Bir kardeşimiz yazıma verdiği cevabında, günümüze rivayet yolla ulaşan hadislerin İslam'ı yaş adına, olmazsa olmazını anlatmaya çalışırken, bakın nasıl bir cevap vermiş yazıma.
“KUR’AN'IN BİR İNSAN ÜZERİNDE, NASIL UYGULANMASI GEREKTİĞİNİ PEYGAMBER ÖRNEKLİYOR, BIRAK 600 SAHİFELİK BİR KİTABI, İKİ SATIR YAZIYI ONLARCA İNSAN FARKLI ANLIYOR. SADECE TESETTÜRÜ YÜZLERCE PROF FARLI TANIMLIYOR. TESETTÜRÜN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ, PEYGAMBER HANIMLARI ÜZERİNDEN İNSANLIĞA GÖSTERİYOR. KUR'AN'I İNGİLİZCEYE ÇEVİRİN, YÜZ TANE YABANCI PROFA OKUTUN, YÜZ ÇEŞİT İBADET TÜRÜ ÇIKACAKTIR. OYSA DÜNYANIN MİLYONLARCA CAMİSİNDE, İBADETLER AYNI YAPILIR. DÜNYANIN HER YERİNDE HUTBE VARDIR. DÜNYANIN HER YERİNDE AKŞAM NAMAZI ÜÇ REKATTIR. DÜNYANIN HER YERİNDE SÜNNET NAMAZLARI VARDIR. BU PEYGAMBERE İTAATTİR....”
Bizler eğer Allah'a söz verip, Kur’an'ın tamamına iman eden bir Müslüman isek, asla hiçbir ayete uygun olmayan, aklın ve mantığın kabul etmediği hiçbir söze de inanmamalıyız, hiçbir ayeti de görmezden gelemeyiz. Bazı batıl inançlarımızı yaşayabilmek adına inanırsak, ayetlerin bir kısmını görmezden gelirsek, gerçek iman edenlerden olmayacağımızı söylüyor Allah ve Bakara 85. ayette bakın ne diyor.” SİZ KİTABIN BİR KISMINA İNANIYOR, BİR KISMINI İNKÂR MI EDİYORSUNUZ?” Allah bu uyarıyı yaptıksan sonrada, Kur’an'ın bazı ayetlerini görmezden gelip batıl, rivayet ve sanı itikatlar edinip yaşadığımızda, bakın nasıl bir ceza ile karşılaşacağımızı da bildiriyor, Bakara 85. ayetinde. “ARTIK SİZDEN BUNU YAPANIN CEZASI, DÜNYA HAYATINDA REZİL OLMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. KIYAMET GÜNÜNDE İSE ONLAR AZABIN EN ŞİDDETLİSİNE UĞRATILIRLAR. “
Şimdi gelelim arkadaşımızın verdiği cevaba. Arkadaşımız Kur’an'ın, bir insan üzerinde nasıl uygulanması gerektiğini peygamber örnekliyor diyor. Yani Kur’an'ın nasıl hayata geçirileceği, Kur’an'da yazmıyor demek istiyor. Bu düşünce, Kur’an'ın yüzlerce ayetine hatta akla mantığa ter düşer, önce bunu söylemeliyim. HATTA ALLAH'IN SİZLERİ KUR'DAN HESABA ÇEKECEĞİM HÜKMÜNEDE UYMAZ. Allah açıklamadığı ve hayatımıza nasıl geçireceğimizi izah etmediği bir kitaptan, nasıl hesaba çeker bizleri? Hani yalnız Allah'ın ipi Kur'an'a sarılacaktık, hani Allah'tan başka kendimize veliler edinmeyecektik, ne oldu bu uyaletler? ATALARIMIZIN BATIL İNANCINI YAŞAYABİLMEK ADINA, NE YAZIK Kİ KENDİMİZE DELİL, KANIT YARATMA ÇABASINDA OLUYOR VE VERDİĞİMİZ ÖRNEKLERDE HAŞA, ALLAH'IN KİTABI İLE BEŞERİ KİTAPLARI, HATTA DOĞRULUĞUNDAN ASLA EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYETLERİ KARŞILAŞTIRMAKTAN ÇEKİNMİYORUZ. Kur’an'dan bahsederek, 600 sayfalık bir kitabı, iki satırlık ayeti, Kur’an'ı insanın kendisi okuduğunda farklı farklı anlıyor diye de örnek veriyor. Keşke arkadaşımız bu sözleri, Allah'ın NURUNA, Yaradan'ın hadi bir benzerini getirin bakalım diye bizlere meydan okuduğu kelamına karşı söylemeseydi. İlginçtir hâşâ Allah kullarına Kur’an'ı, herkesin anlayacağı şekilde anlatamadı, ama elçisi yada veli, edindiğimiz kişiler mi bunu hadisleri ile başardı? Bunu nasıl söyleriz.
