Bu yazımda sizleri, düşünmeye davet etmek istediğim konu, laik hukuk sistemi, Kur’an'ın öğretisine, emirlerine ters düşer mi konusu üzerine olacak. Ne yazık ki bugün bazı kişiler, laik devlet anlayışına, bu toplumu düşman yapabilmek adına, büyük uğraşlar veriyor. Gelelim Kur’an'ın emrettiği, ama hangi inançta olursa olsun değişmeyen, herkesin kabul ettiği, ayrım yapılmayan Kur’an'ın evrensel ve bilimsel genel emirlerine, önerilerine. 1-Her insan özgürce inancını yaşar, dinde zorlama yoktur. Dinde ruhbanlık yoktur. 2- Zina suçtur, çünkü ailelerin mahremiyetini, saygınlığını, düzenini bozar, toplumda huzursuzluklar yaratır. 3- Hırsızlık ve adam öldürmek suçtur, toplumun düzenini bozar cezalandırılmalı ve engellenmelidir. 4- Aile içi düzeni sağlayan hukuk olmalıdır ki, eşlerin hakları korunabilsin. Özellikle kadınlar korumasız olmasın. 5- Miras dağıtımında adalet sağlanmalıdır kurallar konmalıdır. 6- İşlenen suçlar tekrar edilmemesi için, caydırıcı cezalar uygulanmalı ve KISAS gözetilmelidir. Böylece güçlü insanların hâkimiyetine son verilmelidir.7-Kur’an düşünmeye atıfta bulunur, aklımızı kullanmamızı ister bizlerden. Böylece inancımızla bizleri aldatmak isteyenlerin önüne geçilmek istenmiştir. Düşünmeyen insanlar kolay aldatılır. Zamanın şartlarına göre kanunlar çıkartılarak, toplumun huzur içinde yaşanması sağlanmalıdır. BURADAN DA ANLIYORUZ Kİ KUR’AN İLİMLE, AKILLA ASLA ÇATIŞMAZ, AYNI EKSENDEDİR. 8- Yardımlaşmayı öğütler, böylece toplumların arasında doğacak büyük farklılıkların ve adaletsizliğin önlenmesi sağlanır. Buna benzer birçok hüküm Kur’an'da, evrensel niteliktedir ve her toplum bu kurallara uyar ve kabul eder. BU HÜKÜMLERİN HEPSİNİN, LAİK DEVLET YÖNETİMİNDE YERİ VARDIR VE ASLA LAİK HUKUK SİSTEMİNE TERS DÜŞMEZ. Tüm bunları uygulayacak, ehil kişileri bizler yönetici olarak seçmeliyiz. Sanırım toplum olarak sorunu, bu konuda yaşıyoruz. Laik hukuk sitemi, dinde zorlama yoktur hükmünün de gereği olarak, belirli bir dini inancın hükümlerini içeren kanunlar çıkartıp, o toplumda yaşayan farklı inançların buna uymasını zorlamaz. Onun için Laik hukuk sitemi şöyle tarif edilir.
"BİR GENEL TANIMA GÖRE LÂİKLİK, DEVLETİN DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİNİ TANIMASI DEMEKTİR. KOYMUŞ OLDUĞU YASALARLA, DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİNİN YAŞANMASINDA YARDIMCI OLMASI DEMEKTİR. LÂİKLİK, YAYGIN BİR TANIMA GÖRE, DİN İLE DEVLET VE DÜNYA İŞLERİNİN BİRBİRİNDEN AYRILMASIDIR." Bir başka taıma göre:
"LÂİK HUKUK FARKLI MİLLETTE, İNANÇTA İNSANLARIN BİR TOPLUM OLARAK BİRLİKTE YAŞAMA İHTİYACINDAN DOĞAN, KAYNAĞINI DOĞRUDAN İNSAN AKLINDAN ALAN, TOPLUMSAL GEREKSİNİMLERE GÖRE DEĞİŞEBİLEN, EVRENSEL NİTELİKTE GENEL GEÇERLİLİĞE SAHİP OLDUĞU KABUL EDİLEN HUKUK ANLAYIŞIDIR."
Önce şunu söylemek isterim, Laiklik insanın değil devletin sıfatıdır. Yani insanlar değil devlet laiktir. Bu sistemi zaten Kur'an emrediyor. Hatırlayınız Allah'ın Resulü, Resullük görevinin yanında devletin başı olarak, toplumun uyması gereken kanunları çıkartırken, tüm toplumların farklı inançlarınıda kabul ettiği ve yukarıda saydığım evrensel kuralların dışında, İslam'ı yaşarken bizzat kişinin inancı gereği yapması gereken dini görevlerle ilgili kanunlar çıkartmamıştı. Bunu yapmak Kur'an'a aykırıdır. Laik hukuk sistemi de bunu yapıyor. Dinini her insan özgürce yaşamalıdır, hiç kimse belirli bir inanç için zorlanamaz diyor. KUR’AN'DA DİKKAT ÇEKİCİ OLAN İSE, KİŞİSEL OLARAK YERİNE GETİRİLMESİ GEREKEN İBADETLERİNİ YERİNE GETİRMEYENLERE, HERHANGİ BİR CEZANIN BU DÜNYADA VERİLMESİ HÜKMÜNDEN KUR'AN BAHSETMEZ. Çünkü yaratılan her kul, bu dünyada Allah tarafından bizzat kendisi imtihan edilmektedir. Bu imtihana hiç kimse müdahale edemez, karışamaz yerine getirmiyor diye devleti yönetenler bile ceza veremez. İslam'ı tarikat Cemaat eksenli yaşayan bazı örgütlerin söylemlerinden hoşlanmadığı ve suikastla öldürdükleri merhum Prof Dr. Ahmet Taner Kışlalı, bakın Laiklik nedir sorusuna nasıl bir açıklama getirmiş.
“LAİKLİK DİNİ DEVRE DIŞI BIRAKMAK ANLAMINA GELMEZ. DİN ADINA BASKI YAPMAK, ZOR KULLANMAK İSTEYENLERİ, DEVRE DIŞI BIRAKMAK ANLAMINA GELİR.” (Prof. Dr.Ahmet Taner Kışlalı.)
Mezheplerin yarattığı beşeri şeriatta ise bunun tam tersi uygulanır ve Kur'an'ın onaylamadığı cezalar verilir. Laik devlet yönetimine karşı çıkanlarda, bu zihniyette insanlardır. Toplumların genelini ilgilendiren konuların yerine getirilmediğinde ise, verilmesi gereken ceza örneklerini verir Kur’an. Bu kurallarda zaten evrenseldir, AKLIN MANTIĞIN KABUL EDECEĞİ ŞEYLERDİR. Yani amaca yönelik cezalardır, tüm toplumların Kur'an'ın ve hangi inançta olursa olsun, kabul edeceği kurallardır. Allah bizlerin, dikkatle ve itinayla düşünerek araştırarak, bizleri yönetecek kişileri, EHİL İNSANLARDAN SEÇMEMİZİ İSTER BİZLERDEN. Daha sonrada seçilenlerin, ALLAH'IN İNDİRDİĞİYLE HÜKMETMESİNİ EMREDER. Hatırlatırım Allah'ın indirdiği ile hükmetmek, toplumu ilgilendiren EVRENSEL kurallardır. Örneğin adalet, eşitlik, özgürlük gibi. Ne yazık ki özellikle şeriatla yönetildiğini iddia eden bazı ülkeler, Allah'ın değil mezheplerin yarattığı beşeri şeriat yani anlayışı ile toplumu baskı ve zorlamayla yönetmektedirler. İran'da, Suudi Arabistanda olduğu gibi.
BAZI KİŞİLER ŞERİAT İSTERİZ, BİZ ALLAH'IN KANUNLARI İLE YÖNETİLMEK İSTİYORUZ, LAİHLİK TAĞUTUN KANUNLARIDIR DİYEREK, ASLINDA TAĞUTUN YARATTIĞI, MEZHEPLERİN ŞEKİLLENDİRDİĞİ GERÇEK TAĞUTUN KANUNLARINI İSTEDİKLERİNİN, NE YAZIK Kİ FARKINDA DEĞİLLER. GÜNÜMÜZDE İRAN YADA SUUDİ ARABİSTAN GİBİ ÜLKELER, ALLAH'IN ŞERİATI İLE YÖNETİLDİĞİ ZANNEDİLİYOR. BUNLAR ALLAH'IN DEĞİL MEZHEPLERİN OLUŞTURDUĞU, BEŞERİ ŞERİATLA YÖNETİLİYOR. TAM TERSİ ORADA DİN BASKISI VARDIR, DİNDE ÖZGÜRLÜK OLMADIĞI GİBİ, ALLAH'IN DİNİNİ KUR'AN İLE DEĞİL MEZHEPLERİN HÜKÜMLERİ İLE YAŞATMAKTADIR. ALLAH DEVLETİN YÖNETİMİNE KARIŞMAZ, SEÇTİĞİNİZ KİŞİLERİN ÇIKARDIĞI KANUNLARA UYUN DER. ÇÜNKÜ HER ÇAĞDA İNSANLARIN İHTİYAÇLARI FARKLIDIR VE DEĞİŞKENDİR. DEĞİŞMEYEN ADALETTİR, EŞİTLİKTİR, ÖZGÜRLÜKTÜR, YARDIMLAŞMADIR, ALLAH'IN HÜKÜMLERİDİR.
Tekrar etmek istiyorum, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmek ne demek, herhalde tüm topluma zorla namaz kıldıracaksın, zorla oruç tutturacaksın anlamında değil, burası çok önemli. Hiçbir ayrım yapmadan, senin inancın başka, benim ki başka demeden, insanlar arasında ayrım yapmadan ADALETLE HÜKMETMEK DEMEKTİR. Allah'ın Kur’an'da koyduğu ve inanç gözetmeden, TÜM İNSANLARI İLGİLENDİREN GENEL HÜKÜMLERLE TOPLUMU YÖNETMEKTİR. YANİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANMASIDIR. Allah'ın Resulünün yönetiminde, Yahudiler'de vardı Hıristiyanlar da, ama hepsi inançlarını çok rahat bir şekilde yaşıyorlardı. Hiç kimseye din ve inanç adına müdahale edilmiyordu, zorlanmıyordu. Çünkü İslam dininde zorlama yoktur, yani kimsenin inancına karışılamaz. Herkes imanını özgürce yaşar, din adına sorumlulukları yalnız Allah'a karşıdır. İşte size belki adı laik olmayan, laik anlayış. ATALARININ İNANCINI ZORLA TOPLUMA YAŞATMAK İSTEYENLER, ELBETTE LAİK DEVLET ANLAYIŞINA KARŞI ÇIKACAKLARDIR. ÇÜNKÜ MEZHEPLERİN, CEMAATLARIN VE TARİKATLARIN ŞERİAT İNANCI AKLIN, MANTIĞIN VE KUR'AN'IN SÜZGECİNDEN GEÇMEDİĞİ İÇİN, YOK OLMAYA MAHKUMDUR. BU İNANCI YAŞATMAK İSTEYENLER, ELBETTE BÖYLE BİR ADALET SİSTEMİNE KARŞI ÇIKACAKLARDIR.
Allah'ın Kur’an'da, açıkça hüküm vermediği konular ise, zamanın ve çağın gerekleri, ihtiyaçları doğrultusunda, seçimle gelen işin ehli insanların, toplumun yararına çıkaracağı beşeri kanunlarla düzenlenir. Allah'ın Resulü de zaten öyle yapmış, yaşadığı çağın gerekleri ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, devleti yönetirken kanunlar çıkarmıştır. Bir çoğunu da zamanla değiştirmiş, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak hale dönüştürmüştür. Devleti yönetirken, çıkardığı vergiler ve hangilerinden ne kadar alınacağı konuları, örnek verilebilir. Allah'ın Resulünün döneminde, en yakın ashabı bile, Allah'ın Resulü bir emir verdiğinde, kendisine şöyle sorarlarmış. “EY ALLAH'IN RESULÜ, BU SÖYLEDİKLERİN ALLAH'IN EMRİMİ, YOKSA SENİN EMRİN Mİ? “ Buradan da şunu anlıyoruz. Resulün en yakınındaki sahabeler, Allah'ın emri vahiyle, Resulün emirlerini dikkat ve itinayla ayırmasını biliyorlarmış. Ne yazık ki bugün bu titizliği bizler yapamıyoruz. Onun içinde izlediğimiz yol, ne yazık ki Kur’an'ın yolu olmaktan çıkmış, nereye varacağı bilinmeyen bir yol haline dönüşmüştür.
Kur’an'ın bizlerden kişi ve toplum olarak neler istediğini özetlemeye çalıştım. Buradan şunu çıkartabiliriz. İSLAM İNANCI KİŞİSEL YAŞANIR, HİÇ KİMSE BUNA MÜDAHALE EDEMEZ, ZORLAYAMAZ. TOPLUMU İLGİLENDİREN GENEL HÜKÜMLEREDE HERKES UYMALIDIR, UYMAYANLAR CEZALANDIRILIR. Laik devlet yönetimi bunu çok rahatlıkla yerine getirir. Tabi bu yönetim şeklini doğru uygularsak. İslam toplumlarında, Devleti yönetenlerde, Kur’an'ın hükümlerine ters düşen kanunlar çıkartamaz, toplumların inançlarını özgürce yaşaması adına ortam hazırlarlar. Belirli bir inancın baskısı oluşturulamaz, bunun tersi bir kanun çıkartılamaz. Çünkü dinde zorlama yoktur. Hesabı gören yalnız Allah'tır. LÜTFEN MEZHEPLERİN VE BEŞERİ FIKIH İNANCININ DİNE DAYATTIKLARINI, ALLAH'IN EMİRLERİYLE KARIŞTIRMAYALIM. Bunlar kişiseldir, isteyen istediklerine inanır ve hayatına geçirebilir. Hiç kimseye bu inançlar, zorla kanunlarla dayatılamaz, kabul ettirilemez.
Tekrar hatırlatmak istiyorum. Bazı İslam ülkelerinde yaşanan şeriat devletlerini düşünün. Hiç birisi Allah'ın şeriatı değildir mezheplerin ve rivayetlerin din adına koyduğu kurallardır. Nedenini izaha gerek yok sanırım, kısaca anlatamaya çalıştım. Hepsi farklı mezheplerin beşeri fıkıh inançları ile şekillenmiş ve de asla kişiye özgürlük tanımayan, kişisel inançlarında, baskıyla mutlaka böyle inanacaksın, bunu yapacaksın diye dayatılan kanunlarla yönetiliyor. MEZHEPLER VE ONUN FIKIH İNANCI BEŞERİDİR DİN DEĞİLDİR, TOPLUMLARIN DİNİ ANLAYIŞ VE YAŞAYIŞ ŞEKİLLERİDİR. DOĞRU OLANIDA VARDIR, YANLIŞ OLANIDA. BİZLERE DÜŞEN, KUR'AN IŞIĞINDA DOĞRULARI YAŞAMAK OLMALIDIR.
Gelelim bizleri, adeta düşman yapmak istedikleri LAİK DEVLER, LAİK HUKUH SİSTEMİNE. Önce şunu hatırlatmak isterim. Ülkemizde bu yönetimin, gerektiği ölçüde tam olarak geçmiş dönemde ve günümüzde uygulandığını söyleyemem. Elbette çok yanlışlar yapıldı. Bizlere düşen doğruyu temelden yok etmek değil içindeki eksikleri, yanlışları düzeltmek olmalıdır. Şunu lütfen unutmayalım, laik devlet hukuku her inanca aynı seviyede yaklaşır. Ama devleti yönetenler, toplumun genel çoğunluğuna sahip olduğu için, çıkaracağı kanunlarda asla çoğunluğun inancına ters düşemez. Ters düşen varsa, devleti yönetenleri ehil insanlardan seçmemişiz demektir. Hatırlatmak istediğim ve yanlış anlatılan bir konu ise, devletler laiktir, yani topluma karşı din adına tarafsızdır. İNSANLAR LAİK DEĞİLDİR, KİŞİLER İNANÇLARIN DA TARAFTIR, BİR İNANCI VARDIR. AMA KİŞİSEL İNANÇLARINI, TOPLUMA ZORLA KABUL ETTİREMEZLER.
Laik hukuk anlayışında, çıkartılacak kanunlar, insan aklına asla ters düşmez diyor. Hatırlayınız Kur’an'da aynı şeyi söylemiyor muydu? Aklını kullanmayanı pislik içinde bırakırım diyen, Allah'ın ayetini hatırlayın lütfen. Düşüne biliyor musunuz, Allah ayetlerini bizlere indiriyor ama şöyle demiyor. İNDİRDİĞİM AYETLER HAKKINDA DÜŞÜNMENİZE, AKLINIZI KULLANMANIZA GEREK YOK, HEMEN KABUL EDİN, asla demiyor. Peki, ne diyor? İNDİRDİĞİM AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNÜN. Hatta düşünmekte nazlananlara, hala düşünmeyecek misiniz, düşünen yok mu diyor. Laik hukuk sisteminde, akla ve mantığa aykırı olan hiçbir şey yoksa, bunun Kur’an ile çeliştiğini nasıl söyleriz. Bunu söyleyenler, kendi batıl inançlarını lütfen sorgulasınlar, sorunun kendi düşüncelerinde olduğunu anlayacaklardır. Daha da ilginci, Laik hukuk sistemi, toplumun gereksinimlerine göre değişebilen, EVSELSEL niteliktedir kanunları diyor. LAİK DEVLET YÖNETİMİ, YÜZLERCE YIL ÖNCE, KUR’AN İLE BİZLERE TAVSİYE EDİLMİŞ, AMA BİZLER HALA TOPLUM OLRAK, BUNUN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.
Kur’an tüm âleme indirilmiş, akla ve mantığa hitap eden, evrensel bir rehber değil miydi bizler için. Tabi dini kendi nefislerinde şekillendirenler, öyle bir beşeri şeriat yarattılar ki, toplumlara özgürlük tanımayan, kendileri gibi inanmak zorunda bırakılan, baskıcı bir din yarattılar. Elbette bu din Allah'ın dini/şeriatı olamaz. Laik devlet yönetimi, HUKUKUN üstünlüğünü sağlar. Yani kanunların üstünde kimse yoktur ve herkes kanunlar önünde eşittir. Bunlarda zaten Kur’an'ın getirmeye çalıştığı adalet anlayışıdır.
DEMOKRASİ VE LAİK DEVLET HUKUKU, KUR’AN'IN ÖNERDİĞİ BİR DEVLET YÖNETİMİDİR. Bizleri yönetecek ehil Yöneticilerimizi, özgürce seçebiliriz. Seçtiğimiz yöneticilerde, bizlerin inancımızı yaşayabileceğimiz ortamı bizlere hazırlarlar, bizlerde inancımızı özgürce yaşarız. Yakın geçmişte ülkemizde ZİNA yasaktı. Ama her nedense Avrupa birliğine uyacağız düşüncesiyle, ZİNA yasak olmaktan çıktı. Birisi bunu bana, izah etsin lütfen. Bunu nasıl kabul ederiz ve sesimizi çıkarmayız. Bizleri kendi çıkarları doğrultusunda, öyle aldatıyorlar ki, bunun izahını akılla, mantıkla ve Kur’an ile yapmak mümkün değil. Bunun suçunu layık sisteme atamayız. Bu suç bizlerin ve bizleri yönetenlerindir.
Değerli kardeşlerim. Hatırlayınız yakın geçmişte, bazı bayan kardeşlerimiz okumak için, Avrupa ya Amerika ya gidiyorlardı. Çünkü ülkemizde laik devlet yönetimi, sözde kalmış ve bazı kişilerin özgürce inançlarını yaşamalarına izin vermiyorlardı. Hangi konuda olduğunu biliyorsunuz, başörtüsü. Hatta şeriatla yönetilen ülkelerden kaçanlar, Avrupa ülkelerinde yaşamak istiyorlar. Peki, neden Avrupa ya gidiyorlardı? Çünkü O ülkelerde, Laik hukuk anlayışı var ve gereği gibi uygulanıyordu da ondan. LÜTFEN DİKKAT, BU ÜLKELERİN DEVLET YÖNETİCİLERİ MÜSLÜMAN DEĞİL HIRİSTİYAN. Anlayana, anlamak isteyene bu örnek çok şeyler anlatıyor.
Değerli dostlarım, gelin el birliğiyle gerçek Laik hukuk anlayışını, ülkemizde hayata geçirelim ve gerçek huzuru, mutluluğu yakalayalım. Kimin neye ve nasıl inandığı bizleri ilgilendirmez. Herkes hesabını Allah'a verecektir.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/