Günümüz İslam toplumlarında, Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken, bazı kaynaklardan istifade edilmesinin gerekli, zorunlu olduğu söylenir ve Kur’an ın tefsiri ve tevili dedikleri kaynaklara yönlendiriliriz. Kur’an ın muhkem ayetlerinin, tek başına okunduğunda anlaşılamayacağı, bazı kişilerin ayetleri tefsir ve tevil etmesi gerektiği düşüncesi, çok yaygındır İslam toplumunda. Peki, bu düşünce doğru olabilir mi? LÜTFEN ŞUNU ÖNCE UNUTMAYALIM. ALLAH IN KİTABI İLE BEŞERİN YAZDIĞI KİTAPLARI KARŞILAŞTIRIP, BİR KİTABIN DOĞRU ANLAŞILMASI İÇİN, BİR HOCAYA MUTLAKA İHTİYACIMIZ VARDIR DEMEYELİM. BUNU YAPARSAK KUR'AN A ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. Kur'an eşi benzeri olmayan Allah kelamıdır ve onu gönülden okuyanın, gönül gözünü açarım diyor Allah. Hangi insanın yazdığı kitabın, böyle bir gücü, özelliği var? Haşa Allah ın kuluna izah edip anlatamadığı, bir şey mi varda yaratılmış beşer bunu başaracak. Gelin birlikte, Kur’an ışığında araştıralım ve üzerinde düşünelim. Önce Kur’an ayetlerini tefsir etme, ne anlama geliyor onu anlamaya çalışalım. Tefsir, anlamı kapalı anlaşılmayan bir sözü, yazıyı ya da konuyu YORUMLAYARAK, ANLAŞILIR HALE GETİRME, YANİ ANLADIĞINI ANLATMAKTIR.
Genel olarak tefsir sözcüğü, Kur’an'ın ayetleri hakkında, GÖRÜŞLER İLERİ SÜRME ve bunları yazma AYETLERİ AÇIKLAMAK, anlamında kullanılıyor. İsterseniz önce şu soruya Kur’an dan cevap arayalım. Allah bizlerin sorumlu olduğu MUHKEM ayetlerini açık ve anlaşılır bir şekilde göndermemiş olabilir mi? Eğer ayetler açıklanmaya, yorumlanmaya, TEVİLE muhtaçsa, bu söylenenler doğru demektir. Gelin bu önemli konu üzerinde, birlikte düşünelim ki, imanımızı sağlam temeller üzerine oturtabilelim.
Araf 52: Gerçekten, onlara inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, BİLGİYE DAYALI AYRINTILI AÇIKLAMALARDA BULUNDUĞUMUZ BİR KİTABI ULAŞTIRMIŞTIK. (Bayraktar Bayraklı meali)
Araf 174: AYETLERİ AYRINTILI BİR ŞEKİLDE İŞTE BÖYLE AÇIKLIYORUZ, umulur ki gerçeğe dönerler. (Mehmet Okuyan meali)
Hicr 1: Elif Lâm Râ. Bunlar, KİTABIN VE APAÇIK OLAN KUR’AN’IN ÂYETLERİDİR. (Diyanet meali)
Hud 1: Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan ALLAH TARAFINDAN MUHKEM (EKSİKSİZ, SAĞLAM VE AÇIK) kılınmış, sonra da ALLAH’TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE, AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR.
Kehf 54: ANDOLSUN, BİZ BU KUR’AN’DA İNSANLAR İÇİN HER TÜRLÜ MİSALİ, DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür. (Diyanet meali)
Bunca açık ayetlerden sonra, sizlere sormak isterim. Allah katından bizlerin sorumlu olduğu, rehber ve müjde olarak gönderilen, nice örneklerle apaçık açıklanan ve detaylı olduğunu özellikle söyleyen Rabbimiz, bizlerle direk irtibat kurup, HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE, dinin anası temeli olan ayetleri, MUHKEM yani şüphe duyulmayacak kadar açık gönderdim dediği halde, haşa tam tersini yaparak, detaylı ve açık olmayacak bir şekilde gönderip, BİZLERİN KUR'AN I ANLAYABİLMEMİZ İÇİN, VELİLERE, ŞEYHLERE, EFENDİLERE MUHTAÇ EDEREK, ONLARIN AYETLERİ TEFSİR VE TEVİL ETMESİNE BİZLERİ MUHTAÇ EDER Mİ? Bu sorunun doğru cevabını, mutlaka bulmalıyız. Yoksa yoldan sapmışların safında oluruz Allah korusun. Allah Kur'an da elçisine şöyle hitap eder ve bakın ne der.
"TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK BİZE DÜŞER." Yine bir başka ayette de elçisine seslenerek, "BENİ, YARATTIĞIM KİŞİYLE BAŞ BAŞA BIRAK."
Demek ki Allah, kendisi ile kulları arasına hiç kimsenin girmesine izin vermiyor. Hatta bu konuda Ehli kitabın yaptığı yanlışlar konusunda örnekler verip, bizleride birçok ayetinde uyarıyor ve aynı hatalara, sizlerde düşmeyin diyor. Bu durumda, sizlere rehber olarak gönderdim, bu kitaptan sorumlusunuz dediği Kur’an ın anlaşılması için, başka bir beşere bizleri muhtaç bırakır mı? YANİ KUR'AN İLE ALLAH IN ARASINA, ELÇİSİNİN BİLE GİRMESİNİ İSTEMİYORSA, BİR BAŞKASININ GİRMESİNE İZİN VERİR Mİ?
Ayetlerde anlaşılmayan bir konu olsaydı, Allah ın Elçisi gelen ayetleri yazıya geçirirken, bizlerin anlayacağı şekilde yazmaz mıydı? Allah sorumlu tutacağına hükmettiği Kur'an ı, neden tüm kullarının anlayamayacağı şekilde göndermeyip, azınlık bazı kişilerin tefsirine, teviline muhtaç bıraksın? EĞER KUR'AN BÖYLE DETAYLI VE AÇIK OLMASAYDI, BİRİLERİNİN AÇIKLAMASINA MUHTAÇ OLSAYDI, ALLAH TÜM KULLARINI NASIL OLURDA KUR'AN DAN SORUMLU TUTARDI. BUNUDA MI ANLAYAMIYORUZ? HÂŞÂ Allah ın Elçisi bunu akıl edemedi de, yıllar sonra bu birilerini mi aklına geldi de Kur'an ı tefsir ve tevil ederek anlaşılır hale getirdi? Bir büyüğümüz geçen gün beni telefonla arayıp, yazdığım yazım hakkında konuşmamızın ilk cümlesinde şunu söyleyebildi. YAZDIĞIN MAKALE YANLIŞ, YA DÜZELT YADA KALDIR,.ÇÜNKÜ BEN TEFSİR HOCASIYIM, YAZDIKLARIN YANLIŞ." Yaşı büyük bir abimiz olduğu için, kendisine elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Kendisine önce şunu söylemeye çalıştım, lütfen hiç kimseye bu şekilde hitap etmeyin ve saygısız bir tavırda bulunmayın, çünkü her Müslüman bizzat Kur'an dan kendi çabası, imtihanı nispetinde sorumludur. Ne yazık ki günümüzde dinde bölünmenin en büyük etkeni, muhkem yani Allah ın şüphe duyulmayacak kadar açık gönderdiğini söylediği ayetler üzerinde, kişilerin farklı düşünceleri ile topluma nakledilmesidir. HAŞA ALLAH IN KULLARINA ANLATAMADIĞINI, AÇIKLAMADIĞINI ANLATMAYA, AÇIKLAMAYA ÇALIŞANLAR MI VAR ARAMIZDA? Allah Kur’an ayetlerini iki bölüme ayırdığını, bir KISMININ MUHKEM AYETLER, BİR KISMININ DA MÜTEŞABİH AYETLER olduğunu açıklar bizlere.
Al i İmran 7: Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; ONLAR KİTAP'IN ANASIDIR. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun TEVİLİNE öncelik tanımak için, Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun TEVİLİNİ ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.
Ayeti okuduk, muhkem ayetlerin kitabın anası, yani dinin asıl emirlerini bildiren, bizlerin imanımızı yaşarken, sorumlu olduğumuz ayetler olduğunu gördük. Yani muhkem ayetlerin ne TEFSİRE nede TEVİLE muhtaç olmadığını, MÜTEŞABİH ayetlerin zamanla tevilini ilim adamları ortaya çıkaracağını söylüyor. Hatırlatırım müteşabih ayetler dinin anası, temeli yani din adına bizlerin hayatımıza geçirmemiz gereken ayetler değil.
Ayette çok ilginç ve dikkat çekici bir konuya değiniyor Allah. İçinde fitne olanlar, yani atalarının batıl inancını dine, Kur'an a ilave etmek isteyenler, anlamı apaçık olan muhkem ayetleri anlayıp hayatlarına geçirmek yerine, müteşabih ayetlerin peşine düşerek, sanki anlıyorlarmış gibi, onları TEVİL etmeye, anlamını ortaya çıkarmaya çalışırlar diyor. Peki, muhkem ne demekti, şimdi ona daha detaylı bakalım. "Muhkem ayet, sağlaştırılmış, tartışma götürmez, MANASI AÇIK SEÇİK ANLAŞILAN VE TEREDDÜDE YOL AÇMAYAN AYET demektir. Demek ki bizlerin sorumlu olduğu ve kitabın, dinin anası olan muhkem ayetlerin, açık seçik ve tereddüde yol açmayacak şekilde, anlatılmış, açıklanmış, izah edilmiş olduğunu anlıyoruz. Zaten birçok ayetinde Allah bunu açıklıyor ve biz ayetlerimizi anlayasınız, dersler alasınız diye, nice örneklerle apaçık anlattık diye de örneklerini veriyor. Allah dinin anası olan ve bizlerin sorumlu olduğu ayetleri, hiç kuşku duymayacağımız bir şekilde anlattıysa, izah ettiyse, bu durumda ayetlerin tefsire yani yoruma, açıklanmaya ihtiyacın olduğunu nasıl söyleriz.
Yorum yapmak için, o konunun açık olmaması gerekir. Yorum, açık olmayan bir konu üzerinde fikrini söylemek, kendi düşünceleri ile değerlendirme yapmaktır. Tefsir yani yorum yapılan her konunun içinde, kişinin bizzat kendi fikri, düşünceleri de vardır. Bu yolu ve yöntemi eğer Allah ın ayetlerini anlamakta kullanmaya kalkarsak, SİZCE ALLAH IN NE SÖYLEDİĞİNİ Mİ ANLARIZ, YOKSA ALLAH IN SÖYLEDİKLERİNİ, YORUMLAYAN TEFSİR YAPAN KİŞİNİN NE ANLADIĞINI MI ANLARIZ? İşte bu konu, bu kadar çok önemli. Lütfen bu sözlerimin üzerinde düşününüz.
Şunu söyleyebiliriz. Allah açık ve detaylı ayetini anlatmıştır, bunda şüphe yok. Ancak ayet üzerinde daha derinlemesine düşünerek, çok daha geniş anlamda ayetlerden faydalanmalıyız dersek, bu düşünceye katılırım. Bunu da herkes, kendi kapasitesince, gösterdiği çaba nispetinde yapabilir. Bu durumda elbette, birbirimizden yardım almalıyız, daha iyi anlayana sormalıyız, danışmalıyız. Bundan doğal, hiç bir şey olamaz. Çünkü Kur’an bir deryadır, onun kaynağından akan bilgi sonsuzdur. BU KAYNAKTAN BİLGİ ALMAK İÇİN, KİM NE KADAR ÇABA HARCAR VE NASİPLENİRSE, O KADAR NURUNDAN NUR ALIR. AMA BİR ŞARTLA, BİLGİ TEMELLERİMİZ ÖNCE KUR'AN İLE İNŞA EDİLMELİDİR. Özet olarak şunu söyleyebiliriz. KUR’AN IN MUHKEM AYETLERİ, ASLA YORUMA AÇIK DEĞİLDİR. Allah apaçık, muhkem bir şekide hükmünü vermiş ve bizleri de bu ayetlerden sorumlu tutmuştur. Eğer bizler dire Kur'an ı muhatap almazda tefsir okursak, ALLAH IN NE SÖYLEDİĞİNİ DEĞİL, AYETİ TEFSİR EDENİN NE ANLADIĞINI BİZLER ANLAMIŞ OLURUZ. Böyle olunca da Allah ın ne söylediğini, farklı farklı anlayarak dinde bölünmüşüz. Tevil konusuna gelince. Bu konu hakkında, geleneksel fıkıh inancında, şöyle açıklamalar yapılmakta.
"Bir sözü veya davranışı görünür anlamından, başka bir anlamda kabul etme çeviri, yorumlama."
"Bir ayet-i kerimenin manasını Peygamber efendimiz açıkça bildirmemiş ise, İslam âlimleri, bu ayet-i kerimenin manalarından dinimize uygun olanı seçerler, buna tevil etmek ve bu seçilen manaya da, meal denir."
Size sorsam ve desem ki, Allah ın Elçisi kendisine tebliğ edilen ayetleri, ümmetine gereği gibi açıklamadı ve tebliğ etmedi de, bu görev daha sonraki âlimlere mi kaldı? Bir başka deyişle Rabbimiz sorumlu olduğumuz ayetlerini, kullarına Kur’an da elçisi kanalıyla gereken açıklamayı yapmadı da, daha sonra birilerinin aklına, açıklamak izah etmek mi geldi? NE SÖYLEDİĞİMİZİN FARKINDA MIYIZ? Tevil bir sözü ya da davranışın, görünür açık anlamından başka bir anlamda kabul etme, çeviri yorumlama olarak kabul ederde, Allah ın açıkça verdiği bir hükme, farklı anlamlar yüklersek, bu yol bizleri böler, parçalar ve dinden saptırır.
Eğer mecaz anlamında söylenen bir sözün, asıl anlamını açıklamak dersek, bunda hiçbir sorun olmaz. Zaten mecaz anlamında söylenen kelimeler, biraz düşündüğümüzde, kullanılan cümle içinde ne anlama geldiği anlaşılmaktadır. Bunun da sınırları bellidir. Bu yöntem öyle bir kullanılıyor ki günümüzde, Allah ın ayetinde bahsettiği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir sonuç çıkartılabiliyor. Bu büyük bir tehlikedir bizler için.Tefsir ve tevil konusunda bir başka farklı düşüncede şöyle anlatılır. Tefsir peygamberin ve ashabının yorumu, tevil ise İslâm âlimlerinin yorumudur derler. KUR’AN IN MUHKEM AYETLERİ, ASLA YORUMA AÇIK DEĞİLDİR, bunu tekrar belirtmek isterim. Çünkü Allah açık, anlaşılır ve detaylı indirdim ki doğruyu bulasınız der. Zaten adı üstünde MUHKEM, yani şüphe duyulmadan anlaşılan ayetler demektir.
YORUMA AÇIK OLAN BİR REHBER, NASIL OLURDA TÜM İSLAM TOPLUMUNU BİR NOKTADA BULUŞTURUR VE TEK YUMRUK OLUR, lütfen bunu da düşünelim. Bu yöntemle her istenen, İslam dinine sokulmakta ve din Allah ın dininden, gittikçe uzaklaştırılmaktadır. İslam ın bölünmesinin asıl nedeni de budur. Gelelim MÜTEŞABİH ayetlere. Allah bu ayetler konusunda, çok dikkat çekici ve üzerinde düşünmemiz gereken uyarılar yapıyor. Ayetteki konuyla ilgili, bölümü hatırlayalım.
"Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun teviline öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. "
Demek ki bizlerin üzerinde durmamız gereken, muhkem ayetler olduğu böylece anlaşılıyor. Bu ayetlerin bizlerin din ve iman adına, sorumlu olmadığımız ayetler olduğu çok açık, önce bunu bilmeliyiz. Çünkü anlamını bir Allah biliyor birde ilim tahsil etmişler derken, bu ayetlerin anlamlarının zamanla ilim adamlarının arayış ve buluşları ile ortaya çıkacağından bahsediliyor. İlim adamı derken, yalnız din alimi değil genel anlamda tüm ilim adamlarının buluşlarından bahsediliyor. Demek ki bu ayetler, zamanla anlamları ortaya çıkacak ayetler olduğu da anlaşılıyor. Bizler eğer okuduğumuzda anlayamıyorsak, nasıl olurda sorumlu oluruz? Ayette dikkat çeken ise, insanların muhkem yani anlamları apaçık olan ayetlerin ardına düşecek yerde, anlamları tam olarak bilinmeyen ayetlerin ardına düştüklerini söylüyor Allah, tıpkı bugün olduğu gibi.
Anlamları tam olarak daha ortaya çıkmamış, ayetlerin ardına düşerek, KENDİLERİNCE TEFSİR VE TEVİL EDENLERİN yanlışlığına da işaret ediyor. Açıkça belirtilmeyen, izah edilmemiş bir ayete, kendi nefislerince anlamlar yüklemenin yanlışlığı anlatılıyor. Dikkat ederseniz anlamları tam anlaşılamayan, müteşabih ayetlerin tevilinden bahsediyor Allah. Ama muhkem ayetlerden bahsederken, NE TEVİL NEDE TEFSİRİNDEN BAHSEDİLMİYORDU. DEMEK Kİ MUHKEM AYETLERİN BUNA İHTİYACI YOK. MÜTEŞABİH AYETLERİN İSE İLMİ, BİLİMSEL AÇIK KANITLARA İHTİYACI OLDUĞUNU ANLIYORUZ.
Eğer müteşabih ayetler, tüm insanlığı bağlayıcı olsaydı, ilim adamlarının günümüz yüz yılında yaptıkları çalışmaları sonucunda, bazı ayetlerin yeni ortaya çıkan anlamlarından, geçmiş de yaşamış Müslümanlarında bu ayetlerden sorumlu olduklarını söylememiz gerekirdi. Bunu söylemek ve düşünmek, Kur’an ın adaletine ters düşer. Bugüne kadar bizlere öğretilen tüm bilgileri, Kur’an a danışarak tekrar sorgulayalım. Bunu yapmakla hiçbir kaybımız olmaz. AKSİNE İMTİHANIMIZI GARANTİYE ALARAK, RABBİN HUZURUNA EMİN ADIMLARLA İLERLERİZ.
Allah düşünmeye, aklımızı kullanmaya çok önem verdiğini gösterir Kur’an da. Bunun anlamı da düşünen, sorgulayan bir kul olmamızı istediğindendir. Dilerim elde Kur’an, düşünerek iman eden, Rabbin halis kullarından oluruz. "ALLAH’IN İZNİ OLMADIKÇA, HİÇBİR KİMSE İMAN EDEMEZ. ALLAH, AZABI AKILLARINI GÜZELCE KULLANMAYANLARA VERİR." (Yunus 100)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK