Değerli dostları. Bir işe başlamadan, yatırım yapmadan önce, o işle ilgili doğru ve kesin kaynaklardan bilgiler alırız, ölçer biçeriz araştırır ve ondan sonra öyle yaparız. Çünkü doğru kaynaklardan araştırmadan başladığımız iş, mutlaka bizlere zarar verir. Bu düşünceden yola çıkarak inancımızı nasıl yaşamalıyız, dinimizi öğreneceğimiz asıl kaynak nedir diye, kendimize önce sormalıyız. Sizce dinde hüküm veren ve sorumlu olduğumuz makam kimdir? Elbette yalnız Allah tır. Bunu Allah Kur'an'da söylüyor ve dinde hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor. Bugün söylendiği gibi, dinde hüküm veren ALLAH VE ELÇİSİDİR dersek, Rabbimizi Elçisi ile eş tutmuş oluruz ki, bu düşünce Kur’an'ın tamamına ters düşer, şirktir.
Allah’ın indirdiği İslam dinini, öyle batıl rivayet bilgiler ışığında yaşıyoruz ki, neredeyse Allah’ın emirlerinin tam tersini yaşadığımızın, farkında bile olamıyoruz. Eğer bu söylenenlere inanırsak, İslam dininde hüküm koyan iki makam ortaya çıkar, buda günümüzde olduğu gibi dinde karmaşa yaratır. Bunun da bizleri nerelere götürdüğünü, hepimiz çok iyi görüyoruz ve yaşıyoruz. Dinde bölünme, düşmanlık ve aynı kitaba inananlar arasında, bir birine duydukları kin ve nefret. Konumuzu araştırmaya geçmeden önce, samimiyetine inandığım bir kardeşimiz, bir yazıma verdiği cevabında, bana göre günümüz İSLAM inancını çok güzel yansıtan bir cevap vermiş. Önce onu sizlerle paylaşmak istiyorum.
"HER BİRİMİZİN BİRER DİN ÂLİMİ OLMADIĞINI HESABA KATACAK OLURSAK, EFENDİMİZİN SÜNNETİNİ KUR'AN ÖLÇÜLERİYLE DEĞERLENDİREMEYECEĞİMİZ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKAR. BU YÜZDEN DİN ÂLİMLERİNİN İTTİFAK ETTİĞİ VE SAHİH DİYE TABİR EDİLEN HADİSLERİ KABUL ETMEK DURUMUNDAYIZ. KALDI Kİ GÜNÜMÜZDE DİNİN SADECE KUR'ANDAN İBARET OLDUĞUNU SÖYLEYİP, EFENDİMİZİN SÜNNETİNİ HİÇE SAYAN DALKAVUKLARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK GİBİ ANLAMLAR ÇIKARILABİLİR."
Arkadaşımız günümüzde yaşadığımız İslam konusunda çok dikkat çekici ve düşünmemiz gereken sözler söylüyor. Konuya bu sözlerden yola çıkarak devam edelim. Önce şunu kendimize sormalıyız. Dinin anası, temeli olan ve hepimizin sorumlu olduğu Kur’an'ın muhkem ayetlerini anlamak için, âlim mi olmamız gerekir? HANİ ALLAH YEMİN EDEREK, KUR'AN'I KOLAYLAŞTIRDIM DİYORDU, YOKSA BU AYETLERE İMAN ETMİYOR MUYUZ? Buna inanırsak İslam inancında, RUHBAN SINIFI VARDIR DEMİŞ OLURUZ. Bunu söylemek Kur’an'dan zerre kadar nasiplenmemek anlamına gelir. AYRICA RUHBAN SINIFINI KUR'AN, ASLA KABUL ETMEZ. İslam dininde ruhban sınıfı yoksa, Kur'an'ı yalnız Alim kişiler anlıyorsa, bu durumda Allah, nasıl olurda ayrım yapmadan sizleri Kur'an dan sorumlu tutuyorum diye hüküm verir. BU YANLIŞ BİLGİLERE İNANAN BİR MÜSLÜMAN, KUR'AN İLE BULUŞAMAMIŞ DEMEKTİR. ÇOK DAHA ÜZÜCÜ OLAN, KUR'AN'DA ELLERİYLE ÇELİŞKİ YARATMIŞ OLUR.
Kur’an birçok ayetinde, sizlere apaçık nice örneklerle izah edilmiş kolaylaştırılmış bir tebliğ, mesaj, nur indirdim der. Eğer Allah kullarına bir rehber gönderiyorsa, o rehberi aklı başında tüm kullarının anlayamayacağını söylemek, Rabbimize saygısızlıktır. Allah ayetinde hem veliler edinip ardı sıra gitmeyin diyecek, hemde Kur'an'ı veli, alim kişiler mi yalnız anlayacak. BU NASIL BİR ÇELİŞKİ, FARKINDA DEĞİL MİYİZ? Allah çabası nispetince, Kur'an'ı her okuyan aklı başında kulunun, anlayamayacağı sorumlu olduğu bir rehber gönderip, daha sonrada o kitaptan hesap sorar mı? Bu adaletsizliği, nasıl olurda Rabbimize isnat ederiz. Ne yazık ki Kur'an'ı kendi ellerimizle zorlaştırıyoruz, daha sonrada bizler Kur'an'ı anlayamaz alimler anlar diyoruz. KENDİMİZ BİZZAT KENDİMİZE ŞEYTANIN TUZAĞINI KURUYORUZ, AMA FARKINDA DEĞİLİZ.
Gelelim Allah'ın Elçisinin hadislerinin, Kur’an ölçüleri ile değerlendirilip kıyaslanıp değerlendirilememe konusuna. Sizce bu mümkün mü? Allah öyle bir nur/rehber gönderiyor ki, elçisinin sözleri, Kur’an ile kıyas edilemiyor. Allah'ın Elçisi, Kur’an'ın sınırlarında konuşmadı damı bunları söyleyebiliyoruz. HANİ ALLAH AYETİNDE, KUR’AN'IN SINIRLARINI AŞMAYIN DİYE BİZLERİ UYARIYORDU? ELÇİSİNE, KULLARIMA KUR'AN İLE HÜKMET, SAKIN SINIRLARI AŞMA EMRİNİ VERDİĞİ AYETLERİ DE Mİ GÖREMEDİK? Allah'ın Elçisi bu ayetleri görmezden gelerek, tek bir söz söylemiş olabilir mide, Kur’an ile kıyas yapamıyoruz. BATIL VE RİVAYETLERİN DİN DİYE YAŞANMASINI İSTEYENLER, İŞTE BÖYLE ALLAH'IN ELÇİSİNE, İFTİRA ATMAKTAN ÇEKİNMİYORLAR. Allah'ın Elçisi Kur’an'ın dışından, bunlarda Allah emridir diye, dine hüküm koymuş olabileceğini, aşağıdaki ayeti tebliğ alan ve ona iman eden bir Müslüman, nasıl düşünebilir ve inanır?
Hakka 44–45–46: Eğer Resul, BİZE İSNAT EDEREK BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, MUTLAKA ONU KUDRETİMİZLE YAKALARDIK. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.
Ayeti görüyor musunuz? Resulüm eğer sizlerin sorumlu olduğunuz Kur’an'ın dışından bazı sözleri/hadisleri, bunlarda Allah emridir deseydi, onun canını alırdık diyor. Bu ayetleri görmezden gelip, üstünü mü örtüyoruz, yoksa inanmıyor muyuz? Rivayet özellikle kutsi adını verdikleri hadislerin, dinin asli unsuru olduğuna inananlara, anladığı dilden konuşalım ve bir rivayet hadis örneği verelim. "BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN. KİM, BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMIŞSA, ONU İMHA ETSİN."
Muslim-Zuhd/72(3004) /4137 Ebu Davud-İlm/3(3647) /4136 Musned-c.3/12,21,39 Darimi-Mukaddime/42
Sizce bu sözleri söyleyen Allah'ın Elçisi, daha sonra bu düşüncenin tam tersi sözleri söylemiş olabilir mi? İşte hadis nakli bu kadar risklidir. İsterseniz hadis kelimesinin önüne, kutsi ismini koyun, isterseniz sahih deyin. Kutsi kutsal demektir ki oda yalnız Kur'an ayetleri yani sorumlu olduğumuz Kur'an'dır. Bunun dışında kutsal/kutsi başka hadis/söz yoktur. Sahih de şüphe duyulmayacak kadar doğru anlamındadır ki, rivayetlere böyle bir yakıştırma yaparak kesin doğru diyemeyiz. Kesin doğru yalnız Allah kelamıdır. Çünkü onun korumasında bizlere ulaşmıştır. Onun içinde bizlere anlatılan her sözün/hadisin, mutlaka Kur’an'dan onayını almalıyız. Dine nifak sokanlar, yaptıkları fitne anlaşılmasın diye, Kur’an ile nasıl karşılaştıracaksınız, onda her bilgi yok ki, hadi namaz nasıl kılınır, bana Kur’an'dan gösterin şeklindeki ifadeler, ne yazık ki toplumu Kur’an'dan uzaklaştırmış rivayet ve sanı bilgilerin esiri yapmıştır. Allah namaz kılın diyorsa Kur’an'da, onunda mutlaka gerektiği kadar bilgisini Kur'an da vermiştir, önce bunu kabul edelim ve Kur'an'dan sorularımızın cevabını arayalım. İyi niyetle Kur'an'a bakanlara Allah, istedikleri cevabı vereceğini söylüyor. Bizler geleneklerin, mezheplerin ve fıkıh inancının dine ilavelerini Kur’an'da bulamadığımızda, BAKIN KUR’AN DA HER ŞEY OLMUYORMUŞ, DEME YANILGISININ TUZAĞINA, NE YAZIK Kİ DÜŞÜYORUZ. Arkadaşımız bana verdiği cevabında, yine günümüzde yaptığımız yanlışı tekrarlamış ve hatırlayalım ne demişti. "BU YÜZDEN DİN ÂLİMLERİNİN İTTİFAK ETTİĞİ VE SAHİH DİYE TABİR EDİLEN HADİSLERİ KABUL ETMEK DURUMUNDAYIZ."
Bu sözlere cevap yine Kur’an'dan geliyor ve bakın Allah nasıl uyarıyordu bizleri. "HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur."(İsra 36) “SÖZ BAKIMINDAN ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!” (Nisa 87) "ALLAH'TAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ?" (Maide 50) Lütfen unutmayalım, SAHİH suphe duyulmayacak kadar doğru ve gerçek anlamındadır. Allah'ın sözünden daha doğru sözmü arıyorsunuz, diyen Rabbimizin ayetini hatırlayalım. Allah bizleri uyarıyor ve sakın emin olmadığın sözlere inanma diyor, yoksa sizleri sorumlu tutarım. Sormak isterim, rivayet hadislerin tamamının doğru olduğuna, ya da hangilerinin doğru olduğu konusunda karar verebilecek, kişi ya da makam var mı aramızda? Eğer yok diyorsanız, lütfen bu konuda çok dikkatli olalım. ÇÜNKÜ HEM, ALLAH'IN RESULÜNE İFTİRA ATMA RİSKİ VAR, HEM DE YARADANIN DOĞRU YOLUNDAN SAPMA TEHLİKESİ VAR. Şunu da unutmayalım. Allah'ın Elçisi, sağlığında hadisleri asla yazdırmamıştı. Önce nakline izin vermiş, ama sözlerinin ilavelerle çok farklı anlamlara dönüştürüldüğünü görünce, hemen yasaklanıştır. Allah Elçisine, bakın yalnız ne öğretildiğini apaçık nasıl söylüyor.
Yasin 69: BİZ ONA (RESULE) ŞİİR ÖĞRETMEDİK. ZATEN ONA YARAŞMAZDI DA. ONUN SÖYLEDİKLERİ, ANCAK ALLAH'TAN GELMİŞ BİR ÖĞÜT VE APAÇIK BİR KUR'AN'DIR.
Allah açıkça biz Elçimize, Kur’an'ı öğüt olsun diye indirdik diyor. Tüm bu ayetlerden, Kehf suresi 26. ayetinde de uyardığı gibi; ALLAH KENDİ HÜKMÜNE KİMSEYİ ORTAK ETMEZ sözlerinden sonra, sizce Allah'ın Elçisi Kur’an'ın dışından da, dine hüküm koymuş olma ihtimali var mıdır? Dinin ve inancımızın kaynağı, sorumlu olduğumuz yalnız Kur’an olduğunu, bizzat Allah'ın ayetleri söylüyorsa, nasıl olurda dinin hüküm kaynağının yanına, emin olamayacağımız rivayet hadisleri de koyarız ve DİN KUR'AN VE RESULÜN HADİSLERİ İLE YAŞANIR NASIL DERİZ. Allah Elçisine böyle bir görev, yetki verdimi? Gelin ona da bakalım, acaba Elçisinin görev ve sorumluluğunu nasıl sınırlamış.
Rad 40: Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. Hesap görmek ise bize aittir.
Ahkaf 9: De ki: “Ben türedi bir Resul değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.
Nur 54: “Allah’a itaat edin, Resule itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. RESULE DÜŞEN, ANCAK APAÇIK BİR TEBLİĞDİR.
Bu kadar açık ayetlerden sonra, hala Allah'ın Elçisi, dinde Allah'ın ortağı gibi gösterip, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI diyenlere hatırlatırım. YOKSA ALLAH'IN RESULÜ, DİNDE ALLAH'IN ORTAĞIMIYDI? Bunlara inananları, emaneti teslim etmeden, Kur’an'a davet ederim. Kur’an Resulünü bizler için örnek göstermiş ve bakın ne demişti hatırlayalım.
Ahzap 21: Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah'ı çok ananlara GÜZEL BİR ÖRNEK VARDIR.
Demek ki Allah'ın Resulü, bizler için örnek bir insanmış. Peki, bu örnek kişiliğinden ne anlamalıyız. Allah'ın Resulü hayatıyla, yaşamıyla, adalet anlayışı ile sorunları çözmek adına takındığı tavırlarıyla, YALNIZ KUR'AN'A UYARAK bizlere örnek olmuştu. Çünkü Allah'ın Elçisi ÜMMİYDİ, yani yoldan sapmış kitap Ehline tabi olmaktansa, doğruların arayışında olmayı seçmişti. Yani Kitap ehline tabi değildi. Allah'ta bu davranışından dolayı onu, güven Elçisi olarak seçmişti. ALLAH'TA RESULÜNÜN BU ÖRNEK DAVRANIŞLARINA, BİZLERİN DİKKATİNİ ÇEKİYOR. AMA BUNDAN GÜNÜMÜZDE BAHSEDEN, NE YAZIK Kİ YOK. Şunuda çok net anlıyoruz, din adına ne öğrendiyse Allah'ın Resulü, Kur'an'dan öğrenmiştir. Yoksa Allah'ın Resulü, Kur’an'da hükmedilmeyen konularda hüküm veren, Allah'ın dinde ortağı asla değildi. Adı üstünde elçiydi. Elçi aldığı bilgiyi, hiçbir ilave yapmadan ileten, tebliğ eden sorumlu demektir. Tam bu esnada Allah'ın Resulünün, Kur'an'ın onayladığı rivayet bir sözü/hadisi geldi aklıma.
"ALLAH’IN KİTABINDA HELAL KILDIĞI HELAL, HARAM KILDIĞI HARAMDIR. HAKKINDA SUSTUĞU İSE SERBESTTİR. ALLAH’IN SERBEST BIRAKTIKLARINI KABUL EDİN VE BİLİN Kİ ALLAH HİÇBİR ŞEYİ UNUTUCU DEĞİLDİR. " Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20
Elbette bunlarda bir rivayettir, Allah'ın Resulünün söyleyip söylemediğini bilemeyiz. Ama bu sözleri söyleme ihtimali çok yüksek diyebiliriz. Çünkü bu sözler, Kur'an'ın onayından geçen sözlerdir. Aslında her şey çok açık, ama gönüller ne yazık ki yanlış bilgilerle ele geçirilmiş. Nefsimiz doğru ve hak bilgilerle savaş halinde. GELİN HURAFE VE BATILI, ELDE KUR’AN GÖNÜLLERİMİZDEN, KAFAMIZDAN KAPI DIŞARI EDELİM. Kur’an'ın ipine sarılarak, O örnek insan, Allah'ın Elçisinin gerçek ümmeti olma yolunda ilerleyelim. Allah cümlemizin yardımcısı olsun inşallah. Dilerim emaneti teslim etmeden önce, yanlışlarımızın farkına varıp, KUR'AN'IN YOLUNDAN GİDEN, MAHŞER GÜNÜDE HESABINI VEREBİLEN, ALLAH'IN AZINLIK HALİS KULLARI ARASINDA OLALIM.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK