Sayın Prof. Hayrettin Karaman'ın bir sitede yazısına yazdığım tenkit yazıma, kendisine ulaştırılmasından sonra, yazıyı gönderene tenkit yazımdan alıntı yaparak, bir bölümüne verdiği cevabı ve ona yazdıklarımı, sizlerle de paylaşmak istedim. Yazı biraz uzun ve detaylı, lütfen sabırla sonuna kadar okuyunuz. Çünkü isminin önünde Profesör ünvanı olan bir kişinin bile, emin olamayacağımız mezheplerin bilgileri ışığında Kur'an'ı anlamaya çalıştığımızda, nasıl büyük hatalar yapacağımıza çok güzel örnekler veriyor cevapları. Lütfen dikkatle okuyalım ki, din âlimi sıfatını taşıyanların bile, yanlış bilgiler ışığında din adına neler söyleyebileceğine şahit olabilelim.
İçinde bulunduğumuz anlayışın, zihniyetin açık bir fotoğrafını yansıttığından, faydalı olacağı düşüncesi ile sizlerle de paylaşıyorum. Önce Sayın Karaman'ın, zaman ayırıp yazdığım tenkite cevap vermesi nezaketini gösterdiği için, kendisine teşekkür ediyorum. Sayın Karaman yazısında, benim vaktimin bol olduğuna dem vurarak, uzun uzun yazdığımdan bahsedip, ama kendisini anlamadığım sonucuna varmış ve kendisine teşekkür ediyorum cevap vermiş. Bakın benim sorduğum şu soruma, nasıl cevap vermiş, önce sorumu yaazıyorum.
"ŞİMDİDE BİR AN SÖYLEDİKLERİMİ UNUTUP ONLARIN SÖYLEDİKLERİ GİBİ YAPMAYI, YANİ ULEMAYA DANIŞMAYI DENEYELİM. ŞİMDİ BU DURUMDA SİZLERE SORUYORUM HANGİ MEZHEP İN ULEMASINA DANIŞALIM DERSİNİZ?"
Diye sormuşum, bakın nasıl cevap vermiş.
"HANGİ MEZHEBİN OLURSA OLSUN, YETER Kİ, ÂLİM OLSUN, AHLAKLI OLSUN!"
Kimin din âlimi olduğunu yani Allah'ın ayetlerini kimlerin doğru anladığını, hatta iyi ahlaklı olduğunu bizler tespit edebilir miyiz? Kimin ahlaklı olduğuna, kim karar verecek? Daha düne kadar bir gazetede dini anlatan, dini konularda yazı yazan Allah'ı, kitabı dilinden düşürmeyen ahlaklı dediğimiz ve de insanların din adına sorular sorduğu kişi, çocuk istismarından gazetelerinin baş sayfalarında geçmiyor muydu? Ahlaklı olmanın kriterini, kim ya da kimler belirleyecek ve bizler de bu insan Ahlaklı diyeceğiz? Hangi mezhep olursa olsun, sorun diyor. Gelin soralım, kadın fuhuş yaptığında ne ceza verilecek, erkek fuhuş yaptığında ne ceza verilecek. Şiilere sorduğumuzda alacağımız cevabı elbette siz biliyorsunuz, ama yinede söyleyeyim çünkü televizyonda ve gazetelerde hala gözlerimin önünden gitmiyor. Cezasının recm olduğunu söylüyorlar sorduğumda, yani taşlayarak öldürme. Ama her ne hikmetse erkekleri taşlayan yok, hepsi gariban kadınlar. Bunumu sormamı istersiniz? Gerçi recm cezasının olduğunu, yalnız şiiler söylemiyor, bu hastalık diğer mezheplerede ne yazık ki sıçradı. Halbuki bu konu ile ilgili ayet apaçık Kur'an'da duruyor. Ama gören yok. Allah bu kitabı bizler için rehber olsun diye gönderdiğini söylüyor. Acaba Allah'ın rehberliğinin, beşeri bir rehbere ihtiyacımı var? Yine ben şöyle yazmışım Sayın Karaman'a.
"HEPSİDE KENDİSİNİN DEDİĞİNİN DOĞRU OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİ GİBİ, MEZHEPLER KENDİ ARASINDA AYNI KONUDA BİLE AYNI DÜŞÜNCEYİ, GENELDE PAYLAŞAMAYA BİLİYOR."
Sayın Karaman şöyle cevap vermiş.
"HERKES KENDİ DEDİĞİNİN MUTLAK DOĞRU OLDUĞUNU SÖYLEMİYOR; BENİM İÇTİHADIMA GÖRE DOĞRU OLAN BUDUR, AMA YANILABİLİRİM DE DİYOR. BİR MEZHEBİN İÇİNDE DE MEZHEP İÇİ MÜCTEHİDLER VE YORUMCULAR VARDIR, İÇTİHAT FARKI TABİİDİR."
Şunu söylemeliyim ki, hiçbir mezhep imamı ya da mezhep savunucuları, sözlerine başlarken ya da sorulan soruya cevap verirken yanılabilirim dediğini duymadım. İmamı Azam Ebu Hanife hariç. Allah'ın dini İslam onun yada şunun düşüncelerine göre farklı yaşanmaz. Çünkü dinin anası temeli olan ayetler MUHKEM dir. Yani tatışmasız açıktır. Diyanetin müftüsü bile, Cuma hutbesinde hadislerden bahsederken şöyle diyebiliyor.
"HADİSLERDE KUR’AN AYETLERİ GİBİDİR. KUR’AN IN BİR AYETİNİ BİLE İNKÂR EDİP, KABUL ETMEDİĞİMİZDE NASIL GERÇEK İMAN ETMİŞ OLMUYORSAK, HADİSLERDE AYNI DEĞERDEDİR VE BİRİSİNİ BİLE İNKÂR EDİP İNANMADIĞINIZ TAKDİRDE, GERÇEK İMAM ETMİŞ OLAMAZSINIZ."
BUNU SÖYLEYENLER Mİ YANILABİLİRİZ DİYECEK? BUNLARI SÖYLEYENLERE Mİ DİNİ SORUP ÖĞRENECEĞİZ? Eğer bunu yaparda bu sözlere inanırsak, Allah'a şirk koşarak iman eden ve Allah'ın bağışlamayacağı kullarından oluruz. Çünkü Allah ne diyordu, "İman edenlerin çoğu, Allah'a şirk koşmadan iman etmezler." Örneğin abdesti bozan halleri Rabbim açıkça yazmış, bunu neden başkasına sormam gerekiyor? Şiilere sorsam başka şeyler anlatacak, diğer mezheplere sorsam başka şeyleri de ekleyecek. Neden ilave etme ihtiyacını duyalım ki, Hâşâ Rabbimiz yazmayı mı unuttu, yoksa eksik mi bıraktı? Kur’an, kadın ay halinde ibadet edemez demediği halde, nasıl ibadet edemeyeceğini mi öğrenmek için sormalıyım, bahsi dahi Kur’an'da geçmediği halde. Sayın Karaman'ın, sorduğum şu soruya verdiği cevabı yazalım önce. Önce sorumu yazıyorum.
"HANGİSİNİN RABBİN KATINDA, DOĞRU HÜKÜM VERECEĞİNE EMİN OLAN VAR MI ARAMIZDA? KİM GARANTİ VERECEK DOĞRULUĞUNA?"
Diye sormuşum, bakın nasıl cevap vermiş.
"KUR’AN'I OKUMA VE ANLAMA BİLGİ VE KABİLİYETİNE SAHİP OLANLAR, ELBETTE KURAN'A SORACAKLAR; AMA BUNLARIN DA VARDIKLARI SONUÇ/ANLAYIŞLARI İSABETLİ VEYA HATALI OLABİLİR; ONLAR İÇİN DE BİR GARANTİ YOKTUR VE GARANTİYE İHTİYAÇ DA YOKTUR; ALLAH, İÇTİHATLA AMELİ KABUL ETMEKTEDİR."
Önce şunu merak ediyorum, Kur’an'ı okuma ve anlama bilgi ve kabiliyetine sahip olma ölçütü nedir? Rabbimiz onlarca ayetinde ayetleri açık ve detaylı indirdim ve nice örneklerle açıkladık, kolaylaştırdık ki hiç kimseye muhtaç olmayasınız diyor. Bahsedilen âlimlerin görevi nedir? Yoksa bizde de ruhban sınıfı varda ben mi bilmiyorum. Allah sakın veliler edinip ardına düşmeyin güvenilecek Veliniz yaalnız benim demiyor muydu Kur'an'da? Uyarıyor ama ne duyan var, nede duyduklarını doğru anlatanlar var. Elbette herkes her şeyi bilmez, çünkü aynı kapasitede değildir. Hatta tam anlayamayabilir, dostlarına ya da daha iyi anlayana sormalıdır da. AMA ÖNCE BİZZAT KENDİSİ ANLAYABİLMEK İÇİN ÇABA HARMALIDIR. YANİ İMTİHANINI KENDİSİ ÇALIŞMALIDIR. Bizler okulda, arkadaşım sen çaliş bana koya verirsin imtihanda diyor muyuz? Buda aynı. İslam dininde bunu, özellikle bir sınıfa dönüştürmek, birilerinin Kur'an'ı anlayıp anlatabileceğine inanmak, Kur’an öğretisine aykırıdır.
Bizlerin anlayamayacağı şeyler nelerdir? Bunu kim tespit edecek. Rabbimiz Kur’an'da hiç bahsetmemesine rağmen, kadınlarımızın regli halinde ibadetinin kesilmesine, oruç tutamamasına bahsettiğiniz âlimler mi karar verecek. Verecekse kime ya da neye göre? Onların yanlış bilgilerinin ardı sıra gidersek, hesap günü bizleri kurtaracaklar mı? Kurtaramayacaklarını apaçık Kur’an söylüyor ve sakın veliler, şeyhler, gavslar efendiler edinip, ardı sıra gitmeyin diye uyarıyor. Bizlere Kur’an'da olmayan, bahsedilmeyen yasak ve haramları, onlar mı yasak edecek. Ya da serbest diyecek. Onlara sormamızı kim söylüyor? Bu yetkiyi onlara kim verdi? Allah söylüyor derseniz, bunu ispat etmeniz gerekir, çünkü bakın tam tersini Allah söylüyor.
Araf suresi 3: RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN. O'NUN BERİSİNDEN BİR TAKIM VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN! SİZ NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ.
Sizlere örneklerini vereceğim ayetlerin sonunda, Allah'ın bir seslenişi var. Sizce bu sözler kime hitap ediyor, acaba kime sesleniyor, tüm âleme mi? Yoksa sormamız gereken velilere, şeyhlere, gavs ve efendilere mi?
“EĞER AKLINIZI İŞLETİRSENİZ ALLAH SİZE AYETLERİNİ AÇIK-SEÇİK GÖSTERMİŞTİR. ALİ İMRAN 118” “İŞTE ALLAH, AYETLERİ SİZE BÖYLE AÇIKLIYOR Kİ DÜŞÜNÜP ANLAYASINIZ. NUR SUR.61) (HÂLÂ AKLINIZI ÇALIŞTIRMAYACAK MISINIZ? ENBİYA SUR. 10) (SADECE AKLI VE GÖNLÜ İŞLEYENLER DÜŞÜNÜP İBRET ALIR. RAD SUR.19) (HÂLÂ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?" ENAM SUR.50) (HALA AKLINIZI İŞLETMEYECEK MİSİNİZ? ARAF SUR. 169) (KURAN'I, İYİCE OKUYUP DÜŞÜNMÜYORLAR MI? NİSA SUR. 82”
Sizce Allah ayetlerin sonunda, bu sözleri kimin için söylüyor? Elbette tüm aklı başında olan kullarına sesleniyor ve sakın emin olmadığın kişilerin de ardına düşme, diye de uyarıyor. Lütfen bu dünyada imtihan olduğumuzu unutmayalım. İmtihan olduğumuz kitabında Allah, Kur'an olduğunuda söylediğini unutmayalım. İmtihan olurkende, hiç bir çaba göstermeden, birilerinden kopya çekerek, işin içindenden sıyrılacağımızı zannetmeyin. Bakın ben Sayın Karaman'a şöyle sormuşum.
"YA YANILIYORLARSA, DOĞRU GÜVENİLİR KABUL ETTİĞİMİZ ALİM DEDİĞİMİZ KİŞİNİN HÜKMÜ.”
Diye sormuşum, cevap vermiş.
"BİR MÜCTEHİD, MÜFESSİR, ÂLİM KUR AN'A VE HADİSLERE BAKARAK İCTİHAD EDER, YORUMLAR, ANLAR VE UYGULAR. BU İCTİHAD VE OKUMA SONU ELDE EDİLEN HÜKÜM BEŞERİ DEĞİLDİR; BEŞERİ OLAN İCTİHADDIR, İCTİHADLA ULAŞILAN HÜKÜM İSE KUR' AN'DAN ÇIKTIĞI İÇİN- İLÂHÎ, DİR, İCTİHAD İLE ULAŞILMIŞ ALLAH HÜKMÜDÜR. YANILANA BİR ECİR, İSABET EDENE İSE İKİ ECİR VARDIR."
İşte bu düşünce ve inanç bugün İslam toplumun, Kur'an'dan çok uzaklaşmasına neden olmuşur. Belki sizler bu sözleri, camilerde hutbelerde dinlemişsinizdir. KUR'AN'DA BU DÜŞÜNCEYE ASLA ONAY VERMEZ TAM TERSİNİ SÖYLER. İçtihat yolunu yazmış, Sayın Karaman. Kur’an ve hadislere bakarak içtihat eder diyor âlim. Yani Kur’an yetmez, tek başına anlaşılamaz. Peki, Kur’an neden yüzlerce ayetinde, bu sözlerin tam tersini söylüyor. Yorum, açık olmayan bir sözün açığa kavuşturulmasıdır. Hâlbuki Kur’an muhkem ayetlerinin açık, anlaşılır ve nice örneklerle izah edildiğini söylüyordu. Zaten MUHKEM sözcüğünün anlamı, şüphe duyulmayacak kadar açık demektir. Cahiliye döneminde de, yalnız Kur’an olmaz diyerek, batıl itikatlarını yaşamak isteyenlere, bakın Allah nasıl ayet indirmişti. "KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? BUNDA, İNANAN BİR TOPLUM İÇİN ELBETTE Kİ BİR RAHMET VE BİR ÖĞÜT VARDIR." (Ankebut 51) Lütfen dikkat eder misiniz, Allah bu Kur’an size yetmiyor mu diye kızıyor, ama Sayın Karaman'ın Kur’an'ı anlama metodu olarak, Kur’an'ın yanına koyduğu neredeyse hâşâ, aynı değerde rivayet hadislere bakarak ancak, Kur’an'ın anlaşılacağını söyleyebiliyor. Beni ürküten cevap ise bakın hangisi. "BU İCTİHAD VE OKUMA SONU ELDE EDİLEN HÜKÜM BEŞERİ DEĞİLDİR; BEŞERİ OLAN İCTİHADDIR, İCTİHADLA ULAŞILAN HÜKÜM İSE -KURAN'DAN ÇIKTIĞI İÇİN- İLÂHÎ DİR, İCTİHAD İLE ULAŞILMIŞ ALLAH HÜKMÜDÜR. YANILANA BİR ECİR, İSABET EDENE İSE İKİ ECİR VARDIR."
Düşünebiliyor musunuz, beşer Kur’an'ı ve hadisleri okuyor ve onlardan bir harman yapıyor, YANİ HAKTAN GELENLE BEŞERİ BATIL MEZHEP İNANCINI KARIŞTIRIYOR, buradan çıkacak sonuca ise bakın ne diyor. " HÜKÜM BEŞERİ DEĞİLDİR. BEŞERİ OLAN İCTİHADDIR, İCTİHADLA ULAŞILAN HÜKÜM İSE -KUR'AN'DAN ÇIKTIĞI İÇİN- İLÂHÎ DİR."
Buna inandığımız içinde, Kur’an yüksek bir yere asıldı, elimizde her gün sayısı artan rivayet bilgilerle de, Kur’an' ı anlamaya çalıştığımızdan, Allah'ın indirdiği İslam' ı yaşadığımızı zannediyoruz. Allah'ın ayeti ile birlikte, rivayet bilgilerle bir hükme ulaşılıyor ve buna İLAHİ yani Allah'ın emri diyebiliyoruz. Hiçbir beşer hatasız değildir. Hele rivayetlerle bizlere ulaşan, Allah korumasında olmayan bilgilerle ayetleri anlamaya kalkarsak, sonumuz cehennemde kalıcı olur, bunu asla unutmayalım. HAŞA Allah'ın anlatamadığı bir ayetmi varda, bunu anlatmaya açıklamaya çalışıyorlar? Neden, haşa Rabbimiz kullarına izah edemedi mi? İZAH EDMEDİĞİ BİR KUR'AN'DAN MI ALLAH BİZLERİ SORUMLU TUTUYOR? BAKIN AKIL VE KUR'AN DEVRE DIŞI KALIRSA ELBETTE ONUN YERİNİ BATIL, RİVAYETLER ALACAK, ALLAH'A BÖYLE BİR ADALETİ NİSPET ETTİĞİMİZİDE FARKINDA OLAMAYACAĞIZ. Allah sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, diye bizleri uyarıyordu. Bu ayeti görmezden mi geliyoruz, yoksa üstünümü örtüyoruz. Yalnız Kur’an'ın ipine sarılın diyen Rabbimizi, lütfen unutmayalım. Verdiği cevabındaki son cümle, çok daha ilginç. "YANILANA BİR ECİR, İSABET EDENE İSE İKİ ECİR VARDIR."
Önce ecir sözcüğünün anlamını, yanlış mı biliyorum diye yanılmamak için sözlüğe baktım. Hayır, yanılmamışım doğru biliyormuşum, ecirin anlamı SEVAP. Düşünebiliyor musunuz, içinde bulunduğumuz bataklığın nereden geldiğinin şifresi adeta. Bir konuda hata yapıp, yanlış anlatan insanlara, sana bir sevap diyor. Eğer hata yapmazda, doğruyu tutturursan, sana iki sevap diyebiliyorlar. Aman Allah'ım sanki spor toto, bu ne biçim oyuncak böyle? Allah kelamı ile oynamanın, yanlış yapanın, halkı yanlışa yönlendirmenin hiç mi suçu yok? Kim veriyor bu sevap ölçüsünü? Tabi buda kendilerine bir teselli ödülü olsa gerek. Ama yok öyle yağma, her şey Rabbin huzuruna gidildiğinde, hesap tastamam görülecektir. BİZLER KUR'AN İLE BULUŞMUŞ OLSAYDIK, BU ANLATILANLARIN TAM TERSİNİ, ALLAH'IN KUR'AN'DA SÖYLEDİĞİNİ TEBLİĞ ALACAKTIK. Bunun farkında olmayalım diye, bu toplumun, anladığı dilden Kur'an'ı okumalarının önüne geçtiler, lütfen bu tuzağın farkında olalım. Bakın Kur’an ayetleriyle kendi nefislerinde oynayanlara Rabbim ne diyor.
Nur 15: ÇÜNKÜ SİZ BUNU (İFTİRAYI), DİLDEN DİLE AKTARIYOR, HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞINIZ ŞEYİ AĞIZLARINIZDA GEVELEYİP DURUYOR, BUNUN ÖNEMSİZ OLDUĞUNU SANIYORSUNUZ. (OYSA) BU, ALLAH KATINDA ÇOK BÜYÜK (BİR GÜNAH)TIR. (Mehmet Okuyan)
Demek ki Allah'ın ayetlerini, herkes istediği gibi yalan yanlış anlatıp, daha sonrada yanlışta olsa bir sevap gibi, Allah'ın vermediği bir değerden bahsedemez. Dikkatinizi çekerim, yukarıdaki cevapları veren, isminin başında bir unvan olan, toplumda saygın bir beyefendi. Benim gibi adının başında yalnız emekli yazan birisi değil. Yine başka bir soruma verdiği cevaba bakalım. Önce sorumu yazıyorum.
"RABBİM KUR’AN'I BEN KORUYORUM, KUR’AN'IN İPİNE SARILIN BU KİTAPTAN SORUMLUSUNUZ DİYOR. YA GÜVENDİĞİMİZ İTAAT ETTİĞİMİZ ULEMALARIN BİZLERE AKTARDIĞI BİLGİLERİ KİMLER KORUYOR?"
Diye ben sormuşum kendisine. Verdiği cevap.
“RABBİM KURAN'I BEN KORUYORUM DİYOR VE KUR'AN BUGÜNE KADAR BOZULMADAN BU KORUMA İLE GELMİŞ. AMA ONDAN ÇIKARILAN HÜKÜMLERİ DE BEN HATADAN KORUYORUM DEMİYOR, KİM OLURSA OLSUN KUR'AN'DAN HÜKÜM ÇIKARANIN YANILMA İHTİMALİ VARDIR. SİZ KURAN'A SORALIM DİYORSUNUZ, ÂLİMLER DE ONA SORUYORLAR. AMA SORANLARIN ÇIKARDIĞI CEVAPLAR AYNI OLMUYOR, NİÇİN? BU TABİİ VE KAÇINILMAZ OLDUĞU İÇİN, ALLAH, BİLEREK BUNA İZİN VE İMKÂN VERDİĞİ, ANLAYIŞ HATASI DA OLSA İYİ NİYET VE EHLİYET VARSA KULLUĞU KABUL ETTİĞİ İÇİN.”
Verdiği cevap üzerinde düşünelim. Önce şunu söylemeliyim ki, bizler Kur’an'dan hüküm çıkaramayız, hükmü veren Allah'tır ve hükmünü açıkça detaylı verdiğini söylüyor. Allah'ın apaçık ayetine güvenmeyene, sözüm elbette yok. Oda imtihanını böyle yaşıyor. Yaptığımız en büyük yanlış burada. Allah namaz kılın diyor ve nasıl kılacağımızı, hangi zamanlarda kılacağımızı söylüyor. Ama bizlere öğretilenleri, Kur’an'da bulamadığımızda, bakın her şey Kur’an'da yokmuş, deme yanlışlığını yapıyoruz. Nasıl zekât vereceğimizi belirtiyor. Hacca gidin, hatta orada bakın şu tepeleri bile ziyaret edebilirsiniz diyor. Mirası şöyle dağıtın, kadınlarınıza evlenirken mehirlerini verin diye açıklık getiriyor. Şu sözlere bakar mısınız lütfen, tekrar yazıyorum.
"SİZ KUR'AN'A SORALIM DİYORSUNUZ, ÂLİMLER DE ONA SORUYORLAR. AMA SORANLARIN ÇIKARDIĞI CEVAPLAR AYNI OLMUYOR, NİÇİN? BU TABİİ VE KAÇINILMAZ OLDUĞU İÇİN, ALLAH, BİLEREK BUNA İZİN VE İMKÂN VERDİĞİ, ANLAYIŞ HATASI DA OLSA İYİ NİYET VE EHLİYET VARSA KULLUĞU KABUL ETTİĞİ İÇİN."
Düşünebiliyor musunuz, yüzlerce yıldır beşerin yazdığı kitaplarla mühendisler yetişiyor, ilim adamları çıkıyor ve hepside aynı kitapları okuyup, aynı şeyi anlıyorlar ilave dahi yapmıyorlar. Ama Yüce Rabbimizin, anlayasınız ve bizlere rehber olsun diye gönderdiği ve bakın bundan sorumlusunuz diye de uyardığı kitabı, her okuyan farklı hüküm çıkarıyor, herkes ayrı ayrı anlayabiliyor ama Allah buna müsade ediyor kızmıyor öylemi? Sizce bu mantıklımı sizce? HER OKUYANIN FARKLI ANLADIĞI BİR KİTAPTAN, NASIL OLURDA BU TOPLUM TEK ÜMMET OLUR VE HEPSİ AYNI DİNİ YAŞAR, BUNUDA MI AKIL EDEMİYORUZ, YOKSA BEYNİMİZDEKİ UR MANTIKLI DÜŞÜNMEMİZİ Mİ ETKİLİYOR, NE DERSİNİZ? Farklı anlamamız çok normal, çünkü Kur'an'ı Kur'an'dan değil, farklı farklı kaynaklardan, beşeri bilgilerin ışığında anlıyoruzda ondan. ALLAH YALNIZ KUR'AN'A SARILIN DEDİKÇE, BİZLER İNATLA ONUN YANINA, FARKLI KAYNAKLAR KOYUYORUZ. ONDAN SONRADA, FARKLI ANLA SORUN DEĞİL, ALLAH AFFEDER DİYEREK, KENDİMİZİ AVUTUYORUZ. Düşünebiliyor musunuz, âlimlerin müracaatı Kur’an ve hadis kitapları olduğunu söyleyen Sayın Karaman, şimdide ne diyor bakın. "SİZ KUR'AN'A SORALIM DİYORSUNUZ, ÂLİMLER DE ONA SORUYORLAR."
Hâlbuki sordukları, danıştıkları yalnız Kur’an olsa hiç kimse yanlış yada farklı anlamayacak, ama işin içine doğru olmayan, Kur’an' a uymayan onun hiç bahsetmediği hüküm vermediği, Kur’an süzgecinden geçmeyen hadisler de girince, doğru bir sonuç alınamıyor. Ne diyordu, âlimler Kur’an'a ve hadislere bakarak içtihat eder. Demek ki yalnız Kur’an'a bakmıyorlarmış, böyle söyleyerek kendilerini aldatıyorlar. Ama işin güzel tarafı, Allah yalan yanlış şeyler söylesen bile insanların hatasını bile ödüllendiriyor, acaba Rabbimiz ne der bu konuda sizce? "Yanılana bir ecir, isabet edene ise iki ecir vardır." Bu yol ve yöntem bizleri Allah'a değil EDİNECEĞİMİZ VELİLERE, GAVSLA, ALİM DEDİĞİMİZ KİŞİLERE YÖNELTİR. halbuki allah kime yönelmemizi istiyordu? "AZAP SİZE GELMEDEN ÖNCE RABBİNİZE DÖNÜN VE O’NA TESLİM OLUN. SONRA SİZE YARDIM EDİLMEZ. (Zümer 54 ) Yine Bakara suresi 147. ayetinde, din adına hangi bilgilerin Allah katında geçerli olduğunu bildiriyordu hatırlayalım. “GERÇEK HAK OLAN, RABBİNDEN GELENDİR. O HALDE KUŞKULANANLARDAN OLMA!” Zerre kadar Kur'an ile düşünen, bugün bizlere mezheplerin anlattığı tüm bilgilerin, Allah katında geçersiz olduğunu anlayacaktır. Lütfen Allah ile aldatanların tuzağına düşmeyelim ve yalnız Kur'an'a sarılalım.
Mezheplerin ve batılın inancında her ihtimalde ödül var, öyle olunca da hiçbir şeyden korkan yok tabi. İsteyen serbestçe ve korkusuzca konuşabiliyor, Resulün adını kullanarak uyduruyor, nasıl olsa en az bir ecir cepte. Allah yardımcımız olsun. Son olarak bir sözüme daha düşüncesini yazmış, kendisine tekrar teşekkür ediyorum. Ben şöyle demişim yazının sonunda. "Yorum sizlerin." Ve Sayın Karamanın cevabı. "EVET, YORUM SİZLERİN. AMA UNUTMAYIN Kİ, BU YORUMU DA ÂLİMLER YAPSIN, SİZ YAPIN YİNE FARKLI ANLAYIŞ VE YORUMLAR OLACAKTIR."
Allah Kur’an' da âlimlerden, övgüyle bahseder ama Kur’an'ın açık muhkem ayetlerinin anlaşılması için onlardan söz etmez. Müteşabih ayetlerden bahsederken, övgüyle hatta onları kendi ayarına çıkararak yüceltir ve derki, Müteşabih ayetleri kast ederek, onların anlamlarını bir ben bilirim, bir de ilim tahsil etmişler der. Dikkat edin lütfen, bunlar Kur’an'ın anası olan muhkem ayetler için değildir. Çünkü muhkem ayetleri her kulunun anlayacağı şekilde, bizzat kendisinin nice örneklerle açıkladığını söylüyor. Onun içinde yalnız Kur'an'a sarılmamızı emrederek, Kur'an'dan bizleri sorumlu tutuyor. Bu alimler gerçekten tüm dallarda ilim yapan, örneğin deniz ilmi, gök ilmi, tıp ilmi gibi ilim yapanlar kast ediliyor. Bunlardan övgüyle söz ederken, bilimin sayesinde bulduklarının, Kur’an'da bahsedilmesi, iman edenlerin imanını artıracağını, iman etmeyenlerin ise kıskançlıkla onlara bakacağının örneğini verriyor.
Ama birileri, bunların arasına kendilerini koymaya çalışarak, oradan nasiplenme yolunu bulmuşlardır ne yazık ki. Yine söylüyorum her insanın anlayışı, aklı düşünme kapasitesi aynı değildir elbette, birbirimize ihtiyacımız var. Herkes çabası ve kapasitesi nispetince Kur'an'dan faydalanır. Bir birimize sormalıyız elbette, danışmalıyız. Ama bunun bir sınırı vardır. Eğer bizler önce Kur'an'a müracaat etmeyip onun özüne vakıf olamamışsak, sorduğumuz sorununda cevabının doğruluğunu anlayamayız. Dinde sınır koyan Allah'tır. Onun için Allah, Kur'an ın sınırlarını aşanlara kafir diyor. Kur’an'dan nasibini alan hocalarımızdan çok şeyler öğrendik. Allah onlardan razı olsun. Ama bizler önce Kur’an ile tanıştık, onun kurallarını öğrendik. Hakkın, batılın neler olduğu bilincini, önce Kur’an'dan öğrendik. Daha sonrada her kaynaktan, her pınardan dikkatle yudum yudum içtik. Sizlere son olarak bir ayet hatırlatmak istiyorum.
"İŞTE BU, ONUNLA UYARILSINLAR, ALLAH'IN TEK İLAH OLDUĞUNU BİLSİNLER, AKLI VE GÖNLÜ İŞLEYENLER DE İBRET ALSINLAR DİYE, İNSANLARA YÖNELTİLMİŞ BİR TEBLİĞDİR." (İbrahim 52)
Allah aklı ve gönlü işleyen tüm kullarına bir tebliğ, bir uyarı gönderdiğini söylüyor bizlere. Sizce bu tebliği, her aklı başında Allah'ın kulları anlayamayıp, mutlaka bir başka kuluna tebliği anlayabilmesi için muhtaç eder mi? Yorum ve karar sizlerin. Tabi bu arada İslam dininde, RUHBAN SINIFININ OLMADIĞINI SÖYLEYEN, RABBİMİZİN UYARISINI UNUTMAYALIM.
Sayın Karaman'ın düşüncesinden yola çıkarsak ve sözlerine inanırsak, şöyle bir sonuca varmamız gerekir. Allah bizlere rehber, uyarı olsun diye gönderdiği tebliğini, herkes anlayamıyor, çok azınlık bazı âlimler anlıyor. Ama âlimlerde farklı anlayabiliyor. Yinede Allah, tüm kullarını Kur’an'dan sorumlu tutacağını söylüyor. Lütfen bu sözler üzerinde dikkatle düşünelim. Huzura vardığımızda, böyle bir imkanımız olmayacak. SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ. İŞİMİZİ GARANTİYE ALLAIM VE ALLAH KUR'AN'DA NE EMREDİYORSA, O YOLU İZLEYELİM.
NE DERSİNİZ, SİZ BÖYLE BİR DÜŞÜNCEYİ, ALLAH' A NİSPET EDER MİSİNİZ? BEN BÖYLE BİR FİKRE İNANMAYI, DÜŞÜNMEYİ BIRAKIN, BU YAZIMA YAZMAK ZORUNDA OLDUĞUM İÇİN BİLE, RABBİMİN AFFINA SIĞINIRIM. ALLAH CÜMLEMİZİ KUR'AN'IN İPİNE SARILAN, ASLA ONUN SINIRLARI DIŞINA ÇIKMADAN, EMANETİNİ TESLİM EDEN VE HUZURUNA ÇIKTIĞIMIZDA YÜZLERİ GÜLEN, AZINLIK HALİS KULLARI ARASINA ALMAYI NASİP ETSİN İNŞALLAH.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/