Yazdığım yazılara cevap veren kardeşlerimin, bir kısmının ortak bir noktada birleştiği konu, Peygamberimizin hadisleri olmasaydı, bizler namazı nasıl kılacağımızı bilemezdik, hatta Kur’an kapalı kalırdı düşüncesidir. MAKALEME BAŞLAMADAN ÖNCE, ALLAH’IN UYARISINI HATIRLATMAK İSTERİM. BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK, NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK. KUR’AN’IN İPİNE SARILIN. İsteyen Allah’ın uyarısını dikkate alır, isteyen rivayet ve sanı bilgileri. Gelin bu konuyu hem Kur’an dan, hem de bizlere ulaşmış rivayet hadislerden yola çıkarak, bu düşüncenin doğru olup olamayacağını anlamaya çalışalım. Konu çok önemli ve yanlış anlaşılan bir konu olduğu için, detaylı yazmak zorunda kaldım makalem uzun, lütfen sabırla okuyalım. Hatırlatmak isterim rivayet hadisler dinin kaynağı değildir, ama günümüzde ne yazık ki Kur’an gibi önemsenmektedir ve adeta olmazsa olmaz konumuna getirilmiştir. Bende bazı arkadaşlarımızı, bu yönde ikna etmek için çok önemsedikleri rivayet hadislerden de makalemde özellikle örnekler verdim ki, konu daha iyi anlaşılsın.
Çok üzgünüm ama şimdiye kadar namazı nasıl kılacağımızı, Allah'ın huzuruna nasıl duracağımızı, hep rivayetlerden yada birilerinden öğrendik. Şimdi Allah tan öğrenmenin zamanı geldi diye düşünüyorum. Kur'an'dan öğrenirken, lütfen bizlere öğretilenleri Kur'an'da göremediğimizde, Kur'an'ı eksik görmeyelim, tam tersine bunlar daha sonra beşeri ilavelerdir diye düşünelim. ALLAH BİZDEN NAMAZDA, YALNIZ BUNLARI İSTEMİŞ DİYE DÜŞÜNELİM. Kur'an'da salat kelimesi farsça deyimiyle, namaz anlamına geldiği gibi, Allah'a dua etmek ve insanların birbirine destek olup yardım etmesi anlamınada gelir. Birilerine değil, lütfen Allah’a güvenelim. Şunu lütfen unutmayalım, Allah yapmamızı istediği bir emir verdiyse, onu mutlaka kitabında açıklamıştır. Açıklamadığı bir şeyden hesap soracağını nasıl düşünürüz. Bazı arkadaşlarımız namazın nasıl kılınacağını, en iyi Allah’ın Resulü Kur’an dan anlamıştır, bizlerde ondan öğrendik diyor. Lütfen şunu unutmayalım. Allah tüm kullarını Kur’an dan sorumlu tutuyorsa, onu yalnız Resulünün doğru anlayacağı şekilde asla gönderip, bizleri sorumlu tutmaz. Allah, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye uyardıktan sonra, örneğin namazın nasıl kılınacağını rivayetlerden bizim öğrenmemizi ister mi? Karar sizin.
Önce Allah’ın rehberinde, salat/namaz konusunda ne gibi bilgiler veriliyor ona bakalım. LÜTFEN UNUTMAYALIM NAMAZ, ALLAH İLE KULUNUN BİR OLDUĞU ANDIR, BUNA ALLAH'DAN BAŞKA HİÇ KİMSE MÜDAHALE EDEMEZ. Allah zor ve tehlikeli bir anımızda, kısaltılmış namazın örneğini Kur'an'da verip, bizlerin deyimiyle bir rekat olduğunu açıkladıktan sonra, normal bir zamanda kılacağımız namazın rekat sayısına müdahale etmeyip bize bıraktıysa, sizce bunu bir eksiklik mi haşa görmeliyiz, yoksa Allah'ın kullarına kolaylığı, rahmeti mi demeliyiz ne dersiniz? ÖNCE ŞUNU UNUTMAYALIM NAMAZIN ÖZÜ, ALLAH'A YAPACAĞIMIZ DUADIR. Bunu istediğimiz her zaman yapabiliriz ama farz olan namazı, Allah'ın istediği zamanda yaparsak, farz hükmünü yerine getirmiş oluruz. Kur'an'ı ister iniş sırasına göre okuyun, ister geleneksel şekline göre okuyun kıyam, rüku ve secde ile yapılmasını istediği namazın Allah, ancak detaylarını verdikten sonra farz olduğunu anlamalıyız ve öyle kabul etmeliyiz. Eğer böyle kabul etmezde, Allah daha önce namaz emrettim sizlerde onlardan öğrenin diye anlarsak hata ederiz. Namazın farz olduğu başlangıç, namaza dururken abdest alınması gerektiği ve tarifinin yapıldığı ayetlerle başladığını düşünmemiz yanlış olmaz diye düşünüyorum. Daha sonrada farz olan ayetler detaylı indikten sonra ancak namazın bir bütün olarak kılınması, Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiş olmalıdır. Çünkü Kur'an bir kitap olarak indirilmedi günümüzde elimizde olduğu gibi, parça parça indirildiğine göre, detayının tam olarak verilmediği hiç bir hükümden Allah sorumlu tutmayacağına göre, namaz emrinin tüm ayetleri indirildikten sonra hayata geçirilmiş olmalıdır. ÇÜNKÜ ALLAH'IN RESULÜ ÜMMİYDİ, DAHA ÖNCEKİ KİTAP EHLİNE TABİ OLMADIĞINA GÖRE, NAMAZDA KILMIYORDU, ONLARDAN ÖRNEK ALMASI MÜMKÜN DE DEĞİLDİ. NE ZAMAN ALLAH NAMAZ KONUSUNDAKİ DETAYLARINI İNDİRDİ, İŞTE O ZAMAN NAMAZ BİR BÜTÜN OLARAK KILINMAYA BAŞLANMIŞ OLMASI BÜYÜK İHİMALDİR. Kur'an'da geçen her salat emrini, lütfen namaz ile karıştırmayalım.
Konumuza devam edelim. Namaza başlarken, nasıl niyet edeceğimiz bile Kur'an da yok diyerek, bunuda bir eksiklik görmek yerine, neden Allah'ın böyle bir emri yok, bu konuda Allah bir hüküm verip bizi sorumlu tutmamış dememiz gerekirken, bunu bir eksiklik gibi görüp, bakın bu bile yok Kur'an'da nasıl deriz. Lütfen konuya bu mantık çerçevesinde bakalım. Kur’an da geçen SALAT kelimesi, bizlere Farsçadan geçen bir kelime olan, namaz anlamına geldiği gibi, dua ve destek olmak anlamlarına da gelir onu da belirtmek isterim. Allah birçok ayetinde, huzuruma durup namaza/salata başladığınızda, önce KIYAM EDİN, yani huzurumda saygıyla durun diyor. Daha sonra RÜKU EDİN, yani saygıyla önümde eğilin, daha sonrada yine Allah’a boyun eğdiğimizin işareti olarak da, SECDE ETMEMİZİ emrediyor. Namazda nasıl dua edeceğimiz konusunda da, bir çok ayette açıklama yaparak, kolayımıza geleni okuyabileceğimizi ve namazla yada salatla duayla Allah dan yardım nasıl isteyebileceğimiz, bir çok örneğini Kur’an da veriyor. NAMAZ/SALAT BAŞLI BAŞINA ZATEN, ALLAH A YAPILAN BİR DUADIR VE BU DUAYI YAPARKEN ALLAH, ÇOK FAZLA DETAYA GİRMEDEN BİZLERE BIRAKMIŞ VE RAHATÇA ALLAH İLE BİZZAT BİZLERİN, İÇTEN GELEN DUYGULARIMIZLA, KENDİMİZİN BİR BAĞ KURMAMIZA İZİN VERMİŞTİR.
Peki bizler bugün, namazımızı nasıl kılıyoruz? Önce şunu söylemeliyim ki, Allah’ın Kur’an da emrettiği farz olanları, yani kıyam, rükû ve secdeyi yerine getiriyoruz. Peki ya diğerleri? Örneğin namaza başlarken yaptığımız ilk hareket, hatırlarsanız kadınlar ellerini omuzlarına kadar kaldırılar, erkekler kulak memelerine kadar kaldırarak farklı başlar namaza. Peki bu Allah'ın emrimi, Allah'ın Resulümü böyle yapın demiş. Elbette bunu hiç kimse kanıtlayamaz. Elbette bunlar, mezheplerin namaza yaptıkları ilavelerdir. Lütfen sorgulayalım, sorgusuz itaat etmeyelim. Yine namazda erkekler bazı mezhepte, ellerini göbeğin altına bağlarlar, kadınlar göğüslerinin üzerine bağlar, peki böyle namaz kılın diyen sizce Allah'ın Resulümü? Buna şahidimiz, kanıtımız var mı? Hani Allah bizleri Kur'an'dan sorumlu tutuyordu, ne oldu bu ayetin hükmü? Halbuki Allah namaz kılarken kadın erkek ayrımı asla yapmamış farklı bir namazdan bahsetmemiştir. Kıyam duruşumuzdaki konumumuz, ikinci rekâtta oturuş şeklimiz ve namazımızın bitişindeki selam vermemizi nasıl yapıyoruz ve tüm bu hareketleri, Allah’ın Elçisi yaptığı için mi bizler yapıyoruz? Çünkü bu hareketler, söylendiği gibi Kur’an da yok. Bunlar yapılmadığında, Rabbimiz namazımızı kabul etmez mi? Ne yazık ki bizler namazın özünü anlayamadık ve özünden saptık. Öyle olunca da namaz konusunda herkes, nefisine göre konuşur oldu. Sizlere geleneğin ve mezheplerin öğretisinden örnekler vermek ve sizleri bu konuda düşünmeye davet etmek istiyorum. Elbette karar sizin. Ama lüten unutmayalım, Allah açıklamadığı, detay vermediği hiç bir bilgiden sorumlu tutmaz.
