Bir yazımda Fıkıh konusunu ele almış ve fıkıh anlayışının toplumu Kur’an'dan uzaklaştırdığını, İslam'ı yanlış anlamamıza neden olduğunu söylemiştim. Bu yazımda da, bu tehlikenin neler olduğuna örnekler vererek, konunun daha iyi anlaşılmasına vesile olmaya çalışacağım. İslam'ı cemaat, tarikat eksenli yaşayan din kardeşlerime, yalnız Kur’an diyenler Müslüman değildir diye karşı çıkarlar. Kur’an tek kaynaktır diyen kişilerde samimiyet olmadığını, bu kişilerin Kur’an'a da inanmadıklarını söylerler. Tabi tüm bu düşünce ve sözlere delil, mezheplerin beşeri fıkıh inancından gösterilir. Bu delillere kanıt Kur’an'dan aranır ama ayetler ne yazık ki çarpıtılarak, hatta bir çok ayetin tam tersi anlamlar verilerek hurafe ve batıla kanıt yaratılır. Bakın mezheplerin fıkıh inancı bizlere nasıl bilgiler veriyor, Kur’an bu sözlere nasıl cevaplar veriyor.
"PEYGAMBERİN HARAM KILMASI, ALLAH’IN HARAM KILMASI GİBİDİR." [Tirmizi]
"YALNIZ KUR’AN DA Kİ HELAL VE HARAMI KABUL EDERİM DİYENLER ÇIKAR. İYİ BİLİN, PEYGAMBERİN HARAM KILMASI, ALLAH’IN HARAM KILMASI GİBİDİR." [Tirmizi, Darimi]
"BAZI KİBİRLİ KİŞİLER ÇIKACAK, “ALLAH KUR’AN DA BİLDİRİLENDEN BAŞKA BİR ŞEYİ HARAM KILMADI” DİYECEK. YEMİN EDERİM Kİ, BENİM DE EMRETTİĞİM, YASAKLADIĞIM, KOYDUĞUM HÜKÜMLER VARDIR. BUNLARIN SAYISI KUR’AN DA Kİ HÜKÜMLERDEN DAHA ÇOKTUR." [Ebu Davud]
"YAKINDA, “ALLAH’IN KİTABININ DIŞINDA UYACAĞIMIZ BİR ŞEY TANIMIYORUM” DİYENLER ÇIKACAKTIR. [Ebu Davud]
Bu sözleri, Allah'ın Resulü söylemiş gibi anlatmak iftiradır, Kur'an'a şirk koşmaktır ve büyük günahtır. Önce bunu hatırlatmak isterim. Çünkü Allah'ın elçisi, ben söylemediğim halde, kim bu söz Resulün sözüdür derse, cehennemdeki yerini hazırlasın diye bizleri uyarmıştır. Gelin bu sözlerin Resulün sözü olup olamayacağını, Kur’an'dan anlamaya çalışalım. Gerçekten Allah'ın Resulü, tıpkı Allah'ın haramlar koyduğu gibi helal, haram koyma yetkisi var mıdır? Eğer varsa Resulün, dinde Allah'ın hüküm ortağı olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Hâlbuki Allah Kehf suresi 26. Ayetinde, KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ DİYORDU. Bu ayeti unuttuk mu, yoksa üstünümü örttük. Casiye 6. Ayetinde de, o günkü toplumu uyararak, ALLAH'TAN VE ONUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR diyerek, Allah'ın kitabından başka inanacağımız, hiçbir bilginin olmadığını fark edemiyor muyuz? Maide 49. Ayetinde Allah elçisine hitaben, SEN DE ARALARINDA, ALLAH'IN İNDİRDİĞİYLE HÜKMET, ONLARIN KEYİFLERİNE UYMA uyarılarını da mı unuttuk. Yine Enam suresi 48. Ayetinde, BİZ, RESULLERİ ANCAK MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ dediği halde, ne yazık ki hurafe inançlarımızı aklayabilmek adına, yüzlerce ayeti görmezden gelip, birçok ayetinde anlamını değiştirerek, Allah'ın Resulünü dinde tıpkı Rabbimiz gibi, hüküm koyan dine ilaveler yapan konumuna getirmekten çekinmiyoruz. Enam suresi 19. Ayetinde, deki onlara diye başlayarak, bakın ne söylüyor Allah'ın Resulü.
"BU KUR'AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM." Bunca ayetleri okuyup iman ettik dedikten sonra, bizler ne diyoruz. Allah'ın Resulü Kur’an ayetleri gibi dine hükümler, helal, haramlar koymuştur ve Allah bu yetkiyi Resulüne vermiştir. Bakın yukarıda Resulün hadisleri diye nakledilen sözler, bu ayetlerle uyum sağlıyor mu? Ayette Resul bizleri, yalnız Kur’an ile uyarma görevi aldığını, daha nasıl söylesin. Yalnız Kur’an'da ki helal ve haramları kabul ederim diyenlerin, Müslüman olmadığını söylemek, bunu da resule isnat etmek günahların, iftiraların en büyüğüdür hatırlatırım. Allah'ın kitabından başka uyacak hiç bir kitap yoktur, bakın bunu Kur’an apaçık ve net söylüyor ve son noktayı koyuyor.
Zuhruf 44: ŞÜPHESİZ BU KUR’AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜT VE BİR ŞEREFTİR, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ. (Diyanet meali)
Allah aşkına, bakar mısınız lütfen. Allah sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim diyor, bizler buna benzer yüzlerce ayetin üstünü örtüyoruz, bir çok ayete de farklı anlamlar vererek, mezheplerin yanlış FIKIH inançlarını aklamaya, yaşamaya çalışıyoruz ve diyoruz ki, Allah'ın Resulü Kur’an'da olmayan dine haramlar koymuştur. İşte bu yanlışları yaptığımız için, İslam'ın içinde kendi ellerimizle çelişki yaratıyoruz. Çelişki Kur’an'da değil, bizlerin nefislerinde yarattığı batıl inançlardadır.
Gelelim Kur’an'dan delil gösterdikleri ayetlere. Kur’an'ın birçok ayetinde, Allah'a ve Resulüne itaat edilmesini emreder. Hatta Resulüm deki diye başlar ve bana uyun, Allah da sizi sevsin uyarıları yapar. Araf 157. Ayette de Allah'ın Resulü kast edilerek, Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar der. Yine bir başka ayetinde de size kitabı, hikmeti getiren ve bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik der. Buna benzer birçok ayet vardır ki, Allah Resulüne uyulmasını emreder. Peki, siz bu ayetlerden Resulün, tıpkı kendisi gibi dine hüküm koyabilme yetkisini verdiğini mi anladınız? Elbette mümkün değil, eğer böyle anlarsak Kur'an'da yüzlerce ayete ters düşmüş oluruz.
Peki, bu uyarılardan nasıl bir ders çıkarmalıyız, Resulüme uyun demekle ne anlatıyor Rabbimiz. Aslında art niyetli değilsek, anlatılmak istenen çok açık. Allah Resulüne Kur’an'ı tebliğ ederken yardımcı oluyor ve ona uyulmasını emrediyor. Çünkü Resulüne verdiği görev, kullarıma yalnız Kur’an ile hükmet emridir. Adı üstünde RESUL YANİ ELÇİ. Hani bir söz vardır, elçiye zeval olmaz deriz. Bunun anlamı, İLETİLEN BİLGİLER, GÖNDERİCİYE AİTTİR. Hz. Muhammed Allah'ın elçisidir ve onun ilettikleri yalnız Kur’an'dır. Onun içinde Rabbimiz bir ayetinde YALNIZ KUR’AN'IN İPİNE SARILMAMIZI EMRETMİŞTİR. Allah'ın Resulünün iyi ve temiz şeyleri helal kılar sözünden, Allah'ın emrettiklerini anlamalıyız. Çünkü bu konular açıkça Kur’an'da izah edilmiştir ve Resul onları tebliğ etmekle görevlidir. Bu konuda Resulün görev ve sorumluluğunu açıklarken ne diyordu hatırlayalım. “RASULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Hatta uyararak Allah'ın haram demediklerini, kendi nefislerinizde haramlaştırmayın diye uyarmıştır. Hikmet ilimdir, bizlere tebliğ edilen Kur’an'da Allah'ın ilmidir. Bizlere bilmediğimizi öğreten Resul, bilgiyi yalnız Kur’an'dan aldığını yine Kur’an'ın diğer ayetleri açıklıyor.
Bizler Kur’an'ı, mezheplerin öğretisi fıkıh bilgileri ışığında anlamaya çalıştığımız ve hiç Kur’an'dan araştırma yapmadığımız için, yanlış anlıyoruz. Haşr suresi 7. Ayette geçen bir cümle delil gösterilerek, inanılmaz anlamlar yükleniyor ve batıl, aklanmaya çalışılıyor. Örnek verelim. "RESULÜMÜN VERDİĞİNİ ALIN, YASAKLADIĞINDAN DA SAKININ!" [Haşr 7] Ayette geçen bu cümle örnek verilerek, bakın Allah elçisine yetki veriyor ve onunda helal, haram koyma yetkisi vardır deniyor. Hâlbuki bu ayetin tamamını ve önceki ayetleri okuduğumuzda, Allah bu sözleriyle ne anlatıyor biliyor musunuz? Allah'ın Resulü inkârcılarla savaş halinde. Bu savaşta alınan ganimetler bölüşülürken, savaşa katılmayanlarda ganimetten pay almak istiyorlar. Allah'ın Resulü onlara vermiyor ve Resule itiraz ediyorlar. Allah'ta Resulünü zor durumdan kurtarıyor ve diyor ki, ganimet dağıtımında elçim/resulüm size ne verdiyse ne dağıttıysa onu alın, vermedikleri itiraz etmesin ve istemesin ona karşı gelmeyin diyor. İşte fıkıh bilgileri ile bu ayetlere böyle farklı anlamlar veriliyor ve toplum Allah'ın yolundan saptırılıyor. Şimdide sizlere, Allah'ın elçisine verdiği görev yetki ve sorumluluklarından örnekler vermek istiyorum. Bakalım Allah'ın Resulünün yetki ve sorumluluklarında, dine ilave yapma, helal, haram koyma yetkisi var mıymış?
Kehf 56: BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kafir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır. (Diyanet vakfı meali)
Maide 67: EY RESUL! RABBİNDEN SANA İNDİRİLENİ TEBLİĞ ET. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. (Diyanet meali)
Rad 40: Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. Hesap görmek ise bize aittir
Enam 57: De ki: “ŞÜPHESİZ BEN, RABBİMDEN (GELEN) KESİN BİR BELGE ÜZEREYİM. SİZ İSE ONU YALANLADINIZ. SİZİN ACELE İSTEDİĞİNİZ AZAP BENİM ELİMDE DEĞİL. HÜKÜM YALNIZCA ALLAH’A AİTTİR. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.” (Diyanet meali)
Ahkaf 9: De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. (Diyanet vakfı meali)
Cin 21: De ki: “ŞÜPHESİZ BEN, SİZE NE ZARAR VEREBİLİR NE DE FAYDA SAĞLAYABİLİRİM.” (Diyanet meali)
Allah elçisine verdiği görev ve sorumluluğu, bunca açık ayetlerden tebliğ aldıktan sonra, hala ayetlerin anlamlarını eğip büküp de farklı anlamlar vermeye çalışırsak, kâfirlerden oluruz unutmayalım. Bu ayetleri tek tek sizlere izah etme gereği duymuyorum çünkü çok açık, Resulün yetkisi anlatılmış. Bu ayetleri, bu uyarıları gördüğü halde, hala ne yani peygamberimiz POSTACIMIYDI diyerek, kendi inançlarını aklamaya çalışmak adına, Resule yetkiler ihdas etmeye çalışırsak, ancak kendimizi kandırmış oluruz. En son yazdığım, Cin suresi 21. Ayeti hatırlatmak isterim. Allah elçisine, deki onlara diyor ve bakın ne söylemesini istiyor. BEN SİZE NE ZARAR VEREBİLİRİM, NEDE FAYDA SAĞLAYABİLİRİM. Bu ayeti tebliğ aldığımız, Allah'ın şefaat tümden bana aittir dediği uyarısına inandığımız halde, nasıl olurda Allah'ın Resulünü de Allah'ın yanında şefaatçi ilan ederiz?
Değerli din kardeşlerim, hiçbir şefaatçinin fayda etmediği o günden sakının diyen Rabbimize lütfen artık kulak verelim. Fıkıh adı altında, dine sokulan hurafe ve batıla artık dur diyelim. Bakın Allah elçisini öyle bir uyarıyor ki, bu uyarıyı alan Allah'ın elçisi, Allah'ın Kur'an'da vermediği bir hükmü, sizce dine ilave ederde, bunlarda benim dinde hükümlerimdir der mi? Karar ve yorum sizlerin.
Hakka 44-45: Eğer (Resul) BİZE İSNAT EDEREK BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. 46.Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik. 47. Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı. 48. Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. (Diyanet meali)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK