Değerli arkadaşlarım, bu makalemde sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT konusu üzerinde olacak. Bizler Müslüman olduğumuzu söyleriz, ama inandığımız Kur’an’ı ne yazık ki bizzat kendimiz anladığımız dilden okuyup anlamak ve hayatımıza geçirmek yerine, başkalarının anlattıklarının etkisiyle İslam’ı yaşamayı, Kur’an’ı anlamayı seçeriz. Tabi bunu kolayımıza geldiği için, yaşadığımız inancımızı çok fazla ciddiye almadığımızdan yaptığımızı söyleyebilirim. Oysa evimize alacağımız bir eşya hakkında çok daha titiz ve itinayla araştırıp öyle alırız. Şunu lütfen unutmayalım, Allah bu dünyada sizleri indirdiğim vahyimden, yani Kur’an’dan imtihan ediyorum diyorsa, imtihan toplu birbirimizden koya çekerek değil, TEK BAŞINA YAŞANIR. BU DURUMDA BİZLER KUR’AN’I, BİZZAT OKUYUP ÜZERİNDE ANLAYABİLMEK İÇİN DÜŞÜNMEDİĞİMİZ DE, İMTİHANIMIZDA BAŞARILI OLABİLİR MİYİZ? Olmadığımız da zaten, Müslüman toplumlarının yaşantılarından belli oluyor.
Makalemin konusu SALAT. KUR’AN’DA GEÇEN SALATIN ÖZÜNÜ, NE YAZIK Kİ DOĞRU ANLAYAMADIK. Doğru anlayamadığımız içinde, salatın toplumsal boyutunu hayatımıza geçiremediğimizden, toplumlar arasında uçurumlar oluştu. Yalnız Allah’a kulluk etmemiz gerekirken, kendimize adeta Allah’ın yanında Velilerin, gavsların ardına düşerek kendimize İLAHLAR yarattık. Bu konuda birçok makale yazdım, bıkmadan yazmaya devam edeceğim Allah’ın izniyle. Bizler her zaman yaptığımız gibi SALAT konusunu da, bizzat kendimiz Kur’an’dan öğrenmenin yolunu seçmediğimiz için, anlatılanların etkisiyle nefsimize en yakın olanı seçmiş ve inanmışız. Kur’an’ı tercüme edenlerin bir kısmı, ayetlerde geçen her SALAT kelimesini namaz diye çevirmiş, böylece ayette geçen SALAT kelimesinin geniş anlamını Farsça olan kıyam, rükû ve secde ile yerine getirdiğimiz namaza indirgemiştir, böylece salatın özünden faydalanamamışız. Bir kısım Müslümanda Kur’an’da geçen SALAT, bizlerin kıldığımız namaz asla olmadığını iddia ederek, namazı dışlamışlardır. Tabi bu düşüncelerin tamamı insanların kendi fikirleri değil, ONLARA BU KONUDA BİLGİ VERİP ANLATANLARIN DÜŞÜNCE VE İNANÇLARIDIR. Bizlerin bu yol ve yöntemle İslam’ı anlayıp yaşamaya çalışmamız, gerçekten dinde inanılmaz bölünmemize, hatta birbirimize düşman olmamıza neden olmuştur. Bu makalemde bende elbette bizzat Kur’an’dan kendi anladığımı yazacağım sizlere, ama sizlere düşen benim söylediklerimi kesin doğru olarak kabul etmeden, sorumlu olduğumuz Kur’an ayetleri üzerinde düşünerek, en doğru kararı verme çabasında olmalısınız. Konuyu açalım.
Önce şöyle bir bilgi vermek istiyorum sizlere. Allah dinin anası temeli, sorumlu olduğumuz ayetlerin MUHKEM olduğunu söylüyor. Peki, muhkem ne demek? Bu kelimeyi kısaca tarif etmek gerekirse, SAĞLAM KILINMIŞ, DIŞ ETKİLERE VE BOZULMALARA KARŞI KORUNMUŞ, KESİN OLARAK BELİRTİLEN anlamına gelir. Daha detaya girdiğimizde, Muhkem ayet herkesin okuduğunda anlayabileceği, farklı anlamlar yüklenmesinin mümkün olmadığı kesin ve açık hüküm veren ayet anlamına gelir. Onun için Rabbimiz dinin anası temeli olan ayetleri, hiç kimseye muhtaç olmayalım diye, MUHKEM bir şekilde gönderdik diyor. Demek ki ayetleri anlamaya çalışırken teşbih, benzetme örnekler hariç, yapmamız gereken hükümleri kendi nefsimizde farklı anlamlar vermemiz, ancak kendimizi kandırmamıza neden olacağı çok açık anlaşılıyor.
Kur’an’a baktığımızda, SALAT kelimesinin geçtiği ayetlerin, anlatılmak istenen konuya göre farklı anlamlara geldiğini görüyoruz. Örneğin salat kelimesi ile Allah, bizzat kendisine DUA etmemizi istediği ayetlerde, bu kelime bolca geçer. Allah’ın ve meleklerin ve bizlerin Resulüne destek olduğundan bahsettiği ayette de SALAT kelimesinin, bu ayette DESTEK anlamına geldiğini çok açık MUHKEM bir şekilde anlıyoruz. Yine birçok ayette de geçen SALAT kelimesinin, bu sefer şekilsel tarif edilen bir ibadet şekline dönüştüğünü görüyoruz. KIYAM, RÜKÛ, SECDE. Kur’an’ın bahsettiği bu şekilsel ibadetin olmadığını iddia edenler, bu kelimelere ayetin asla bahsetmediği, öyle anlamlar veriyorlar ki, ayetlerin MUHKEM oluşuna tamamen ters düştüğü gibi, mantık dışı bir anlamı ayete kendimiz yüklemiş oluyoruz. Yani ayette verilen anlamı okuyanın anlaması, bu ayetten söylenen hükmü çıkarması hiç mümkün değil. Bir örnek vermek istiyorum.
Nisa suresi 101 ve 102. Ayetlerde Allah, Resulü ile birlikte savaş için sefere çıkmış Müslümanlardan, salat konusunda bir örnek veriyor ve diyor ki, böyle riskli ve tehlikeli durumlarda SALATI kısaltabilirsiniz. Resule atfen ayetin devamında, sende aralarında onlardan bir kısmı seninle birlikte salata durduğunda, silahlarını yanlarına koysunlar, sizler secdeye vardığınızda diğerleri arkanıza dursun. Daha sonrada onlar salatı yerine getirsinler diyor özet olarak. Siz bu tebliğden, mesajdan ne anladınız? Madem Allah sorumlu olduğumuz ayetlerin MUHKEM yani okunduğunda apaçık olduğunu söylüyor, Allah’ın bu emrini mutlaka anlamış olmamız gerekmez mi? Diyelim ki bu ayette çok detay yok, bu durumda salat konusunda Kur’an’dan başka bilgi alalım. Çünkü Allah, anlayasınız ve hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle Kur'an'da açıkladık diyor.
Hac suresi 26. Ayetinde Allah, Hz. İbrahim’e Hac yeri konusunda ne diyordu hatırlayalım. "BANA HİÇ BİR ŞEYİ ORTAK ETME. EVİMİ DE ZİYARETÇİLER, ORADA YERLEŞENLER, RUKÜ VE SECDE EDENLER İÇİN TEMİZLE." Bakın Kâbe de yapılan salatın şekilsel boyutuna örnekler veriliyor. Rükû secde tabi bunlara başlarken, kıyamda yani ayakta durmuş olmamız gerekiyor. Bir başka örnek verelim şekilsel salata. Hac 77. Ayetinde de yine “EY İNANANLAR! RÜKÛ EDİN, SECDE EDİN VE RABBİNİZE KULLUK EDİN.” Demek ki bu salat, Allah’a kulluk etmenin bir göstergesiymiş. Furkan suresi 64. Ayetinde de: “RABLERİ İÇİN GECELERİNİ SECDE VE KIYAM HÂLİNDE GEÇİRİRLER.” Bunları çoğaltabiliriz lütfen bakın, Fetih 29, Şuara 218-219, Tevbe 112. Ayetlerde de salatın şekilsel boyutunu görebiliriz. Tüm bu bilgileri göz ardı edip, SALATIN şekilsel boyutu yoktur demek ve bu salata farklı anlamlar vermek, kendimizi aldatmaktır. Salatın şekilsel boyunun olmadığını söyleyenler, sanırım Say. Hakkı Yılmaz’ın Kur’an tercümesinin etkisinde kalmış olabilirler. Hakkı Bey ayetlerde gördüğü kıyam, rükû ve secde kelimesine, okunduğunda asla bizlerin anlayamayacağı, bakın nasıl anlamlar veriyor ve günümüzdeki namaz Kur’an’da yoktur diyor. Nisa suresi 101 ve 102. Ayeti Hakkı Beyin mealinden yazıyorum.
Nisa 101: VE YERYÜZÜNDE SEFERE ÇIKTIĞINIZ ZAMAN, KÂFİRLERİN; ALLAH'IN İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELERİN SİZE BİR KÖTÜLÜK YAPACAĞINDAN KORKARSANIZ SALÂTTAN [MÂLÎ YÖNDEN VE ZİHİNSEL AÇIDAN DESTEK OLMA; TOPLUMU AYDINLATMA ÇALIŞMANIZDAN] KISALTMANIZDA [EĞİTİMİ-ÖĞRETİMİ KISA KESMENİZDE] SİZİN İÇİN BİR SAKINCA YOKTUR. ŞÜPHESİZ KÂFİRLER; ALLAH'IN İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELER, SİZİN İÇİN APAÇIK DÜŞMANDIRLAR.
Nisa 102: VE SEN SEFERDE OLANLARIN İÇİNDE BULUNUP DA ONLAR İÇİN EĞİTİM-ÖĞRETİM VERDİĞİN ZAMAN İÇLERİNDEN BİR KISMI SENİNLE BERABER DİKİLSİNLER/EĞİTİME KATILSINLAR. SİLÂHLARINI DA YANLARINA ALSINLAR. BUNLAR, YETERLİ BİLGİ ALIP İKNA OLDUKLARINDA ARKA TARAFINIZA GEÇSİNLER. SONRA EĞİTİM-ÖĞRETİM ALMAMIŞ DİĞER BİR KISMI GELSİN SENİNLE BERABER EĞİTİM-ÖĞRETİM YAPSINLAR VE TEDBİRLERİNİ VE SİLÂHLARINI ALSINLAR. KÂFİRLER; ALLAH'IN İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELER, SİLÂHLARINIZDAN VE EŞYANIZDAN HABERSİZ DURUMDA OLSANIZ DA SİZE ANİ BİR BASKIN YAPSINLAR İSTERLER. EĞER SİZE YAĞMURDAN BİR EZİYET ERİŞİR VEYA HASTA OLURSANIZ, SİLÂHLARINIZI BIRAKMANIZDA SİZİN İÇİN BİR SAKINCA YOKTUR. TEDBİRİNİZİ DE ALIN. ŞÜPHESİZ ALLAH, KÂFİRLER; KENDİSİNİN İLÂHLIĞINI VE RABLİĞİNİ BİLEREK REDDEDEN KİMSELERE ALÇALTICI BİR AZAP HAZIRLAMIŞTIR. (Hakkı Yılmaz meali)
Hani bizlerin sorumlu olduğu ayetler MUHKEMDİ, yani hiç şüphe duymadan okuduğumuzda anlayabileceğimiz açık anlamlı idi, ne oldu unuttuk mu yoksa bu ayeti? Sayın hakkı Yılmaz, ayette gördüğü kıyam, rükû ve secde kelimelerine öyle bir anlam vermiş ki ayetin maksadı, anlamı anlatmaya çalıştığı konuyla hiç ilgisi yok. Müslümanlar Allah’ın Resulü ile düşmanlara karşı savaşa gidiyor, Sayın Hakkı Yılmaz kıyam, rükû kelimelerine askerlerin bu zor anında mali ve zihinsel yönden askerlere destek olma, toplumu aydınlatma yani EĞİTİM anlamlarını veriyor. Eğitim savaştan önce olur, savaş zamanında değil. Madem ders veriliyor neden askerlerin yarısı silahını bırakıyor ve iki bölümde yapılıyor, hepsinin silahı elinde olsun, ders dinlesinler. Demek ki ellerinin meşgul olduğu bir ibadet içindeler ki, silahlarını kenara koyuyorlar bu salatı yaparken. ALLAH’IN VERMEDİĞİ ANLAMLARI AYETLERE VEREREK, LÜTFEN KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM, İNANIN PİŞMAN OLURUZ.
Şimdi de gelelim salatın şekilsel boyutuna. Bazı arkadaşlarımız hemen günümüzde kıldığımız namazın, diğer detaylarını göster bakalım Kur’an’da diyecekler biliyorum. Hiç aramasınlar bulamazlar, çünkü Allah’ın emrettiği bu şekilsel SALATA, mezhepler toplumların gelenekleri inanılmaz ilaveler yapmış ve zorlaştırmışlardır da ondan. Allah kadın erkek ayrımı yapmadan aynı salatı, namazı emretmiştir ama gelenek onu bile farklılaştırmıştır. PEKİ, KUR’AN’IN BAHSETTİĞİ, BU ŞEKİLSEL SALAT NEDİR? ASLINDA BUDA APAÇIK ALLAH’A DUADIR, ZİKİRDİR ONDAN YARDIM DİLEKLERİMİZİ SUNDUĞUMUZ, BAĞLILIĞIMIZI GÖSTERDİĞİMİZ ÇOK ÖZEL ANIMIZDIR. AMA VAKTİ BELİRLENMİŞ, HATTA BİR BAŞKA ÖZELLİĞİ YÜZÜMÜZÜ, KOLLARIMIZI YIKAYIP, BAŞIMIZI VE AYAKLARIMIZI MESH EDEREK, YANİ TEMİZLENEREK YERİNE GETİRDİĞİMİZ ŞEKİLSEL DUADIR BU SALAT. Lütfen salat konusunu, mezheplerin öğretisinden değil, yalnız Kur’an’dan bizzat bizler araştıralım, çok basit ve kolay olduğunu hiç zaman almadığını, o zaman anlayacaksınız. Say. Hakkı Yılmaz sanırım, abdest alarak topluma eğitim veriyor, mali yardımda bulunuyor. Hatırlatırım Allah zekât verin, hayırda yardımlaşmada bulunun derken, abdest alın demiyor. Bu durumda abdest alarak ne yapacağız Say. Hakkı Bey?
Değerli dostlarım, lütfen hiç kimsenin söylediklerinin, anlattıklarının, yazdıklarının etkisinde kalmadan Kur’an’ı anlayarak dikkatle düşünerek okuyalım. Çünkü herkes kendi imtihanından sorumludur. Lütfen şunu unutmayalım, her konuda olduğu gibi, Mezhepler cemaat ve tarikatlar, Allah’ın SALAT emrinin şekilsel namaz boyutunu da ilavelerle zorlaştırmıştır. Onun içinde bazı kişiler Allah böyle bir ibadet emretmez diyerek, işin içinden çıkmanın yolunu seçmiştir. Tekrar hatırlatmak istiyorum, dikkatle Kur’an’dan araştırdığınızda, salatın şekilsel boyutunun çok kolay ve basit olduğunu, hiç zaman olmadığını göreceksiniz. Örneğin sabah güne başlarken salat ile Allah’ın huzuruna durup, ondan yardım dileyip şanını yücelterek MORAL BULARAK güne başlamanın, iş dönüşü akşam yine onun huzuruna salat ile durup şükranlarımızı dile getirdiğimizde, nasıl huzur içinde olacağımızı göreceksiniz. LÜTFEN KUR’AN’I TARAFSIZ OKUYUN VE ARAŞTIRIN.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/