Allah bizlerin yaşamına, gerekli gördüğü konularda müdahale etmiş, bahsetmediği konularda da, serbest bırakmıştır. Çünkü çok açık bir hükümle, sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim diyerek, kesin bir sınır çizmiştir. Bizler Kur’an merkezli inancımızı yaşamayıp, ona müracaat etmeden, emin olamadığımız rivayetlerle İslam'ı yaşadığımız içinde, Allah'ın koymadığı haramları, bizler sınırı geçerek koymaktan çekinmiyoruz. Hâlbuki Rabbimiz hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyerek, haram koyma yetkisinin bizzat kendisinde olduğunu, Kur’an'ın koyduğu haramlara, hiç kimse ilaveler yapamayacağını, bakın nasıl açıklamıştır.
Nahl 116 ; Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, DİLLERİNİZİN UYDURMA NİTELENDİRMELERİYLE "ŞU HELALDİR, ŞU DA HARAMDIR!" DEMEYİN. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.
Enam 150: Şunu da söyle: "ALLAH ŞUNU HARAM ETMİŞTİR DİYE TANIKLIK EDİP DURAN ŞAHİTLERİNİZİ GETİRİN." EĞER TANIKLIK EDERLERSE SAKIN ONLARLA BİRLİKTE TANIKLIK ETME! Ayetlerimizi yalanlayanlarla ahirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.
Yunus 59: De ki: "Ne oldu size de ALLAH'IN SİZE RIZIK OLARAK İNDİRDİĞİ ŞEYLERDEN BİR HARAM YAPTINIZ BİR DE HELAL?" DE Kİ: "ALLAH MI SİZE İZİN VERDİ, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?
Bu ayetlerden de anlıyoruz ki, Allah'ın haram etmediği bir şeyi, hiç kimse haram edemez. Allah'ın yemin ederek kolaylaştırdığını söylediği İslam dininide, hiç kimse zorlaştıramaz. Yunus suresi 59. ayetin son cümlesini, lütfen tekrar hatırlayalım. "DE Kİ: "ALLAH'MI SİZE İZİN VERDİ, YOKSA ALLAH'A İFTİRA MI EDİYORSUNUZ?" Demek ki Allah'ın haram etmediği bir şeye haram dememizin, Allah'a iftira atmak olduğunu unutmayalım. Tüm bu ayetleri, neden hatırlattığıma gelince. Bizlere ulaşan bazı rivayet hadislerde, Allah'ın Resulünün erkeklere altın yüzük takmasını, HARAM ettiği anlatılır. Peki, Resul Allah'ın haram demediği bir şeye, haram diyebilir mi? Kur'an'ı bir kez dikkatle anlayarak ve düşünerek okuyan bir Müslüman, bu söylenenlere asla inanmaz. Çünkü Allah Resulüne, sana indirdiğimle kullarıma hükmet diyor ve bakın nasıl uyarıyor.
Hakka 44–45–46: EĞER O, BİZE KARŞI BAZI SÖZLERİ UYDURUP SÖYLEMİŞ OLSAYDI. MUHAKKAK ONUN SAĞ ELİNİ (BÜTÜN GÜÇ VE KUDRETİNİ) ÇEKİP ALIVERİRDİK. SONRA ONUN CAN DAMARINI ELBETTE KESERDİK.
Siz bu ayetten ne anladınız? Allah Resulüne de tıpkı kendisi gibi, Kur’an'da bahsedilmeyen, helal-haram koyma yetkisini de vermiş mi? Yoksa tam tersine, Resulüm bizim Kur’an'da indirdiklerimize ilave etmeye kalkarak haramlar koysaydı, onun canını alırdık mı diyor? Ne dersiniz? Bakın aşağıdaki ayette Allah, Resulüne bizlere ne söylemesini istiyor.
Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. BANA VAHYE DİLENDEN BAŞKASINA DA UYMAM! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.
Her şey bu kadar açık ve net anlatılmasına rağmen, bizler batıl inançlarımızı yaşayabilmek için hala, Kur’an'ın ayetlerine tamamen tersine fikir ve düşüncelere, inanmaktan vazgeçmiyoruz. ACABA ALLAH KUR'AN'DA ERKEKLERE ALTIN YÜZÜK TAKMAYI, İPEK ELBİSE GİYMEYİ HARAM ETMİŞMİDİR? Konuyu açıklamadan önce sizlere, erkeklerin altın yüzük takıp takamayacağı konusunda, günümüze kadar ulaşan rivayetlerden önce birkaç tanesini örnek vermek istiyorum.
2069 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine altından bir yüzük yaptırdı. BUNUN ÜZERİNE HALK DA ALTIN YÜZÜKLER YAPTIRDI. Bilahare aleyhissalâtu vesselâm minbere çıkıp oturdu, yüzüğü çıkardı ve: "Vallâhi bunu ebediyen takmayacağım!" dedi. Halk da yüzüklerini çıkarıp attılar."
Buhâri, Libâs 45, 46, 50, 53, Eymân 6, İ'tisâm 4; Müslim, Libâs 53, 55, (2091); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 37, (2, 936); Ebü Dâvud, Hâtem 1-2, (4218, 4219, 4220); Tirmizi, Libâs 16, (1741); Nesâi, Zinet 43, 53, (8,165,178); İbnu Mâce, Libâs 40, (3642-3644).
Yukarıdaki rivayet bazı kaynaklarda, daha farklı anlatılır. Resulün altından yüzüğü, onun aynı zamanda mührü olduğu bahsedilir. İlginçtir, bir başka hadiste, Allah'ın Resulünün mührünün gümüş olduğu anlatılır. Rivayetlerin dinin asli unsuru olamayacağına, yalnız bu örnek bile sanırım yeterli olacaktır. Hangisi doğru, asla bilemeyiz.
2071 - İbnu Abbas (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir adamın elinde altından bir yüzük gördü. Onu çıkarıp attı ve: "Biriniz tutup ateşten bir parçayı alıp eline koyuyor!" buyurdu. Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) gidince adama: "Yüzüğünü al (başka sürette) ondan faydalan" dediler. O: "Hayır! Vallahi ebediyen almayacağım, onu Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) attı" dedi." Müslim, Libâs 52, (2090).
2073 - Said İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Hz. Ömer, Süheyb (radıyallâhu anhümâ)'e: "Niye parmağında altın yüzük görüyorum?" dedi. Beriki: "Onu senden daha hayırlı olan da gördü, ama ayıplamadı" deyince, Hz. Ömer: "O da kimmiş?" dedi. Süheyb: "Resülullah!" cevabını verdi." Nesâi, Zinet 42, (8,164,165).
Birbirini onaylamayan, çok farklı rivayetler. Ya da farklı anlamları içeren rivayetler. Sizce bu rivayetleri, dinin emri gibi kabul etmemiz ne kadar doğru olabilir? Allah'ın Resulünün erkeğin altın, demir, tunç yüzük takmasını haram kıldığını, yalnız gümüş yüzük takabileceğini hükmettiği anlatılıyor bazı rivayetlerde. Peki, bu hükmü Resul dine ila yapmak adına, yani kalıcı bir emir olarak vermiş olabilir mi? Bu düşünceye, Kur’an onay veriyor mu? Eğer Kur’an'dan onay almadan rivayetlerle imanımızı yaşarsak, hesabın görüleceği o çetin gün, asla yüzleri gülenlerin safında olamayacağımızı bilmeliyiz. Bakın Allah ziynet, süs eşyası için ne diyor.
Araf 32: De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı ZİYNETİ VE TEMİZ RIZIKLARI KİM HARAM KILMIŞTIR?' DE Kİ: 'BUNLAR, DÜNYA HAYATINDA İMAN EDENLER İÇİNDİR, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.' Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Çok ilginçtir ki, ziynet yani süs eşyasını Allah, erkek kadın ayrımı yapmadan, bu Dünyada ve ebedi hayatımızda, yalnız iman edenler için olacaktır diyor. Hâlbuki rivayet hadislere baktığımızda, Müslümanların bu Dünyada süsten, ziynetten uzak kalmaları gerektiği, böylece kıyamet günü de bu güzelliklere sahip olacakları anlatılır. Bakın yine bir rivayette, Allah'ın Resulünün erkeklerin ipek giyme konusunda, ne söylediği iddia ediliyor.
5252 - Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "İPEĞİ DÜNYADA GİYEN, ÂHİRETTE GİYEMEZ." Buhâri, Libâs 25; Müslim, Libâs 23, (2075); Nesâî, Zinet 91, (8, 200).
5258 - Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a (hacc sırasında) bitten şikâyet ettiler. Aleyhissalâtu vesselâm onlara katıldıkları gazveleri sırasında ipek gömlekler giymeye ruhsat tanıdı." Buhârî, Libâs 29, Cihad 91; Müslim Libâs 25, (2076); Tirmizî, Libâs 2, (1722); Ebu Dâvud, Libâs 13, (4056); Nesâî, Zînet 93, (8, 202).
Allah Araf 33. ayetinde ne diyordu? İman eden kullarım için temiz, güzel her şey, hem bu Dünyada hem de ahirette onlar için serbesttir helaldir diyordu. Eğer iman eden erkek, ahirette ipek giyecekse, bu Dünyada da iman edenlere serbest olduğu, ayetle apaçık bildirilmiştir. Diğer örnek verilen rivayette, bit salgını nedeniyle, ipek giyilmesine Resulün izin vermiştir fikrinden yola çıkarsak, böyle bir emir verdiğini kabul edersek, bu yasağın din ile ilgili olmadığını, toplumun yaşadığı yokluk ve sefaletin, zenginlerin gösteriş vesilesi yapmaması adına, verilen beşeri-geçici bir emir olduğu anlaşılıyor. Tüm bunları, Allah'ın hükümleri ile lütfen karıştırmayalım.
Hz. Muhammed hem Allah ın Resulü, hem de toplumun devlet başkanıydı. Resul bir konuda hüküm verdiğinde, halk şu soruyu sorarmış kendisine o dönemde. "BU SİZİN EMRİNİZ Mİ, YOKSA KUR’AN IN, ALLAH IN VERDİĞİ BİR EMİR Mİ?" Bu sözlerden alacağımız çok dersler olduğunu düşünüyorum. Allah emrini yani vahyi, beşeri emirlerden ayrı tutarak, vahyin kuşku duyulmadan itaat edilmesi gerektiğinin bilincinde olanları, bu gün günümüzde ne yazık ki göremiyoruz. Beşeri emirler, o günün şartları ile değişken olacağı, ama Allah'ın emrinin değişmezliğinin, sonsuzluğunun bilincinde olmamız gerektiğini lütfen unutmayalım. Resul devleti yönetmek adına verdiği bazı emirleri, zamanla günün şartlarına göre değiştirmiştir. Bunun birçok örnekleri vardır. Lütfen bunları dinleştirmeyelim, büyük hata yaparız. Rivayetlerden bir örnek daha vermek istiyorum. Resul yüzüğünü hangi eline takarmış.
2075 - Yine Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "RESÜLULLAH YÜZÜĞÜNÜ SAĞ ELİNE TAKARDI." Ebü Dâvud, Hâtim 5, (4226); Nesâi, Zinet 49, (8,175).
2077 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) YÜZÜĞÜ SOL ELİNE TAKARDI VE KAŞINI AVUCUNUN İÇİNE GETİRİRDİ. İBNU ÖMER DE BÖYLE YAPARDI.Ebü Dâvud, Hâtem 5, (4227, 4228).
Hangisinin doğru olduğunu Allah bilir. Ne yazık ki günümüzde yaşadığımız İslam'ı, bu bilgiler şekillendiriyor. Anlaşma sağlanamadığında'da mezheplere, cemaatlere hatta tarikatlara bölünüyoruz. Onun için Allah, DİNDE TEK KAYNAK OLAN YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILIN. SAKIN DİNDE BÖLÜNMEYİN EMRİNİ VERMİŞTİR. AMA BİZLER ALLAH'A DEĞİL, RİVAYETLERE GÜVENMİŞİZ. HUZURA VARDIĞIMIZDA, BUNUN ACISINI HEP BİRLİKTE ÇEKECEĞİZ. Yüzüğünü hangi eline taktığının, din adına ne önemi var diye neden sormuyoruz? Bu örneği neden verdiğime gelince. Bunlar dinin hükümleri değildir. Belki gelenek, ya da özel durumları ile alakalı konulardır. Daha da önemlisi, emin olmadığımız, Kur’an'ın hüküm vermediği bilgiler, ne dine hüküm koyabilir, nede bizler için örnek teşkil eder. Önce bu gerçeği anlamalıyız.
Bizler inancımızı, rivayetleri ön plana alıp, Kur’an'dan habersiz düşünmeden böyle yaşıyoruz. Lütfen imanımızı yaşarken, her konuda Kur’an'dan onay almayı unutmayalım. Kur’an'ı anlayarak, araştırarak okuyalım ve öğrenelim ki, bizleri Allah ile aldatanların tuzağına düşmeyelim. LÜTFEN UNUTMAYALIM, DİNDE HARAMLAR KOYAN YALNIZ ALLAH'TIR. ONUN DIŞINDA KUR'AN'IN BAHSETMEDİĞİ KONULARDA'DA HARAMLAR KOYANLAR VE BUNLARA İNANANLAR, ALLAH'A VE RESULÜNE İFTİRA ATANLARDIR.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.