Sadece Kur’an'da geçen Tesettürü, yüzlerce profesörün yanlış anladığı örneğini veriyor. İYİDE KUR’AN, PROFESÖRLER ANLASIN DİYE İNDİRİLMEDİ Kİ. Bahsedilen kişilerin Profesörlüğü, eğer yalnız Kur’an olsaydı, hiç birisi farklı anlamazdı. Bahsettiği kişiler, ayetleri rivayet edilen hadisler ışığında anlamaya çalışırsa, elbette farklı anlayacaktır. Birde her mezhebin, cemaatin hadisleri farklı olunca, elbette tek bir noktada buluşmak, anlaşmak asla mümkün olmayacaktır. KİTAP BİR OLMAYINCA, ÜMMETİNDE BİR OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ. Hatırlatırım Allah İslam dininde, ruhban sınıfının olmadığını, özellikle belirtiyor. Bunun anlamı, her insan imtihanını kendisi yaşayacak, her kul Kur’an'ı anlamak için, bizzat kendisi çaba gösterecektir. İMTİHANIN DA GEREĞİ BU DEĞİLMİDİR? Herkes gösterdiği çabası nispetinde Kur’an'ı anlayacaktır. TIPKI OKULDA, ÇALIŞTIĞI ÖLÇÜDE BAŞARILI OLAN ÖĞRENCİ GİBİ. Bu durumda sizce Allah, anlaşılması zor hayata nasıl geçirileceği açıklanmamış, herkesin anlayamayacağı bir rehber kitap gönderip, daha sonra tüm kullarını bu kitaptan sorumlu tutar mı? BİZLER ALLAH'I DAHA TANIYAMADIĞIMIZ BELLİ OLUYOR. BİZLERİN BİLE KABUL EDEMEYECEĞİMİZ BİR ADALET ANLAYIŞINI, BATIL İNANCIMIZI YAŞAYABİLMEK İÇİN, ALLAH'A NİSPET ETMEKTEN ÇEKİNMİYORUZ.
İlginçtir arkadaşımızın verdiği örnekte, Peygamber hanımlarının giydiği kıyafetlerden, Allah'ın emrettiği tesettürü anlayabileceğimizden bahsediyor. Hâşâ Allah Kur’an'da bu konuda eksik mi bıraktı da, Arapların hem iklim şartları, hem geleneksel kıyafetlerini, tüm dünyada yaşayan farklı iklim ve farklı gelenekte yaşayan kadınların kıyafeti ile nasıl aynı olabileceğini düşünürüz ve bunun Allah emri olabileceğine inanırız. Bizler Kur’an'ı, Allah'ın istediği TESETTÜRÜ yani örtünmeyi, bu yolla mı anlayacağız? MÜSLÜMAN KADINLARIN GİYMESİ GEREKEN, ARAP KADINLARININ GİYDİĞİ KIYAFET ÖRNEĞİNİ VERENLER, MÜSLÜMAN ERKEKLER İÇİN ARAP ERKEKLERİNİN GİYDİĞİ, AYNI KIYAFETİ NEDEN ÖRNEK VERMEZLER, DOĞRUSU SORMADAN GEÇEMİYORUM.
Yine arkadaşımız, çok ilginç bir örnek daha vermiş ve demiş ki, “Kur’an'ı İngilizce ye çevirin, yüz tane yabancı Profesöre okutun, yüz tane ibadet türü çıkacaktır. Oysa dünyanın milyonlarca camisinde ibadetler aynı yapılır.” Arkadaşımız yine nedense, Kur’an'ı Profesörlere okutmakta ısrarlı. Sanırım Kur’an'ın tüm iman edenlere inmediğini, onların okuyup topluma anlatacağına inanıyor ki, böyle söylüyor. Sizlere bir soru sormak istiyorum. BİR BİLİM ADAMI, İLMİ BİLİMSEL BİR YAZI YAZIYOR VE KİTABINI TÜM DÜNYA DİLLERİNE ÇEVİRİYOR. B UNA ARAPÇADA DAHİL.SİZCE BU KİTABI FARKLI DİLLERDE OKUYANLAR, FARKLI MI ANLAR, YOKSA HEPSİ AYNI ŞEYİ Mİ ANLAR? Cevabınızı çok iyi biliyorum. Elbette hepsi aynı şeyi anlar, Üniversitelerde bilim kitaplarının, neredeyse çoğunluğu farklı dillere çevrilerek okunuyor ve ilim adamları yetişiyor. PEKİ, ALLAH'IN EŞİ BENZERİ OLMAYAN NURUNA, FURKANINA BİZLER NASIL OLURDA BÖYLE SÖZLER SÖYLEYİP, ADETA SAYGISIZLIK YAPARIZ. Doğrusu bunu anlamakta ben zorlanıyorum. Anlamamakta ısrar edenlere, elbette anlatmam mümkün değil. İlginç olan ayetleri Resulün hadislerinden istifade ederek ancak anlayabilir diyenler şunu unuyorlar. BİZLERE ULAŞAN VE RESULE ATFEN SÖYLENEN TÜM HADİSLERDE ARAPÇA. AMA HİÇ BİR HADİS İÇİN, BU HADİS TÜRKÇEYE YADA BAŞKA DİLE TAM ÇEVRŞİLEMEZ DEMİYORLAR VE ÇEVRİLDİĞİNDE HERKES ANLAYABİLİYOR. PEKİ KUR'AN NEDEN ANLAŞILMIYOR? ANLAŞILACAĞINI SÖYLESELER, DİNDEN GEÇİNEN DİN SİMSARCILARINA, İHTİYAÇ OLMAZDA ONDAN.
Dünyanın her camisinde, namaz kılma şekli tamamen aynı değildir, mezheplerin inançlarına göre farklılıklar arz eder. Arkadaşımızın verdiği örnekte ise, “Dünyanın her yerinde akşam namazı 3 rekâttır” demiş ve kendi düşüncesine kanıt aramaya devam etmiş. Hemen sormak isterim kendisine, Allah ayetinde, sizleri Kur’an'dan sorumlu tutuyorum hükmünü verdikten sonra, mutlaka akşam namazını 3 rekat kılmalıydınız dermi? Diyelim akşam namazını 3 değil 4 rekât kıldı bir Müslüman, bu durumda günaha mı girmiş olur? Bunu söylemek, Kur’an'ın yüzlerce ayetine ters düşer. Allah SALÂT/namaz konusunda birçok örnekler vermiş ama kısaltılmış namaz hariç, Allah'ın huzurunda kaç rekât kalacağımız konusunda bir hüküm vermeyip, kullarına bırakmıştır. Lütfen bu ve buna benzer beşeri FIKIH inancının ilavelerini Kur’an'da aramayalım, göremediğimizde de sanki Kur’an eksikmiş gibi davranmayalım. Bunun hesabını Allah'a veremeyiz. Dünyanın her yerinde sünnet namazının olduğunu söyleyen arkadaşımız, bir düşünüp araştırmış olsaydı, bu bilginin bile namazın rekât sayısının sınırının olmadığını gösterdiğini, anlaması gerekirdi. AYRICA BİR YANLIŞI HERKESİN YAPMASI, ONUN DOĞRU OLDUĞUNU GÖSTERMEZ. Allah ayetinde, çoğunluğa uyarsanız, sizi doğru yoldan saptıırırlar diye bizleri uyarıyor, hatırlatırım.
