İslam toplumları olarak, ne yazık ki yüzlerce yıldır, ne huzuru ne de mutluluğu toplum olarak bulamadık. Peki, nedenini hiç düşündük mü? Hâlbuki Allah ın bizlerin huzur bulması ve rehber olması için gönderdiği, kendi korumasına aldığı Kur’an, elimizin altında. Toplum olarak, her türlü ibadetimizi Allah akarşı yapıyoruz, orucumuzu tutuyoruz, anlamadan okusak ta Kur’an ı bolca okuyoruz. Hacca gidebilmek içinde sıraya bile giriyoruz. Hatta birkaç kez gitmenin yollarını arıyoruz. Acaba yaptıklarımızın meyvesini neden alamıyoruz, yoksa yaptığımız bu ibadetleri, Allah ın istediği gibi yapmıyor muyuz, bunu hiç düşündük mü? Çünkü Allah bizlere, rehber olsun diye gönderdiğini söylediği Kur'an ın gerçek yolundan gidiyor olsak, İslam toplumları günümüzde yaşanan acı ve kederin içinde asla olmazdı. Müslüman Müslüman ın kardeşidir diyen Rabbimize sanki inat, birbirimize düşman olmuşuz. Birbirimizi öldürmekten de çekinmiyoruz.
Sizce yanlışımız nerede? Bir yerlerde yanlış yaptığımız çok açık değil mi sizce de? Sorduğumuzda elhamdülillah Müslüman ım deriz hepimiz. Allah Kur’an a uyan, onun hükümlerini hayatına geçiren kullarımı darda, zorlukta bırakmam, onları hem bu dünyada, hem de ahi rette güzellikler veririm diyerek, Kur’an ın ipine sarılmamızı öğütler.
Biz Müslümanlar olarak, farkında olmadan, yoksa bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz da bu acılar, kederler hep İslam toplumlarında kol geziyor. Evet dostlar, din kardeşlerim, ne yazık ki bu soruyu kendimize sorup, öz eleştiri yapmadığımız, yapanlara da kızdığımız içindir ki, yaptığımız hatalarımızı da göremiyoruz, farkında olamıyoruz. Allah sizleri huzura, mutluluğa götürecek rehber Kur’an dır dediği halde, bizler Allah ın mutluluk reçetesinden gereği gibi faydalanmayı bırakın, ONU HERKES ANLAYAMAZ, KUR’AN DA HER BİLGİ YOKTUR, ÖZET BİLGİLER VARDIR DİYEREK, RİVAYETLERİN SANI BİLGİLERİN, YANİ BEŞERİN SÖZLERİNİN PEŞİNE DÜŞER OLDUK.
Yaptığımız çok büyük bir yanlışa, örnek vermek istiyorum. Bir kardeşimiz rivayet hadislere çok dikkat etmeliyiz ve mutlaka Kur’an ın onayını almalıyız dediğimde, bana şöyle cevap vermişti. ”İYİ DE KUR’AN I, GÜNÜMÜZE KADAR SAPASAĞLAM ULAŞTIRAN KİMLER? TIPKI KUR’AN I BİZLERE ULAŞTIRAN İNSANLAR DEĞİL Mİ. ONLAR KUR’AN I SAPASAĞLAM BİZLERE ULAŞTIRDIYSA, NEDEN RİVAYET HADİSLERİ DE ULAŞTIRMASIN, NEDEN BU BİLGİLERE DİKKATLE YAKLAŞIYORSUNUZ?” Bu sözlerin şirk olduğunun farkına varsa, elbette kardeşimiz bu sözleri söylemezdi. Kur'an ı anladığı dilden okuyan bir Müslüman, asla bu sözleri söylemez, bunuda söylemek isterim.
İşte rivayetlerin ve batıl inançların, Kur’an seviyesine getirilmesi ve Kur’an ı terk edişimizin özü, bu anlayışta yatıyor. Kur’an ve rivayetler emin olamayacağımız sözler bir birine karıştırılmış, yepyeni bir din yaratılmış, ama farkında bile değiliz. Bu arkadaşımıza Yaradan ın, KUR’AN I BİZ İNDİRDİK ONU KORUYACAKTA BİZİZ, dediğini hatırlatmamın elbette hiçbir faydası olmadı. Çünkü bu bilgilerinde tıpkı Kur’an gibi, Allah korumasında olduğuna inandırılmıştı da ondan. Elleriyle yazarlar, bunlarda Allah katındandır diyenlere karşı, Allah ın uyarısını duymazlıktan gelen bizler, yoksa Kur’an ın ipine sarılmak yerine, beşerin elleri ile yazıp, bunlarda Allah katındandır diyenlere sarıldığımız için, başımıza tüm bunlar gelmiş olmasın?
Elbette emin olmadığımız, Kur’an ın onayından geçmeyen rivayet ve sanı bilgiler, bizleri bugün bu hale getirdi. Allah dinde sakın bölünmeyin dediği halde, BİZLER BÖLÜNMEKTE BEREKET, ZENGİNLİK VARDIR DEDİK, HÂŞÂ Rabbimize inatla. Allah şefaat tümden bana aittir dediği halde, şefaatçiler edinmekten hiç çekinmedik. Yaradan güvenilecek Veliniz benim, sakın kendinize beşeri veliler edinip ardı sıra gitmeyin diye uyardığı halde, VELİSİ OLMAYANIN VELİSİ ŞEYTANDIR DEMEDİK Mİ? Allah Kur’an da ne söylediyse, bizler tersini yaptık, ama inanın bunun farkında bile değiliz. Çünkü ellerimizle yarattığımız RUHBANLAR, toplum ile Kur'an ın arasına girip, gerçekleri görmesini, ilk elden Kur'an ı anlamasını engellediler.
Rabbimiz Kur’an ın ipine sarılın, sizleri doğruya yönlendirecektir dediği halde, bizler onu yüksek bir yere asıp, herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan ettik. Daha da kötüsü edindiğimiz velilerin, şeyhlerin, efendilerin kitaplarına göre amel eder olduk. Kur’an da hiç bahsedilmediği halde, bunlar da Allah katındandır dediler, BİZLERDE SORGUSUZCA İNANDIK. Çünkü Allah ın rehberini yüzlerce yıldır, anlamını bilmeden okuduk. Allah ın bizlerden ne istediğini hiç ama hiç anlayamadık. Anlamını bilmesen de oku, Allah sevap yazar mantığıyla İslam ı yaşadığımız içinde, dualarımız karşılık bulmadı. Elbette İslam ı bu şartlarda yaşayan bizlere, Allah ın cevabı bundan farklı olmayacaktır. BİZLER MÜSLÜMAN’IZ DEDİK, AMA ALLAH IN EMRETTİĞİ ÖLÇÜLERDE DEĞİL, BEŞERİN ÇİZDİĞİ ÖLÇÜLERDE MÜSLÜMAN OLDUK. Allah Kur’an ın sınırlarını aşmayın, diye uyardığı halde, bizler sınırları aşmayı bırakın, SINIR TANIMAZ BİR TOPLUM OLDUK.
Bizler Kur’an a uymak, ona adapte olmak yerine, İslam dinini kendi nefsimize uydurduk. Tüm bu yanlışları yapan bizler, acaba bizler Müslümanlarız, peygamberimizin ümmetleriyiz, deme şansımız hala var diyebilir miyiz? Hiç sanmıyorum. İslam toplumları olarak bizler, İslam a ne yazık ki Allah ın Elçisinden sonra, uyum sağlayamadık, çünkü Kur’an ı terk ettik. Ama bunun farkında bile değiliz. Aklımızla değil, nefsimizle, duygularımızla İslam ı anlamaya, yaşamaya çalıştık. Böyle olunca da, şeytan hep aramızda cirit attı. Şeytanlaşmış insanlarda çoğalınca, iyice yolumuzu şaşırdık. Bölünen, parçalanan toplumlar kolay lokma olurlar. İşte onun için Rabbimiz Kur’an da, sakın bölünmeyin diyordu. Bizler bu yanlışımızı fark edemediğimiz sürece, aklını kullanan toplumların her zaman oyuncağı olmaya devam edeceğiz.
Bu yanlışları yapmaya devam mı, yoksa yeter artık, kendi nefsimiz de yarattığımız şeriata, itikada değil, ALLAH IN ŞERİATINA, Kur’an a uymanın zamanı geldi, diyebilecek mi bu toplum? Umut çok az, ama biz yinede inşallah diyelim, dualarımız ve çabalarımız bu yönde olsun. Elbette her bilgiden faydalanalım, araştıralım ama danışacağımız, süzgecinden geçireceğimiz yalnız Kur’an olmalı. Çünkü Rabbimiz bizleri, YALNIZ KUR’AN DAN SORUMLU TUTACAĞINA HÜKMEDİYOR.
İmtihan sizin imtihanınız, onun için yorum ve karar sizlerin. Aklını kullanabilen, elde Allah ın rehberi onun şeriatına uyan, dilerim aklı başında toplumlar oluruz. Yoksa işimiz o kadar zor ki, Allah yardımcımız olsun. BİZLERİN YAPTIĞI YANLIŞ, YALNIZ ALLAH IN KİTABINA SARILIP GÜVENMEMİZ GEREKİRKEN, BEŞERİN BATIL İNANÇLARINA, ONUN KİTAPLARINA SARILMAMIZ, BİZLERİ ALLAH IN YOLUNDAN SAPTIRMIŞTIR. HAKKA BATIL KARIŞTIRAN, ALLAH IN GAZABINDAN ASLA KURTULAMAZ.
YUNUS 36: ONLARIN ÇOĞU, ZANDAN BAŞKA BİR ŞEYE UYMAZ. ŞÜPHESİZ ZAN, HAKTAN HİÇBİR ŞEYİN YERİNİ TUTMAZ. ALLAH, ONLARIN YAPMAKTA OLDUKLARINI ÇOK İYİ BİLENDİR.
Araf 3: RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'NUN BERİSİNDEN BİRTAKIM VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN. SİZ NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ!
Enbiya 10: YEMİN OLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP GÖNDERDİK Kİ, ÖĞÜT VE UYARINIZ/ZİKRİNİZ/ŞEREFİNİZ YALNIZ ONDADIR. HÂLÂ AKLINIZI ÇALIŞTIRMAYACAK MISINIZ?
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK