HARAM AYLARIN VE CUMA NAMAZININ, HANGİ AYLAR VE HANGİ GÜN OLDUĞUNUN, NAMAZA ÇAĞRI ŞEKLİNİN TESPİTİ KONUSU......
Bizler İslam ı yaşarken, Kur’an merkezli yaşamaya alışmadığımız için, bu yanlışlarımızdan da kolay vazgeçemiyoruz. Allah dinin sahibi benim diyor ve hükmü yalnız ben veririm ve sizlere de hükümlerimi kolaylaştırarak, nice örneklerle açıkladım ki anlayasınız, hiç kimseye muhtaç olmayasınız diyor Kur’an da. Çünkü Allah dinde, ruhban sınıfı diye bir sınıfın olmadığını açıkça bildiriyor. Buda demektir ki, her Müslüman inancını yaşarken, hiç kimseye muhtaç olmadan Allah ın kitabı ile yaşayabilir. Eğer hayır yaşayamaz dersek, bu söylediğim Allah ın hükümlerine iman etmiyor demektir.
Bizler nefislerimizin çok fazla etkisinde kaldığımız için, geçmiş toplumların yaptığı yanlışları çok rahatlıkla yapmaya devam ediyoruz. Hâlbuki yapılan yanlışların örneklerini Allah Kur’an da vermiş ki, aynı hatalara düşmeyelim. Kur’an gerçekleri ile buluşmamızı engelleyen DİN TACİRLERİ, ne yazık ki başarılı olmuşlar. Çünkü dini bir konu konuşulduğunda, Kur’an dan örnekler hatırlatıldığında, hani Peygamberimizin şu yada bu rivayet hadisler yok mu, sen inanmıyor musun yoksa diyerek, Allah ın sözleri aranıp dikkate alınacağına, doğruluğundan emin olamadığımız, beşeri rivayet sözler aranır olmuş. Kur’an dan deliller getirenlere de, sen Kur’an ı anlayamazsın diyerek adeta Kur’an susturulmuş. Tabi bunlara genel çoğumuz inandığı için, ne söylenirse toplum inanmak zorunda kalmış. Böylece dinde ellerimizle, ruhban sınıfı yaratmış ve bu yolla geçimini sürdüren, milyoner rant sahipleri yaratmışız. Bu haksız kazançlarından, vazgeçmek isterler mi?
Bizler öyle yanlışlar yapıyoruz ki, Allah ın Kur’an da bahsetmediği konuları bile Allah ın emri kabul ediyoruz. Allah Zuhruf 44. ayetinde, çok açık bir hüküm veriyor diyor ki; “SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM.” Sizce bu emri veren Allah, yerine getirmemizi emrettiği hükümlerinin bir kısmını Kur’an da vermeyip, ayetlerini Kur’an da açıklamayıp, bizlere farklı kaynaklardan RİVAYET yolla ulaşmasını sağlayıp, veliler edinmeyin dediği halde bizleri veli kişilere muhtaç eder mi? Elbette inanç sizin inancınız, karar sizin.
Bu makalemde sizlerin üzerinde düşünmenizi istediğim birkaç konu var. Çünkü bu konular örnek gösterilip, demek ki Allah ın elçileri de dinde hükümler koyabiliyormuş diye savunma yapabiliyorlar. Bildiğiniz gibi Allah yıl 12 aydır, bunun dört ayıda HARAM AYLARDIR diyerek, bu ayların hangi aylar olduğunu söylemiyor Kur’an da. Bu aylarda savaşın yasak olduğunun, net bir şekilde hükmünü verirken, bu aylarda Mescidi Harama gidenleri sakın engellemeyin diyerek, bu ayların Hac ayları olduğunu bildirmiştir. Hatta Bakara 197. ayetinde Hac bilinen aylarda dır diyerek, haram ayları kast etmiştir.
Peki, neden bilinen aylarda diyor da, ayların hangi aylar olduğunu Kur’an da açıklamıyor olabilir? ELBETTE ALLAH TOPLUMLARIN BİR ARAYA GELEREK, BİRLİKTELİK OLUŞTURMASINI VE HALKLARIN VERDİKLERİ SÖZLERİ TUTARAK, ARALARINDA BİR BAĞ KURULMASINI VE SÖZLERİNDE DURMASINI İSTİYOR. BÖYLECE ALLAH TOPLUMLARI BU KONUDA DA SINIYOR VE BU AYLARIN TESPİTİNİ ALLAH BİZ KULLARINA BIRAKTIĞINI KUR'AN DAN ANLIYORUZ.
Allah Hz. İbrahim e Kâbeyi hazırlatıp, Haccı ilan ettikten sonra, Haram aylar konusunda Allah ın sayısını belirleyip, hangi aylar olacağını o günkü toplumlara bıraktığını anlıyoruz Kur’an dan. Elbette bunun birçok nedeni vardır. En doğrusunu Allah bilir. Belki bu konuda konuşsak, her kez birkaç neden sayabilir. Tevbe suresi 37. ayetinde, sayısı Allah tarafından belirlenen ama hangi aylar olduğu konusunda, Müslümanların belirlediği o dört haram ayın, yerlerini istedikleri gibi bazen değiştirdiklerini, bunu da Allah yapmayın diye uyardığını görüyoruz Kur'an da.
LÜTFEN DİKKAT, AYLARIN YERLERİNİ DEĞİŞTİREN ALLAH IN ELÇİLERİ DEĞİL, O GÜNKÜ TOPLUMU YÖNETEN LİDERLER. DEMEK Kİ ONLAR AYLARIN HANGİ AYLAR OLACAĞINI, KENDİLERİ TESPİT ETMİŞLER Kİ, SAYIYI SABİT TUTUP, YERLERİNİDE İSTEDİKLERİ GİBİ DEĞİŞTİRECEKLERİNİ ZANNEDİYORLAR. AMA ALLAH BU KONUDA UYARIYOR, SÖZLEŞTİĞİNİZ AYLARIN YERLERİNİ DEĞİŞTİRMEYİN DİYOR.
Bu ayların hangi aylar olup olmadığının, din ve imanımız hakkında herhangi bir etkisi var mı? Yani dinimizi ve inancımızı yaşarken, Allah ın verdiği bir hükmü yerine getirmemizde bir aksaklık hissediyor muyuz? Elbette hayır. İşin ilginci günümüzde Allah ın koyduğu bu HARAM AYLAR konusunu gündeme getiren bile yok. Hatta haram ayların artık hükmü kalkmıştır diyenleri duymuşsunuzdur. Kim kaldırdı diye soran bile yok. Hiçbir Müslüman ın UMURUNDA BİLE DEĞİL, BU AYLAR. Bu aylarda savaş olmuyor ve toplum Hac görevini yapıyordu geçmişte. YA ŞİMDİ, BU AYLARDA MI YAPILIYOR HAC GÖREVİ? Onun için Allah Kur’an da özellikle ayetini indiriyor ve BİRBİRİNİZE VERDİĞNİZ SÖZÜ TUTUN, SAYISINI SABİT TUTUP, İŞİNİZE GELDİĞİ GİBİ, KEYFİNİZE GÖRE AYLARIN YERİNİ DEĞİŞTİRMEYİN DİYOR. Allah bu konuda biz kullarını imtihan ediyor, ama bizler bu konuda ne yazık ki sınıfta kaldık. Bu ayetleri istediğimiz gibi yorumlayıp, batıl inançlarımıza kanıt bulma yarışına gidiyoruz.
Haram ayların hangi aylar olduğunu Allah özellikle belirlememiş, Allah ın Resulü ve o günkü toplumun ileri gelenleri ve toplum liderleri anlaşarak belirlemişlerdi. Bu düşünceden yola çıkarak bazı kişiler, batıl inançlarına kanıt olarak, demek ki Peygamberlerde dinde HÜKÜMLER KOYABİLİYORMUŞ, Allah ın hüküm vermediği konularda demek ki elçisi de hüküm veriyormuş kanıtını, bu ayetten arayanları görüyoruz. Dikkat ederseniz bu ayların tespitini, Hz. İbrahim e ve o günkü topluma bıraktığını özellikle Kur’an dan anlıyoruz. Yani ALLAH BU KONUDA KULLARINA YETKİ VERİYOR. YA DİĞER KONULAR? KUR’AN IN ASLA BAHSETMEDİĞİ KONULARDA, NASIL OLURDA ELÇİSİ DİNDE HÜKÜM VEREBİLİR DERİZ. BEN HÜKMÜME, HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DEDİĞİ HALDE. HATIRLATIRIM HÜKMÜDE, YETKİYİDE YALNIZ ALLAH VERİR. ONUN VERMEDİĞİ BİR YETKİYİ, HİÇ KİMSE KENDİNDE YETKİLİ GÖREMEZ.
Yine Cumua salâtı, yani toplantı namazına çağrıldığında, çağrıya uymamız gerektiği hükmü vardır Kur’an da. Hangi gün yapılacağını da söylememiştir. İlginç olan cuma salatına çağırma şeklinede karışmamış, onuda Allah elçisine ve kullarına bırakmıştır. Tıpkı diğer Ehli kitabın haftada bir yaptığı toplantı ibadetinde olduğu gibi. Peygamberimiz bu ayet indikten sonra toplanarak, dost ve arkadaşları ile Cuma/toplantı namazının hangi gün yapılacağı konusunda karar vermişlerdir. Çünkü Allah bu konuda kullarını serbest bırakmıştır, onlara belirleme yetkisi vermiştir, ileride kullarım zorluklarla karşılaştığında onlara kolaylık olsun diye. LÜTFEN BU VE BENZERİ YETKİLERİ ALLAH, NEDEN ELÇİSİNE-KULLARINA BIRAKMIŞ ONU ANLAMAYA ÇALIŞALIM, KENDİMİZCE BATIL İNANÇLARIMIZI AKLAMAK İÇİN, ALLAH IN VERMEDİĞİ YETKİLERİ ELÇİSİNE KENDİ NEFSİMİZDE VERMEYE ÇALIŞMAYALIM. Cumartesi Yahudiler yapıyor, Pazar günü Hıristiyanlar, bizde Cuma günü yapalım diye karar almışlar Müslümanlar. Bu konuda gündeme getirilip, bakın demek ki Allah ın elçisinin de dinde hüküm koyma yetkisi vardır, bu günü peygamberimiz belirlemiştir denmektedir.
Aynı yanlış namaza çağrı şekli içinde yapılarak, namaza çağrı şekli olan ezanı Peygamberimiz belirlemiştir, demek ki Resullerde dinde hüküm koyabiliyormuş denmektedir. Halbuki Allah namaza çağrı konusunu, yalnız cuma namazı için söylemiştir. Avrupada ezan okunmadığı halde Müslümanlar zamanını bilir ve camide toplanırlar. Eğer ezan okunması namazın olmazsa olmaz şartlarında olsaydı, okunmadığında eksik yerine getirmiş olurduk. Normal namazda herhang bir çağrı yoktur, vakti girdiğinde yerine getiriniz der Kur'an da. NAMAZA ÇAĞRI ŞEKLİNEDE ÖZELLİKLE ALLAH, BUNUN İÇİN KARIŞMAMIŞTIR. BUNUN NEDENLERİNİ DÜŞÜNEN ANLAYACAKTIR. ÖRNEĞİN YABANCI ÜLKELERDE YAŞAYANLAR ÇOK İYİ BİLİR, EZAN OKUNMASINA İZİN VERMEZLER. AMA ORADA HER MÜSLÜMAN NAMAZINI RAHATLIKLA KILAR. ÇÜNKÜ NAMAZI YERİNE GETİRMENİN ŞARTLARI ARASINDA, EZAN SESİNİ DUYMAK GİBİ BİR ŞART YOKTUR. Dağın başında oturanı düşünün, ezan sesini duymaz ama namaz vakti geldiğini bilir ve kılar.
LÜTFEN DİKKAT, BU YETKİLERİ ALLAH KULLARINA ÖZELLİKLE VERİYOR VE KARIŞMIYOR. BUNU LÜTFEN UNUTMAYALIM. Onun için Allah toplantı namazının hangi gün yapılacağını, iman eden Müslümanlara bırakıyor, onları bu konuda serbest bırakıyor. Dikkat ettiyseniz her iki konuda, toplumu DİN, İMAN, İTİKAT, AMEL bakımından hiç kimseyi etkilemiyor, yeni kurallar kanunlar koymuyor, TAM TERSİNE KOLAYLIK SAĞLAYIP, ZOR DURUMDA BIRAKMIYOR, İNSANLARDA ŞÜPHE İÇİNDE KALMIYORLAR. Nasıl olurda bizler, Allah ın toplumun inisiyatifine bıraktığı ama verdiğiniz kararı değiştirmeyin, yada namaza çaağrı şeklini siz belirleyin diye serbest bıraktığı konular ile elçisinin Allah ın vermediği hükümleri de verebilir, dinde kanun koyabilir diye örnek verip kanıt gösteririz? Bu ve benzeri çabalar, ancak nefsimizi oyalar, kendimizi aldatır, şeytanın oyuncağı yapar ama hesap günü pişman olanların safında buluruz kendimizi.
Buna inanırsak, Kur’an ın neredeyse yüzde 90 lık bölümüne iman etmemiş oluruz. Lütfen unutmayalım. Allah elçisine verdiği görev ve sorumluluğunu çok açık bir şekilde bildirmiştir. Bizler Allah ın vermediği yetkileri, elçisine ya da yaratılmış herhangi bir beşere vermeye kalkarsak, İslam dairesi dışına çıkmış oluruz. ALLAH IN ELÇİSİNE, YADA KULLARINA YETKİ VERDİĞİ KONULARI LÜTFEN DOĞRU ANLAYALIM VE BUNUN NEDENLERİNİDE DÜŞÜNMEK VE ANLAMAK YERİNE, BATIL İNANÇLARIMIZI AKAYABİLMEK İÇİN FEDA ETMEYELİM.
DEĞERLİ KARDEŞLERİM, ALLAH BİR RUHSAT VERİYORSA ONU DOĞRU ANLAYALIM VE DOĞRU KULLANALIM. VERMEDİĞİ RUHSATI DA, KENDİ NEFSİMİZDE BİZLER YARATMAYA, ALLAH IN ELÇİSİNE VERMEYE ÇALIŞMAYALIM, PİŞMAN OLURUZ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/