Allah'ın elçisi, bırakın Allah'ın emrettiği vakitlerde namaz kılmayı, ümmeti ile farklı zamanlarda da namaz kılarmış. ÇÜNKÜ SALAT/NAMAZ ALLAH İLE SOHBETTİR, ONA DUYGULARIMIZI, İSTEKELERİMİZİ SÖYLEDİĞİMİZ, DUA ETTİĞİMİZ ÇOK ÖZEL ANIMIZDIR. Bizler namaza dururken günümüzde önce farzına, daha sonra sünnetine diye kılıyoruz. Sormak isterim, Allah'ın elçinin namaza farklı isimlerde bizim söylediğimiz şekilde namaza durduğunu nasıl söyleriz. SÜNNET kelime anlamı olarak izlenen, takip edeceğimiz yol anlamındadır ki, oda Kur’an'da Allah'ın SÜNNETİ yani Allah'ın izlenecek yolu anlamındadır. Tek sünnet vardır oda Allah'ın ayetleri yani Kur’an'ın hükümleridir. Namaza dururken istediğiniz kadar durun, hepsinde niyet Allah rızası için, yani Allah'ın farz emrini yerine getirmek adına yapılır. Lütfen çoğunluğun yaptıklarının, doğru olduğunu kanıt göstermeyelim, çok büyük hata yapmış oluruz.
Bizler ne yazık ki geleneksel inançlarımızı yaşayabilmek adına, Kur’an ayetlerini görmezden gelmeye devam ediyoruz. Allah Kur’an'ı ben açıkladım, detaylı izah ettim dedikçe, bazı arkadaşlarımız bunun tersine inanıp, HAYIR KUR’AN AÇIK DEĞİLDİR, Allah'ın Resulü bizzat açıklamıştır demeye devam ediyorsa, Allah'ın ayetlerini görmezden geliyor, Resulünü Allah'ın dinine ortak ediyor demektir. Böyle kişilerin nelerle karşılaşacağı uyarısını sizlere hatırlatmıştım. Allah ayetlerini, bakın nasıl açıkladım, izah ettim diyor. Bu ayetlere iman ettiğimizi söylediğimiz halde, nasıl olurda tam tersine inanırız. Karar sizin.
Hud 1: Elif, lâm, râ. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri önce sağlam kılınmış, SONRA DA DETAYLANDIRILIP AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (Bayraktar Bayraklı meali)
Tevbe 115: Doğru yola ilettikten sonra, SAKINACAKLARI ŞEYLERİ KENDİLERİNE APAÇIK BİLDİRMEDİKÇE, Allah bir toplumu saptıracak değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Diyanet meali)
Araf 174: Hakka dönsünler diye işte ayetleri böylece AYRI AYRI AÇIKLIYORUZ. (Diyanet meali)
İsra 89: Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler. (Diyanet meali)
Enbiya 10: Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? (Diyanet meali)
Allah sizlere öyle bir kitap indirdik ki diyor, bütün şeref ve şanınız ondadır. Peki, bizler ne diyoruz? Ayetler açık ve detaylı değildir. Yalnız Kur’an ile İslam'ı yaşayamayız, Resulün hadisleri olmasaydı ne namazı kılardık, nede ibadetlerimizi yerine getirebilirdik demekten çekinmiyoruz. Bizler rivayet inançlarımızı yaşayabilmek adına, Allah'ın bunca ayetlerine gözlerimizi kapatıyoruz. Sizce bizler bunu yaparak, Allah'ın huzuruna gidersek, sonumuz ne olur? Karar sizin. Resule itaat etmek, onun yolundan gitmek istiyorsak, Kur’an'ı hayatımıza geçirmeliyiz. Allah'ın Resulününe verdiği görev, yetki ve sorumluluğu açıklarken bakın neler söylüyor, bizler nelere inanıyoruz.
"RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR." (Ankebut 18)
"BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. " (Kehf 56)
"SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR." (Rad 40)
"BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM." (Ahkaf 9 )
Sizleri önemli bir konuda, düşünmeye davet ediyorum. Diyelim ki Allah, bizlerin sorumlu olduğu ayetleri Kur’an'da açıklamamış, Resulünün açıklamasını istemiştir diye bir an düşünelim. Hemen şöyle bir soru gelmez mi akla. Madem Allah'ın Resulü ayetleri yaşanır hale getiriyor, açıklıyor onları da tıpkı Kur’an'ı yazdırdığı gibi bu bilgileri, detayları da yazdırması gerekmez miydi? ALLAH RESULÜNE, BUNLARIDA KUR'AN GİBİ KAYDA AL, KULLARIMI ZOR DURUMDA BIRAKMA DİYE UYARMAZ MIYDI? Elbette uyarırdı ve Kur'an ile birlikte yazdırırdı ama böyle bir bilgi, kayıt asla yoktur. Allah emin olmadığın bilginin ardına sakın düşmeyin, hesabını sorarım diye bizleri uyarıyor ve daha da ilginci Kur’an'ı koruması altına aldığını bizlere bildiriyordu. Peki rivayet hadisler korunuyor mu? Elbette hayır. Düşünün lütfen, bırakın Allah'ın Resulünü, dört halife devrinde bile Kur’an dışından, bunlarda Resulün Kur’an'ı açıklayan, detay veren hadisleridir diyerek, tek bir hadis kayda alınmamıştır. Çünkü Allah'ın Resulü Kur’an dışından, din adına hiçbir sözü yazdırmamış, hatta naklini yasaklamıştır. Onun içindir ki hadislerde, Allah'ın Resulü ümmetine direk hitap etmez. Arada nakleden bir başkaları vardır. Tüm hadisler, ikinci üçüncü şahısların rivayet ettiği, ben Resulün bunları söylerken duydum, böyle yaparken gördüm şeklindeki rivayet sözleridir. Onun için hadisler BİR RİVAYETE GÖRE DİYE BAŞLAR. BU BİLGİLERE GÖRE DİN YAŞANIR MI, BUNU DA MI DÜŞÜNEMİYORUZ?
Resulün vefatından yüzlerce yıl sonra, dinin mezheplere bölünmesiyle, Kur’an dışı bilgilerin kayda alınması başlamış ve aynı konuda bile birbirinden inanılmaz farklı sözleri/hadisleri, Allah'ın Resulünün sözüdür diye kayda alınmıştır. Madem Resulün hadisleri olmasaydı Kur’an'ı anlayamazdık, hâşâ Resul sağlığında bu bilgileri kayda aldırmayıp, görevini eksik mi yaptı da, yüzlerce yıl sonra bu eksiklik birileri tarafından tamamlandı? Bu nasıl bir saygısızlık, bunu da mı akıl edemiyoruz? Ne yazık ki günümüzde İslam toplumu, rivayetlerle İslam'ı yaşıyor ve birde genel çoğunluk aynı şeyi yapıyor örnekleri ile yapılan yanlışları doğrulama çabası içinde oluyoruz. Tekrar etmek istiyorum, Allah çoğunluğa uyarsan seni dinden saptırırlar diyerek, çoğunluğun yapıyor olması, onun doğru olmayabileceğinin dikkatini çekiyor. Tabi anlayana, anlamak isteyene. Resulün mahşer günü, şahit olarak çağrıldığında söyleyeceği O acı gerçek, ne yazık ki günümüzde gerçek oldu. Furkan 30: “EY RABBİM! KAVMİM ŞU KUR’AN’I TERK EDİLMİŞ BİR ŞEY HÂLİNE GETİRDİ” Bizler ellerimizle, ataların inancını yaşamak adına, işte böyle ne yazık ki Kur’an'ı terk ettik ve tek başına anlaşılmayan, detaylandırılmamış kitap ilan ettik.
Mahşer günü, Allah'ın Resulünün şahit olarak çağrılacağı o çetin gün, pişman olmak ve Resule iftira etmek istemiyorsak, lütfen rivayetlere değil, emin olduğumuz, Allah'ın bizleri sorumlu tuttuğu ve koruması altına aldığı Kur’an'ın ipine sarılalım. Unutmayalım, Allah sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim diyorsa ayetinde, Allah açıklamadığı, detay vermediği hiçbir hükmünden bizleri sorumlu tutmaz ve SÖZÜNDE DURUR. Yemin ederek kolaylaştırdığı dini, rivayet ve sanı bilgilerle zorlaştırarak, Allah'ın gazabına uğramayalım, amellerimizi boşa çıkarmayalım.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK