDIRIP YAZDIRARAK, BİZLERİN İMANLARINIMI KURTARDI? BUNLARI YAZARKEN BİLE İÇİN TİTRİYOR.
ASLINDA BU ZİHNİYET ŞUNUDA SÖYLEMİŞ OLUYOR “ALLAH IN RESULÜ SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN'I GEREĞİ GİBİ AÇIK, DETAYLI DAHA SONRAKİ MÜSLÜMANLARIN YAŞAYACAĞI ŞEKİLDE KAYDA ALDIRMAMIŞ, BU TEBLİĞİN DETAYLARI ÇOK SONRALARI KAYDA ALINIP, YAZILARAK GELECEK MÜSLÜMANLARIN İMANLARI GARANTİYE ALINMIŞTIR”, DİYORLAR. BU ZİHNİYETTE OLAN BİR İNSANA NASIL CEVAP VERİLİR, DOĞRUSU BENİM AKLIMA GELMİYOR. ALLAH HİDAYET VERSİN DEMEKTEN BAŞKA. ALLAH’IN, KULUNA YETECEĞİNE İNANAN BİR MÜSLÜMAN, GÖNDERDİĞİ KUR’AN'IN DA AÇIK, ANLAŞILIR, DETAYLI OLDUĞUNA, İNANMAK ZORUNDADIR.
“ALLAH, KULUNA YETMEZ Mİ? ONLAR SENİ, O'NDAN BAŞKALARI İLE KORKUTUYORLAR. ALLAH, KİMİ SAPTIRIRSA ARTIK ONA DOĞRU YOLU GÖSTERECEK HİÇBİR KİMSE YOKTUR.” (Zümer 36)
Değeli din kardeşlerin, din Allah'ın dinidir ve bu dini Allah, Resulü aracılığıyla Kur’an'da bizlere detaylı açıklayarak, kendi korumasında bildirdiğini söylüyor. İsteyen Allah'a güvenir, isteyen edindikleri velilere, şeyhlere, efendilere. Allah'ın Elçisi İslam'ı yalnız Kur’an dan öğrenmiş ve bizlere de yalnız Kur’an'ı bırakarak, YALNIZ ONUN İPİNE SARILMAMIZ EMREDİLMİŞTR. Din yalnız Allah'ın kitabından öğrenilir, insanların yazdığı mezheplerin oluşturduğu ilmihal kitaplarından değil. Eğer birilerinden öğrenmeye kalkarsak, günümüzde yaşandığı gibi din mezheplere, cemaatlere, tarikatlara ayrılır ve hepside benim inancım en doğru diyerek, birbirine düşman olur.
LÜTFEN ALLAH İLE ARAMIZA GİREN, BU DİN TACİRLERİNDEN KURTULALIM VE ALLAH İLE ARAMIZA HİÇ KİMSEYİ SOKMADAN, YALNIZ KUR’AN İLE ALLAH'A ULAŞMANIN YOLUNU ARAYALIM. ALLAH SİZLERİ KUR’AN'DAN HESABA ÇEKECEĞİM DİYORSA, ALLAH'A GÜVENELİM VE İMTİHAN OLDUĞUMUZ KİTABIN BİZLERE YETECEĞİNE ÖNCE İNANALIM. ONUN İÇİNDE, UNUTMAYALIM BİZLERİ KURTARACAK, YALNIZ KUR’AN DIR.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/