Günümüzde bizlerin öyle bir İslam anlayışımız var ki, Kur’an’ı anladığı dilden dikkatle okuyan ve ayetler üzerinde düşünen, bunu kabul etmesi mümkün değil. İslam toplumunun genel çoğunluğu, İnancını yaşarken delili ve kanıtının KUR’AN+SÜNNET olarak bir denklem kurup, inancımızı Kur’an ve Allah’ın Resulünün hadisleri, yani sünneti ile ancak doğru yaşayabiliriz diye inanır. Peki, Allah Kur’an da böyle bir ortaklıktan bahsediyor ve İSLAM’I YAŞARKEN, SİZ YALNIZ KUR’AN‘DAN DEĞİL, RESULÜMÜN KUR’AN DIŞINDAN VERDİĞİ HÜKÜMLERDEN, İBADET KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLARDAN DA İSTİFADE EDİP, BENİM İNDİRDİĞİM DİNİ YAŞAMALISINIZ MI DİYOR? YOKSA…..? Yoksa’nın doğru cevabını, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an’ı anlayarak ve tarafsız üzerinde dikkatle düşünerek okuyup almalıyız, yoksa kaybedenlerden oluruz.
Allah Kur’an’ın hiçbir ayetinde, İslam’ı Kur’an ve Resulün sünneti/hadisleri ile yaşayın demediği gibi, tam tersini söylüyor ve diyor ki Resulüne. SANA İNDİRDİĞİM KUR’AN İLE KULLARIMA HÜKMET. Kur’an’ı açıklamak bizim görevimizdir. Yemin olsun ki anlayasınız diye Kur’an’ı kolaylaştırdık. Biz Kur’an’ı nice örneklerle açıkladık ki anlayasınız, hiç kimseye muhtaç olmayasınız. Resulüm senin görevin sadece tebliğ etmektir. Resule düşen, apaçık tebliğden başka bir şey değildir. YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN. GERÇEK HAK OLAN RABBİNDEN GELENDİR. Buna benzer onlarca ayeti görmezden gelerek, ayetlerde geçen kelimelere Kur'an'ın onaylamayacağı anlamlar verip, Allah’ın emrettiği hükümlerin tam tersini yaşıyoruz, sırf atalarımızın inancını yaşayabilmek için.
Allah’ın Resulüme uyun, ona uymak bana uymak gibidir emirlerine, Kur’an’ın asla bahsetmediği, hatta tam tersi anlamlar yükleyip, bakın Allah Resulüme uyun diyor, demek ki Resulün hadislerine de Allah uymamızı emrediyor, şeklinde bir anlam yükleniyor ayetlere. Hâlbuki Allah birçok ayette Resulüne verdiği görevini açıklarken, Resulüm sizlere benim vahyim Kur’an’ı tebliğ edecek, onun sınırları dışına çıkmayacak, onun görevi yalnız tebliğdir, diye onlarca kez uyardığı halde, ne yazık ki batılı ayetlere monte etme çabaları ile günümüzde İslam, Allah’ın indirdiği şekliyle değil, atalarının batıl inançları yaşanmaktadır. Bu hurafe inançlara inananlara, Hakka suresinde Allah Resulünü nasıl uyardığını, Allah'ın emretmediği bir sözü/ayeti, Resulünün asla dine ilave edemeyeceğini, bakın nasıl bildiriyor bizlere. “EĞER ELÇİM BİZE ATFEN BAZI SÖZLER UYDURMAYA KALKIŞSAYDI, ELBETTE ONU BUNDAN DOLAYI KISKIVRAK YAKALARDIK; SONRA DA ONUN ŞAH DAMARINI KESER ATARDIK. HİÇBİRİNİZ BUNA ENGEL DE OLAMAZDINIZ."
Sizler Allah’ın bunca uyarı, ikaz ayetlerinden, sizlere indirdiğim İslam dinini, indirdiğim KUR’AN ve RESULÜN SÜNNETİ HADİSLERİ İLE Mİ YAŞAYIN emrini anladınız? Yoksa sizlere vah yettiğim Kur’an’a mı sarılın emrini anladınız. Aslında yüzlerce ayette Allah, bizlerin yalnız Kur’an’a sarılmamızı emrediyor ama batılı yaşamakta ısrar edenler, Allah’ın ayetlerini işte böyle görmezden gelip, anlamlarını tahrif ederek üstünü örtüyorlar. Allah bunu yapanlara kâfir oldular diyor, hatırlatırım. Aslında Zuhruf 44. Ayet tek başına, Kur’an’a iman eden bir Müslüman’ın bizlerin yalnız Kur’an’ı dinde delil kanıt kabul edip, Yalnız Kur’an’a uymamız gerektiğini bilir. Çünkü Allah nasıl hüküm vermişti bu ayette. “ŞÜPHESİZ Kİ O ZİKİR/ KUR’AN, SENİN VE KAVMİN İÇİN GERÇEĞİ HATIRLATAN ÖĞÜTTÜR. İLERDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ.” Haşa Allah'ın sözünden dönüp, bizleri Kur'an dışından bizlere rivayet yollarla ulaşmış, Resulün hadisleri dedikleri sözlerden, bilgilerden de hesap sorar mı? Kime güveneceğiniz size kalmış. Ama güvende olmak isteyen, YALNIZ ALLAH'A GÜVENİR. Bu ve benzeri inançlar Kur’an’a aykırı olduğu gibi, bunların doğruluğuna inanmak Kur’an da çelişki yaratır. Hatırlayınız Allah bizlerin yalnız Kur’an’ın ipine sarılmamız emrini veriyor. Eğer bizler Allah’ın bu emirlerinin tam tersi, Kur’an’ın ipinin yanında bir başka ip koyar, buda Resulün ipidir, buna da sarılmalıyız dersek, ALLAH’A VE ONUN KİTABINA ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. Onun için Allah kullarımın çoğu, Allah’a şirk koşmadan iman etmezler uyarısını yapıyor bizlere. İslam dininde, söylendiği gibi din adına başka bir kaynak olsaydı, Allah onu da elbette açıkça bizlere bildirirdi ve korumasına alırdı.
Gelelim günümüz İslam anlayışında çok kabul gören İSLAM= KUR’AN+SÜNNET İLE YAŞANIR SÖYLEMİNE. Tekrar hatırlatmak isterim, Kur’an bu inanca asla onay vermediği gibi, tam tersini söylüyor ve sakın emin olmadığınız sözlerin/hadislerin ardına düşmeyin, Kur’an’ın sınırlarını aşmayın, hesabını sorarım diye uyarıyor. Günümüzde Resulün Sünneti dedikleri bilgilerin tamamı, Resule ait olduğu iddia edilen RİVAYET HADİSLERDİR. Elbette bunların hepsi uydurmadır demek yanlış olabilir. Bizlere düşen hangilerinin doğru olup olmadığını anlamak, araştırmak için, Kur’an’ın onayını almamız gerekir. Kur’an onay veriyorsa, ancak bizler şunu söyleyebiliriz. EVET, BU HADİSİ/SÖZÜ ALLAH’IN RESULÜ SÖYLEMİŞ OLABİLİR. Çünkü söylediğini asla kanıtlayamayız. Bakın yine de dikkatli davranıp, söylemiş olabilir diyorum. Çünkü Allah’ın Resulü söylemediği halde, bu Resulün sözüdür dersem, Allah’ın Resulüne iftira atmış olurum. Mahşer günüde bunun hesabını veremem.
Bizler rivayet edilen Hadislere karşı çok dikkatli yaklaşmalıyız. Çünkü Allah’ın Resulüne karşı bizlerin coşkun sevgisini bilenler, Onun adını kullanılarak, bu yolla batılı, hurafeyi İslam dinine çok rahatlıkla sokmuşlardır. Tekrar etmek istiyorum. HADİS, ALLAH’IN RESULÜNÜN SÖYLEDİĞİ İDDİA EDİLEN SÖZLERİDİR. Ona ait olduğu konusunda kesinlik asla yoktur, nakledilen hadisin başında zaten bir rivayete göre diye başladığından, bunun zan içerdiğini lütfen unutmayalım. Bu hadisleri eğer Allah’ın Resulü sağlığında yazdırmış olsaydı, hadisler bir rivayete göre başlamaz, direk Resul ümmetine hitap ederdi. Rivayet zan, sanı, söylenti anlamında olup doğruluğu kanıtlanmamış söz, bilgi demektir. İslam dini böyle bilgilerle yaşanmaz, Allah bunu yasaklamıştır. ALLAH KUR’AN’I BEN KORUYORUM DEDİĞİ İÇİN, BİZLERİN ONUN İPİNE SARILMAMIZI VE ONDAN HESABA ÇEKECEĞİNE HÜKMETMİŞTİR. Ama rivayet edilen Hadisler, Kur’an gibi Allah’ın korumasında olmadığından, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların, din düşmanlarının, hatta iyi niyetli insanların bile kendi nefislerinde iyi yapıyorum diye uydurmalarının, aslında ne kadar dine zarar vereceklerini fark etmeye bilirler. Onun için Allah, sakın emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim, güveneceğiniz kitapta yalnız Kur’an’dır, yalnız onun ipine sarılın emrini vermiştir.
Hadisleri nakledenlerde bir insandır ve hata yapma ihtimalleri her zaman vardı. Hadisleri nakledenlerin nakillerinde yaptığı hataları, hiç kimse düzeltmiyordu. Ama Allah, Resulüne vah yettiği ayetler kontrol altında ve gerektiğinde Resulü ikaz ediliyordu. MÜSLÜMANLAR DAHA RESULÜN SAĞLIĞINDA, ONUN BİR SÖZÜNÜ/HADİSİNİ BİRBİRLERİNE NAKLEDERKEN, ACABA ÖYLE MİYDİ, ŞÖYLE MİYDİ, ŞU ANLAMDA MI SÖYLEDİ DİYE İHTİLAFA DÜŞÜYORLARMIŞ. Günümüzde de buna benzer örneklerle, hayatımızda karşılaşmışızdır. Mezhepleri şöyle bir araştırınız, her mezhebin doğru kabul ettiği ya da tam tersi batıl, hurafe diye kabul etmediği Resulün hadisleri vardır. Hadis konusunu araştırdığınız da, toplumları istedikleri gibi yönetebilmek adına birçok hadis uydurulduğunu görürsünüz. Bunların Allah’ın Resulüne iftira olduğunu lütfen unutmayalım. Resule ait olduğu iddia edilen hadisleri nakledenlerin, anlamını değiştirmeden nakletme ihtimalleri, neredeyse mümkün değildir. Böyle bir yöntemle, yolla Allah Ve Resulü bizlerin İslam’ı yaşamasını ister mi? Elbette asla istemez. KİTAP EHLİ BU YOLLA ALLAH’IN DİNİNDEN UZAKLAŞTI. NE YAZIK Kİ BİZLER DERS ALMADIĞIMIZ İÇİN, AYNI YANLIŞI BİZLERDE YAPARAK, ALLAH’IN DİNİNDEN UZAKLAŞTIK.
Lütfen hadis konusunu düşünürken, şunu aklımızdan çıkarmayalım. Allah’ın Resulü dinde Allah’ın hüküm ortağı değildir. Çünkü Allah, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYOR KUR’AN’DA. Onun için bizlere hadis nakledenlere karşı tavrımız, nakledilen hadisin Kur’an’ın onay verip vermediğine bakmalıyız. Kur’an onay veriyorsa, bu hadisi Allah’ın Resulü söylemiş olabilir diyebiliriz. Eğer bizlere her bilgi Kur’an da yok, bu durumda Kur’an’dan nasıl onay alalım diyorlarsa, onları kendi inançları ile baş başa bırakıp, Allah’ın Resulünü siz Allah’ın hüküm/din ortağı mı yaptınız diyerek, Kafirun 6. Ayette örneği verildiği gibi, “SİZİN DİNİNİZ SİZE, BENİM DİNİM BANADIR” diyerek, Allah’ın önerdiği yöntemle onlara cevap vermeliyiz.
Lütfen unutmayalım, Allah sizleri Kur’an’dan, zikrimden sorumlu tutuyorum, hesaba çekeceğim onun için emin olmadığınız sözlerin değil, Kur’an’ın ipine sarılın emrini verdiyse bizlere, ALLAH SÖZÜNDE DURANDIR, NE EMRETTİYSE ONU HAYATIMIZA GEÇİRELİM. BİZLERİN YAPTIĞI EN BÜYÜK YANLIŞ, KUR'AN'I HERKESİN ANLAYAMAYACAĞINA, KUR’AN’IN BİZLERE YETERLİ OLMADIĞINA, ONUN ÖZET BİLGİLER VERDİĞİNE VE DETAYLI AÇIKLANMADIĞINA İNANDIK. Buna inandığınızda, Kur’an devre dışı kalıyor ve ataların, mezheplerin batıl FIKIH inancı, Kur’an’ın önüne geçiyor. Sizce Allah, kulunun anlamadığı detaysız bir kitap gönderip, daha sonra ondan hesaba çeker mi? Karar sizin. Bu yanlışa inanan Müslümanlar, demek ki yalnız Kur’an ile İslam yaşanmıyormuş, bakın şunlar ya da bunlar Kur’an da var mı? Yok. Demek ki yalnız Kur’an ile ne namaz kılınıyormuş ve ne de oruç tutuluyormuş deme gafletine düşüyoruz. ASIL YAPMAMIZ GEREKEN, KUR'AN'IN BAHSETMEDİĞİ BİR BİLGİYİ, DETAYI DİNİN EMRİ KABUL ETMEMEMİZ GEREKİRKEN, KUR'AN DIŞI BİLGİYİ KANIKSADIĞIMIZDAN, YAŞADIĞIMIZ BATILI KUR'AN DA GÖREMEDİĞİMİZDE, KUR'AN'I ADETA YETERSİZ GÖRÜYORUZ. Akıl ve mantık dışı ama akleden olmayınca, bunu anlatmak çok zor.
Tüm bunlara inandığımızda ise şöyle bir mantıksız inanç ortaya çıkıyor. Allah Kur’an’ı açıklamak bizim görevimiz, Kur’an’ı nice örneklerle açıkladık, kolaylaştırdık dediği halde, Allah gereken açıklamayı Kur'an'da yapmamış. Allah yalnız Kur’an’ın ipine sarılın, sizleri Kur’an’dan sorumlu tutacağım diye hüküm vermiş ama yalnız Kur’an’ın ipine sarılsak, namazın kaç rekât olduğunu bile öğrenemezdik, deme yanılgısına, gafletine düşmüşüz. Daha da kötüsü, Allah açıklamadığı halde bizleri Kur’an’dan hesaba çekeceğine hükmetmiş anlamını vererek, Allah’ın yolundan saptığımızın bile farkında olamamışız. Bu yanlış inancın sonunda, elbette şu hatayı da yapmaya devam ediyoruz. “İYİKİ ALLAH’IN RESULÜNÜN RİVAYET HADİSLERİ VAR. ONLAR OLMASAYDI KUR’AN KAPALI KALIR ANLAŞILAMAZDI. BİZLERDE İMANIMIZI DOĞRU YAŞAYAMAZDIK, İMTİHANIMIZI VEREMEZDİK”, DEDİĞİMİZİN FARKINDA MISINIZ?
Farkında olanlara ne mutlu. Ama genel çoğunluğumuzun farkında olmadıklarını, üzülerek görüyorum. Dilerim farkında olmayan kardeşlerim, Yüce Rabbimize isnat ettiğimiz bu adaletsizliklerin farkında olur. UNUTMAYALIM ALLAH KUR’AN’DA NE EMRETİYSE, BİZLERDEN ONU İSTER. EMRETMEDİĞİ, AÇIKLAMADIĞI, DETAY VERMEDİĞİ BİR HÜKMÜ SİZCE İSTERMİ? Hatırlatırım Allah, Yemin olsun ki Kur'an'ı kolaylaştırdık diyor. Peki atalarının inancını yaşıyanlar, Allah'ın bu sözüne ne diyorlar. KOLAYDA NE KADAR KOLAY KUR'AN'I HERKES ANLAYAMAZ İLİM SAHİBİ OLANLAR ANLAR. İşte bizler İslam'ı böyle yaşamaya devam ediyoruz. Karar sizlerin, ama lütfen bu adaletsizliği Allah’a nispet etmeyelim, inanın dualarımız karşılık bulmayacağı gibi, mahşer günü bunun hesabını da veremeyiz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/