Bizlere ulaşan rivayetlere baktığımızda, mezheplerde namazın teferruatları konusunda farklılıklar görürüz. ÖNCE ŞUNU SÖYLEMEK İSTERİM. MÜSLÜMANLAR MEZHEPSEL İNANÇLARINI DİNE YAPTIKLARI İLAVELERİ, DİNİN EMRİ GİBİ GÖSTERMEK İÇİN, ALLAH’IN RESULÜNÜN ADINI KULLANARAK, KENDİLERİNE KANIT YARATMA ÇABASINDA OLMUŞLARDIR. BU YÖNTEM YÜZLERCE YILDIR NE YAZIK Kİ KULLANILIYOR VE DİNE YAPILAN BEŞERİ İLAVELER, BU YÖNTEMLE DİNE SOKULUYOR. HALBUKİ ALLAH SALAT EMRİNİ VERİRKEN, KULLARININ KENDİSİNE KARŞI SAYGISINI, BAĞLILIĞINI SUNMASINI İSTEYİP YALNIZ KENDİSİNDEN YARDIM DİLEME EMRİNİ VERİRKEN, KULLARININDA BİRBİRİNE DESTAK OLUP YARDIMLAŞMASINI İSTEMİŞTİR. SALAT BÖYLECE AMACINDAN SAPTIRILIP, YALNIZ NAMAZA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR.
Namazın diğer itikatlarda, mezheplerde birlikteliğin olmadığını görüyoruz. Örneğin Kıyam duruşundan, bir kısım Müslümanlar ellerin bağlanması gerektiğini anlamış, bir kısmı da iki elini yana salarak, kıyam yani saygı duruşunu Allah’ın Resulü böyle yaparken gördük dedikleri, rivayet hadisleri örnek alınmıştır. Yine bir kısım Müslüman, kıyam duruşunda, ellerini dua eder gibi açarak, kıyam duruşunu tamamlar ve rükû ya gider. Hatta kıyam halinde elde Kur’an okuyanları da görebilirsiniz. Tüm bu farklılıkları, günümüze kadar farklı ulaşan hadisler örnek gösterilerek yapılır, çok ilginç değil mi? HALBUKİ ALLAH DİNDE DELİL, KANIT VE REHBERİN YALNIZ KUR’AN OLDUĞUNU, KUR’AN DAN SORUMLU OLDUĞUMUZU VE KUR’AN DA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIĞINI SÖYLÜYORDU. TABİ BİZ BU UYARILARIN TAMAMINI YA GÖRMÜYORUZ, YADA MEZHEPLERİN İNANCINI KUR’AN’IN ÖNÜNE GEÇİRİYORUZ. Tüm bu farklılıkları, dünyanın dört bir yanından hacı olmak için giden insanların, namaz kılarken yaptığı farklılıkları, televizyondan görebilirsiniz. Bende bizzat şahit oldum. Yine bir kısım din kardeşlerimiz, Allah’ın Resulünün rükûdan sonra bakın ne yaptığını söylüyor. Şimdide dinin ikinci kaynağı gördükleri, hatta Resul böyle namaz kılmış, bizde böyle kılmalıyız dedikleri hadislere bakalım.
6213 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın, namazda, iftitah tekbiri sırasında ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırdığını gördüm. Rükû sırasında da, (rükûdan) secdeye gitme) sırasında da aynı şekilde kaldırıyordu.”
Dikkat ederseniz bahsedilen şekli, tüm Müslümanlar böyle uygulamaz. Mezheplerde farklı uygulanır. Bu örnek bile mezheplerin, yalnız namazı bile nasıl kendilerinin şekillendirdiğini görüyoruz. Gelelim namazda oturmanın şekline. Acaba rivayet hadislerde nasıl geçer. Birkaç şekliyle rivayet edilir. Hepsi de Allah’ın Resulünün bu şekilde namaz kılarken gördüğünü söyler. Sizce Allah bu yolla bizlerin, namaz kılmamızı öğrenmemizi istemiş olabilir mi? Birkaç örnek verelim.
2623 – Nesai’nin rivayetinde şöyle denmiştir: “. . (Namazın sünneti) sağ ayağını dikmen, parmaklarını kıbleye yöneltmen ve sol (ayak) üzerine de oturmandır.
Buhârî, Ezân 145; Muvatta, Salât 51, (89, 90); Nesâî, İftitah 189, 190, (2, 235, 236). Metin Buhârî’ye aittir.
Ne kadar ilginç ve dikkat çekici. Bugün bizler sağ ayağımızı dikip, sol ayağımızın üstüne mi oturuyoruz? Bakın bir başka rivayette ne deniyor.
2619 – Âsım İbnu Küleyb el-şermî an ebihi an ceddihî -ki ismi de Şihâb İbnu’l-Mecnün’dur- der ki: “Resülullah (aleyhissalatu vesseIam)’ın huzuruna girdim, namaz kılıyordu. Sol elini sol uyluğunun üzerine koymuş, sağ elini de sağ uyluğunun üzerine koymuş idi. (Sağ elin) parmakları hep yumuk, sadece işaret parmağı açıktı. Şöyle duâ ediyordu
“Ey kalbleri döndüren Allah’ım, kalbimi dînin üzerine sabit kıl.”
Tirmizi, Da’avât 135, (3581).
2622 – Abdullah İbnu Abdillah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “İbnu Ömer namazda oturunca bağdaş kurardı. Aynı şeyi ben de yaptım. O sırada yaşım gençti. Beni bundan nehyetti. Ve dedi ki: “Namazın sünneti sağ ayağını dikmen, solu da bükmendir.” Ben kendisine: “Ama sen bunu yapıyorsun!” dedim. Bunun üzerine “Ayaklarım beni taşımıyor” diye açıklamada bulundu.”
Aslında bu iki rivayet bizlere bazı ipuçları veriyor. Namazın gerektiğinde kolaylaştırmak niyetiyle, ilavelerin yapıldığını anlatıyor. Elbette bunda hiçbir sakınca yok. Yeter ki bu ilaveleri farzlaştırmadan ve bunlar olmasaydı, namazımızı kılamazdık demeden yapalım. Aslında bu örnekler bizlere, özellikle Allah'ın namaz konusunda çok fazla detaya girmemesinin nedeni, biz kullarına kolaylık olsun diye olduğunu anlıyoruz AMA BİZLER ÖYLE BİR YANLIŞ YAPIYOR VE DİYORUZ Kİ, RESULÜN HADİSLERİ OLMASAYDI NAMAZIMIZI BİLE KILAMAZDIK. Yine namazlarımızın bitiminde, verdiğimiz selam konusunda, sizlere bazı rivayetlerden hatırlatmak istiyorum.
6231 – Sehl İbnu Sa’d es-Saidi radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam (namazın sonunda) bir kere önüne selam verdi.”
6232 – Seleme İbnu’l-Ekva’ radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam’ı namaz kılarken gördüm. (Namazdan çıkarken) bir kere selam vermişti.”
Yukarıdaki rivayetlere baktığımızda, bugün bizlerin uyguladığı yönteme benzemiyor. Bu rivayetlerde Allah’ın Resulü, namazın bitiminde tek tarafa selam verdiği söyleniyor. Diğerinde de yalnız önüne selam verdiğinden bahsediliyor. Elbette bir başka rivayette de hem sağına, hem de soluna selam verdiği örneği var. DİKKAT ETTİYSENİZ BUNLARIN HEPSİ RİVAYET, KESİN DELİL VE KANIT DEĞİLDİR, ONUN İÇİNDE FARKLI RİVAYETLER VAR. Allah namazın bitiminde, herhangi bir tarafa selam verip bitirmemizi isteseydi, onunda örneğini Kur’an da verirdi. Şimdi vereceğim bir rivayet hadis üzerinde, lütfen dikkatle düşünmenizi rica edeceğim sizlerden.
6230 – Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Bize Hz. Ali Cemel günü, öyle bir namaz kıldırdı ki, bu bize Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın namazını hatırlattı. Biz o namazı ya unutmuştuk yahut da tamamen terk etmiştik. Zira Ali, SAĞINA DA SOLUNA DA SELAM VERDİ.”
Çok ilginç değil mi dostlar. Allah’ın Resulünün vefatından, yakın bir dönemine ait zaman içinde, toplum namazlarının bitiminde, demek ki sağına ve soluna selam vermiyormuş ki, bu sözler söyleniyor, tabi doğruysa çünkü buda bir rivayet. Ama O dönemde bile farklı namaz kıldıklarını görüyoruz. Eğer Allah’ın Resulü ashabının, en yakınının döneminde dahi, namaz konusunda bu kadar farklılıklar dan bahsediliyorsa, doğrusu bugün nelerin Allah’ın Resulünün yaptıkları, nelerin yapmadıkları konusunda kesin bir şey söylemek, mümkün olmasa gerek. HATIRLATMAK İSTERİM, BU YAZDIKLARIM RİVAYET, YANİ DOĞRULUĞU KANITLANMAMIŞ, ASLA SORUMLU OLAMAYACAĞIMIZ BİLGİLER. Bizlere düşen namaz konusunda Kur’an’ın verdiği detaylar, öncelikli olmalıdır. KUR’AN’IN VERMEDİĞİ DETAYLAR, ASLA BİR EKSİKLİK DEĞİL, BEŞERİ İLAVELERDİR, LÜTFEN BU GERÇEĞİ UNUTMAYALIM VE KUR’AN A EKSİKLİK VE YETERSİZLİK YAFTASI YAPIŞTIRMAYALIM. ALLAH ÖZELLİKLE DETAYA GİRMEDEN, KULLARIM HUZURUMA DURSUN, BENDEN YARDIM DİLESİN VE SAYGISINI GÖSTERSİN İSTİYOR. BU GERÇEĞİ LÜTFEN GÖZ ARDI ETMEYELİM. ALIŞKANLIKLARIMIZI, GELENEKLERİMİZİ, MEZHEPLERİN ÖĞRETİSİNİ KUR'AN'IN ÖNÜNE GEÇİRMEYELİM. Kur’an a ters düşmeyen ilaveleri elbette uygulamakta bir sakınca yoktur. Yine bizlere ulaşan rivayetlerden, çok ilginç bir bölüm hatırlatmak istiyorum.
6263 – İbnu Ebi Evs radıyallahu anh anlatıyor: “Dedem Evs es-Sakafi, namaz kılarken bazan bana işarette bulunurdu. Ben de ayakkabılarını kendisine verirdim. Şöyle demişti: “Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam ‘ı ayakkabıları ile namaz kılarken gördüm.”
6264 – Abdullah İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: “Biz Resulullah aleyhissalatu vesselam’ı ayakkabıları ve mestleri ile namaz kılarken gördük.”
Şimdi sizlere sorsam, siz hiç ayakkabılarınızla namaz kıldınız mı desem, ne dersiniz? Elbette olur mu öyle şey dersiniz. Hatta Allah’ın Resulünün nalınlarla namaz kıldığı rivayetleri de vardır. Ama bu olayın 1400 sene öncesinde geçtiğini düşündüğünüzde, olmaması için hiçbir neden yok. O günkü mescitleri hatırlayınız, hayal ediniz. Yerlere serecek halı nereden bulsunlar, evlerinde bile doğru dürüst halı yok. Kumun üzerinde namaz kılınabiliyor. VERDİĞİM BU RİVAYET HADİSLER BİLE, BİR BİRİYLE ÇOK FARKLI HATTA GÜNÜMÜZDE KILDIĞIMIZ NAMAZLA ÇELİŞİYOR. AMA HEPSİ ALLAH'IN RESULÜ, BÖYLE NAMAZ KILARDI DİYE ANLATILIYOR. BİZLERE DÜŞEN, KUR’AN AYETLERİ ÜZERİNDE DÜŞÜNÜP, AYETLERİ REFERANS ALMAK OLMALIDIR. Allah yemin ederek Kur’an’ı yani hükümlerini, kolaylaştırdığını bildiriyor. Lütfen Allah’ın ayetlerini basit ve detay sız görüp, ellerimizle batılla zorlaştırmayalım. SALAT/NAMAZ ALLAH’IN HUZURUNDA DURUP, ONA ŞÜKRANLARIMIZI, İSTEKLERİMİZ İLETTİĞİMİZ, HATTA ONA SIĞINDIĞIMIZ, ÇOK ÖNEMLİ BİR ANDIR. ALLAH'IN KOYMADIĞI KURALLARI KOYARAK, LÜTFEN NAMAZI ZORLAŞTIRIP EKSİKLİK, DETAYSIZLIK İTHAMINDA BULUNMAYALIM.
Bunları örnek vermemin nedenlerine gelince. Bazı arkadaşlarımız rivayetler kanıt olamaz, neden örnek veriyorsun diyorlar. Aslında çok doğru ama düşünen, onlardan bile ders alır. Her konuyu, olayı zaman ve mekânına göre değerlendirmeli ve düşünmeliyiz. Allah’ın yasaklamadığını bizler yasaklayamayız. Ama emirlerini yerine getirmek için zaman ve mekâna uydurmanın, kolaylaştırmanın hiçbir sakıncası yoktur. Şunlar yada bunlar olmadan, namazımız kabul olmaz demeden, bunu yapmalıyız. Bir başka deyişle geleneklerimizi, dinleştirmemeliyiz. Çok daha önemlisi bizler, emin olmadığımız bilgilere şüphe duymadan değerlendirmeden, güvenerek olmazsa olmaz kabul etmemeliyiz. BİZLER ÖNCE SALATIN/NAMAZIN ÖZÜNÜ ANLAMALIYIZ Kİ, NAMAZDA YAPACAĞIMIZ DUA, YERİNİ BULSUN VE ALLAH'DAN KARŞILIĞINI GÖREBİLELİM.
Allah Resulüne Haccı ilan et, gerek yaya, gerek yorgun develerle Hacca gitsinler diye bilgi verir ayetinde. Bugün hangimiz Hacca yaya ya da deveyle gideriz? Bu örnekten, anlatmak istediğim sanırım anlaşılmıştır. HER HÜKÜM, HER BİLGİ, ÇAĞIN GERÇEKLERİ İLE YAŞANIR VE HAYATA GEÇİRİLİR. ÖNEMLİ OLAN İSTENENİN ÖZÜNÜ YAŞAMAK VE YERİNE GETİRMEKTİR. BAZI ŞEYLER AMACI YERİNE GETİRMEK İÇİN DEĞİŞEBİLİR. Bugün bizler, ne yazık ki Kur’an'ı günümüzün şartları, çağımızın ilmiyle anlamaya çalışmak yerine, yüzlerce yıl önce yaşamış kişilerin, âlimlerin rivayet söylemlerine O döneme ve ilmine, hatta rivayetlere göre anlamaya, yaşamaya çalışıyoruz. Bizleri yanıltan ve Kur’an'ı doğru anlamamızı engelleyen, en önemli unsur bu olsa gerek.
Bizlere Cebrail in, Allah’ın Resulüne namazı nasıl kılacağı öğretilmiştir, diye naklederler. Peki, bu düşünce doğru olabilir mi? Doğru olduğu düşüncesinden yola çıkalım önce. Eğer Cebrail Allah’ın Resulüne namazın nasıl kılınacağını öğrettiyse, bunun Kur’an'a tüm detayları ile geçmesini de istemiş olması gerekmez mi sizce? ÇÜNKÜ ALLAH BİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİNİ HÜKMETMİŞTİR. SİZCE AÇIKLANMAMIŞ, DETAY VERİLMEMİŞ BİR KİTAPTAN HESAP SORAR MI ALLAH? Hani Allah biz kitapta, hiç bir eksik bırakmadık, nice örneklerle açıkladık diyordu. Çünkü Cebrail in her söylediği, anlattığı Allah emri olup, Kur’an'a bizzat geçmiştir. Ayrıca Allah verdiği emirlerin takipçisi olduğunu, Kur’an'a geçirilip topluma tebliğ edildiğini kontrol ettiğini söyler bizlere. Allah Yasin suresi 69. ayetinde, Ona vah yedilen, BİR ÖĞÜTTEN VE APAÇIK BİR KURAN’DAN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR DER. Bu durumda namazın nasıl kılınacağı, Cebrail tarafından Kur’an'a dâhil edilmeden, Allah’ın Resulüne şifahen öğretilmiştir sözüne inanmamız, asla doğru olamaz. Allah salat/namaz konusundan bahsederken, çok dikkat çekici bir söz söyler. Önce ayeti yazalım.
Bakara 239: Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde eda edin. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde, ALLAH I ZİKREDİN.
Demek ki Kur’an bizlere Allah'a karşı nasıl ibadet edeceğimizi, onu nasıl anacağımızı, zikredeceğimizi izah etmiş anlatmış ki, böyle söylüyor. Ayetin son kısmına lütfen dikkat. ALLAH IN BİZLERE BİLMEDİĞİMİZ ŞEYLERİ ÖĞRETTİĞİ GİBİ, ALLAH'I ZİKREDİN. Demek ki tüm bu detaylar Kur’an da var. Yeter ki bizler ön yargısız Kur’an a bakalım. Buradan da salatın/namazın Allah'ı zikretmek olduğunu da anlıyoruz. salat/Namaz yalnız Allah’ın Resulüne indirilen bir ibadet değildi, lütfen bu gerçeği unutmayalım. Namazın tüm Ehli kitaba emredildiğini, yine Kur’an bildiriyor. Bu durumda her Resule, şekli değişen bir namazın emredildiğini düşünmemiz yanlış olur. Zaten değişik olmadığını, İbrahim peygamberden bu yana namazın şekli boyutunun KIYAM, RUKU VE SECDE olduğunu açıkça görüyoruz Kur’an da. Yapılan bir yanlışta, ayetlerde geçen her salat kelimesini, bizlerin Türkçeye bildiğimiz namaz olarak çevrilmesi ve böyle anlamamız yanlış olur. Örneğin yukarıdaki ayette, yaya yada binek üstünde, bildiğimiz namazın kılınmayacağı, burada geçen salatın DUA, ZİKİR, anlamında olduğu açıktır. Düşünmeye, araştırmaya devam edelim ve namazın kılınmasında madem çok önemli detaylar var, bunlar olmaz ise namazımızı tam kılamayız, neden tüm bu detaylar Kur’an a geçirilmedi?
Hadis NO: 22: Ümmü`l-mü`minîn Âişe, şöyle demiştir: Allâhu Teâlâ (ve Tekaddes Hazretleri) namazı farz ettiği zaman seferde de, hazarda da, (Akşam namazından başka namazları) ikişer rek`at olarak farz etmişti. (Hicret-i Nebeviyyeden) sonra sefer namazları oldukları gibi bırakıldı da hazar namazlarına (ikişer rek`at) ziyade edildi.
Yukarıdaki rivayetten, aslında alınacak çok dersler vardır. Allah’ın namazı farz kıldığında, seferde ve hazarda, akşam namazı hariç, ikişer rekât farz kıldığını söylüyor. Daha sonra hazar namazlarına ikişer rekât ilave edildiği anlatılıyor. Tüm bunların Allah emri olduğu da belirtiliyor, lütfen dikkat ediniz. PEKİ, BU BİLGİLER KUR’AN DA NEDEN YOK? HÂŞÂ YOKSA KUR’AN AYETLERİ EKSİK Mİ? Bakın yanlış rivayet bilgilere inanmak ve onların ışığında inancımızı yaşamak bizleri nerelere götürüyor, bu bilgiler olmasaydı namazımızı bile kılamazdık dahi diyebiliyoruz. Siz bu rivayet hadisleri hiç duydunuz mu? Duymazsınız çünkü bazılarının işlerine gelmez. Halbuki bu hadisler çok güvendikleri ve kabul gören Kütüp-i sittede geçiyor.
Değerli din kardeşlerim. Allah’ın Kur’an da en çok zikrettiği konulardan birisi de, SALATTIR. Bu kadar önem verilen bir konu hakkında, gereken bilgiler, detaylar Kur’an da bahsedilmemiş olması, asla mümkün değildir, lütfen bu gerçekle konuya bakalım ve anlamaya çalışalım. Namaz konusunda gereken herşey, en basit ve en kolay bir şekilde bahsedilmiş ama bizler rivayetlerin o kadar etkisindeyiz ki, bu bilgileri Kur’an da göremediğimizde, Kur’an'ı detay sız görüyoruz. Halbuki tam tersini söylememiz gerekmez mi? Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, Kur’an'dan sorumlusunuz dedikten sonra, namazımızı nasıl kılacağımız konusunda, gerekli detayları vermeyip, BİZLERİ RİVAYETLERE MAHKUM EDER Mİ SİZCE? HANİ EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN, ARDINA DÜŞMEYİN DİYORDU RABBİMİZ? Kur’an'ın anlatım ve bilgi verme şekline bakalım. Acaba Allah bizlere gereken her konuda detay verdiğini söylüyor mu, yoksa detay vermeyip, özet geçerek, gerisini de Resulüm mü tamamlasın diyor.
Nur 34: And olsun ki, size apaçık ayetler, sizden önce geçenlerden misal ve sakınanlara öğüt indirdik.
Hud 1–2: Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; ayetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, SONRA DA ALLAH’TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE, AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”
Araf 174: Hakka dönsünler diye işte ayetleri böylece AYRI AYRI AÇIKLIYORUZ.
Enam 38: Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAPTA HİÇ BİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
İsra 89: Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara HER TÜRLÜ MİSALİ ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERDE ANLATTIK. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.
Kehf 54: Hakikaten biz bu Kur’an’da insanlar için HER TÜRLÜ MİSALİ SAYIP DÖKMÜŞÜZDÜR. Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır.
Rabbimize şükürler olsun ki, sorduğumuz sorunun cevabını apaçık veriyor bizlere. Ne dersiniz siz bunca ayeti okudunuz, bu sözlerden sonra, SALAT/namaz konusunda bizlere, Allah’ın gereken detayı vermemiş olabileceğini, namazın nasıl kılınacağını rivayetlerden yada birbirinizden öğrenin, demiş olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Namaz konusunda, Allah’ın bu konuda verdiği hükümler haricinde, mezheplerin çok farklı uygulamalarını da hatırlayarak, acaba hangilerini en doğru kabul etmeliyiz diye bir soru sorsam, nasıl bir cevap verirsiniz?
Sanırım her mezhep, kendi yaptıklarının en doğru olduğunu, hatta siz Allah'ın Resulü namazı böyle kılmış dersiniz. NE YAZIK Kİ MEZHEPLER, KENDİ İNANÇLARINI RESULÜN ADINI KULLANARAK YÜZLERCE YILDIR, AKLAMAYA DİNİN EMRİ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR. Peki dostlar, din kardeşlerim, Allah SALAT/namaz konusunda, gerekli bilgiyi Kur’an da bizlere açıkça vermeyip, BİZLERİ BU DENLİ ZOR, EMİN OLAMAYACAĞIMIZ FARKLI YOL VE YÖNTEMLERLE, BİLGİLENMEMİZİ İSTEMİŞ OLABİLECEĞİNE NASIL İNANIRIZ? BU KADAR MI KUR'AN'DAN UZAK İNANCIMIZI YAŞIYORUZ. Rivayet edilen bir hadiste Allah’ın Resulü, BEN NASIL NAMAZ KILIYORSAM, BAKIN ÖYLE KILIN DEDİĞİ ANLATILIR. Sizce bu kadar önemli bir konu, böylemi aktarılır öğretilir gelecek nesle. RESULÜN BUNU SÖYLEYECEĞİNE NASIL İNANIRIZ, APAÇIK KUR'AN ÖNÜMÜZDE DURURKEN. Sizlere Allah’ın Resulünün, birbirinden çok farklı namaz kıldığına dair rivayet hadis örneklerini de verdim. Acaba hangisi gerçekten Allah’ın Resulünün uygulamasıdır, emin olan var mı?
Allah’ın Resulü yalnız o günkü topluma değil, tüm âleme gelmiş bir Elçidir ve örnektir. SİZCE NAMAZ GİBİ ÖNEMLİ BİR KONUDA GELECEK TOPLUMA, ÜMMETİNE ÇOK ÖNEMLİ BİLGİLERİ, DETAYLARI RİVAYET BİLGİLERLE AKTARILMASINI İSTER Mİ? Ya da yüce Rabbimiz, bu kadar önemli bir bilginin, bu yolla bizlere ulaşmasına izin verir mi? Bu sorumun cevabını herkes kendi nefsine vermelidir. Çünkü hepimiz Kur'an'dan imtihan oluyoruz. Günümüzde SALAT/namaz konusunda anlatılan detayları Kur’an da göremeyen bazı kardeşlerimiz, DEMEK Kİ BİZİM ANLADIĞIMIZ ŞEKLİYLE NAMAZ, KUR’AN'DA YOK DİYEBİLİYORLAR. Bu düşünce, hurafe ve rivayetlerin namaza ilavelerini, Kur’an da göremediklerinde oluşan bir düşünce. Lütfen unutmayalım, Allah kendi huzuruna duracağımız salatı, çok basit bir şekilde Kur’an da vermiştir, detaylarını aramayalım. ÜZÜCÜ OLAN İSE GÜNÜMÜZDE SALAT/NAMAZ, AMACINDAN ÖZÜNDEN UZAK, ADETA ŞEKİLSEL GÖSTERİŞE DAYALI RİTÜEL BİR İBADET HALİNE DÖNÜŞTÜ.
İsteyen geleneklerinin ilaveleri ile birlikte, Rabbin huzuruna namazla dursun, bu herkesin kendi seçimi, kararı. Önemli olan Allah’ın Kur’an da emrettiği, farzların olmasıdır. Ama hiç kimsenin yaptığına karışmadan, seninki yanlış böyle olmaz demeden ibadetlerimizi yapalım, Allah'a karşı saygımızı, bağlılığımızı gösterelim. Rabbimizin huzuruna huşuyla duralım, ondan yardım isteyelim, ona ellerimizi açıp şükürlerimizi sunalım. Daha açıkçası, Allah'a açılan kapımızı her zaman Salat/namazla, duayla açık bırakalım. Yeri gelmişken hatırlatmak isterim. Tüm Müslüman alemi dua ederken iki elini yukarı doğru açar öyle dua eder ve duanın bitiminde yüzüne sürer. Biliyor musunuz bu davranış biçimi bile, tek bir rivayetin etkisiyle yapılıyor, tüm İslam aleminde. Rivayet şöyle naklediliyor. “BEN ALLAH’IN RESULÜNÜN NAMAZI BİTTİĞİNDE, ELLERİNİ YUKARI AÇIP DUA ETTİĞİNİ GÖRDÜM. DUA BİTİNCE DE YÜZÜNE SÜRDÜ.” Tüm İslam alemi dua şeklini, bu rivayet etkisinde yapmaktadır. Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Şunu unutmayalım ki Allah açıklamadığı, detay vermediği hiç bir şeyden hesap sormaz, bizleri sorumlu tutmaz. Allah Kur’an'ın ipine sarılın diyor da, sorumlu olduğumuz kitabın Kur’an olduğunu apaçık söylüyorsa, bilelim ki Allah sözünde durandır, bizleri Kur’an da verdiği hükümlerden, detaylardan hesaba çekecek, sorumlu tutacaktır.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/