Bu makalemde sizleri, Kur’an’da geçen KALPLERİN KÖR OLMASI konusu üzerinde, düşünmenize vesile olmak istiyorum. Acaba bizlerinde kalbinde, imanımızı yaşarken herhangi bir körlük var mı, hiç düşündünüz mü? Bu konu ile ilgili bir ayeti hatırlayalım.
Hac 46: YERYÜZÜNDE GEZİP DOLAŞMADILAR MI Kİ, DÜŞÜNECEK KALPLERİ, İŞİTECEK KULAKLARI OLSUN? (DOLAŞTILAR, AMA İBRET ALMADILAR). ÇÜNKÜ GERÇEKTE GÖZLER DEĞİL, GÖĞÜSLERDEKİ KALPLER (KALP GÖZLERİ) KÖR OLUR. (Diyanet meali)
Allah biz kullarını bakın nasıl uyarıyor. Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı, yani çevresine bakıp araştırıp sormadılar mı, düşünmediler mi? GÖRDÜKLERİNDEN HİÇ Mİ ETKİLENİP, KALPLERİNDE BİR MUTLULUK, BİR HEYECAN OLUP, AKILLARINI BAŞLARINA GETİRMEDİLER DİYOR. Şöyle sorabilirsiniz, kalp düşünme organı değil ki kalple düşünsün diyebilirsiniz. Evet, kalp düşünme organı değil, peki neden Allah kalbimizi sanki düşünme organımız gibi söylemiş olabilir? Çünkü düşünme organına bilgi toplayan, beyni etkileyen insanın duyu organlarıdır gözlemleridir ve o gözlemlerinin sonucunda da etkilenen ilk organ insanın kalbidir. Âşık olan bir insanı düşünün, kalbi hızlı hızlı çarpar. Ya da gördüğü bir olay neticesinde, ilk etkilenen organ da kalbidir bir insanın. Düşünme, gözlemlerimizle aldığımız bilgileri beyne gönderdiğimizde gerçekleşir.
Demek ki yeryüzünde dolaşıp, o eşsiz tabiatı gözleriyle gören şahit olan bir insanın, gördükleri karşısında bir arayışa girecek, önce kalbi etkilenecek o duygular ve bilgiler beyne giderek değerlendirme yaparak, beyin aldığı bilgiler ışığında karar verecektir. Ayetin devamında da beyne bilgi toplayan, bir başka kaynaktan bahsediyor, işitecek kulakları yok mu diyor. Tüm bu ve benzeri duyu organların topladığı bilgiler, beyni harekete geçiriyor, yani BEYİN DURUP DURDUĞU YERDE KARAR VEREMİYOR. Buradan şunu anlıyoruz, doğru bilgi toplayıp doğru duygularla, beyne doğru bilgi gönderirsek BEYİN DOĞRU KARAR VERİR. YANLIŞ BİLGİLER GÖNDERİRSEK, YANLIŞ KARAR VERECEKTİR. Ayetin son cümlesi ise bizleri uyarıyor ve çok önemli bir konuda bizlerin dikkatini çekerek asıl gözler değil, alacağımız yanlış bilgiler, hatalı gözlemlerimizin sonunda, göğsümüzdeki kalplerimiz kör olur diyor. GERÇEK KÖRLÜKTE, KALBİN KÖR OLMASIDIR DİYEREK BİLGİ VERİYOR. Onun için kalbimizi, temiz kaynaktan temiz bilgilerle doldurmalıyız, yanlış bilgiler kalbimizi yorar ve PASLANMASINA NEDEN OLUR. Paslanan kalpte doğru çalışmaz, hayatın gerçeklerine karşı KÖR OLUR.
Şimdide gelin bu konuda kendimizi sorgulayalım. ACABA BİZLERİNDE KALBİNDE KÖRLÜK, PASLANMA VAR MI? Ne dersiniz? Hepimiz Allah’ın dinini tanımak, doğru yaşayabilmek için araştırdık, okuduk birçok bilgiler aldık. Eğer bu araştırmalarımızın neticesinde, bilgileri doğru kaynaktan aldıysak, kalbimizde beyne doğru bilgiler aktarmıştır ve bizlerde doğru kararlar veririz. Yanlış gözlemler yapıp, yanlış kaynaktan bilgi alıp kalbimizle de onaylayıp beyne aktardıysak, bu durumda beyin yanlış kararlar vermemize neden olacaktır. YANİ BEYNE NE GÖNDERİRSEK ONU ALIRIZ. Şöyle diyebilirsiniz, beyin yanlışı düzeltmez mi? Düzeltmeye çalışsada kalp paslanmış ve kör olmuşsa, beyni her zaman etkileyecek ve baskın çıkacaktır. Gelin bu konuda, küçük bir test yapalım.
Önce hatırlayalım, Allah bizleri nereden sorumlu tutacağına hükmetmişti Kur’an’da? Zuhruf 44. Ayetinde Allah, BİZLERİ YALNIZ KUR’AN’DAN sorumlu tutacağına apaçık bildirmiş, yetmemiş Ali İmran 103. Ayetinde; ”HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE, KUR’AN’A SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN.” HATTA BİR BAŞKA AYETİNDE, KUR'AN'IN SINIRLARINI SAKIN AŞMAYIN, diye uyarmıştı. Eğer bizler en sağlam ip olan, Kur’an’dan aldığımız bu bilgiler ışığında, Allah’ın dini İslam’ı yaşıyor da, asla Kur’an’ın sınırlarını aşmadan yalnız sorumlu olduğumuz Kur’an’a sarılıyorsak, zaten dinde parçalanıp bölünmemizde asla mümkün olamaz ve BÖYLECE KALBİMİZ PASLANMAYACAK, KÖRLÜKTE OLUŞMAYACAKTIR. Tabi bunun tam tersini yaşıyor ve yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz diyerek, kendimize İslam'ı yaşamak için başka kaynaklar buluyorsak, bu yanlış bilgilerle kalbimizi dolduruyorsak, yani BATILI İNATLA HAK ZANNEDEREK İNANCIMIZI YAŞIYORSAK, GÖZLERİMİZDE kalıcı körlük olacağı gibi, KALBİMİZ PASLANDIĞINDAN, o kalplerimizde taş kesilecektir. Lütfen şunu unutmayalım HAK İLE BATIL, YAN YANA ASLA YAŞAYAMAZ. HAKKI KALBİMİZE YERLEŞTİRMEK İSTİYORSAK, BATILI KALMİZDEN ÖNCE TEMİZLEMELİYİZ. Temizlemediğimiz sürece, Allah’ın gerçek bilgileri ile asla buluşamayız.
Daha doğrusu, Allah’ın sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an’dan inancımızı öğrenmediysek ve yaşamıyorsak, O batıl hurafe bilgilerle adeta kör olmuş, paslanmış taş kesmiş kalbimizle doğru bilgileri beynimize gönderemediğimiz için, doğru kararlar verip ALLAH’IN İSTEDİĞİ DOĞRU YOLDA, da asla olamayız. Güzel bir söz vardır. “İNANCINA GÖRE YAŞAMAZSAN, YAŞADIĞINI İNANÇ ZANNETMEYE BAŞLARSIN.
Rabbimiz, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor. Eğer bizler bu ve benzeri ayetlere karşı KÖR OLDUYSAK, inancımızı yaşarken de alacağımız kararlar, bu körlüğün etkisinde olacaktır. Allah Resulünün görev tanımını yaparken, “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “SENİN GÖREVİN, SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Diye uyardığı halde, bizler bu ve benzeri ayetlere körlük yapıp görmezden gelerek, ne yani Allah Resulünü postacı diye mi gönderdi, onunda Kur’an’ın misli kadar dinde hüküm koyma yetkisi vardır diyorsak, BİZLERİN GÖZLERİ VE KALBİ KÖR OLMUŞ AMA FARKINDA BİLE DEĞİLİZ DEMEKTİR.
Değerli kardeşlerim, lütfen GÖZLERİMİZİ KUR’AN DOKTORUNA MUAYENE ETTİRELİM. Eğer kendimize başka doktorlar bulduysak, şunu lütfen unutmayalım BİZLER BAKAR KÖR OLUMUŞUZ, AMA BUNDAN ÇOK MENUNUZ DEMEKTİR. Dilerim yanlışımızın farkında olup, doğru doktora muayene olan ve gözlerindeki ve kalbindeki körlükten, pastan Kur’an ile kurtularak GÖNÜL- KALP GÖZÜNÜ AÇAN, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK