Sizleri aşağıda yazacağım sözlerin, doğruluğunu yada İmamı Şafi ye ait olup olamayacağını, düşünmeye davet ediyorum. Emin olamayacağımız sözleri, bir başkasına isnat etmenin ve bunlara göre inancımızı yaşamanın, büyük yanlışlar getirdiğini, Kur’an ı rehber alan herkes çok iyi bilir.
"İMAM ŞAFİİ, SADECE KUR’AN DİYENLERE KARŞI MÜNAZARA DA "SADECE HADİS ÜZERE KONUŞUN DER, ÇÜNKÜ HADİS OLMAZSA, KUR’AN AYETLERİ İSTENİLDİĞİ GİBİ YORUMLANABİLİR" İFADESİNİ KULLANIR."
Bu sözlerin söylendiğini önce kabul edelim. Eğer bu düşüncenin doğru olduğunu kabul edersek, Kur’an tek başına anlaşılmayan, mutlaka beşeri bilgilere, Resulün rivayet hadislerine muhtaç bir kitap durumuna düşer ki, bunu söylemek ve düşünmek, Kur’an'a hem saygısızlık, hem de Kur’an'a şirk koşmaktır hatırlatırım. Siz olsanız, kendi kitabınız için böyle bir yakıştırma yaparak, bu kişinin yazdığı kitabı okuduğuğunuzda kendiniz anlayamazsın, mutlaka birisinin açıklama yapması izah etmesi lazım deseler, ne düşünürdünüz? Bizler Allah'a yaptığımız bu saygısızlığın, inanın farkında bile değilz. İşte Allah ile aldatılmak, bu kadar kötü bir şey. Şu soruyu da kendimize sormalıyız. İMAM I ŞAFİ ACABA BU SÖZLERİ, GERÇEKTEN SÖYLEMİŞ MİDİR? Bunu söylediğine dair kimin kesin kanıtı var? Elbette hiç kimsenin delil, kanıtı yok. KOSKOCA BİR BİLİNMEYENİN ARDINDAN, İŞTE BÖYLE GİDİYOR İSLAM TOPLUMU. Mahşer günü Allah bu kişiye, sen böyle bir söz söyledin mi diye sorduğunda, Allah'ım asla ben söylemedim, bana iftira atmışlar derse, o gün bunlara inananların hali sizce ne olur? Eğer söylemediyse ve bizler bunu söylüyorsak, ona iftira atmış oluruz.
Söylemiş olduğunu kabul edelim bir an ve bu sözler üzerinde düşünmeye devam edelim. Bizleri Allah hangi Kitaptan, bilgilerden sorumlu tutuyordu Kur'an'da? Yalnız Kur'an'dan. Bu durumda bu kişi bunları söylese bile, bizi hiç ilgilendirmez. Şimdide günümüz şartlarında düşünelim. Hangi mezhebin rivayet ettikleri hadisleri en doğrudur da, Kur’an'ı onlara göre anlamaya çalışalım? Çünkü bir mezhebin kabul ettiği, iman ettiği aynı konular, diğerlerinde çok farklı olabiliyor. BAKIN KOSKOCA BİR SORU İŞARETİ ÇIKTI KARŞIMIZA. Sırf bu yanlışlar yüzünden Müslümanlar, birbirini katletmekten çekinmiyorlar. Sizce Rabbimiz ve Elçisi, bizlerin Kur’an'ı bu yolla anlamamızı ister miydi? ALLAH EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR NUR GÖNDERECEK BİZLERE YOL GÖSTERİCİ OLARAK, AMA O REHBER BEŞERİ RİVAYETLERE ANLAŞILMASI İÇİN MUHTAÇ OLACAK, ÖYLEMİ? Aklımızı mı yitirdik yoksa bizler? Hani Allah emin olmadığınız bilginin, ardına düşmeyin diyordu. Rivayetler mi Bu NURU, anlaşılır hale getirecek? Pişman olmak istemeyen, aklını birilerine teslim etmeden, Kur'an'a sarlır ve dikkatle Allah'ın vahyine çalışır.
Şimdide şöyle düşünelim, eğer hadisler olmasaydı bizler Kur’an'ı anlayamazdık fikrini doğru olduğunu bir an kabul edelim. Allah'ın Resulü kendi sözlerinin yazımını, birbirine yanlış aktardıkları için yasakladığı rivayet ediliyor. Bakın bu bilgide bir rivayet. Ama doğruluğunun kanıtı, Allah'ın Resulü kendisine gelen vahyi yani ayetleri bizzat kayda aldırıp yazdırıyor birileri araya girip değiştirmesin, yanlışlık olmasın diye. Madem söyledikleri gibi, Resulün rivayet hadisleri olmasaydı Kur'an ayelerini anlayamıyorduk, neden Allah'ın Resulü Kur'an'ı yazdırırken, KENDİ HADİSLERİNİDE YAZDIRIP BİZLERE ULAŞMASINI SAĞLAMADI, BUNU HİÇ DÜŞÜNEMİYORMUYUZ? Bu durumda Kur'an gibi hadisleri sağlığında kayda aldırmayarak, bizlerin Kur’an'ı anlamamızı engellemiş olmuyor mu? Lütfen bu konuyu çok dikkatle araştırınız, dört halife devrinde hadis nakledenlere karşı önlemler alınmış ve Resulün yasak titizlikle takip edilmişti. ÇÜNKÜ KİTAP EHLİNİN, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ KİTAPLARDAN SAPMALARININ NEDENİ, EMİN OLAMADIKLARI ATALARINDAN RİVAYET EDİLEN SÖZLERE/HADİSLERE İNANMALARI, ONLARI YOLDAN SAPTIRMIŞTI. RESULDE BUNU BİLDİĞİ İÇİN, BUNU ENGELLEMİŞ, BİZLERE KUR'AN YETER DEMİŞTİR. Hadislerin toplanması kayda alınması, dört halife devrinin sona ermesi ve İslam'ın mezheplere ayrılması ile yaklaşık, 200 yıl sonra başlanmıştır. Bu bilgilerin ne derece sağlıklı ve doğru toplanabileceğini düşüne biliyor musunuz. Allah emretmediği halde bunlarda dinin emri demek Alla'a ve onun dinine iftira atmaktır. Aynı şey Resulü içinde geçerlidir. hangimiz Allah'a ve Resulüne iftira atmak ister? Elbette hiç birimiz, o halde lütfen imanımızı Kur'an ile sorgulayalım.
Zümer 60: KIYAMET GÜNÜ ALLAH’A KARŞI YALAN SÖYLEYENLERİ GÖRÜRSÜN, YÜZLERİ KAPKARA KESİLMİŞTİR. BÜYÜKLÜK TASLAYANLAR İÇİN CEHENNEMDE BİR YER Mİ YOK!? (Diyanet meali)
Allah hüküm vermediği halde, Kur’an'da hiç bahsedilmeyen konuları, bunlarda Allah katındandır dinin emridir diyerek, ALLAH'A YALAN İSNAT EDENLER, kıyamet günü yüzleri kapkara olacaktır diyor. Bu durumda olmak istemeyen, Kur’an'ın sözlerini/ayetlerini dinler. Yazdıklarımı okudunuz ve sizlerinde konu hakkın da, eminim kafanızda düşünceler belirginleşti. ACABA SÖYLEDİKLERİ GİBİ RİVAYET HADİSLER OLMASAYDI, KUR’AN'I DOĞRU ANLAMAMIZ MÜMKÜN OLMAZ MIYDI? Bu fikri, düşünceyi, inancı Kur’an ayetleri onaylıyor mu? Yorum ve karar sizlerin. Bu sözlere ve bazı kişilerin adını vererek aktardıkları bilgilere, hiç kuşku duymadan inanmanın Rabbimize, Allah'ın Elçisine ve adını vererek konuştuğumuz kişilere büyük saygısızlık, iftira olabileceğini lütfen unutmayalım. Allah cümlemizi, Kur’an'ın gözlüğüyle, onun penceresinden bakan kullarının arasına, cümlemizi alması dileklerimle.
KUR'AN'I ANLAYABİLMEK ADINA, BEŞERİN RİVAYET GÖZLÜĞÜNÜ TAKAN, KUR’AN GERÇEKLERİNİ ASLA GÖREMEZ, FARK EDEMEZ. GÖZLERİNİN PERDELENMEMİŞ, KALPLERİ VE KULAKLARI MÜHÜRLENMEMİŞ ALLAH'IN KULLARINDAN OLAK İSTEYEN, ALLAH'IN ÖNERDİĞİ GİBİ, YALNIZ ALLAH'IN İPİ KUR'AN'A SARILIR.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK