Bugün sizlerle Kur’an'dan araştırmaya çalışacağımız konu, acaba Rabbimiz Kur’an'da en çok bahsettiği, Salat edin emrini verip, nasıl salat edeceğimizi ve detaylarından, bazılarının söylediği gibi, Kur’an'da yeteri kadar bahsetmemiş, detayını Resulüm size anlatacak demiş olabilir mi, onu birlikte araştırmaya çalışalım. Bizler ne yazık ki SALATI bir bütün olarak yaşamayıp, özünden ayırıp yalnız NAMAZ haline dönüştürdük. Hatta bir kısmımızda salat namaz değildir, Kur'an'da bu gün kılnan namaz emri yoktur diyenleride duyarsınız. Konu doğru anlaşılabilmesi için, detaylı ele alındığından biraz uzun. Lütfen sabırla okuyunuz. Önce aşağıdaki ayeti dikkatle okuyalım ve üzerinde düşünelim ki, bahsettiğimiz konuda yanılma ihtimalimizi, en aza indirmiş olalım.
Hud 1: Elif, lâm, râ. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri önce sağlam kılınmış, SONRA DA DETAYLANDIRILIP AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR.
Hatırlatmak isterim, Allah SALAT/namaz kılma, oruç tutma, zekât verme, Hacca gitme konusunu, İbrahim peygamberden bu yana, tüm dinlere emrettiğini bizlere açıklıyor. Hatta Kabenin kurulmasını, İbrahim Peygamberimize emrettiğini ve tüm inananların ziyaret edip, çevresinde hep birlikte salat edip Allah'a dua etmelerini, tavaf etmelerini emrediyor. Hud suresi 1. ayette de Allah Kur’an için, açık bir hüküm veriyor ve ayetler önce sağlamlaştırıldı, daha sonrada DETAYLANDIRILIP AÇIKLANDI DİYOR. Tüm bunları bizler görmezden gelerek, Kur'an'da detay yoktur diyoruz ve Resulün hadisleri olmasaydı, namazımızı kılamazdık diyebiliyoruz. Önce hatırlatmak isterim, Kur'an'da geçen her SALAT kelimesine eğer namaz dersek, ayetlerde anlatılmak istenenide doğru anlayamayız. Kur'an'da SALAT, bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükü ve secde anlamında olduğu gibi, Allah'a dua etmek yardım dilemek ve Müslümanların birbirine destek olması anlamlarınada gelir. Bu durumda, Allah namaz kılın diye emir verdiyse, nasıl kılınacağını açıklamamış olduğunu söylememiz doğru olmaz, önce bunu kabul edelim ve araştırmalarımızı bu yönde yapalım.
ÖNCE ŞUNU UNUTMAYALIM NAMAZIN ÖZÜ, ALLAH’A YAPACAĞIMIZ DUADIR. Bunu istediğimiz her zaman yapabiliriz ama farz olan namazı, Allah’ın Kur'an'da istediği zamanda yaparsak, farz hükmünü yerine getirmiş oluruz. Kur’an’ı ister iniş sırasına göre okuyun, ister geleneksel şekline göre okuyun kıyam, rüku ve secde ile yapılmasını istediği namazın Allah, ancak detaylarını verdikten sonra farz olduğunu anlamalıyız ve öyle kabul etmeliyiz. Eğer böyle kabul etmez de, Allah daha önce namaz emrettim sizlerde onlardan öğrenin diye anlarsak hata ederiz. Namazın farz olduğu başlangıç, namaza dururken abdest alınması gerektiği ve tarifinin yapıldığı ayetlerle başladığını düşünmemiz yanlış olmaz diye düşünüyorum. Daha sonrada farz olan ayetler, detaylı indikten sonra ancak namazın bir bütün olarak kılınması, Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiş olmalıdır. Çünkü Kur’an bir kitap olarak indirilmedi, parça parça indirildiğine göre, detayının tam olarak verilmediği hiç bir hükümden Allah sorumlu tutmayacağına göre, namaz emrinin tüm ayetleri indirildikten sonra hayata geçirilmiş olmalıdır. ÇÜNKÜ ALLAH’IN RESULÜ ÜMMİYDİ, DAHA ÖNCEKİ KİTAP EHLİNE TABİ DEĞİLDİ, NAMAZDA KILMIYORDU, ONLARDAN ÖRNEK ALMASI MÜMKÜN DE DEĞİLDİ. NE ZAMAN ALLAH NAMAZ KONUSUNDAKİ DETAYLARINI İNDİRDİ, İŞTE O ZAMAN NAMAZ BİR BÜTÜN OLARAK KILINMAYA BAŞLANMIŞ OLMASI BÜYÜK İHİMALDİR. Kur’an’da geçen her salat emrini, lütfen namaz ile karıştırmayalım. İsterseniz şimdide aşağıdaki ayete bakalım.
Bakara 239: Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken salât edin (namazı) kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SİZE ÖĞRETTİĞİ GİBİ ZİKREDİN.
Bakın Allah ne söylüyor Salat konusunu anlatırken. "BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SİZE ÖĞRETTİĞİ GİBİ ZİKREDİN." Dikkat ederseniz ayette salat demiş ama tercüme eden parantez için namazı hemen yazmış. Acaba bu ayette O namazdan mı bahsediliyor burası çok önemli. Buradan da çok açık anlıyoruz ki, Allah Kur’an'da SALÂT(namaz, dua, destek) ya da emrettiği herhangi bir farz hükmü, gerektiği kadarını açıklamış ve bizlere öğretmiştir Kur’an'da. Ayetin sonunda bu salat ile Allah'ı zikredin anın dediğine göre, zikrin Allah'ı anmanın da bir salat olduğu anlaşılıyor Ayetin başındaki salat ise, yaya yada binek üstünde, bildiğimiz namazın kılınmayacağı, burada geçen salatın DUA, ZİKİR anlamında olduğu açıktır. Rivayet hadisler olmasaydı namazımızı bile kılamazdık diyenler, Allah'ın Resulünün namaz konusundaki bir rivayet hadisini naklederek Resulün şöyle rivayet ettiğini anlatırlar. "BEN NASIL NAMAZ KILIYORSAM SİZDE ÖYLE KILIN." Çok ilginç değil mi? Bizler Resulün namaz kıldığını görmediğimize göre, 1400 yıldır insanların bir birine rivayet yolla ulaşan bilgilerle namaz kılmamızın normal olduğuna nasıl inanırız? Araştırınız Allah'ın Resulünün, direk namazı şöyle kılacaksınız diye bir rivayet hadisini detaylı göremezsiniz. Rivayetler genellikle bir kişinin gördüğü ve ben Resulü şöyle namaz kılarken gördüm diye başlayan rivayetlerle anlatılır. ALLAH'IN VE RESULÜNÜN, BİZLERİ BU YOLLA NAMAZI ÖĞRENMEMİZİ İSTEYEBİLECEĞİNE İNANMAK AKIL VE MANTIK DIŞIDIR. ŞUNU HATIRLATMAK İSTERİM, GÜNÜMÜZDE MEZHEPLERİN ÖĞRETTİĞİ NAMAZI KUR'AN'DA ASLA BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH'IN EMRETTİĞİ BU ŞEKLİYLE BİR NAMAZ YOK. KUR'AN'DA ALLAH'IN İSTEDİĞİ, ÇOK DAHA BASİT VE KOLAY BİR NAMAZ VAR. Allah Bakara suresi 128. ayetinde, İbrahim peygamberimizin Kâbe de, Allah'a yaptığı dua üzerinde düşünelim şimdide.
Bakara 128: “Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. BİZE İBADET YERLERİNİ VE İLKELERİNİ GÖSTER. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”
İbrahim peygamberimiz Allah'a yakarıyor ve bizlere ibadet yerlerini ve buralarda yapmamız gereken ilkelerini-usullerini kurallarını göster, anlat diye dua ediyor. Örneğin Allah namaz kılın, dua edin bana diye emir verdiyse, İbrahim peygamberimizde nasıl kılacağı ne şekilde dua edileceği konusunda bilgi istiyor Allah dan. Demek ki şöyle demiyor, ey resulüm ben detayları sana bırakıyorum, ana hükmü ben veriyorum demiyor. Yada sizden öncekiler namazı nasıl kılıyorsa onlar gibi kılın hiç demiyor. BUNU SÖYLEMESİ MÜMKÜN DEĞİL, ÇÜNKÜ ALLAH SİZLERİ KUR'AN'DAN SORUMLU TUTUYORUM DİYE HÜKMÜNÜ VERİYOR. TEKRAR HATIRLATMAK İSTERİM, SALATI İSTER NAMAZ İSTER DUA OLARAK DÜŞÜNÜN, ALLAH'A KARŞI YAĞTIĞIMIZ ZİKİRDİR YARDIM DİLEĞİMİZDİR, ONA GÖSTERDİĞİMİZ SAYGIMIZDIR. Birisi şekilsel kıyam, rüku, secde ile diğeri ise her anımızda ve her ortamda yaptığımız duadır. Bazı arkadaşlarımız Kur'an'da namaz yok salat var diyerek, bugünkü kılınan namazın Kur'an'da olmadığını savunuyorlar. Tekrar etmek istiyorum, bugün mezheplerin şekillendirdiği namazın aynısını Kur'an'da elbette bulamayız. Allah'ın şekilsel salat/ namaz emri çok basit şekide örneğin Hac 26. ayette verilmiştir ve bakın nasıl bir namaz emri var.
“İBRÂHİM'E KÂBE'NİN YERİNİ GÖSTERİP ŞÖYLE DEDİĞİMİZ ANI HATIRLA: “BANA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMA, TAVAF EDENLER, ORADA KIYAMA DURANLAR, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZLE!” (Hac 26)
Allah'ın şekilsel olaral bizlerde istediği ve vakitlerinide Kur'an'da belirttiği namaz bu kadar açık ve kolay. Kıyamedenlerle yani Allah'ın huzurunda saygıyla durup, yine Allah'ın huzurunda rüku ve secde ederek AllahA dua edin ona bağlılığınız bildirin diyor. ALLAH'IN İSTEDİĞİ ŞEKİLSEL SALAT/NAMAZ BU KADAR BASİT. Bu ve buna benzer ayetler apaçık duruken namaz kuranda geçmez kıyam rüku ve secde nin farklı anlamları vardır dersek kendimizi aldatmış oluruz. hatırlatırım bu şekilsel ibadet, abdest alınarak yapılıyor. Bunada farklı anlamlar verip Allah'ın ne dediğini anlamak istemeyene sözüm yok. Hatırlatmak isterim Yahudileri ve Hristiyanları biraz detaylı araştırınız, onlarında bir kısmının kıyam, rüku ve secdeyle Allah'a DUA ve ibadet ettiğini göreceksiniz. Bu konu ne yazık ki çok farklılaştırılarak topluma anlatılmıştır.
Namaz kılmak bizden öncekilere de farz olduğu halde, bazılarının söylediği gibi, kılınışı ve nasıl dualar okuyacağımız ve rekât sayıları konusunda, Kur’an'ın hiçbir şey bahsetmediğini söyleyip, bu konudaki detayları, Allah'ın Elçisine bıraktığına inanmamız, Kur’an'a göre asla doğru değildir. Hac, zekat ve oruç konusunda en ince detaya giren Kur’an, neden namaz konusunda bizlere, gereken detayları vermesin? Bu konuyu Kur’an'ı bir bütün olarak düşünüp, ÖĞRENDİĞİMİZ RİVAYETLERİN ETKİSİNDE KALMADAN, bu konuya Kur’an'dan cevap arayalım, Allah'ın izniyle. Allah sizleri Kur'an'dan sorumlu tutuyorum diye hüküm verdiyse, her konuda kolay basit detay ve bilgide vermiştir. Namaz konusunda Kur’an'da detay yoktur diyenler, acaba Allah'ın Resulünün dine ilaveler yaptığını mı düşünüyorlar. Hani Allah ne diyordu bir ayetinde? BİZİM İNDİRDİKLERİMİZE, TEK KELİME KENDİ SÖZÜNÜ, BİZİM SÖZÜMÜZDÜR DİYE EKLESEYDİ, ONUN ŞAH DAMARINI KESERDİK, demiyor muydu? Allah'ın hükmüme hiç kimseyi ortak etmem dediği, ayetini de mi unuttuk?
Bizlere namazı anlatanlar, namazın farzı ve sünneti vardır diyerek, farzının Allah'ın Kur'an'da emrettikleri olduğunu, sünnetin ise Resulünün namazı kendisinin şekillendirdiğinden bahsedilir. Tekrar hatırlatmak isterim, Allah'ın Resulünden bizlere uşlaşan, namaz kılarken ellerinizi şöyle bağlayın, iki kere secde edin namaz bitiminde sağa sola selam vereceksin diye hiç bir hadisi yoktur. Kıldığımız namazı şekillendiren hadislerin tamamı, ben Resulü namaz kılarken ellerini şöyle bağladığını namaz bitimninde sağa sola yada yalnız sağa, hatta önüne selam vererek namazı bitirdiğini GÖRDÜM şeklindeki hadisler, günümüz namazın şeklini belirlemiştir. BUNLAR OLMADAN, NAMAZIMIZI BİLE KILAMAZDIK NASIL DERİZ? Aynı yanlış abdest alırken yapılır, abdestin farzı ve sünnetinden bahsedilir. İlginçtir su kıtlığı çektiğimizde, Diyanet abdest alırken su tasarrufu olsun diye, yalnız farzın emrettiği şekliyle abdest almanızda bir sakınca yoktur diye açıklama yapmıştı. İşte bizler İslam'ı kendi ellerimizle böyle zorlaştırıyoruz, istediğimizde o zorluktan vaz geçebiliyoruz. Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyorsa, emrettiği namaz konusunda da Resulü Kur'an'dan ne gördüyse onu yapmış ve ümmetine yalnız onu anlatmıştır. Unutmayalım Allah'ın Resulü ümmiydi, yani daha önce dini konularda hiç bir bilgisi yoktu ve Kitap Ehline de tabi değildi. Namazı yada herhangi bir ibadeti yaşarken, Farzı sünneti diye ayıramayız. DİNDE ALLAH IN ORTAĞI YOKTUR. LÜTFEN BU GERÇEĞİ UNUTMAYALIM. Allah Resulünün görev tanımını bizlere bildirirken ayetinde ne diyordu hatırlayınız. “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Allah'tan böyle bir görev alan Allah'ın Resulü, namazın nasıl yerine getirileceği Kur'an'da bahsedilmiyorsa, BANA BAKIN BEN NASIL NAMAZ KILARSAM, ÖYLE KILIN DERMİ? Asla mümkün değil.
Hani Allah Kur’an'ın ipine sarılın diyordu? Detayı olmayan bir ipe sarılmamızı istediğini, nasıl düşünürüz? Hani her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu. Sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, sorumlu olursunuz diye ikaz etmiyor muydu bizleri, ne oldu bu ayetlerin hükümleri? Lütfen dikkat, farkında olmadan inkârcı konumuna düşeriz, Allah korusun. ALLAH NAMAZ KILINAN BİR TOPLUMA NAMAZ EMRİNİ VERDİĞİ İÇİN, ZATEN SİZLER NAMAZ KILIYORSUNUZ, O BİLDİĞİNİZ NAMAZI KILMAYA DEVAM EDİN, ONUN İÇİN FAZLA DETAYA GİRMİYORUM KUR'AN'DA ASLA DEMEZ. ÇÜNKÜ BU KİTAP BU DİN, YALNIZ ARAPLARA DEĞİL, TÜM İNSANLIĞA İNDİRİLMİŞTİR. AYRICA BAŞKA KİTAP VE RESULDE GELMEYECEKTİR. ONUN İÇİN BİZLERİ İLGİLENDİREN TÜM DETAYLAR, BU KİTAPTA YAZIYOR OLMALIDIR MANTIĞINDAN YOLA ÇIKARAK DÜŞÜNMELİYİZ VE BU MANTIKLA NAMAZ KONUSUNA, KUR'AN IŞIĞINDA YAKLAŞMALIYIZ. Çünkü Allah bizleri Kur'an'dan sorumlu tutacağına hükmetmiştir. Bizlere Kur’an dışından gelen ve bir rivayete göre diye başlayan bilgilerin tümünü, hiçbir kontrolden geçirmeden kabul etmemiz, dinin asli unsuru yapmamız, bizleri büyük yanlışlara götürmektedir. Bu yanlışları yapmamızın en büyük etkisi, beşeri FIKIH inancı ve mezheplerdir. Kur’an'ı Allah ben koruyorum diyor, sormak isterim hiç sorgu sual etmeden, bizlere gelen bilgileri, rivayetleri kimler koruyor olabilir? Bizlere Kur’an benzeri, Allah'ın garantisini veren var mı aramızda? Allah Kur’an'ın ipine sarılın derken, neden yalnız Kur’an ipi demişte, başka kaynaktan söz etmemiş, bunu da sanırım çok iyi düşünmeliyiz.
Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, mezheplerin ve zamanla geleneklerin, namazın şekline yaptığı ilaveleri, yani FIKIH İNANCINI BİZLER DİN ZANNETMİŞİZ ve onları da Kur’an'da aramamızdan kaynaklanmaktadır. Kur’an'da bulamadığımızda ise BAKIN DEMEK Kİ HER ŞEY KUR’AN'DA YOKMUŞ, yazmıyormuş deme gafletine düşmemiz, bizleri yanıltmaktadır. Allah bizlere, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, namaz konusunda bizlerden istediklerini de SADE, KOLAY BİR ŞEKİLDE MUTLAKA KUR’AN'DA ANLATMIŞTIR, ÖNCE BUNU BİLMELİYİZ VE KUR'AN'DAN BU BİLGİLER IŞIĞINDA ARAŞTIRMALIYIZ. Çünkü bu kitabı Allah, yemin olsun ki, sizler için kolaylaştırdım diyor. Lütfen unutmayalım SALAT/NAMAZ/DUA ALLAH' A KARŞI SAYGIMIZI GÖSTERDİĞİMİZ, ONDAN YARDIM, ŞEFAAT DİLEDİĞİMİZ ÇOK ÖNEMLİ BİR ANIMIZDIR, ONA KARŞI SAYGIMIZI GÖSTERME YOLUDUR. NE YAZIK Kİ SALATI ÖZÜNDE YAŞAMADIĞIMIZ İÇİN PARÇALADIK VE İŞİMİZE GELEN NAMAZI ALDIK, ONUNDA İÇİNİ BOŞALTARAK, İLAVELER YAPARAK NAMAZ KILAN AMA ADALETSİZ DAVRANAN, NAMAZ KILAN AMA YARDIMDAN HAYIRDAN, İNSANLARA DESTEK OLMAKTAN UZAK BİR HALE DÖNÜŞTÜRDÜK. Gelin Kur’an'a birlikte bakalım, acaba bizden öncekilere de farz olan, SALAT edin emriyle Allah, bizlerden ne istiyor. Eğer salat kelimesini yalnız namaza indirgerde, yalnız Allah'a dua edip yalnız ondan yadım dilemezsek, yardım isteyecek beşeri kişiler edinirsek, Müslümanlar olarak birbirimize destek olmuyorsak, salatın gereğini yerine getirmiyoruz demektir. Toplum içinde salat yani dayanışmayı, yardımı gereği gibi yapmıyorsak, Allah'ın istediği salat yalnız namazla yerine getiriliyorsa, bizler o SALATIN/namazın hiç bir faydasını göremeyiz. Daha önce Rabbimiz bizleri nereye yönlendiriyordu, Kur’an'dan başka dine hüküm koyan kaynaklar var mı, onları Kur’an dan anlamaya çalışalım. LÜTFEN UNUTMAYALIM KIYAM, RÜKU VE SECDE İLE YAPMAMIZI EMRETTİĞİ SALATA BAŞLAMADAN ÖNCE, BİZLERİN YAPMASI GEREKEN TEMİZLİĞİ, YANİ ABDESTİ TARİF EDİYOR KUR'AN'DA. BUNDAN YOLA ÇIKARAK, DEMEK Kİ ALLAH KARŞIMA BU SALATI YERİNE GETİRİRKEN, TEMİZ ÇIKIN HUZURUMA DURUN DİYOR ŞEKLİNDE ANLAMALIYIZ VE BU SALATI NASIL YERİNE GETİRMELİYİZ, ONU RİVAYETLERDEN DEĞİL MUTLAKA KU'AN'DAN ARAYIP BULMALIYIZ.
Enam 104: Gerçek şu ki, size RABBİNİZDEN GÖNÜL GÖZLERİ GELMİŞTİR. KİM GÖRÜRSE KENDİSİ YARARINA, KİM KÖRLÜK EDERSE KENDİSİ ZARARINA... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
Yasin 11: SEN ANCAK O KURAN'A UYAN VE GÖRMEDİĞİ HALDE RAHMAN'DAN KORKAN KİMSEYİ UYARIRSIN. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele.
Araf 3: RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Nisa 105 : Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında ALLAH'IN SANA GÖSTERDİĞİ İLE HÜKMEDESİN DİYE HAK OLARAK İNDİRDİK. Sakın hainlere yardakçı olma.
Maide 67: EY RESUL! RABBİNDEN SANA İNDİRİLENİ TEBLİĞ ET. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun.
Enam 50: ….. YALNIZ BANA VAH YEDİLENE UYARIM BEN!"…..
Zühruf 43: Sen, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.
Yukarıdaki ayetleri elbette çoğaltabiliriz. Dikkat ediniz, Allah tamamında bizleri Kur’an'a sarılmamızı emrediyor. Kur’an için bizlere gelen, gönül gözü olduğunu söylüyor. O günkü yeni Müslüman olan toplumu da Resulüne yönlendirerek, Allah'a ve Resulüne inanın, çünkü Resulüm o Allah'ın kitabını sizlere tebliğ edecek, onun ardından gidin diyor. Sen ancak Kur’an'a inanan insanları uyarabilirsin, Rabbinizden size indirilen Kur’an'a uyun, onun berisinden başka velilerin ardına düşmeyin, sana Kur’an'ı insanlara onun la hükmedesin diye indirdik, SENDE İNSANLARA ONUNLA HÜKMET DİYOR RESULÜNE.
Sımsıkı sarılmamızı istediği bir rehberde SALAT/namaz, gerektiği kadar detaylı açıklanmamış olabilir mi? YOKSA BİZE KUR’AN DIŞINDAN ÖĞRETİLENLERİ, KUR’AN'DA BULAMADIĞIMIZ DAMI BİZLER BU YANLIŞI YAPIYORUZ? Ayetlerin ve namaz konusunun gerektiği gibi açıklanmadığına, detay verilmediğine inanmak, Kur’an'a saygısızlıktır, onu inkâr etmektir hatırlatırım. HATTA ALLAH'IN KİTABI İLE KAVGA ETMEK ONA KARŞI GELMEKTİR HATIRLATIRIM. ALLAH'IN KİTABI, HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR, HEPİMİZ RESULÜ DAHİL KUR'AN'A ALLAH'A MUHTACIZ UNUTMAYALIM. Önce yazımızın başında, İbrahim peygambere Hac yerini, Kabeyi ne maksatla yaptırdığını ve çevresinde bakın nasıl namaz kılmamızı istediğini bizlere anlatıyor, daha önce hatırlattım ama tekrar hatırlatmak istiyorum.
Hac 26: HANİ İBRAHİM’E EVİN (KÂBE’NİN) YERİNİ GÖSTERMİŞ (ŞÖYLE DEMİŞTİK): “BANA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMA; TAVAF EDENLER, AYAKTA İBADET EDENLER, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUT!
Bakara 125: Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık: TAVAF EDENLER, KENDİNİ İBADETE VERENLER, RÜKÛ-SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZLEYİN.
Ayeti okuduğunuzda, Allah İbrahim peygambere şu anda kıldığımız namazın, olmazsa olmazını ne kadar güzel anlatıyor. O evi benim için kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle. Demek ki Allah huzurunda saygıyla durulmasını, onun önünde saygıyla bağlılıklarını göstermek için eğilmesini ve yine ona saygıyla secde edilmesini istiyor. İşte namazın nasıl kılınacağının şekli izahı, o günde aynı, günümüzde de aynı, RESULLER ARASINDA NAMAZIN İBADETİN FARKLI YAPILDIĞINI DÜŞÜNMEK, BÜYÜK YANLIŞ OLUR. Çünkü Allah'ın sünnetinde değişiklik olmaz. FIKIH inancının dine, namaza ilavelerini lütfen Kur’an'da aramayalım. Ayrıca mezheplerini fıkıh inancının ilavelerini Kur’an'da görmediğimizde, sanki Kur'an'da bir eksiklik varmış gibide davranmayalım, büyük saygısızlık yapmış oluruz. Allah her konuda bizlere kolaylık sağlamıştır, ama mezheplerin FIKIH inancı bu kolaylıklara her konuda ilaveler yapmıştır, bunu anlamak mümkün değil. Namaz, Allah ile kulunun bir olduğu, onu andığı, zikrettiği, dua ettiği ondan yardım istediği, onun şanını yücelttiği andır. Lütfen bunu unutmayalım ve basite almayalım. Devam edelim Kur’an'a namaz konusunda bakmaya.
Ali İmran 43: EY MERYEM! RABBİNE GÖNÜLDEN İTAAT ET! SECDE ET; RÜKÛ EDENLERLE BİRLİKTE RÜKÛ ET!”
Bu ayette de Allah, Meryem anamıza sesleniyor ve bakın yine günümüzde Allah'ın huzuruna ibadete duruken ve saygıyla el bağladığımız, rükû ve secde ettiğimiz namazın kılınmasını anlatıyor bizlere, dikkat ederseniz bu emir Allah'ın Resulünden çok önceki bir zamana, daha Hz. İsa bile doğmamış döneme ait. İbrahim peygamberimiz zamanında dahi, namaz konusunda yapılması gerekenler aynı, KIYAMDA DUR, RÜKÛ ET, SECDE ET, ALLAHA DUA ET ZİKRET. LÜTFEN AYETLERDE, SALAT/NAMAZ İLE İLGİLİ AMACI YANİ BİZLERDEN İSTENENİ ANLAYALIM. YAPMAMIZ GEREKEN ALLAH'A BAĞLILIĞIMIZI GÖSTERMEK VE YALNIZ ONDAN YARDIM DİLEMEK. Devam edelim Kur’an'a bakmaya.
Hac 77: Ey iman edenler! RÜKÛ EDİN, SECDE EDİN; Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz.
Furkan 64: Onlar, Rablerine SECDE EDEREK VE KIYAMA DURARAK GECELERLER.
Fetih 29: Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. SEN ONLARI RÜKÛ EDER, SECDEYE KAPANIR HALDE GÖRÜRSÜN. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar……….
Şuara 218–219: O ki görüyor SENİ KIYAM ETTİĞİN ZAMAN, SECDE EDENLER ARASINDA dönüp dolaşmanı da.
Tevbe 112: O tövbe edenler, o ibadet edenler, o ham dedenler, o oruç tutanlar, O RÜKÛA VARANLAR, O SECDEYE KAPANANLAR, o iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırı koruyanlar... Müjdele o müminleri.
Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda, sanırım sizde namazın olmazsa olmazı olan ve Allah'ın tarif ettiği namazın, KIYAM ETMEK yani onun huzurunda saygıyla durmak, RUKÜ ETMEK yani onun önünde saygıyla eğilerek boyun eğdiğimizi göstermek, SECDE ETMEK yani onun yüceliği önünde secdeyle yerlere kapanmak, ona teslim olmak namazın şekli boyutuymuş, çok açıkça anlatıyor Kur’an. Bu namaz şekli, İbrahim peygamberden bu yana aynı, hiç değişmemiş. Bunun dışında olanlar, mezheplerin ve fıkıh inancının ilaveleridir. Yani beşeri ilavelerdir. Bunlar olmazsa, namazımızı kılamayız nasıl deriz?
Demek ki namazı Allah, Kur’an'da anlatmıyor demek, çok büyük bir yanlış olduğu anlaşılıyor. Şimdide namazlarımızda ne okuyacağımız da Kur’an'da yazmaz, hadisler olmasa namazımızı bile kılamazdık, sözlerine bakalım. Gerçekten Kur’an namazlarımızda neler söyleyeceğimizi ne okuyacağımızı, nasıl Allah ile iletişim kuracağımızdan, ondan yardım isteyeceğimizden bahsetmiyor olabilir mi? Yoksa günümüzde bu duaları okumadığımızda, namaz kabul olmaz diyenlerin, büyük bir yanılgı içinde olduğunu mu söylüyor Kur’an.
Müzzemil 20:…… O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! SALATI/Namazı/duayı yerine getirin! Zekâtı verin.
Bakara 45: ALLAH’TAN SABIR VE SALÂT İLE YARDIM İSTEYİN! ANCAK BU HUŞÛ DUYANLARDAN BAŞKASINA AĞIR GELİR.
Bakara 153: Ey iman edenler! SABIR VE SALAT/DUA İLE YARDIM ELDE ETMEYE ÇALIŞINIZ. ÇÜNKÜ ALLAH, SABREDENLERLE BERABERDİR.
Ali İmran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde SECDELERE KAPANMIŞ OLARAK, ALLAH’IN AYETLERİNİ OKURLAR.
Sanırım yukarıdaki ayetler, bu sorumuza da gereken cevabı veriyor. Ayrıca Kur’an'da nasıl yardım dileyeceğimiz konusunda da, birçok ayet örnekleri veriyor. Namazda okuduğumuz ayetlerin lütfen Türkçesine bakın, neredeyse hepsinin dua ayetleri olduğunu göreceksiniz. Hani namazlarımızda ne okuyacağımız yazmıyordu Kur’an'da? Demek ki Kur’an'ı anlayarak, düşünerek okumadığımızda, ya da taraflı ve yanlı okuduğumuzda, bizleri Allah'ın doğru yolundan saptırmaları ve asla düşünmememiz gereken şeyleri düşünmemiz, kaçınılmaz olacaktır. BİZLER KUR'AN'I OKUMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE, NAHL SURESİ 98. AYETİN GEREĞİNİ ÖNCE YERİNE GETİRMELİYİZ. DAHA SONRADA YALNIZ ALLAH'A GÜVENİP DAYANARAK KUR'AN'I OKUMAYA BAŞLARSAK, TÜM GERÇEKLERLE MUTLAKA BULUŞURUZ. https://hakyolkuran1.blogspot.com/2019/07/nahl-suresi-98-ayet-uzerinde-dikkatle.html
Namaz konusunda, Allah'ın farz hükümleri dışında, sünnet adı altında bugün bazı ilaveler vardır, bunlar her mezhepte farklıdır. Bunların olmasının bir zararı da elbette yoktur, tabi Kur’an'ın hükümlerine ters düşmemek şartıyla. YANLIŞ OLAN, BUNLAR OLMASAYDI, BİZLER NAMAZIMIZI KILAMAZDIK DEMEKTİR. Sanırım şimdide bu satırları okuyan bazı kardeşlerim, eeeee bakın namazımızı kaç rekât kılacağımızda yazmıyor, bu durumda ne yapacağız dediklerini duyar gibiyim. Bu konuya açıklık getirmeden önce, Kur’an'da kısaltılmış namazın, bizzat Allah'ın Resulü tarafından kıldırıldığı örneği vardır ona bakalım.
Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara SALAT/NAMAZ kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle NAMAZA dursun; silahlarını da alsınlar. BUNLAR SECDEYE VARINCA, DİĞERLERİ ARKALARINDA BEKLESİNLER. SONRA NAMAZ KILMAMIŞ DUA ETMEMİŞ OLAN DİĞER GRUP GELİP. SENİNLE BİRLİKTE KILSINLAR. ………
Nisa 101: Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, SALATI/NAMAZI , DUAYI KISALTMANIZDA, SİZİN İÇİN BİR SAKINCA YOKTUR. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır.
Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, SALATI NAMAZI, DUAYI TAM BİR BİÇİMDE YERİNE GETİRİN. SALAT/NAMAZ,DUA, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.
Yukarıdaki ilk ayet örneğinde, bizzat Resulün imamlığında yapılıyor ve dikkat ederseniz, zor bir anımızda kılınan namazın, duanın ilk secde de bittiğini görüyoruz. Buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle, kısaltılmış namaz bir rekâttır. Allah hiçbir detay vermeden, istenileni anlatıyor. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anımızda, tedirgin durumumuzda namazı, duayı kısaltabileceğimiz kolaylığını, çok şükür Rabbimiz bizlere veriyor. Namazımızı kısa tutabileceğimizin örneğini veren Rabbimiz, eğer normal şartlarda istediği bir uzunluk ya da rekât sayısı olsaydı, onunda hükmünü bizlere kesinlikle verirdi. SİZCE ALLAH VERMEDİĞİ BİR HÜKÜMDEN, BİZLERİ SORUMLU TUTAR MI? Dikkat ederseniz verilen namaz örneğinde, namazın bitişinde, günümüzde verdiğimiz selamdan bahsedilmiyor. Çünkü onlar farz olanlar değil, daha sonra geleneklerin ve mezheplerin, FIKIH İNANCININ ilaveleridir. Zaten sorduğunuzda bunların sünnet olduğu, farz olmadığı söylenir. Kur'an'a ters düşmüyorsa, bunları yapmanın yada yapmamanın, hiçbir sakıncası da elbette yoktur.
Namazın bitimindeki selam konusunu, mezheplerde ve rivayet hadislerde araştırdığımızda, çok farklı bilgilere ulaşırız. Bir kısım hadislerde, Resulün her iki tarafa selam verdiğinden bahsedilir. Bir kısmında yalnız sağ tarafa selam verdiğini ve namazı bitirdiğini söyledikleri gibi, yalnız önüne selam vererek, namazını bitirdiği de rivayet edilir. Hepside bugün elimizde olan, Kütüb-i sitede geçer. Acaba hangisi Resulün uygulamasıdır diye kendimize sorduğumuzda, sanırım tedirgin oluruz. Uydudan diğer Müslüman ülkelerin, namaz kılışlarındaki farklılıkları izlerseniz, ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız. Bizzat ben Mekke Medine arasında otobüsle seyahat ederken, ikindi namazı için mola verdiğimiz bir camide, imam yalnız sağa selam vererek namazı bitirdi. Çok ilginçtir, bir kısım Müslümanların, namaz kılarken, kıyam halinde eller açılıp, namazda dua eder şeklinde, kıyam da durduklarını da görebilirsiniz. Hatta kıyamdayken elde Kur’an okuduklarına da şahit olursunuz. Kıyamda ellerin yana salıverilmiş şeklinde namaz kılmaları da, mezheplerin farklılıkları arasındadır.
Gördüğünüz gibi mezheplerde namaz kılma, şekil bakımından hepsinde farklılıklar arz eder, ama farzlarda yani Allah'ın emrinde hiçbir değişiklik, farklılık yoktur. Sorduğunuzda Allah'ın Resulü böyle kılarmış derler. İŞTE RİVAYETLERİ FARZLAŞTIRMANIN TEHLİKESİ, BURADA DAHA İYİ ANLAŞILIYOR. Kendilerine sorduğumuzda hepsi Resul böyle kılarmış, diye kendilerini savunurlar. Rivayet hadisleri örnek gösterirler. Acaba kimin söylediği doğrudur sizce? EN AZ HATA YAPMAK İSTİYORSAK, LÜTFEN YALNIZ ALLAH'IN İPİNE SARILALIM. ALLAH BİZLERE, NAMAZIN DETAYLARINI KENDİ KORUMASINDA Kİ KUR’AN'DA BİLDİRMEYİP, BİZLERİ RİVAYETLER YOLUYLA BİLGİLENDİRMİŞ OLABİLİR Mİ? LÜTFEN BÖYLE DÜŞÜNCELERE KAPILMAYALIM, DOĞRU OLMAYAN BİLGİLERE İNANMAYALIM.
Hatırlayınız lütfen, Allah emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, sizleri sorumlu tutarım diyordu. Bu durumda en emin, en garantili yol hangisidir? İmanımızı, inancımızı nereden öğrenmeliyiz diye kendimize mutlaka sormalıyız. Bu sorunun doğru cevabını, Kur’an dışından arayanların yanılgıda olacağını, Yaradan birçok kez ayetlerinde bizlere anlatıyor. Tam bu esnada sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bu konu ile ilgili bir yazıma, bakın bir kardeşim, bana nasıl bir cevap vermişti.
"BENİM ELİMDE 6 CİLTLİK, BİLMEM KAÇ BİN SAYFA SİYER KİTABI VAR..ORADA CEBRAİL ALEYHİSSELAMIN PEYGAMBERİMİZE NAMAZ KILMAYI GÖSTERDİĞİ YAZIYOR.. CEBRAİL BİR MELEK VE PEYGAMBERİMİZ (SAV) İLE ALLAH'IMIZ ARASINDA ELÇİ…"
Bu kardeşimiz namazın kılınışını, Cebrail'in Allah'ın Resulüne öğrettiğini, dini bugün bizlere anlatan, ciltlerce dolusu FIKIH KİTAPLARINDA yazdığını söylüyor. Bunu söylemesine söylüyoruz ama neden şu soruyu kendimize sormuyoruz. Allah namazın kılınışının detaylarını, neden Kur’an'da açıklamayıp, özellikle Resulün bizzat kendisinin öğrenmesini, Cebrail aracılığıyla sağlamıştır? Hani Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, Kur'an'ın ipine sarılın, biz her konudan nice örnekler verdik ki anlayasınız Kur’an'da diyordu. ALLAH'IN RESULÜ BU ÇOK ÖNEMLİ DETAYLARI, NEDEN KUR’AN'A GEÇİRMEDİ? Haşa Kur'an'ı eksikmi bıraktı? Bu sözlere nasıl inanırız. Allah'ın bizleri sorumlu tuttuğuna hükmettiği kitapta, nasıl olurda namazın detayları olmaz. Allah'ın Resulü namaz konusunda aldığı bilgileri, nasıl olurda Kur’an'a geçirmediğini söyleriz ve buna inanırız. Ayetleride Cebrail Resule iletti, ama hepsi kayda geçirildi ve Allah'ın korumasında Kur'an'da yazıyor.
Düşünebiliyor musunuz buna inanmakla, yüzlerce ayeti görmezden gelmiş, üstünü örtmüş oluyoruz. Allah Cebrail yoluyla Elçisine ilettiği her konunun, Kur’an'a geçirilmesini ve tebliğ edilmesini bizzat kontrol ettiğini belirtmiştir Kur’an'da. Kısaltılmış namazın bizim anlayışımızla, bir rekât olduğunu Kur’an örneğinde de görüyoruz. Normal durumlarda kılacağımız rekât sayısı neden zikredilmemiş, bunu hiç düşündünüz mü? Yüce Rabbimiz yemin ederek, sizler için bu kitabı kolaylaştırdım hükmünün, bir tezahürünü görüyoruz. NAMAZIMIZI KAÇ REKÂT YA DA UZUNLUKTA KILACAĞIMIZI, ALLAH BİZLERE BIRAKMIŞTIR VE BİZLERİ BAĞLAYICI BİR HÜKÜM BU KONUDA ASLA VERMEMİŞTİR. Sizce açıkça vermediği bir hükümden, Allah bizleri sorumlu tutar mı? Hatırlatırım, sizleri Kur’an'dan sorumlu tutuyorum diyordu. Camide toplu klınacak bir namazda, cemaat imama uyar ve hiç bir sorun çıkmaz. Hatırlatırım Kur'an'da toplu namaz, yanlız CUMA namazı geçer.
Bakın ne diyor Rabbimiz, SÜKÛNET BULDUĞUNUZDA, NAMAZI TAM BİR BİÇİMDE YERİNE GETİRİN. Eğer bu sözlerden, yani tam bir biçimde yerine getirin sözünden, belirli bir kalıp ve şekil ya da belli bir rekât anlaşılsaydı, Allah her şeyden nice örnekleri verdim diyorsa, onu da açıkça bizlere, sorumlu olduğumuz kitapta söylerdi. Demek ki kılacağımız namazlarda, rekât sayısını da Allah bizlere bırakmıştır. TAM BİR BİÇİMDE YERİNE GETİRMEK, HUŞUYLA RABBİN HUZURUNA DURUP, ONU TESPİH ETMEK VE ONDAN YARDIM İSTEMEKTİR. Bakın namazı Rabbimiz ne için bizlere emretmiş?
Ankebut 45: Kitap'tan sana vahyedileni oku! SALATI/NAMAZI/DUAYI YERİNE GETİR! ÇÜNKÜ SALAT/NAMAZ/DUA, ÇİRKİNLİKLERDEN VE KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAR. ELBETTE Kİ, ALLAH'IN ZİKRİ/KUR'AN'I DAHA BÜYÜKTÜR! Allah, neler yaptığınızı biliyor.
Ta-ha 14: “Gerçek şu ki, Allah Benim; Benden başka İLAH yok; o halde, yalnız Bana kulluk et; ve BENİ ANMAK İÇİN SALÂTTA DEVAMLILIK VE DUYARLIK GÖSTER!
Bizlere SALAT IN/namazın, dua nın ne maksatla emredildiğini, bakın ne kadar güzel açıklıyor ayetler. Salat bizleri hayâsızlıktan ve kötülüklerden alıkoyacağını belirtiyor. Demek ki huşuyla kendimizi vererek, ne kadar çok namaz kılarsak, Allah'a dua edersek ve Allah'ın rızasını kazanmak için zekat verip yardımda bulunur ve birbirimize destek olursak, o kadar Allah'a yakın olur, kötülükten uzak kalırız. Hatırlayınız Resulün, bazen saatlerce namaz kıldığını, secdede dahi uzun kaldığı anlatılır. Tabi SALATIN gerçek anlamını bilmeden yalnız namaz kılar, ayetlerin anlamını bilmeden okursak, bu güzelliklerinden de istifade edemeyiz. YANİ NAMAZIN ÖZÜNE VAKIF OLAMADIYSAK, O NAMAZ BİZİ KÖTÜLÜKLERDEN HAYASIZLIKTAN ASLA UZAK TUTMAZ.
Cami kültürü zamanla toplumda yaygınlaştıkça, rekât sayılarının toplumlarca belirlenmesi, camilerde bir kargaşayı önlemiş olabilir, elbette hiçbir sakıncası yoktur, ama Kur’an gerçeklerini anlamak ve bilmek şartıyla. Tekrar ediyorum, Allah Kur’an'da toplu kılınan namaz olarak yalnız CUMA namazından bahseder. Normal vakit namazlarımızda, çağrılmaktan bahsetmez, nerede olursak olalım, VAKTİ GİRDİĞİNDE NAMAZINIZI KILIN DER. Allah Kur’an'da her şeyi yazmamıştır, bir kısmını da hüküm vermek için Resulüne bırakmıştır diyenlere, özellikle aşağıdaki ayeti hatırlatmak istiyorum. Bakın Allah'ın Resulü bazı konularda hüküm isteyenlere, bizzat kendisi nasıl cevap vermesini istiyor ALLAH?
Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. HÜKÜM YALNIZ VE YALNIZ ALLAH'INDIR. HAKKI O ANLATIR. AYIRT EDİP ÇÖZÜM GETİRENLERİN EN HAYIRLISI O'DUR.
Değerli dostlar, bakın Allah Resulüne, deki onlara diyerek bizlere ne söylemesini istiyor, hala düşünmeyecek miyiz? Allah'ın Resulü, sizin istediğiniz hüküm benim yanımda değil, yani ben hüküm veremem diyor. Ben Rabbimden gelen bilgileri, hükmü sizlere aktarırım. HÜKÜM YALNIZ VE YALNIZ ALLAH'IN DIR diyor, hakkı o anlatır ve ayırt edip çözüm getiren, detaylandıran, anlatan yalnız Allah'tır diye apaçık belirtiyor. HÜKMÜ VERENİN, NASIL UYGULANACAĞINI DA AÇIKÇA BİLDİRMEMİŞ OLABİLECEĞİNİ, NASIL DÜŞÜNÜRÜZ. Hatırlayınız Lütfen, Kur'an'ı açıklamak bize düşer demiyor muydu Allah? DEĞERLİ DOSTLARIM NAMAZIN NASIL KILINACAĞINI, LÜTFEN KUR'AN'DAN ÖĞRENELİM. GÜNÜMÜZDE KILINAN NAMAZI KUR'AN'DA GÖREMEDİĞİMİZDE, BİR KISIM MÜSLÜMAN, NAMAZ YOK DEYİP ÇIKIYOR. BİR KISMIDA ALLAH'A SAYGISIZLIK YAPARAK, NAMAZIN DETAYINI ALLAH VERMEMİŞ, RESULÜN HADİSLERİ OLMASAYDI NAMAZIMIZI BİLE KILAMAZDIK DİYEREK, ALLAH'A SAYGISIZLIK YAPIYORUZ.
Sanırım Allah'ın Resulü için, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek, belki de bilmeden, Allah'ın Resulüne saygısızlık edenler, dilerim birazcık bu ayetten yanlış yaptıklarını anlayabilirler. Çünkü Allah ayetinde, BEN HÜKMÜME KİMSEYİ ORTAK ETMEM, biz kitap da hiçbir eksik bırakmadık diyorsa, bu uyarıları dikkate alalım. Lütfen şu konuyu hepimiz, dikkatle düşünelim. Diyelim ki namaz konusunda gereken bilgiler Kur’an'da yok, peki niçin Resul sağlığında, bizlere gereken bu bilgileri yazdırmamıştır? Hadislere dikkat ediniz, hepsi bir rivayete göre diye başlar ve bir kişinin duyduğunu, bir başka kişiye ya da kişilere nakledilmesi şeklindedir. Dört halife devrindende, hadis kitapları günümüze gelmemiştir. Hadislerin yazımı Resulün vefatından yaklaşık 200 yıl sonra toplanmaya başlandığı rivayet edilir.
Daha da ilginci aynı konuda çok farklı kişiler, Resulün bahsedilen konuda çok farklı namaz kıldığını rivayet etmişlerdir. Acaba hangisi doğru, bilen ve bizlere garanti veren var mı? Resulün namaz kılarken, Kur’an'ın bahsetmediği ve bizlerin sorumlu olduğu bir konu olsaydı, sizce tüm bu bilgileri yazılı olarak, sağlığında bizlere Kur’an'ın yanında iletmez miydi? Elbette iletirdi. Ama böyle bir kitap, bilgi Resulün devrinden bu güne ulaşmamıştır. HEPSİ YÜZLERCE YIL SONRA DERLENEN, YAZILAN RİVAYETLERDİR, BU GERÇEĞİ LÜTFEN UNUTMAYALIM, GÖZ ARDI ETMEYELİM. UNUTMAYLIM ALLAH KUR'AN'I BEN KORUYORUM DİYOR. KUR'AN NAMAZ KONUSUNDA DETAYLI OLMASAYDI, RİVAYETLERE ALLAH BİZLERİ MUHTAÇ ETSEYDİ, YALNIZ KUR'AN'IN KORUNMASININ NE ÖNEMİ OLURDU, BUNUDA MI AKIL EDEMİYORUZ? Hadis yazımını, Resul sağlığında önce serbest bırakılmış, daha sonra yanlış sözlerle, anlamını değiştiren ilavelerle iletildiğini, nakledildiğini gördüğünden, Resulün kendisinden hadis/söz naklini yasaklamıştır. Daha sonra Allah'ın Resulü serbest bırakmıştır diyenlere, dört halife devrinin tamamında, hadis yazımı ve nakli ile ilgili yasağın, nasıl devam ettirildiğini araştırmalarını öneririm.
Ben sizlere Kur’an'dan, Allah'ın ayetlerinden açıkça anladıklarımı aktardım, SİZLERİ DÜŞÜNMEYE DAVET ETTİM. Bu yazdıklarım benim imtihanımdır yalnız beni bağlar. Sizlere düşen benim söylediklerimi Kur’an süzgecinden geçirmeden, yani Kur’an ile karşılaştırmadan kabul etmek olmamalıdır. İmtihanında gereği, bu değil midir zaten. Kur’an'ı rivayetler den ve sanı bilgilerden istifade ederek anlamak ve yaşamak yerine, yine Kur’an'ın diğer ayetlerinden faydalanarak, anlama yolunu seçmeliyiz. Çünkü Kur’an kendisini anlatan, açıklayan eşsiz bir nurdur. Böyle yaparsak, en az hata yapan Allah'ın azınlık halis kulları arasında oluruz.
Bende bir beşerim elbette hata yapabilirim, ama ben Allah'ın ayetleri ile anlamaya ve onun söylediği gibi ayetleri düşünmeye, hakka batıl karıştırmamaya, elimde Kur’an aklım ile iman etmeye çalışıyorum. Bu yolu öneren Yüce Rabbimiz dir unutmayalım. YA ALLAH'IN AYETLERİNİ BEN ANLAYAMAM DİYEREK, DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMAYACAĞIMIZ BEŞERİN RİVAYET VE SANI SÖZLERİNE HİÇ DÜŞÜNMEDEN İNANSAYDIM, İMANIMI BAŞKALARININ ELLERİNE BIRAKSAYDIM, BENİM HATA YAPMA RİSKİM VE DOĞRUYA ULAŞMAM SİZCE NASILOLURDU? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Allah yardımcımız olsun, gerçekten gözlerimizi kapatmış yürüyoruz bir meçhule. Allah'ın verdiği aklı ise hiç kullanmıyoruz. Çünkü içi o kadar yanlış ve boş bilgilerle doldurulmuş ki, doğru bilgiyi içine koyacak yer kalmamış. ZORLA SOKULAN DOĞRU BİLGİ İSE, DAHA ÖNCE METABOLİZMANIN ALIŞIK OLDUĞU YANLIŞ BİLGİLERE GÖRE YAPILANDIRILDIĞINDAN, DOĞRU BİLGİLER KABUL EDİLMEYİP, NE YAZIK Kİ DIŞARIYA ATILIYOR.
DAHA AÇIKÇASI GÜNÜMÜZDE DOĞRULAR YANLIŞ, YANLIŞLAR DOĞRU GÖRÜNÜR OLMUŞ TOPLUMA. Doğruları anlatmak, Kur’an dan örnekler vermek bile artık yeterli gelmiyor. Çünkü Rehber Kur’an, yüksek bir yere asılmış, beşerin rivayet kitapları İslam dininde rehber olmuş. Daha doğrusu Resulün hesap günü söyleyecek sözü gerçek olmuş. KUR’AN TERK EDİLMİŞ, RİVAYET VE SANI BEŞERİ FIKIH İNANCI, DİN DİYE YAŞANIR OLMUŞ. Elbette Kur’an konusunda yazılmış, birçok âlimin kitaplarını okumalıyız, araştırmalıyız. Hepimiz Kur’an'ı aynı kapasitede anlayamayız. ÇABAMIZ NİSPETİNCE ANLARIZ. AMA BİZLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN, ÖNCE BİZZAT KUR’AN'I ANLAYARAK DÜŞÜNEREK OKUMAK, ONUN ÖZÜNE İNMEK VE ÜZERİNDE DÜŞÜNMEK OLMALIDIR. DAHA DOĞRUSU BİZLER ÖNCE KUR'AN İLE BULUŞMALI VE ONUNLA TANIŞMALIYIZ. Çünkü Allah Kur'an'ın, bizlerin gönül gözlerini açacağını söylüyor. Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum BU KURAN' I DEVRE DIŞI TUTTULAR.
Allah'ın Resulü bu ayeti ilk tebliğ aldığında, sanırım çok üzülmüştür. Çünkü kendisine tabi olan Müslüman toplum, kendisinden sonra Kur’an'ı devre dışı bırakarak, tıpkı cahiliye döneminde olduğu gibi, atalarının inancını sanı ve rivayetlerle yaşayacağını daha sağlığında öğreniyor. Sizce bunu duyan Allah'ın Resulü, Kur’an'ın dışından dine, tek kelime ilave ederek, bunlarda benim hadislerimdir, Kur'an'ı ancak bunlarla anlayabilirsiniz der mi? Asla mümkün değil. İşte bunun içindir ki Allah'ın Resulü bakın ne söylediği rivayet ediliyor.
"Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber: “ALLAH’IN KİTABINDAN BAŞKA KİTAP MI İSTİYORSUNUZ? SİZDEN EVVELKİ MİLLETLER ALLAH’IN KİTABI YANINDA BAŞKA KİTAPLAR YAZDIKLARI İÇİN YOLDAN ÇIKTILAR.”
El Hatib, Takyid 33
4106 - el-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab radıyallahu anh anlatıyor: "Zeyd İbnu Sabit Hz. Muaviye radıyallahu anhüma'nın yanına girmişti. Hz. Mu'aviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muaviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. Zeyd müdahalede bulunarak Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, HADİSLERİNDEN HİÇ BİR ŞEY YAZMAMAMIZI EMRETMİŞTİ" DEDİ. BUNUN ÜZERİNE HZ. MUAVİYE YAZILANI DERHAL İMHA ETTİ."
Ebu Davud, İlm 3, (3647).
Rivayet hadislerden örnek verdiğimde, sen hadisleri inkar ediyorsun, işine geldiğinde örnek veriyorsun diyorlar. Kur'an'ın onayladığı doğru bilgi, rivayet olmaktan çıkmış demektir. Onun içinde örnek vermekte hiç bir sakınca yoktur. Ne yazık ki günümüzde, toplumu Kur’an ile uyarmaya kalkanlar, Resul düşmanı ilan ediliyor. Sen peygamberimizi devre dışımı bırakıyorsun sözleri ile hiç bir ayrım yapmadan, Kur'an'ın onayını almadan tüm rivayetler koruma altına alınıyor adeta. Allah'ın Resulü yalnız Kur’an'ı tebliğ ettiği ve yalnız Kur’an ile hükmetme görevini aldığı ayetlerin üstü örtüldü, sırf atalarının itikatlarını yaşayabilmek adına. Namaz Allah ile bizlerin bir olduğu andır. RABBİMİZE ŞÜKRANLARIMIZI, İSTEKLERİMİZİ, DİLEKLERİMİZİ, ÜZÜNTÜLERİMİZİ İLETECEĞİMİZ ÇOK ÖNEMLİ BİR İBADETİMİZDİR. Namaz Allah'ı zikirdir, tespihtir. Namaz Allah'a açılan yoldur kapıdır. Namazı, salatın tüm şartları ve emirleri ile birleştiğinde, gerçek namazın faydasını görebiliriz, lütfen unutmayalım. Bizler bu kapıdan girerek, Rabbimize istediğimiz niyazda bulunur, istediğimiz isteklerimizi Rabbimize sunabiliriz. Allah buna sınır getirmeyip, YALNIZ BASİT BİR ŞEKİLDE, ŞEKLİNİ BELİRLEMİŞSE, lütfen kendi nefislerimizde, beşeri fıkıh inançlarımızda şekillendirdiğimiz namazı, olmazsa olmaz diye sunmayalım, hata ederiz.
Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Çünkü KUR'AN ADETA YETERSİZ, DETAYSIZ KABUL EDİLEREK TERK EDİLDİ. Çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. Batıl, sanı ve rivayetler öyle güç kazanmış ki günümüzde, Kur’an din ve imanımızı yaşamamız için, yeterli açıklamanın olmadığı, herkesin anlayamadığı bir rehber olarak, yüksek bir yere asıldı. Böyle yaparak ona, saygı gösterdiğimizi zannediyoruz. Allah bizleri affetsin. Lütfen Allah'ın bizleri uyardığı ve Kur'an'a davet ederek, asla onun sınırları dışına çıkmamızı engellediği ayetleri hatırlayalım. Anlatmak istediğim konuyu, çok daha iyi anlayacağınıza inanıyorum.
"KENDİLERİNE OKUNAN KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ?" (Ankebut 51)
"ALLAH’TAN VE O’NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?" (Casiye 6)
"O HALDE KUR'ÂN'DAN SONRA HANGİ SÖZE/HADİSE İNANACAKLAR." (Araf 185)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/