Bugün Kur’an da bazı ayetlerde geçen, HİKMET sözü ile ne anlatılıyor, onu birlikte anlamaya çalışalım. Önce bu kelimenin sözlük anlamına bakalım.
Sözlükte bilgelik, ilim, özlü sözler, İnsanın mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Akıl, söz ve hareketteki uygunluk. Doğruyu batıldan ayırmak. Bu anlamların tümünü birleştirdiğinizde ilim sahibi, gerçekleri görebilen, idrak eden ve elindeki bilgiler ışığında kendisine ve topluma yön verebilen, İYİ BİR MUHAKEME YETENEĞİNE SAHİP OLMAK gibi bir insani özellik diyebiliriz. Şimdide bu bilgiler ışığında Kur’an HİKMET sözüyle bizlere ne anlatıyor, onu anlamaya çalışalım. Önce Nisa suresi 113. ayete bakalım.
Nisa 113: Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. ALLAH SANA KİTAP'I VE HİKMETİ İNDİRMİŞ VE SANA BİLMEDİĞİN ŞEYLERİ ÖĞRETMİŞTİR. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
Allah bu ayetin başında dikkat ederseniz, seni şaşırtmak isteyenler mutlaka olacaktı diyor ve devamında sana zarar veremeyeceklerini, çünkü Allah sana Kur’ anı ve hikmeti verdiğini söylüyor ve bu kitapla sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir diyor. Peki, burada geçen HİKMET sözünden, acaba sana Kur’an dışından da hüküm verme yetkisi verdim, artık sen benim Kur’an da söylemediğim konularda hükümler vermeye yetkilisin diye mi anlamamız gerekir? BU ANLAMI İSTEDİĞİNİZ KADAR ZORLAYIN, KUR'AN DAN ÇIKARMANIZ ASLA MÜMKÜN DEĞİLDİR. Günümüzde bu ayet delil gösterilip, söylediğim hüküm verme yetkisi çıkarılmaktadır.
Bu durumda bu ayeti nasıl anlamalıyız? Allah elçisine seslenerek, sana Kur’an ı ve onun yanında ilmi vermemiş olsaydık, sana bilmediğin konuları öğretmemiş olsaydık, onlardan bir grup mutlaka seni şaşırtmayı, aldatmayı deneyeceklerdi diyor. Ama sana verdiğimiz kitap, ilim ve muhakeme gücüyle onlar seni değil, ancak kendilerini kandırırlar diyor. Bu söylediklerimize delil aramaya Kur’an dan devam edelim.
Bakara 151: Nitekim size aranızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, SİZE KİTAP'I VE HİKMETİ ÖĞRETİYOR, size daha önce bilmediklerinizi belletiyor.
Ayette aranızdan bir Resul gönderdik, sizlere Kur’an ı tebliğ ediyor ve yaptığınız yanlışları Kur'an ile tüm gerçekleri ortaya çıkartarak, sizleri doğru yola iletiyor diyor. Böylece temizlenip arınmanızı sağlıyor. Sizlere Kur’an ı belletiyor, bu kitabın nasıl ilmi bir kitap olduğunu gösterip, sizlere daha önce bilmediğiniz bilgileri Kur’an dan tebliğ edip gerçeklerle buluşmanızı sağlıyor, sizleri doğruya yöneltiyor diye uyarıyor. ÖZET OLARAK SÖYLEMEK GEREKİRSE, KUR'AN İLMİN, BİLGELİN YANİ HİKMETİN KAYNAĞIDIR DİYOR.
Şöyle düşünelim, öğretilenler Kur’an dışından bilgiler mi? Siz ayetten Kur’an dışından bilgileri, Resulüm sizlere verecek diye mi anladınız, yoksa Resulüm sizlere Kur’an dan, Allah katından bilmediklerinizi özellikle Allah ın verdiği hikmetle ilmiyle öğretecek, sizi Kur’an la temizleyip arındıracak, sizi gerçeklerle buluşturacak diye mi anladınız? Kur’an ayetlerine bakmaya devam edelim.
Kasas 14: DERKEN, [Musa] erginlik çağına ulaşıp [zihnen] iyice olgunlaşınca, kendisine [doğruyla eğriyi birbirinden ayırmaya yarayan] HİKMET"GÜÇLÜ BİR MUHAKEME YETENEĞİ " VE İLİM VERDİK; iyiliğe yatkın olanları biz işte böyle mükâfatlandırırız.
Allah Musa peygamberimize daha gençlik çağlarında, yani Resul olmadan önce, ona hikmet yani güçlü bir muhakeme yeteneği ve ilim verdik diyor. Ayetin devamında da biz güzel düşünen, güzel davrananları böyle ödüllendiririz diye de belirtiyor. Bu ayette geçen hikmet sözünü düşündüğümüzde Hz. Musa ya Rabbimiz ilmi doğru kullanacak, akıl söz ve hareketlerinde uygunluğu sağlayacak, hak yolundan gidecek, güvenilir bir insan olacak, güçlü bir muhakeme yeteneği, yani hikmeti verdiğini söylüyor. Eğer hikmet sözcüğünden günümüz de bahsedilen, Kur’an da olmayan hükümleri verme, helal haram koyma yetkisidir dersek, Kur’an ın bütün ayetleri ile çelişir. Bakın Rabbimiz bu ayetinde açıkça GÜZEL DÜŞÜNÜP, GÜZEL DAVRANANLARI BÖYLE ÖDÜLLENDİRİRİZ diyor, yani HİKMET veririz diyor.
Cumua 2: O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, ONLARA KİTAP'I VE HİKMETİ ÖĞRETİR. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi.
Yukarıdaki ayeti anlamaya çalışalım. Allah toplumun içinden resuller gönderir, onlara Allah ın ayetlerini okur onları arındırıp temizler, yani doğru yola iletir, onlara kitabı ve içindeki ilmi, ondan nasıl yararlanmamız gerektiğini öğretir diyor. DLütfen dikkat, toplumu neyle uyarıyor arındırıp temizliyor, ALLAH IN AYETLERİYLE. Ama bizler , Allah hikmet sözüyle peygamberimize Kur’an da olmayan konularda, hüküm verme yetkisini verdiğini, yani günümüzdeki hadis bilgilerinin de hiç şüphe duyulmadan Kur’an gibi iman edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Hâlbuki Allah, emin olmadığınız bilgilerin ardı sıra gitmeyin, sizleri sorumlu tutarım, emin olduğunuz kitap Kur’an dır dememiş miydi? Şimdi yazacağım ayetleri dikkatli düşündüğümüzde, hikmet sözünden Allah Kur’an ın içindeki ilimden, eşsiz bilgilerden, bilge bir insan olmanın yolundan bahsettiği, çok net anlaşılıyor.
Lokman 2: İşte sana, o hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri.
Yunus 1: Elif, Lâm, Râ. İşte sana hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri.
Yasin 2: Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki,
Ali imran 58: İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu Zikir’den okuduğumuzdur.
Yukarıdaki ayetleri okuyan herkes, hikmetle dolu Kur’an ayetleri sözünden, Kur’an ın bir ilim ve bilgi yüklü bir kitap olduğunu, eğriyi doğrudan ayıran bir nur, Furkan olduğunu anlayacaktır. Allah peygamberimize, sana Kur’an ı ve hikmeti verdim sözünden de, sana Kur’an ı iyice anlayabilmen ve insanlara anlatabilmen ve ikna edebilmen için, güçlü bir muhakeme yeteneği ilim ve bilgelik verdim diyor. Bizler sırf kendi çıkarlarımıza ve inançlarımıza delil aramak adına bu sözcüklere, Kur'an da hiç bahsedilmeyen anlamları yükleyerek, Kur’an da çelişki yaratmaktan çekinmiyoruz. Allah bizleri affetsin. Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya çalışalım.
Ali imran 79: Bir insana Allah; KİTAP, HİKMET VE NEBİLİK VERECEK, o da tutup insanlara “Allah’tan önce bana kul olun!” diyecek! Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Onun diyeceği şudur: “KİTABI ÖĞRETMENİZE VE ÖZÜMSEMENİZE KARŞILIK SADECE RABBİNİZDEN (SAHİBİNİZDEN) YANA OLUN.”
Allah bakın ne diyor, lütfen dikkatli okuyalım. Kitap, hikmet ve Nebilik verilen hiç kimse insanlara, Allah ile birlikte bana kul olun demez diyor. Peki, bunlar ne yapar diyor burası çok önemli. SİZE GETİRDİĞİMİZ ÖĞRENMEKTE OLDUĞUNUZ KİTAP UYARINCA YANİ KİTAPTA ÖĞRENDİKLERİNİZE, YAZANLARA UYGUN ALLAH A HALİS KULLAR OLUN, RABBİNİZDEN YANA OLUN DİYOR.
Dikkat ettiniz mi, kitap tebliğ edilen hikmet verilmiş NEBİ, yalnız indirilen kitaplar doğrultusunda iman edilmesini isteyeceğini söylüyor Rabbimiz. Peki, bizler ne diyoruz hiç korkmadan? (ALLAH BURADA GEÇEN HİKMET SÖZÜYLE ELÇİSİNE, KUR’AN DIŞINDAN HÜKÜMLER KOYMA YETKİSİ VERMİŞTİR.) Allah bizleri affetsin. Yorum ve karar sizlerin. Kur’an hikmet sözünden bizlere neler anlatıyor, bunu anlamaya devam edelim.
Zühruf 63: İsa, açık-seçik kanıtlarla geldiğinde şöyle demişti: "BEN SİZE HİKMET GETİRDİM ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
Hz. İsa açık seçik kanıtlarla, yani İncil ile topluma gelerek; Ben size hikmeti getirdim, tartıştığınız konuların bir bölümünü sizlere açıklamak için geldim diyor. Lütfen dikkat, burada hikmet sözüyle İncil den yani, Allah katından gelen kitaptan bahsediyor. Demek ki hikmet Allah katından verilen bir ilim, bilgi ve açıklayıcı sözler, onları anlayabilme kavrama becerisi olduğu anlaşılıyor. Şimdi yazacağım ayetler, bu konuda kafanızdaki soru işaretini kaldıracak ve hikmet sözünden ne anlamalıyız, tam karşılığını verecektir umarım.
Şuara 83: “EY RABBİM! BANA BİR HİKMET BAHŞET ve beni salih kimseler arasına kat.”
Bakara 269: O, HİKMETİ DİLEDİĞİNE VERİR. VE KENDİSİNE HİKMET VERİLMİŞ OLANA ÇOK BÜYÜK BİR HAYIR VERİLMİŞ DEMEKTİR. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.
Ayetlere baktığımızda, hikmet sözcüğünün anlamı iyice su yüzüne çıkıyor. Allah bizlere nasıl dua etmemiz gerektiğini bakın ne güzel söylüyor ve nasıl dua etmemizi istiyor? "BANA BİR HİKMET BAHŞET VE BENİ SALİH KİMSELER ARASINA KAT.” Eğer Allah elçisine, sana Kur’an ı ve hikmeti verdik sözünden bizler, peygamberimize Kur’an dışından hükümler koyma, helal haram yapma yetkisi veriyor diye anlarsak, bizlerde Allah dan böyle bir yetkimi istiyoruz diyeceğiz? Elbette hayır, Allah Kur’an da hikmet sözüyle, bakın Bakara 269. ayette çok daha iyi açıklayarak, Hikmeti Allah dilediğine vereceğini ve kendisine hikmet verilenler, yani ilim ve doğruyu kavrama gücü verilenlere, büyük bir hayır verilmiş olur diyor. Aşağıdaki ayet aslında, hikmet sözüne yanlış anlam verenlere, çok güzel cevap veriyor ve bakın ne diyor.
Kehf 26: De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. VE O, HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ.
Başka hiçbir ayet örnek vermesem bile, bu ayet her şeyi çok net anlatmıyor mu sizce? Allah asla hüküm verme konusunda, kimseyi ortak etmez kendisine dediği halde, nasıl olurda bunun tersine inanmaya devam ederiz? Allah aklını kullanmayan kullarını, pislik içinde bırakırım diyorsa, gelin akıl ve Kur’an ı birlikte kullanalım. Batıl ve rivayet inançlarımızı aklayabilmek adına, kelimelere farklı anlamlar vermeyelim, hata ederiz ve Kur'an da kendi ellerimizle çelişki yaratırız.
Peygamberimizin gerçek ümmeti, batıldan ve hurafeden uzak, yalnız Kur’an ın ipine sarılarak İslam ı yaşayandır. Çünkü Allah ın elçisi yalnız Kur'an a uymuş ve yalnız Kur'an ı tebliğ etmiştir. Allah yardımcımız olsun.
RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. (Ankebut 18)
BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. (Kehf 56)
SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. (Rad 40)
BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. (Ahkaf 9 )
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK