Ben, yazılarıma cevap yazan arkadaşlarımın, düşüncelerini çok ciddiye alırım. İster doğru olsun, ister yanlış. Çünkü yanlış bilgiler bile bizlere, toplumun nerede yanlış yaptığına ışık tutuyor. Elde Kur’an düşünen ve yalnız Allah ın Elçisinin yaptığı gibi Allah a güvenip dayanan, gerçeklerle buluşuyor. Yalnız bir şartla. Allah Kur’an da, Nahl suresi 98. ayetinde, Kur’an ı okumaya başlamadan önce, kovulmuş şeytandan ve onun dayattığı batıl düşüncelerin etkisinden kurtulup, yani bir kenara bırakıp, YALNIZ ALLAH A GÜENİP ONA SIĞINARAK, KUR’AN I ÖYLE OKUMAYA BAŞLAMAMIZI İSTİYOR. Lütfen dikkat, Kur’an ı doğru anlayabilmemiz için, bizlerin Allah kendisine güvenmemizi istiyor. Yani şöyle demiyor, Kur’an ı gönderdim Resulüme güvenin ve onun açıkladığı şekilde okuyun demiyor, burası çok önemli. ÇÜNKÜ ALLAH IN RESULÜDE AYETLERİ, ALLAH IN GÖNDERDİĞİ ŞEKLİYLE ANLAMIŞTI. AMA ALLAH IN RESULÜ DAHA ÖNCE, HİÇ BİR KİTAP EHLİNE TABİ OLMADIĞI İÇİN, KAFASINDA KİTAP EHLİNİN BATIL İNANÇLARI YOKTU. Gelelim konumuza. Akademisyen olduğunu söyleyen bir arkadaşımız, yazıma verdiği cevapta bakın ne diyor.
“BURADA ''YALNIZ KUR'ÂN'A BAKARIZ, SÜNNETİ TANIMAYIZ'' DİYORSANIZ YANLIŞ YOLDASINIZ. ÇÜNKÜ BİZZAT KUR'AN PEYGAMBERE UYMAYI, ONU ÖRNEK ALMAYI, ONUN EMİRLERİNE UYUP YASAKLARINDAN KAÇMAYI EMREDER.”
Bu sözleri çok fazla duydum, sizlerde duymuşsunuzdur ama Kur’an ı dikkatle düşünerek ve Allah ın önerdiği gibi, hiçbir batılın etkisinde kalmadan okursanız, bu sözleri söylemeniz ve inanmanız mümkün değil. Allah Resulüme uyun der ama Resulüm sizleri, Kur'an ile uyaracak diyede açıklama yapar. Allah Resulümü örnek alın der, ama onun örnek yaşamını, davranışlarını örnek almamızı ister. Bu arkadaşımızın Kur’an ı bir bütün olarak düşünmediği ve rivayetlerin etkisinde kaldığı anlaşılıyor. Örnek vermek gerekirse, ALLAH HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM dedikten sonra, bir başka ayetinde Resulümde benim hükümlerimin dışında hükümler verip, helal ve haramlar koyar, demiş olabileceğine nasıl inanırız. Yine arkadaşımız bana “BEN YOLUMU SEÇMİŞİM. BANA YOLUMU ÖĞRETMEYİN” diye sitem etti. Benim hiç kimseye bir yol öğretme, gösterme görevim yok. Ama bir Müslüman olarak ancak, her Müslüman ın olduğu gibi, batıl ve rivayetlerden uzak, Kur’an a davet etme göre vardır. Lütfen unutmayalım hepimiz bir beşeriz ve hata yapma riskimiz her zaman vardır. Onun için işimizi sağlama alıp, bizlere din diye öğrettikleri her bilgiyi, KUR’AN SÜZGECİNDEN GEÇİRİP, doğruluğunu kontrol etmeliyiz. Hiçbir zaman ben doğru yoldayım, karşımdaki yanlış yolda diyerek kendimizi avutmayalım. Hatamız varsa araştıralım ve düzeltelim ama delilimiz, kanıtımız yalnız Kur'an olmalıdır. Bizler bazen Allah ın doğru yolunu seçerken, birilerinin aldatmacasına kanabiliriz, onun içinde her zaman uyanık olmalıyız. Hatırlayınız Allah, Resulünün görev ve sorumluluğunu anlatırken, Kur’an da ne diyordu?
“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Diyanet meali.
“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) Diyanet vakfı meali
“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Diyanet meali.
“BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. “(Ahkaf 9 ) Diyanet meali.
Ne dersiniz Allah, Resulüne yalnız tebliğ etmek, insanları İslam a ısındırarak davet etmek görevi verdiyse ve Resulde ben sadece indirilen vahye uyarım, ben apaçık bir uyarıcıdan başka biri değilim diyorsa, bizler hala Allah ın Resulünün, helal haram koyma yetkisi vardır, İslam KUR’AN VE RESULÜNÜN DİNE KOYDUĞU HÜKÜMLERLE, YANİ ONUN SÜNNETİYLE YAŞANIR NASIL DERİZ. Bunu söylersek, Kur’an ın yüzlerce ayetinin üstünü örtüp, onlara iman etmiyoruz demektir. Yine arkadaşımız bana verdiği cevapta bakın ne diyor. “ONLARCA AYET VAR, HZ. PEYGAMBER VE SÜNNETİNİN MER'İYETİYLE İLGİLİ. BİZZAT ALLAH KUR'AN DA AYRINTI VERİLMEYEN KONULARDA, YETKİYİ VE HÜKMÜ RESULÜNE BIRAKIYOR.”
Bu düşünceye toplum inandırıldığı için, ne yazık ki Kur’an ı Müslümanlar anlayarak ve düşünerek tercümesinden bile okumuyor. Çünkü Kur’an’ın açık ve detaylı anlaşılır olmadığı anlatılıyor topluma da ondan. Arkadaşımız yine bakın nasıl bir cevap vermiş bana. “HER AYETİN BİR İNİŞ SEBEBİ VE MUHATABI VARDIR. BAĞLAMINA DA DİKKAT ETMELİ.” Allah ın detay vermediği ayetlerin, iniş sebebini kim biliyor? Bunun garantisini verebilecek var mı aramızda? Allah ın açıklamadığı bir konuyu, bizler bir eksiklik gibi nasıl gösteririz. Bu arkadaşımız Kur’an ı, sanki yalnız O günkü topluma inmiş gibi gösterip, ayetleri o günkü olayların içine hapsetmeye ve gerektiğinde bazı ayetlerin bizlere hitap etmediğine bile inanabilir. Örneğin arkadaşımız bana şöyle söylüyor. “KAFİRUN SURESİ MÜŞRİKLERDEN BAHSEDER, BEN MÜSRİK OLMADIĞIMI HATIRLATAYIM.” Hatırlatmak isterim, Kur’an ın genel çoğunluğu zaten, hiç Allah a iman etmeyenlerden değil, iman ettiğini zannedip, yalnız Allah a kul olması gerekirken kendilerine veliler, şeyhler, efendiler edinip Allah dan dilemesi gereken şefaati, yardımı onlardan da dileyen Kitap Ehlinden yani MÜŞRİKLEDEN bahseder. Onlara sorduğunuzda onlar kendilerini, Müşrik kabul etmiyorlardı. Arkadaşımızın da ne olduğunu, elbette Allah bilir onu kimse bilemez. Ama Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı, o günden sakın dediği halde, hala Elçiler, veliler de şefaatçidir diyerek, Allah dan dilememiz gereken şefaati Resulünden diliyor ve ŞEFAAT YA RESULALLAH diyorsak, inancımızı gözden geçirmeliyiz derim.
Akademisyen olduğunu söyleyen arkadaşımız, kendisine verdiğim cevaptan alıntı yaparak şöyle yazmış. “SİZİ KUR AN DAN HESAB ÇEKECEĞİM''. HANGİ SURE? HANGİ AYET? TAM METNİ NASIL?” Bir akademisyen, bunu nasıl söyler doğrusu anlayamıyorum. İlginç olan bana, “ANLATMA KARDEŞİM. HAYATIM KUR'AN BENİM” diyor. Allah Zuhruf 44. ayetinde, O işaret zamiriyle “VE ŞÜPHESİZ O (KUR'AN), SENİN VE KAVMİN İÇİN GERÇEKTEN BİR ZİKİRDİR. SİZ ONDAN SORULACAKSINIZ. “ Bu ayeti tercüme edenlerin genel çoğunlu Kur’an diye çevirir ama O, işaret zamirinden maksatta zaten Kur’an dır. Çünkü Allah bizlere, Kur’an ın ipine sarılın emrini vermiyor muydu? Bu ayetinde anlamını değiştirip, farklı anlamlar verenlere, elbette Kur’an anlatılamaz. Din Allah ın dinidir ve bizlerde İslam a tabi olup Müslüman olduysak, Resulünün yaptığı gibi yalnız Kur’an a ve Allah ın sünnetine uymalıyız. Eğer Allah ın Elçisinin, Kur’an da açıklanmayan konularda da hüküm verme yetkisi olsaydı, Elçisine verdiği görev ve sorumluluklarında bunu da bizlere bildirirdi. Arkadaşımız, her ayetin iniş tarihi ve sebebi vardır diyerek, ne yazık ki mezhepler hatta cemaatler ayetleri, o günkü toplumla sınırlamaya çalışıyorlar. Hatırlatırım Kur’an yalnız o günkü topluma değil, tüm âleme ve her çağa uygun indirilmiştir. Allah Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık, nice örneklerle açıkladık dediyse bizlere, isteseydi her ayetin tarihini ve iniş sebebini de bildirir di ama bildirmemiş. Çünkü ayetler tüm insanların sorumluluğunda da ondan.
Bahsettiğimiz akademisyen arkadaşımız, bana şöyle diyor. “BEN SİZİ HEP ALLAH'IN KİTABI İLE UYARIYORUM.” Sizce bana verdiği bir cevabında şu sözleri söylüyorsa, arkadaşımızın beni Kur’an ile uyardığı doğru olabilir mi? “YALNIZ KUR'ÂN'A BAKARIZ, SÜNNETİ TANIMAYIZ'' DİYORSANIZ YANLIŞ YOLDASINIZ." Doğrusu ben, söyleyecek söz bulamıyorum. Yorumunu sizlere bırakıyorum. Yine aynı arkadaşımız, bana bir başka cevabında neler söylüyor. “HALUK BEY LÜTFEN ANLAMADIĞINIZ KONU ÜZERİNDE FİKİR BEYAN ETMEYİN. BU İŞLERİN İLMİ VAR. EMİNİM NE ARAPÇA, NE DE TEFSİR-HADİS BİLGİNİZ VAR.” Bu düşünce ve inancın etkisiyle Kur’an, Müslümanlar tarafından, anladığı dilden okunması engellendi ve kendilerini din âlimi ilan edenler, İslam ı doğru öğrenmek isteyen, bize gelsin mantığıyla kendilerine davet ederek, kendilerini ruhban sınıfı ilan edenle tarafından, toplum ne yazık ki Allah ile aldatıldı. Yakın geçmişte, bunun acısını toplum fazlasıyla çekti. Bırakın Arapça bilmeyi, birde bunun tefsiri var diyorlar. Arapça bilmekte yetmiyor aslında bu düşünceye göre, TEFSİR İLMİ LAZIMMIŞ.
Bu zihniyet ve düşüncelerin yüzünden İslam mezheplere, cemaatlere ve tarikatlara bölündü. BUNLARA İNANANLARA SORMAK İSTERİM, KUR’AN ARAPÇA, BU DURUMDA KUR’AN I EN İYİ ARAPLAR ANLAMIŞTIR VE EN DOĞRU ONLAR YAŞIYORLAR, DİYEBİLİR MİYİZ? Elbette bunu söylemek mümkün değil. Sorun Arapça bilip bilmemekte değil, asıl sorun KAFALARIMIZIN İÇİNDEKİ BATIL VE HURAFELERDE. Yine aynı arkadaşımız, benim dinde zorlama yoktur sözüme cevaben, “ZORLAMA YOK AMA KİME, GAYRİ MÜSLÜME. AMA BİR MÜSLÜMAN, DİNİNE UYMAYA ZORLANABİLİR.” İşte bizlerin İslam anlayışı. Bu zihniyetteki bir insana asla Kur’an ı, Allah ın dini İslam ı anlatamazsınız. Kur’an ın tam tersini yaşadığınız ve adına İslam dediğiniz dine mi zorlayacaksınız toplumu. ALLAH BÖYLE KİŞİLERE, BİZLERİ MUHTAÇ ETMESİN BUNLARIN ŞERRİNDEN, BASKISINDAN KORUSUN BİZLERİ. Allah sizleri bu dünyada imtihan ediyorum diyor, birileri kalkmış kendi inancı doğrultusunda bir Müslüman ı zorlayabileceğine inanıyor. Böyle imtihan mı olur? ALLAH IN ELÇİSİNİN ÜMMİ OLARAK KALMASININ, KİTAP EHLİNE TABİ OLMAMASININ NEDENİ, BATIL VE HURAFEYE TABİ OLMAKTANSA, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLURUM DÜŞÜNCESİNDEYDİ, ALLAH IN RESULÜ. Onun için Allah Resulünü, örnek gösteriyor bizlere, ama bunu asla görmek bile istemiyorlar. Ne yazık ki İslam ı böyle anlatıp tanıttıkları için, toplumu İslam dininden soğuttular ve hatta İslam dan çıkardılar.
ALLAH SAKIN DİNDE BÖLÜNMEYİN, HESABINI SORARIM DEDİĞİ HALDE, DİNDE BÖLÜNMEKTE ZENGİNLİK, BEREKET VARDIR DEMEKTEN HİÇ KORKMADILAR. Hepside kendilerinin, en doğru Kur’an ı tefsir ettiğini, anlayıp anlattığını iddia ettiler. SORMAK İSTERİM, ALLAH KULUNA YETER AYETİDE Mİ SİZİ DÜŞÜNDÜRMÜYOR? Allah kuluna hâşâ anlatamadı da, bunu birilerimi başardı. HER NE HİKMETSE ARAPÇA YAZILMIŞ HERHANGİ BİR BİLİM KİTABI, TÜM DİLLERE RAHATLIKLA ÇEVRİLİYOR, HİÇ KİMSE İTİRAZ ETMİYOR FAYDALANIYOR, HATTA ARAPÇA OLAN HADİSLERİ BİLE TÜRKÇEYE ÇEVİRİYORLAR, HİÇ SES ÇIKMIYOR AMA İŞ KUR’AN A GELİNCE, Kur’an her dile tam tercüme edilemez, deme gafletine düşüyoruz. Bizler işte böyle aldatılıyoruz ve senin ilmin ne ki anlayacaksın sözleriyle korkutuluyoruz. O aldatmaca eskidendi, artık toplum uyandı, Kur'an ı Allah ın emrettiği gibi anlayarak ve düşünerek okuyup gerçeklerle buluştu. Bizleri artık, aldatamazsınız, korkutamazsınız. ALLAH TÜM KULLARININ ANLAYAMAYACAĞI REHBER BİR KİTAP GÖNDERİP, DAHA SONRA BU KİTAPTAN NASIL HESAP SORAR, BUNUDA MI DÜŞÜNEMİYORUZ. Arkadaşımız rivayetlerin çok fazla etkisinde kaldığı ve Kur’an ı bu etkinin altında okuduğu içinde, ne yazık ki bana örnek gösterdiği ayetlere de, kendilerine kanıt yaratabilmek adına yanlış anlamlar veriyor. Bakın bana bu konuda nasıl bir cevap vermiş. “HADİSÇİ DEĞİLİM AMA HZ. RESULÜN DE HÜKÜM KOYACAĞIYLA, HARAM-HELÂL KILACAĞIYLA İLGİLİ AYETLERİ HATIRLATAYIM: A'RAF 157, NİSA 65, NUR 48, AHZAB 36”. Bahsettiği ayetleri önce yazmak istiyorum ki, birlikte doğru anlayalım.
Araf 157: onlar ki, ellerindeki Tevrat ve İncil’de tanıtılmış bulacakları Resul’ün, o ümmi nebinin izinden gidecekler; (o Resul) ONLARA İYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRACAK; TEMİZ VE YARARLI ŞEYLERİ ONLARA HELÂL KILIP, PİS VE ZARARLI ŞEYLERİ ONLARA YASAKLAYACAK; sırtlarına vurulmuş ağır yüklerini indirip, öteden beri (özgürlüklerine) vurulan zincirleri çözecek. Sonuçta ona inanan, onu el üstünde tutan ve onu destekleyen ve ona yücelerden bahşedilen ışığın ardına onunla birlikte düşenler kurtuluşa eren kimseler olacak. (Mustafa İslamoğlu)
Nisa 65: Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, ARALARINDA ÇIKAN ÇEKİŞMELİ İŞLERDE SENİ HAKEM YAPIP, SONRA DA VERDİĞİN HÜKME, İÇLERİNDE HİÇBİR SIKINTI DUYMAKSIZIN, TAM BİR TESLİMİYETLE BOYUN EĞMEDİKÇE İMAN ETMİŞ OLMAZLAR. (Diyanet meali)
Nur 48: Onlar, ARALARINDA HÜKÜM VERMESİ İÇİN ALLAH’A VE ELÇİ’YE ÇAĞRILDIKLARINDA (bir de bakarsın ki) içlerinden bir kısmı yüz çevirenler olmuşlardır. (Mehmet Okuyan)
Ahzab 36: ALLAH VE ELÇİSİ BİR İŞE HÜKMETTİĞİ ZAMAN, MÜMİN ERKEK VE KADINA İŞLERİ KONUSUNDA TERCİH HAKKI YOKTUR. Kim Allah’a ve Elçisine isyan ederse elbette apaçık bir sapkınlığa düşmüş olur. (Mehmet Okuyan)
Dikkat ettiyseniz, ayetlerin hepsinde Allah a ve Elçi ye itaat sözleri birlikte söyleniyor. Sizce Allah ın hükmü başka, Elçisinin başka mı? Eğer farklı diyorsak, Allah ın dinine Elçisi ortak demektir ki, bu çok açık şirktir. Allah bunu yapanlara MÜŞRİK diyor. Enam suresi 19. ayetinde Allah Resulüne, kullarına ne söylemesini istiyordu hatırlayalım. “BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM. (Enam 19) Yine Araf suresi 203. ayeti hatırlayalım ki, konu daha iyi anlaşılsın. “ONLARA BİR AYET GETİRMEDİĞİN ZAMAN, “SEN BİR TANE DERLESEYDİN YA!” DERLER. DE Kİ: “BEN ANCAK RABBİM TARAFINDAN BANA VAHYOLUNANA UYARIM. BU KİTAP, RABBİNİZDEN GELEN GÖZ AÇICI BELGELER OLUP, İNANMIŞ BİR TOPLUMA REHBER VE RAHMETTİR.” Zaten Maide suresi 50. ayetinde de, ALLAH DAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ, diyerek bizleri uyarmıyor muydu? Bu inanca göre, Allah ın Resulü de Allah gibi kanun koyabiliyormuş, buna inanmayan bu sözleri söylemez.
Bunlara benzer onlarca ayet örnek gösterebiliriz. Allah ın Resulüne uymak, onun verdiği kararları kabul etmek, Allah ın hükmünü kabul etmektir. Hatırlatırım günümüzde Resule uymak isteyen, yalnız Kur’an a uyar. Allah ın Elçisi, kendi düşünceleri ile değil, Allah ın ayetleri ile hükmediyordu. YOKSA ALLAH IN RESULÜNÜN BİLE HABERİ OLMAYAN, ONAYINDAN GEÇMEYEN GÜNÜMÜZDE ONA İSNAT EDİLEN, RİVAYET HADİSLERLE ÜMMETİNE HÜKMETMİYORDU. Çünkü Allah ın Resulü, Allah ın hükümleri Kur’an ile hükmetme görevi almıştı. Enfal suresi 64. ayetinde de Allah Nebisine ve bizlere hitaben, bakın ne diyordu hatırlayalım.” EY NEBİ! ALLAH, SANA DA SANA UYAN MÜMİNLERE DE YETER." Allah ın Resulüne ve biz iman edenlere Allah yetiyorsa, bizler nasıl olurda İslam ı yaşamak için Kur’an yeterli değildir deriz. Bunca açık ayetler varken, Allah ın Resulünü Allah ın dinde ortağı yaparak, Resulünün de Kur’an da bahsedilmeyen, detay verilmemiş açıklanmamış konularda, dinde hüküm koyma haram, helal hükmü verme yetkisi vardır deriz. Buna inanırsak Kur’an ı detaysız, yetersiz, açıklanmamış kabul edersek, ALLAH IN HÂŞÂ BİZLERE YETMEDİĞİNİ, ELÇİSİNİN EKSİKLERİ TAMAMLADIĞINI SÖYLEMİŞ OLURUZ. İşte bu müşrikçe bir inançtır hatırlatırım. Sizlere çok dikkat çekici bir ayeti hatırlatmak istiyorum. Acaba Allah katında, dinde kesin delil, kanıt nedir? Sizce dinde gerçek delil, yalnız Allah ın vahyimidir, yoksa Elçisinin sünneti, hadisleri de Allah katında ikinci kesin delil ve kanıt sayılır mı?
Kasas 75: Her ümmetten bir tanık çıkarır ve “KESİN DELİLİNİZİ ORTAYA KOYUNUZ” deriz. O zaman, GERÇEĞİN ALLAH’A AİT OLDUĞUNU, uydurduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar.” (Bayraktar Bayraklı meali)
“EĞER DOĞRU SÖYLÜYORSANIZ SİZ KESİN DELİLİNİZİ GETİRİNİZ!” (NEML 64)
“EĞER GERÇEKTEN DOĞRU SÖYLÜYORSANIZ, DELİLİNİZİ GETİRİNİZ.” (BAKARA 111)
Ne dersiniz, Allah katında din adına kanıt, delil olarak hangi bilgilerin olduğunu söylüyor? Allah, Resulümde Kur’an dışından hükümler verir, bunlara sizlerde uyacaksınız mı diyor, yoksa…? Bakın O yoksa nın cevabını Allah veriyor ve DİNİMİZİ DOĞRU YAŞAMAK İSTİYORSAK, BİZLERE ANLATILDIĞI GİBİ, KUR’AN IN YANINDA SÜNNET DEDİKLERİ, EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYETLER DEĞİL, GERÇEĞİN VE KESİN DELİLİN YALNIZ ALLAH’A AİT OLDUĞUNU, APAÇIK BİZLERE BİLDİRİYOR. Kime inanacağınız, güveneceğiniz sizlere kalmış. Bir Müslüman a düşen din kardeşini, yalnız Kur’an ile uyarmak olmalıdır. Son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum, bakın ne diyor Allah.
Talak 3: Allah, onu hiç beklemediği yerden rızıklandırır. KİM ALLAH'A DAYANIP GÜVENİRSE, O, KENDİNE YETER. Şüphesiz Allah, dilediği şeyi sonuca ulaştırır. Allah her şey için bir ölçü belirlemiştir. (Bayraktar Bayraklı)
Allah’ın Elçisi yalnız Allah a güvenmişti. O gün kitap ehlinin, müşrikçe yaşadıkları inanca tabi olmamıştı. Bizlerin de yalnız Kur’an ın ipine sarılmamız gerektiğini tebliğ etmişti. Allah da, kim yalnız bana dayanır ve yalnız bana güvenirse, ben ona yeterim diyor. Bunca açık ayetleri tebliğ aldığımız halde, rivayet ve sanı inançlarımızı yaşayabilmek adına, ayetlere farklı anlamlar yüklüyor ve Elçisini Allah ın dinde hüküm ortağı yapıyorsak, yalnız Allah a dayanıp güvenmeyip, Allah ı yeterli görmüyoruz demektir, hatırlatırım.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/