KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
Meryem Suresi 29 Ve 30. Ayetler. Hz. İsa’nın Beşiğinde Konuşması.

Bu makalemde sizleri, Meryem suresinde, Hz. İsa'nın bebek beşiğinde konuşması konusu üzerinde, sizleri düşünmeye davet edeceğim. Önce konumuz ile ilgi Meryem suresinden ayetleri yazalım. Daha sonra birlikte düşünelim. Tabi düşüncelerimizi mutlaka, Kur’an'ın diğer ayetlerinden de onaylamayı unutmayalım. Yani fikir ve düşünceler kendi zanlarımızla olmasın, Kur’an'dan mutlaka onaylayalım. En azından hata bile yaparsak, düzeltme imkanımız olur.

Meryem 27–28–29–30: Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!” “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler. Bebek şöyle konuştu: BEBEK ŞÖYLE KONUŞTU: “ŞÜPHESİZ BEN ALLAH’IN KULUYUM. BANA KİTABI (İNCİL’İ) VERDİ VE BENİ BİR PEYGAMBER YAPTI.”. (Diyanet meali)

Peygamber kelimesinin geçtiği, bu tercümeyi özellikle seçtim. Nedenini biraz sonra izah edeceğim. Peygamber Farsça bir kelimedir, bende nadiren konuşma dilinde kullanırım ama her yerde kullanırsak, nasıl ayeti doğru anlamamızı engelliyor onu da görmüş olacağız. Ayete baktığımızda, Meryem anamızın hamile kalışından bahsederek, onun toplumun içine nasıl çekinerek girdiği ve halkın ona karşı tavrına bir örnek veriliyor. Meryem anamızın, bunu nasıl topluma anlatırım diye düşündüğü örnekleri, birkaç ayet öncesinde anlatılıyor. Lütfen önce şunu unutmayalım. Hz. İsa'nın dünyaya gelmesi, Allah'ın bir mucizesidir. Böyle bir mucizeyi hiçbir yaratılmış beşer yapamaz. Madem bir mucizeyle dünyaya geldi Hz. İsa, onun beşikte konuşması da Allah'ın bir mucizesidir, bunu da kabul etmeliyiz. Tekrar hatırlatıyorum, eğer Hz. İsa'nın babasız Allah'ın ol emriyle dünyaya geldiğine iman ediyorsak, onun beşikte konuşmasını yadırgamamız yanlış olur.

Bu ayeti izah etmeye, anlatmaya çalışanların bir kısmı,  Hz. İsa beşikte konuşmamış, konuşması da mümkün değildir. Bu sözler Hz. İsa büyüdükten, konuşmaya başladıktan sonra söyledikleri sözlerdir diye açıklıyorlar. Ama ayetleri ardı sıra okuduğumuzda ve hatta Kur’an'ı bir bütün olarak düşündüğümüzde, bu düşüncenin ne yazık ki Kur’an'dan onay almadığını görüyoruz. Çünkü ayette, Hz. İsa annesinin daha kucağında, yeni doğmuş ve bu doğumun topluma nasıl izah edileceği konu ediliyor. Allah'ta Meryem anamıza yardımcı olmak için bir mucize gerçekleştiriyor. ONUN İÇİN BU AYETİ ŞÖYLE ANLARSAK YANLIŞ OLMAZ. "ÇOCUK ŞÖYLE DEDİ: “BEN ALLAH’IN KULUYUM. O, BANA KİTAP VERECEK VE BENİ NEBİ YAPACAKTIR." Çünkü daha küçük bir çocuğa ne kitap verilmesi mümkündür, nede nebilik makamı. 

Şimdi de bu konu üzerinde düşünmeye devam edelim. Bir bebeğin beşiğinde konuşmasını elbette bizler mümkün görmeye biliriz. Ama Hz. İsa'nın babasız dünyaya gelmesini de aynı mantıkla düşünürsek, bunun da mümkün olmaması gerektiğini söyleyebilmeliyiz. Eğer Hz. İsa babasız, Allah'ın emriyle Meryem anamız hamile kalmıştır diye iman ediyorsak, bu mucizeye itirazımız yoksa Hz. İsa'nın da beşiğinde Allah'ın bir mucizesi olarak, bebekken konuştuğunu kabul etmemiz gerekir. Bunu kabul etmemizin onayını, aslında Allah Maide suresi 110. ayetinde tekrar bizlere bildiriyor ve bakın ne diyor. “EY MERYEM OĞLU İSA! SANA VE ANNENE (VERDİĞİM) NİMET(LER)İMİ HATIRLA! HANİ SENİ KUTSAL RUH (CEBRAİL) İLE DESTEKLEMİŞTİM; SEN BEŞİKTEYKEN DE YETİŞKİN ÇAĞINDA DA İNSANLARLA KONUŞUYORDUN." Aynı bilgiyi Ali İmran 45 ve 46. ayetlerde de görüyoruz. Bu bilgiden sonra, Hz. İsa beşiğinde konuşmadı gibi sözler söylemek yanlış olur. Söylemeye devam edersek te, kendimizi kandırmış oluruz.  Bu ayetin devamında, Hz. İsa'nın küçük yaşta ve ergenliği döneminde, bakın daha neler yaptığı örneği veriliyor. 

“HANİ İZNİMLE ÇAMURDAN KUŞ ŞEKLİNE BENZER BİR ŞEY YAPIYORDUN DA İÇİNE ÜFLÜYORDUN, BENİM İZNİMLE HEMEN BİR KUŞ OLUYORDU. YİNE BENİM İZNİMLE DOĞUŞTAN KÖRÜ VE ALACALIYI İYİLEŞTİRİYORDUN. HANİ BENİM İZNİMLE ÖLÜLERİ DE (HAYATA) ÇIKARIYORDUN.”

Bu bilgilerden de anlıyoruz ki, Hz. İsa yine küçükken, çamurdan kuş şeklinde bir şeyler yapıyor ve üfleyince Allah'ın izniyle uçtuğu, canlandığı örnekleri veriliyor. Demek ki Hz. İsa'nın, daha çocuk halinden örnek veriliyor. Devamında ise körü, görmeyen insanları, hatta ölmüşleri bile Allah'ın yardımıyla canlandırıldığı örnekleri veriliyor. HZ. İSA'YA, BUNCA OLAĞAN ÜSTÜ OLAYLARIN GERÇEKLEŞMESİNDE YARDIM EDEN ALLAH, NEDEN BEBEKKEN BEŞİĞİNDE, ÖZELLİKLE MERYEM ANAMIZA SIRF YARDIM ETMEK VE ONU O ZOR DURUMDAN KURTARMAK ADINA DİLE GELMESİNE, KONUŞMASINA YARDIM ETMESİN? Elbette bebekken konuşmasını, sürekli konuşurdu diye anlamamalıyız. O anda, Allah Meryem anamıza yardım etmek, onu kötü ve art niyetli insanlardan korumak için konuşturmuş olacağını düşünmemiz, yanlış olmayacaktır. Detayını Allah bilir.

Şimdide gelelim Hz. İsa nın beşiğinde söylediği sözlere. Bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı sözlerine. PEYGAMBER DİYE ÇEVRİLEN, ASLINDA AYETİN ORİJİNALİNDE NEBİ DİYE GEÇER. Daha önceki yazılarımda da, ayrı bir makale konusu yaptığım ve ayetlerde bu ayrımı dikkatle yapmamız gerektiği hususunda dikkatleri çekmek istemiştim. Aslında özellikle Allah Hz. İsa'ya, NEBİLİK makamı vereceğini söylüyor. Çünkü daha RESULLÜK görevi, bebek olduğu için verilmesi mümkün değildi. Kitabı da ileride vereceğini söylemesini, bu mantıkla anlamalıyız.  Çünkü tebliğ ancak, buluğ çağına ermesi ile başlayacaktır tebliğ için vahiy hâlihazırda gelmediği için, RESULLÜK GÖREVİDE BAŞLAMAMIŞTIR.

Bu konu üzerinde düşünmeye devam edelim. Burası çok önemli. Bir şeyi kendi nefsimizle anlamaya çalışıp, ayette aslında şöyle anlatılıyor demenin, bizleri nasıl yanlışlara götüreceğinin örneklerini, neredeyse her gün yaşıyoruz.  Meryem suresi 30. ayetinde Hz. İsa'ya sanki bebek beşiğindeyken kitap verilmiş gibi anlıyoruz ayeti, ama yanlış anlıyoruz. Hâlbuki ilk önce Peygamberlik diye çevrilmiş olan ayette aslı, NEBİLİK makamı verilmiştir. Peki kitap, nebilik ile birlikte verilmiş olabilir mi? Bu soruya cevaplamadan önce şu konuya dikkat çekmek istiyorum. Kur’an daha sonra olacak bir olayı, şimdiki zaman dilimindeymiş gibi verdiği örnek, bunun kanıtıdır. Kamer suresi 1. ayete bakalım. "Saat yaklaştı, Ay yarıldı."  (Kamer 1) Hâlbuki bu ayet kıyametin ileride nasıl olacağını anlatıyor, sanki şimdi oluyormuş gibi. Kıyamet saati geldi ve ay yarıldı diyor. Bu konuyu, Kur’an bütünlüğünde anlamaya çalıştığımızda, Allah'ın tüm uyarılarına rağmen, insanların çoğunluğunun kıyamet konusunda, uyarılara kulak asmadığını bizlere bildiriyor. 

Şimdide Meryem suresinde özellikle NEBİ diye geçen konu üzerinde düşünelim. Allah ister bebekken ister daha sonra, Hz. İsa'ya NEBİLİK vermiş olsun hiç önemli değil. Peki, neden NEBİ diyor da RESUL yani elçi demiyor ayette? Hiç düşündünüz mü? Çünkü NEBİLİK bir makamın adıdır. Hatta Allah dikkat ettiyseniz ayetlerde, nebiye uyun demez. Özellikle Resule, yani elçiye uyun der. Bir Nebi Resul yani elçi olabilmesi için, vahiy alıp tebliğ etmesi gerekir. Ama Hz. İsa daha RESUL olmamış, çünkü hala tebliğ alıp verecek yaşa gelmemiş te ondan özellikle resul değil, NEBİ diye geçiyor ayette. Yani daha kitap gelmemiş, daha sonra oda gelecek anlamında söyleniyor ayette. Tabi o zaman NEBİ, ayrıca RESULLÜK, YANİ ELÇİLİK görevini de üstlenecek. Bunun olacağını anlatıyor ayet.

Kur’an bazı ayetlerinde, bizlerin olağanüstü güçlerimizin olmadığını, hatta elçilerin bile diğer insanlardan farklarının olmadığını bizlere anlatır. Ayrıca üstünlük ve doğaüstü mucize güçlerin, yaratılmış bir beşerde olmadığını, tüm bunları Allah'ın yaptığını bildirir bizlere. Hatta Ankebut 50. ayette, Hz. Muhammed'ten mucize bekleyenlere Allah bakın ne diyor. “MUCİZELER YALNIZ ALLAH'IN KATINDADIR. BEN, SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” 

Bu ayetten de anlıyoruz ki, Kur’an'da bahsedilen ve elçilerinin yaptığı anlatılan tüm mucizeler, Allah'ın izniyle onun isteğiyle yapılmıştır.  Hz. Musa'nın asayı yılana çevirmesi, denizi yarması, Hz. Süleyman'ın Allah'ın izniyle, karıncaların konuşmalarını duymaları, Hz. İsa'nın beşikte konuşması, görmeyen gözleri açması, bunların hepsi Allah'ın mucizeleridir, yaratılmış insanın mucizeleri değil. Dilerim Kur'an gerçeklerini, yine Kur'an'ın verdiği örnekler ışığında anlamaya çalışan, Allah'ın azınlık halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 



Sayfa Kategorisi: KUR'AN DAN AYETLER.