Bu makalemde, sizleri üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim konu, HZ. ÂDEM VE EŞİNİN, CENNETTEN KOVULMASI KONUSU ÜZERİNE OLACAKTIR. İlginçtir, bizlere Hz. Âdem ve eşinin cennetten kovulmasına sebep olan, Âdem in eşi olduğu anlatılır. Onun içinde FIKIH inancının öğretisinde, kadın aşağılanır ve adeta şeytanla eş tutulur. Bu bilgiler gerçekten doğrumudur? Asla doğru değildir, bu inanç Kur’an'a iftiradır.
Önce şunu söylemek isterim. KUR’AN'DA ÂDEM İSMİ ÇOKÇA GEÇER, AMA EŞİ OLARAK HAVVA İSMİ ASLA GEÇMEZ, Âdemin eşi olarak bahsedilir Kur’an'da. Hz. Âdemin eşi isim olarak, Havva anamız olduğu konusunda, bizlere anlatılan rivayetlerin tamamı, günümüzde tahrif edilmiş ve bizlerin sorumlu olmadığı, Yahudilerin ellerinde bulunan ve adına Tevrat dedikleri kitapta geçer. Allah'ın indirdiği Tevrat'a elbette inanıyoruz, ama tahrif edilmiş, Kur’an'da bahsedilmeyen, doğruluğundan emin olmadığımız, batıl ve yanlış bilgilerle karıştırılmış olana, asla inanmamız mümkün değil. Çünkü Allah bizleri, Kur’an'dan sorumlu tutacağına, açıkça hükmetmiştir.
Hz. Âdemin ve eşinin Kur’an'da anlatılan, şeytanın/İblisin sözlerine inanıp, yasaklı ağacın meyvesinden yemesi ve cennet bahçesinden kovulması konusu üzerinde birlikte düşünelim. KONUMUZA GEÇMEDEN ÖNCE, ŞU AÇIKLAMAYI YAPMAK İSTERİM. BU OLAYIN GEÇTİĞİ YER NERESİDİR? ALLAH'IN BİZLERE VADETTİĞİ CENNET Mİ, YOKSA BU DÜNYADA BİR CENNET BAHÇESİ Mİ? BU KONUNUN DETAYINA GİRMEK YERİNE ANLATILANLARDAN, NASIL KISSADAN HİSSE ALIRIZ ONA BAKALIM. HZ. ADEM TOPRAKTAN YARATILDIĞINA GÖRE, BAHSİ GEÇEN OLAYIN BU DÜNYADA OLMASI GEREKİR. Allah geleceği bildiği halde, Hz. Âdemin ve eşinin bu yasağa, nefsinin esiri olarak uymayacağını ve günaha gireceğini bilmiyor olabilir mi? Elbette mümkün değil, biliyordu. Demek ki Allah özellikle buna engel olmayıp, olayların yaşanmasına izin verdiği anlaşılıyor. Çünkü Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır, istese affedebilirdi. Affetmeyip cennetten yada cennet bahçesinden çıkardıysa, bu kıssadan bizler nasıl bir hisse çıkarmalıyız, asıl ona bakmalıyız. BU OLAY, İNSANLIĞIN BU DÜNYADA YARATILDIĞINA, DİKKAT ÇEKİCİ BİR ÖRNEK DEĞİL Mİ SİZCE?
ALLAH BİZLERİ BU DÜNYADA, KİMİN DAHA GÜZEL İŞLER YAPIP YAPAMAYACAĞINI GÖRMEK, SINAMAK YANİ İMTİHAN İÇİN YARATTIM DİYOR. DEMEK Kİ HZ. ADEMİ VE İBLİSİDE İMTİHAN EDİYOR RABBİMİZ. İBLİSİNDE İMTİHANIMIZDA, NE DERECE ÖNEMLİ OLDUĞUNU, BU ÖRNEK KISSADAN DAHA İYİ ANLIYORUZ. İşte yaratılışımızın asıl amacı bu. HZ. ÂDEM VE EŞİNİN BİZLERİN ATASI, BİLDİĞİMİZ İNSAN SOYUNUN BAŞLANGICI OLMASI. Farklı Ademler, toplumlar daha önce yaratıldımı, onu bilemeyiz. Bizlerin üzerinde konuşması gereken, Kur'an'ın açıkladıkları üzerine olmalıdır. Olayların gerçek amacını, yalnız Allah bilir. Yanlış bir inancımıza, önce açıklık getirmek istiyorum. İblisin/şeytanın, Hz. Âdem'in eşini kandırdığı için, cennetten kovulmadılar. Her ikisi de iblisin yalanına, vesvesesine kandılar ve bulundukları cennet bahçesinden Allah tarafından çıkartıldılar. Bu cennet bahçesinin , Allah'ın bizlere mahşer günü vaat ettiği cennet olması, pek mümkün görünmüyor.
Tam bu esnada şunuda söylemek isterim. Bazı kişiler cennet ve cehennemin daha yaratılmadığını, hesap gününden sonra yaratılacağını söylüyorlar. Kur'an bu düşünceyi onaylayan bir bilgi, detay vermiyor, onun için yorumlar yapmanın bir anlamıda yok. Çünkü ayetlerde çok açık bir şekilde, CENNETE kelimesi geçer. Ayrıca Hz. Adem ve eşi cennetten indirilmedi yada çıkartılmadıysa, nereden indirildi-çıkartıldı? Burası cennet değilde, cennet bahçesi adında başka bir yer ise insanların mahşerden sonra gidecekleri yer neresi, gibi anlam veremediğimiz sorular çıkıyor ortaya. Bizlerin Kur'an'dan bildiğimiz kadarıyla Allah katında cennet, cehennem birde her ikisinin arasında ARAFTA yaşayan meleklerin olduğunu biliyoruz. Ayette geçen "veraki-lcenne(ti)" kelimesi bu durumda neresi? Ayeti tercüme ederken bazı kişilerin yazdığı gibi, HAS BAHÇE farklı bir yermi? Bakın farklı bir anlam verdiğimizde, Kur'an'da bahsedilmeyen bir anlam vermiş olmuyor muyuz? Kur'an dan örnek ayetlere göz atalım.
Araf 19: “Ey Âdem! SEN VE EŞİN cennette (vezevcuke-lcennete) kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. FAKAT ŞU AĞACA YAKLAŞMAYIN. Yoksa zalimlerden olursunuz.” (Diyanet meali)
Araf 19: (Allah): “Ey Âdem! SEN VE EŞİN ŞU BAHÇEDE YERLEŞİP DİLEDİĞİNİZ YERDEN (ÜRÜNLERDEN) YİYİN! Şu ağaca yaklaşmayın; yoksa kaybedenlerden olursunuz!” (demişti). (Mehmet Okuyan meali)
Dikkat ettiyseniz aynı ayeti iki farklı mealden yazdım. Aynı kelimeyi birisinde cennet, diğerinde bahçe yada hasbahçede yeyin şeklinde tecüme ediyorlar. Cennet kelimesinin günümüz diliyle söylemek gerekirse sözlük anlamını, huzur mutluluk veren yer anlamında olduğunu söyleyebiliriz. Konumuzu anlamaya devam edelim.
Araf 20: Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “RABBİNİZ SİZE BU AĞACI ANCAK, MELEK OLMAYASINIZ, YA DA (CENNETTE) EBEDÎ KALACAKLARDAN OLMAYASINIZ DİYE YASAKLADI.” (Diyanet meali)
Araf 22: BU SURETLE ONLARI KANDIRARAK YASAĞA SÜRÜKLEDİ. AĞAÇTAN TATTIKLARINDA KENDİLERİNE AVRET YERLERİ GÖRÜNDÜ. DERHAL ÜZERLERİNİ CENNET (veraki-lcenne(ti) YAPRAKLARIYLA ÖRTMEYE BAŞLADILAR. Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi. (Diyanet meali)
Araf 24–25: Allah, dedi ki: “BİRBİRİNİZİN DÜŞMANI OLARAK İNİN(oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.” Allah, dedi ki: “ORADA YAŞAYACAKSINIZ, ORADA ÖLECEKSİNİZ VE ORADAN (MAHŞERE) ÇIKARILACAKSINIZ.”(Diyanet meali)
Ne dersiniz, siz bu ayetlerden, yalnız Hz. Âdemin eşinin mi sorumlu olduğunu anladınız, yoksa her ikisinin de bu yanlışı yaptığını ve Allah'ın uyarısına uymadığını mı anladınız? Çok açıktır ki, Allah'ın uyarısına uymayan, hem Hz. Âdem, hem de eşi. Ama bugün İslam topluluğunun neredeyse büyük çoğunluğu, Hz. Âdemin eşinin, Hz. Âdemi kandırdığına inanır. BU YAHUDİ İNANCIDIR, LÜTFEN GERÇEKLERİN FARKINA VARALIM. Ayete dikkat ettiyseniz, bahse konu cennet yada bu dünyada olduğu da iddia edilen cennet bahçesi, bizlerin bu dünyadaki gerçeklerimizden farklı. Orada birşey yediklerinde, normalde görülmeyen avret yerleri görünmeye başladığına göre, burası ister cennet olsun, isterse bu dünyadaki özel bir bölge cennet bahçesi olsun, burasının çok farklı bir yer olduğu anlaşılıyor. Buradan çıkartıldıklarında, bu özel bahçenin tüm özel şartlarınıda kaybediyorlar.
Şimdide Hz. Âdem ve eşi nereden indirildi? Cennet neredeydi, yada cennet değilde başka bir cennet Has bahçesimi vardı konusuna dönelim. Çünkü ayette, birbirinize düşman olarak inin ya da çıkın oradan diyor. Bizler açıklanmayan, detay verilmeyen konularda ayetlere yorum yapmaktansa, bahsedilen örnek verilen bilgiler ışığında ayetleri anlamaya çalımalıyız. Hz. Âdem ve eşinin nereden indirildiğinden-çıktığından çok, nasıl ve nerede yaratıldığı ve daha sonra hesabın görülmesi için, nerede tekrar canlandırılacağımız önemli. Âdem ve eşinin, cennet bahçesi, yani eşi benzeri olmayan bir mekândan çıkartıldıkları anlaşılıyor. Unutmamamız gereken en önemli konu ise, mahşer günü tekrar bu dünyada canlanıp, hesabımızın görüleceği konusudur.
Bakara 34. ayette Allah meleklere, Âdem'e secde edin yani saygı duyun dediğinde, iblis hariç melekler saygı duymuş, iblis üstünlük taslamıştı hatırlayınız. Tam bu esnada sizlerin düşünmesini istediğim bir konu var. Hz. Âdem cennette yada cennet/Hasbahçesinde topraktan, balçıktan yaratılmamış mıydı? Yaratılmıştı. Çünkü iblis ben ateşten yaratıldım, Âdem ise çamurdan yaratıldı, ben ondan üstünüm demişti ve Ademe saygı duymamıştı. Bu durumda Etten, kemikten oluşan Hz. Âdemin, cennette olduğu zamanda bizler gibiydi. Bu durumda Hz. Adem ve eşinin indirildiği-çıkartıldığı yer neresi? Aslında büyük bir soru işareti? Çok özel bir yerden cennetten/Hasbahçeden çıkartıldıkları belli, bu belirtilmiş. DAHA ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ BU YERİN, MEKANIN BU DÜNYADA ÇOK ÖZEL BİR BAHÇE OLDUĞU KANISINDAYIM.
Konu hakkında daha net düşünebilmemiz için, bir konuyu özellikle tekrar etmek istiyorum. Dikkat çekici olan bilgi ise, Hz. Âdem ve eşinin yasaklı meyveden yediklerinde, cinsel bölgelerinin göründüğü bilgisidir. Demek ki normalde görünmez bir durumdalar ki, bunu söylüyor. TIPKI BUGÜN, MELEKLERİN VE CİNLERİN ARAMIZDAKİ DURUMU GİBİ. Bizler günümüzde Allah ve meleklerinden bahsederken, onların gökyüzünde olduğunu düşünürüz. Peki, bu bilgiyi bize Kur’an'mı verdi? Elbette hayır. Hatırlayınız, her birimizin yanında, iki meleğin her zaman bizimle beraber olduğunu ve yaptıklarımızı kaydettiğini söyler Kur’an. Bu durumda onların başka bir âlemde olduklarını düşünmemiz, ne kadar doğru olur? HATTA CİNLER ÂLEMİNİN DE, BU DÜNYADA YAŞADIĞINI VE ARAMIZDA BİR ENGEL OLDUĞUNU, BİZİM ONLARI GÖREMEDİĞİMİZİ SÖYLEYEN, YİNE KUR’AN DEĞİL Mİ?
Doğrusu ben bu konuda bir yere kadar geliyor, ileri gidemiyorum. Hatırlayınız Allah Araf 33. ayetinde, bilmediğimiz açıklanmayan, detay verilmeyen konularda konuşarak, bu bilgileri Allah'a ve onun dinine isnat etmemizi yasaklamış, haram kılmıştı. Bizlere düşen açıklanan, detay verilen konular üzerinde konuşmak, üzerinde düşünmek ve anlamaya çalşmak olmalıdır. Dilerin bu çabalarımızda Allah, cümlemizin yardımcısı olsun.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.