KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
KUR'AN AYETLERİNİN, BİZLERE YÖN VERDİĞİ AMACI, DOĞRU ANLAMALIYIZ.
Bizler Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken, çok özel bir noktayı bazen gözden kaçırıyoruz. Ayetlere görsel ve kelime bazında bakıyor ve Allah'ın ayetlerde bizlere anlatmaya çalıştığı konunun AMACINA, ÖZÜNE İNEMİYORUZ. Kur’an bizleri doğruya yönlendiren araçtır, rehberdir ama ayetler Allah'ın bizlerden istediği AMACA YÖNELİKTİR. Onun içinde önce amacı doğru anlamalıyız. Allah bizlerin, nasıl bir insan olmamızı istiyor? Bunu doğru anlayabilmemiz için, sizlere çok dikkat çekici, düşünmemiz gereken bir örnek vermek istiyorum. Eğer bu konuyu doğru anlarsak, günümüzde tartışma konusu yapılan birçok ayetleri de doğru anlamış oluruz. Çünkü bu konu günümüzde, çok fazla gündeme geliyor.
 
Hac 27: İnsanlar arasında Haccı ilan et ki, GEREK YAYA OLARAK, GEREK UZAK YOLLARDAN GELEN YORGUN DEVELER ÜZERİNDE sana gelsinler. (Diyanet meali)
 
Bakın Allah ayetinde, çok dikkat çekici bir bilgi veriyor ve elçisine diyor ki; HACCI İLAN ET, GEREK YAYA, GEREK DEVELERLE HAC GÖREVİNİ YAPSINLAR. Sizce Allah bu ayetiyle bizlere, nasıl bir emir veriyor? Şöyle diyebilir miyiz? Hacca gitmek isteyenler, mutlaka ya yaya gitmeli ya da deveyle gitmelidir, yoksa bu Hac görevi geçerli olmaz, çünkü Allah ayetinde böyle yapın diyor. Ne dersiniz, size mantıksız geldi değil mi? Bu ayeti günümüzde şöyle anlıyoruz normal olarak. Allah'ın Resulünün devrinde ulaşım araçları bunlardı, onun için bu taşıtlar zikredilmiş, o günkü toplumun anlayacağı şekliyle ayet yazılmış. Bu ayette asıl olan bizlerden istenen AMAÇ, yani Hacca gidilmesidir. Hacca giderken kullanılan araçlar, zamana göre değişebilir ama amaç değişmez. Yani ayetlerde verilen hükümleri yerine getirmek, GÜNÜMÜZÜN ÇAĞINA UYGUN KOŞULLARDA, YERİNE GETİRİLEBİLİR ANLAMI ÇIKIYOR. Buradan şunu anlıyoruz, ayetlerde Allah'ın bizlerden istediğini doğru anlamalıyız ve günümüz şartlarında onu yerine getirmeliyiz. Lütfen bu ayette yürüttüğümüz mantığı, düşünceyi, daha sonra vereceğim örneklerde de kullanalım ki, kendimizle çelişmeyelim. Ayetlerde anlatılanı, bizlerden isteneni, doğru anlayalım. Kur’an'da zina yapanlarla ilgili bir ayet vardır, önce onu yazalım.
 
Nur 2: ZİNA EDEN KADIN VE ZİNA EDEN ERKEKTEN HER BİRİNE YÜZ (CELDE) DEĞNEK VURUNUZ; ALLAH'A VE ÂHİRET GÜNÜNE İNANIYORSANIZ, ALLAH'IN CEZASINDA ONLARA ACIYACAĞINIZ TUTMASIN. MÜMİNLERDEN BİR GRUP DA ONLARA UYGULANAN CEZAYA ŞAHİT OLSUN. (Bayraktar Bayraklı)
 
Bu ayette Allah bizlere ne amaçla ceza verilmesini istiyor, AYETİN AMACI NEDİR, önce onu doğru anlamalıyız. Ayet zina yapanların evli ya da bekar ayrımı yapmadan, hepsi için hükmünü vermiştir. Bu ayete farklı anlamlar verip, aslında bu ayet bekârları kapsar, evliler için ceza recim edilmektir diye inananları ne yazık ki görmekteyiz. Hatta tam tersini söyleyenlerde vardır, bu ceza evliyken zina yapanları kapsar, bekarlar için değildir diyenleri de duyarsınız. Allah bu konuda tek kelime açıklık getirmediği halde, bu iftirayı rivayetlerin etkisiyle, çekinmeden söyleyebilmektedirler.
 
Ayetten çok net şunu anlıyoruz. Zina yapanlar o devrin toplumunun anlayacağı şekliyle, en ağır bir cezaya çarptırılmalıdır. Zina toplum tarafından çok ciddiye alınmalı ve bunu yapanlar ibret olacak, bir daha yapmayacakları bir cezayla cezalandırılmalıdır. DEMEK Kİ ALLAH'IN BU KONUDA BİZLERDEN İSTEDİĞİ, BİR DAHA AYNI ŞEYİ YAPMAYACAKLARI CAYDIRICI BİR CEZANIN VERİLMESİ. 1400 yıl öncesini düşünün lütfen. Ne doğru dürüst hapishaneler var, nede günümüz teknolojisinin getirdiği teknikler, imkânlar o dönemde yok. Sizce Allah'ın bizlerden istediği amaca yönelik, günümüzde daha farklı caydırıcı cezalar verilemez mi? Hayır verilemez, çünkü  Allah mutlaka kırbaç ya da sopa vurun diyor derseniz, size Hacca gitmeleri için, o dönemde insanlara önerdiği ulaşım araçlarının örneğini hatırlamanızı tavsiye ederim.
 
Günümüz çağında, zina yapan insanları topluma ifşa etmek, ayrıca yüz kırbaçtan, sopadan daha kötü hapis cezalarının verilmesi, böyle insanların geçici olarak, zor işlerde çalıştırılması ve topluma tüm bunların anlatılması hatta gösterilmesi gibi cezalar, sizce aynı amaca yönelik cezalar yerine geçmez mi?  KISAS, ADETLİ CEZANIN TANIMIDIR. Ama zorlu bir hapis cezası ve kısmi teşhir edilmesi, çok daha etkili amaca yönelik bir ceza olacağına inanıyorum. ÖNEMLİ OLAN AMACI YERİNE GETİRMEKSE, ZİNADAN İNSANLARI UZAK TUTMAKSA, AMACA UYGUN HER TÜRLÜ CEZA VERİLEBİLİR. Şimdide Bakara 282. ayetten bir örnek vermek istiyorum.
 

“ERKEKLERİNİZDEN İKİ DE ŞAHİT BULUNDURUN. EĞER İKİ ERKEK BULUNAMAZSA RIZA GÖSTERECEĞİNİZ ŞAHİTLERDEN BİR ERKEK İLE -BİRİ YANILIRSA DİĞERİNİN ONA HATIRLATMASI İÇİN- İKİ KADIN (OLSUN). ÇAĞIRILDIKLARI VAKİT ŞAHİTLER GELMEMEZLİK ETMESİN.” (Bakara 282)

 
Bu ayet rivayetlerin etkisiyle, öyle yanlış anlatılıyor ki topluma, bir kadın ve bir erkek şahitlik yapacaksa, kadın tek başına olmaz diyorlar. Hâlbuki Allah bu ayetiyle, 1400 sene önce, kadının adı bile geçmeyen toplumda, onu toplumun içine sokuyor, hatta çok önemli bir konuma getiriyor, şahitliği bile kabul edilmeyen kadın şahitlik bile yapabiliyor. Ayette bizlere anlatılmak istenen, kadının bu önemli göreve dâhil edilmesi KORUNMASI VE KOLLANMASI AMAÇ EDİNİLMİŞTİR. Lütfen ayete dikkat edelim. Allah bir erkeğin yanında iki kadın şahit demiyor. Bir kadın ve bir erkek. Eğer kadın küçümsenir, kadının şahitliği mi olur yalan söylüyor diyerek, kadın suçlanmaya korkutulup tehdit edilmeye kalkılırsa, yani zor durumda bırakılmaya çalışılırsa, diğer kadın o zaman devreye sokularak, kadının doğru söylediği tasdiklenmiş olacak. BURADAKİ AMAÇ, KADININ KORUNMASI KOLLANMASI, HAYATIN İÇİNDE KADININ YER ALMASI AMAÇ EDİNİLMİŞTİR. Lütfen 1400 sene öncesini düşünün. Kadıjın adı bile yok.
 
Günümüzde, imam nikâhı adını verdikleri nikâh kıyanları görürsünüz. Şahitlik yapmaları istendiğinde, hoca eğer iki erkek yerine bir erkek bir kadın çıkarsa, hemen şunu söyler, tek kadın olmaz bir kadın daha olmalı, Kur’an'ın emri böyledir diyerek Allah'ın hükümlerini tahrif ediyorlar. Halbuki bakın Allah ayetinde, çok açık bunun nedenini açıklıyor. Bizler bu ayette de olduğu gibi amacı, anlatılmak isteneni gözden kaçırıyoruz. Kelimelerin ve rivayetlerin etkisinde kalarak, Allah'ın bizlere anlatmaya çalıştığı konunun özünü, amacını görmezden geliyoruz. Atalarımızın ve mezheplerin batıl inancını yaşayabilmek adına bu hatayı yapıyoruz. Çünkü Kur’an'a bakış açımızda yanlışlık varda ondan. Bizler istenen amaca odaklanmayıp sözcüklerin, kelimelerin çok daha önemlisi, rivayetlerin etkisinde kalıyoruz ve ayetleri bu rivayetler ışığında anlamaya çalışıyoruz. Bu hatayı yapıncada ayetin özünü, amacını anlayamıyoruz. Nikahta, bir kadın bir erkeğin şahitliği geçerlidir. Kadın ve erkek Allah'ın nezdinde farklı değildir, Farklılık Takvadadır.
Yine Maide suresi 38. ayetten bir örnek verelim. Allah bu ayette kadın ya da erkek ayrımı yapmadan, hırsızlık yapanın ellerini kesin ifadesi vardır. Ayeti yazalım.
 

Maide 38: HIRSIZLIK EDEN ERKEK VE KADININ, YAPTIKLARINA KARŞILIK BİR CEZA VE ALLAH'TAN BİR İBRET OLMAK ÜZERE ELLERİNİ KESİN. ALLAH İZZET VE HİKMET SAHİBİDİR. (Diyanet vakfı meali)

 
Sizce bu ayette Allah, ellerin bizzat kesilmesini emrediyor olabilir mi? Yoksa ellerin kesilmesi kelimesinden, farklı bir anlamı kast ediyor olmasın? Zina ayetini hatırlayınız, bu ayette açıkça celde/sopayla vurmaktan bahsediyor, çünkü bunu yaparken acıma duygusu sizi etkilemesin diyor. Bu ayette eğer, gerçekten direk ellerin kesilmesi istenseydi, bu ayette de onlara acımayın demez miydi? Sizce sopayla vurma cezası mı çok daha acınacak bir durum, yoksa elin kesilmesi mi? Hatırlayınız lütfen, Allah kısasta sizler için hayat vardır der ve çok ince detayları ile bizlere bu konuyu anlatır. Sizce hırsızın elinin kesilmesi, kısas hükmüne uyuyor mu? Hani Allah biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu, nerede bu konuyla ilgili detaylı bilgi? Ne çalınınca el kesilecek. Ne çalarsan çal kesilecek mi? Bumu sizlerin Kur’an adaletinden, ayetlerinden anladıklarınız.
 
Elbette bu ayette elin kesilmesinden değil, BELİRLİ BİR SÜRE ELLERİ KOLLARI BAĞLI HALE GETİREREK, TÜM GÜÇLERİNİN KESİLMESİ ANLATILIYOR AYETTE. Ama bizler ne yazık ki amaca yönelmeden, ayetleri batıl bilgilele anlamaya çalışıyoruz böylece Kur'an ile çelişiyoruz. Kur’an bütünlüğünden uzak, ayetlerde geçen kelimelere takılıp, ayetin asıl anlatmak istediği amacına yönelmiyoruz, anlamaya çalışmıyoruz. ONUN İÇİN ALLAH, DÜŞÜN AKLINI KULLAN EY KULUM DİYE BİRÇOK KEZ UYARIYOR KUR'AN'DA. Tüm bunlara sorgusuz inanmamızın nedeni, yaşadığımız İslam'ın rivayetlerle oluşturulmuş olmasından kaynaklanıyor. Yani bizler Allah'ın ayetlerini, Kur’an'ın ışığında değil, rivayetlerin ışığında anlamaya çalıştığımız için yanlış anlıyoruz. Diyanet güzel Kur’an okuma yarışması yapıyor. Peki, buradaki amaç nedir? Kur’an'ın indiriliş amacına uygun bir iş mi yapılıyor, yoksa anlamını bilmeden, sırf güzel okumak mı amaç. Ne yazık ki Allah'ın, Kur’an'ı indiriliş amacına asla uymayan, işlerle uğraşıyoruz. Allah Kur'an'ı okumamızı istiyor ama anladığımız dilden okumazı istiyor, çünkü ayetler üzerinde düşünmemizin emrini veriyor. Anlamadığın dilden okuduğun Kur'an ayetleri üzerinde düşünemezsin, hatta ayeti tebliğ bile alamazsın. Lütfen dikkat, ayette tek elden bahsetmiyor, ELLERİNİ KESİN DİYOR. İki eli kesilen bir insanın, ömür boyu bir başka kişiye muhtaç yaşaması gerekir, ALLAH SİZCE BÖYLE, GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR HÜKÜM VERİR Mİ? Lütfen Allah'ın ayetleri üzerinde dikkatle düşünelim. ALLAH AYETTE BİZLERDEN NE İSTİYOR, LÜTFEN ÖNCE ONU, YANİ AMACI DOĞRU ANLAYALIM. İmamı Azam Ebu Hanife, ayetlerde geçen kelimelerin Kur’an olmadığı, asıl Kur’an'ın taşıdığı manalar, yani anlatılmak istenen amaç olduğunu şu sözlerle anlatmıştır.
 

“KUR'AN KÂĞITLARDA YAZILMIŞ VE BİZİM OKUDUĞUMUZ LAFIZLAR DEĞİLDİR. ESAS KUR'AN O LAFIZLARIN TAŞIDIĞI MANADIR Kİ, BİR KELAM-İ NEFSİ OLARAK KALIPTAN KALIBA DÖKÜLÜR. O KALIPLAR SONRADAN YARATILMIŞ VARLIKLARDIR. OYSAKİ ESAS KUR'AN, MAHLÛK OLMAYAN BİR MANADIR.”

 
İmamı Azamın düşüncesinin, Kur'an merkezli olduğunu  çok açık görüyoruz. Allah ayetlerinde bizlere, amaca yönelik yol göstermiştir. Bizlerinde ayetleri anlamaya çalışırken izleyeceğimiz yol, Allah'ın bizlerden istediği amacı, önerdiği yolu yöntemi rivayet ve sanı bilgilerin etkisinde kalmadan, KUR'AN IŞIĞINDA doğru anlamaya çalışıp, hayatımıza geçirmek olmalıdır.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Sayfa Kategorisi: GENEL İSLAMİ YAZILAR.