İslam toplumu olarak bizler, öyle bir inanç yaratmışız ki kendimize, akla ve mantığa uymadığı gibi, Allah ın vahyi Kur’an a yani İslam a da uymuyor. Lütfen şunu unutmayalım, ALLAH AÇIKÇA BİLDİRMEDİĞİ, İZAH EDİP DETAYLANDIRMADIĞI HİÇ BİR ŞEYDEN HESAP SORMAZ, SORUMLU TUTMAZ. Allah Ali İmran 103. ayetinde, çok net bir emir veriyor bizlere ve diyor ki; ”TOPLUCA ALLAH'IN İPİNE SIMSIKI SARILINIZ, AYRILIĞA DÜŞMEYİNİZ,” İman ettiğini söyleyen din kardeşlerime sormak isterim. Allah ın ipi derken, Allah neyi kast ediyor? Kur’an ve Elçisinin söylediği ve Kur’an da bahsedilmeyen ve rivayet edilen hadisleri de olabilir mi? Sizce Allah, kendi koruması altına aldığı Kur’an ın yanında, hiçbir koruma altında olmayan, dilden dile rivayetlerle aktarılan, Elçisinin sağlığında Kur’an gibi kayda almadığı, günümüzde rivayet edilen sözlerinden de bizleri sorumlu tutar mı? Gerçi batılı yaşamak isteyenler, Allah ın Elçisinin rivayet hadislerini de Allah, koruması altına almıştır diyerek, toplumu aldatmaya devam ediyorlar.
Zuhruf 43. ayetinde, bakın Elçisinin nereye sarılmasını ve nasıl bir yol izlemesini emrediyor Allah. “SEN, SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL. ŞÜPHESİZ SEN, DOSDOĞRU YOLDASIN.” Allah Elçisine, sana vahyettiğime yani Kur’an a sarıl diye emrediyorsa, sizce bizlerinde yalnız Kur’an a sarılmamız gerektiği, çok açık değil midir? Şura suresi 15. ayetinde, bakın Allah Elçisine ne söylemesini istiyor. “ALLAH'IN İNDİRDİĞİ KİTABA İNANDIM. ARANIZDA ADELETLİ DAVRANMAKLA EMROLUNDUM.” Allah ın Elçisi Allah ın indirdiği kitaba yani Kur’an a inandıysa, bizler nasıl olurda bunun dışında, Resulün sözleri/hadisleri diye bizlere nakledilen, rivayetlere de dinin emri diye inanırız, bunu da mı akıl edemiyor muyuz?
Allah ın Elçisi böyle bir emir aldıktan sonra Allah dan, biz ümmetine Kur’an dışından da din adına hükümler/hadisler bırakacağına ve bizlerin bunlara uymamız gerektiğine nasıl inanırız? Zümer 44. ayetinde de konuya açıklık getiriyor Allah ve tüm iman edenlerin hangi kaynaktan, kitaptan sorumlu olduğunu açıklıyor. “ŞÜPHESİZ Kİ O (KUR’AN), SENİN VE KAVMİN İÇİN GERÇEĞİ HATIRLATAN ÖĞÜTTÜR. İLERDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ.“ Allah Elçisine ve tüm iman edenlere, sana vahyettiğime yani Kur’an a sarılın, ondan hesaba çekileceksiniz diye hüküm verdiyse, bizlerin hala İslam ı yaşayabilmemiz için, başka bilgi ya da kaynaklara ihtiyacımızın olacağını söylememiz akla, mantığa uymadığı gibi, Kur’an a da uymuyor.
Hani bazı arkadaşlarımız diyorlar ya; “NE YANİ ALLAH ELÇİSİNİ, POSTACI DİYEMİ GÖNDERDİ.” Bu sözleri duyduğumda hep şunu söylerim. NE YANİ ALLAH ELÇİSİNİ, KENDİSİNE DİN ORTAĞI MI YAPTI? Mantık dışı sorulara, elbette mantıklı bir cevap vermek mümkün değil. Eğer bir Müslüman, Allah ın vahyi Kur’an ı anladığı dilden düşünerek, anlayarak hiç okumadıysa, sürekli batıl ve yanlış bilgileri din diye, Allah katındandır diye yaşadıysa, Kur’an tabiriyle batıl ve rivayetlerle, ALLAH İLE ALDATILDIYSA, ne yazık ki o kişiye gerçekleri anlatmak, hiç mümkün olmadığına çok şahit oldum.
Allah Kehf 26. ayetinde, Deki kullarıma diyerek, bakın Elçisine bizlere ne söylemesini istiyor. “O KENDİ HÜKMÜNE KİMSEYİ ORTAK ETMEZ.” Bu ayette iman etmeyenler var mı aramızda? Elbette yok diyeceksiniz. Ama yok demekle olmaz, bu hükmü hayata geçirmekle olur. Yoksa batıl inançlarımızı yaşayabilmek için, görmezden mi geliyoruz bu ve benzeri ayetleri. Allah kendi hükmüne din adına hiç kimseyi ortak etmem diyorsa, din adına tek hüküm koyanın yalnız Allah olduğu çok açık değil mi? Bu ayeti tebliğ aldıktan sonra, bir Müslüman yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz; Allah ın Elçisinin Kur’an dışından Dinde hükümler koyduğu HADİSLERDE VARDIR, diyebilir miyiz? Eğer dersek şirk koşmuş oluruz, lütfen unutmayalım.
Allah İsra suresi 36. ayetinde, bizlerin dikkatini çekiyor ve nasıl uyarıyordu hatırlayalım. “HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN, ARDINA DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE KALP, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR.” Lütfen Allah ın uyarısına bakar mısınız? Din adına sizlere anlatılan her söze/hadise kanmayın ve emin olduğunuz, doğru bilgilerin peşine düşerek yaşayın diyor Allah. Eğer böyle yapmazsanız, bir insan olarak çok önemli uzuvlarımızın sorumlu olacağı yani etkileneceği, gerekirse cezalandırılacağı anlatılıyor. Nisa suresi 146. ayetinde de bu yanlışlardan dönen, pişman olanların bakın Allah nereye sarılması gerektiğini söylüyor. Sizce Kur’an ve elçisinin sünnetine mi, yoksa yalnız Allah ın vahyine mi? “ANCAK TÖVBE EDENLER, HALLERİNİ DÜZELTENLER, ALLAH'A SIMSIKI SARILANLAR, DİNLERİNİ SADECE ALLAH'A TAHSİS EDENLER; İŞTE BUNLAR MÜMİNLERLE BERABERDİRLER VE ALLAH İLERİDE BÜTÜN MÜMİNLERE BÜYÜK ÖDÜL VERECEKTİR.”
Sanırım her şey çok açık. Allah gerçek iman edenlerin, yalnız Allah ın vahyine yani Allah a sarılarak, dinlerini inançlarını yalnız Allah a tahsis edenlerin, yani Allah ı has kılarak iman edenlerin kurtuluşa ereceğini söylüyor. Yine Enam 57. ayetinde Allah Elçisinin, biz iman edenleri nasıl uyması gerektiğini, apaçık en doğru delilin kanıtının ne olduğunu, bakın nasıl bildiriyor ayetinde. “DE Kİ: “ŞÜPHESİZ Kİ BEN RABBİMDEN GELEN APAÇIK BİR DELİLE DAYANMAKTAYIM;” Sizce bir rivayet göre diye başlayan sözler, bilgiler, hadisler dinde kesin kanıt, delil olabilir mi? Karar sizlerin, imtihan sizin imtihanınız. Peki, bu yanlışları yaparak ısrarla peşinden gidenleri Allah, nasıl cezalandırıyordu? Birçok ayetinde de uyardığı gibi KULAK, GÖZ, KALP İN nasıl cezalandırılacağı açıklanması yapılıyordu Kur’an da, isterseniz onu da anlamaya çalışalım.
Bakara suresi 5. ayetinde Allah, kurtuluşa erenlerden bahsederken, İŞTE ONLAR, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER diyerek, gerçek iman edenlerin rivayet, sanı ve atalarının inançlarından uzak, Rabbinden gelen vahyin ardı sıra gidenler olduğunu ve kurtuluşa erenlerin yalnız bunlar olacağından bahsediyor. Bakara 6. ayetinde de öyle bir iman etmiş kişilerden bahsediyor ki, atalarının rivayet inançlarını yaşayabilmek adına, gerçeği bile bile görmezden gelen, hakkı batıl ile gizleyen, küfre batmış, hak yolundan ayrılmış kişileri uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez, gerçeği kabul etmezler diyor. Elbette bu uyarılar Kitap Ehline. Çünkü Ellerinde daha önce Allah ın gönderdiği kitaplar var ama O kitapları yeterli görmeyip, atalarının dine yaptığı ilaveleri de yaşayabilmek için, Allah ın vahyini görmezden gelerek, senin indirdiğin Kur’an ayetlerini de görmezden gelecekler, kabul etmeyeceklerdir diyor Allah. APAÇIK ALLAH IN VAHYİNİ ISRARLA GÖRMEZDEN GELENLERİN ALLAH, BAKIN GÖZLERİNE, KULAK VE KALPLERİNE NASIL BİR CEZA VERİYOR.
“BU NEDENLE ALLAH ONLARIN KALPLERİNİ VE KULAKLARINI MÜHÜRLEMİŞTİR. ONLARIN GÖZLERİNE DE BİR PERDE ÇEKİLMİŞTİR. ONLAR İÇİN BÜYÜK BİR AZAP VARDIR.” Bakara 7
Ne yazık ki, geçmişte kitap Ehlinin yaptığı yanlışlar, izlenen yanlış yol nedeniyle, onlara Allah ın verdiği ceza, günümüzde de yaşanmaya devam edildiği için, Allah ın vahyi Kur’an ne emrediyorsa, adeta tam tersi, atalarının rivayet inançlarını yaşayabilmek adına görmezden geliniyor. Böyle olunca da Alla hın kitap Ehline verdiği ceza, bizlere de gerçek oluyor ve batılı inatla yaşamak isteyenlerin Allah, gözlerine perde çekiyor, kalplerini ve kulaklarını mühürlüyor. Böyle bir insanın artık gerçekleri görmesi, mümkün olamaz. Kur’an da yapılan ikaz ve uyarıların tamamı, yoldan sapmış kitap ehline hitaben yapılıyor ki, Kur’an a iman etmiş yeni Müslümanlarda aynı hataları yapmasın. Nisa suresi 87. ayetinde Kitap Ehline Allah, “SÖZ BAKIMINDAN ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR.” Maide 50. ayetinde de, ALLAH'TAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ? Diye uyarıyorsa, hala günümüzde bizler söz bakımından Allah ın sözleri, ayetleri gibi, Allah ın Elçisinin hadislerinin olacağına, Allah gibi dinde kanunlar koyacağına ve Allah ın anlaşılması zor dedikleri ayetlerini açıklayacağına, anlaşılır hale getireceğine nasıl inanırız? Ankebut 51. ayetinde Allah, KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU diye Allah Kitap Ehlini uyarıyorsa, bizler nasıl olurda Kur’an İslam ı yaşamak için yetmez deriz? Bu kadar mı gözlerimiz perdeli, gönüller mühürlü.
Lütfen hatırlayınız Allah, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda etmediği O günden sakının dediği halde, Allah ın Elçisinin, din âlimlerinin veli, Evliya diye adlandırdıkları kişilerin de şefaat hakkı vardır demeye devam ediyorsak, gözlerimiz perdeli, kulak ve kalbimizde mühürlü demektir. Allah birçok kez Kur’an ı açıklamak bizim görevimizdir, Kur’an ı nice örneklerle açıkladık ve hiçbir eksik bırakmadık. Yemin olsun ki Kur’an ı anlayasınız diye kolaylaştırdık diye uyarıyorsa bizleri Allah, bu gerçeklerin üstünü örtüp, görmezden gelip atalarının rivayet ve sanı inançlarını yaşayabilmek için, KUR’AN KOLAYDA NE KADAR KOLAY, ALLAH IN RESULÜNÜN RİVAYET HADİSLERİ OLMASAYDI KUR’AN ANLAŞILAMAZ, KAPALI KALIRDI demeye devam ediyorsak, Allah ın kitabına şirk koşmuş, Kur’an ı küçümsemiş ve böylece gözleri perdelenmiş, kulak ve kalpleri mühürlenmişlerin safında oluruz. BÖYLE İNSANLARADA, İSTEDİĞİNİZ KADAR KUR’AN DAN BAHSEDİN ÖRNEKLER VERİN, SİZİ DİNLEMEYECEKLERDİR.
Enbiya suresi 10. ayetinde batılı ve rivayetleri ısrarla yaşamak isteyenleri Allah uyarıp ikaz edip, sizlere öyle bir kitap, yani Kur’an indirdik ki iman denlere apaçık yol gösteren, sizleri şan ve şerefe ulaştıran, ihtiyacınız olan tüm bilgilerin olduğu, hakkı batıldan ayıran bir nur/Furkan indirdik diyor. Lütfen şunu unutmayalım. Allah namaz kılın, oruç tutun, zekât verin diye emrediyorsa Kur’an da, onu açıklamış ve detaylı gerektiği kadar izah etmiştir. Mezheplerin öğretisini Kur’an da aramayalım. Bunlar beşeri ilavelerdir, bunları Kur’an da göremediğimizde, Kur’an ı eksik detaysız görerek Allah a ve onun kitabına saygısızlık yapmayalım. Çünkü Allah ayetlerini açıkladığını, detaylandırdığını söylüyor. Rivayetlerede değil, Allah a inanalım. Allah açıklamadığı ve izah etmediği hiçbir hükmünden asla hesap sormaz, bu gerçeği de göz ardı etmeyelim.
“YEMİN OLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP GÖNDERDİK Kİ, ÖĞÜT VE UYARINIZ/ZİKRİNİZ/ŞEREFİNİZ YALNIZ ONDADIR. HÂLÂ AKLINIZI ÇALIŞTIRMAYACAK MISINIZ?” (Enbiya 10 )
Allah özellikle kitap Ehlinin yaptığı yanlışa dikkat çekerek, bizleri de uyarıyor. Çünkü Rabbimiz Kitap Ehline de aynı güçlü kuvvetli bir nur, kitap göndermiş ama onlar bu kitabın kıymetini bilmeyerek, atalarının dine yaptıkları ilaveleri yaşayabilmek için, yalnız vahiyle din yaşanmaz düşüncesiyle, atalarının rivayet inancını, Allah ın vahyinin önüne geçirmişler ve yoldan sapmışlardı. BİZLERDE DERS ALMADIĞIMIZ İÇİN, AYNI YANLIŞI YAPMAYA DEVAM EDİYORUZ VE ALLAH IN KİTABINI YETERLİ GÖRMÜYORUZ. Allah sakın dinde bölünenler gibi olmayın diye uyardığı halde, dinde bölünmekte zenginlik, bereket vardır diyerek, Allah ın vahyinin tam tersini, DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMAYACAĞIMIZ, RİVAYET VE SANI BİLGİLERLE yaşamaya devam ediyoruz. Bizlerin öyle yanlış bir Allah anlayışımız var ki, doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. SİZCE ALLAH KULLARINA, AÇIKLANMAMIŞ, ANLAŞILMASI ZOR YOL GÖSTERİCİ BİR REHBER GÖNDERİP, DAHA SONRADA BU KİTAPTAN HESAP SORAR MI?
Lütfen unutmayalım, Allah dinimi tamamladım diyor da, hiçbir eksik bırakmadık, onun ipine sarılın diye uyarıyorsa, gözlerine perde çekilmiş, kulak ve kalpleri mühürlenmiş insanların, rivayet ve sanı sözlerine inanarak imanımızı tehlikeye atarak yaşamayalım, ebedi hayatımızı tehlikeye atmayalım. ALLAH IN EMRETTİĞİ GİBİ, YALNIZ KUR'AN IN VAHYİNE SARILALIM VE ONUN MESAJLARINI DİREK ANLAYARAK OKUYUP, ANLAYIP HAYATIMIZA GEÇİRELİM. Dilerim bu gerçeklerin farkında olan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/