Bizler Kur’an ayetlerini kendi nefsimizde saptırarak, inançlarımıza öyle alet ediyoruz ki, neredeyse Kur’an ın tamamına ters düşebiliyoruz. Bununda bizler için, sanki hiçbir önemi yokmuş gibi davranabiliyoruz. Böylece rivayet ve ataların batıl inancını, Kur’an ın önüne almış oluyoruz. Çünkü bizleri Allah ile aldatanların tuzağına düştüğümüzün, farkında bile değiliz. Kur'an ile direk bağlantı kurmayıp, imanımızı Kur'an dan öğrenmediysek, aldatılmamız kaçınılmaz olacaktır.
Konuyla ilgili bir örnek vermek istiyorum. Allah Haşr suresi 7. ayetinde, ELÇİ SİZE NE VERİRSE ONU ALIN VE SİZİ NEDEN MEN EDERSE, ONDAN GERİ DURUN” diye bizleri uyarır. Allah ın ayette ne anlattığına hiç bakmadan, ayetin önünü arkasını okumadan incelemeden, bu sözleri ne maksatla Allah ın söylediğini anlamadan, bu cümleyi batıl inançlarımıza kanıt gösterip, bakın Allah ın resulü size ne verdiyse, ne söylediyse kabul edin, çünkü Allah ın Resulünün de tıpkı Allah gibi dine hüküm koyma yetkisi vardır, bu ayette bunun kanıtıdır diyerek, ayeti asıl amacından saptırılabilmektedir.
Hâlbuki ayetin tamamına ve önceki ayetlere baktığımızda, savaşta kazanılan ganimetlerin dağıtılması konusunu anlatıyor. Savaşa girmediği halde, ganimetten pay almak isteyen bazı kişileri Allah uyarıyor ve RESULÜM SİZE NEYİ VERDİYSE ONU ALIN, HAK ETMEDİĞİNİZ BİR ŞEYİ ONDAN İSTEMEYİN DİYOR. Ama bizlerin uslanmaz nefisleri, batıl inançlarımızı aklamak adına, Allah ın ayetlerinin işte böyle üstünü örtmekten çekinmiyoruz. Allah bizleri ıslah etsin. Aynı mantıkla, ayetlerden batıl inançlarına kanıt arayanlar, delil göstermeye çalışanlar, HÂŞÂ Allah ın Resulünü dinde Allah ın ortağı yapma çabasıyla, Ahzab suresi 36. ayetinin de anlamını saptırmak dan çekinmemişlerdir. Bu çabalar şirktir hatırlatırım. Ayeti yazalım ve üzerinde, Kur’an bütünlüğünde birlikte düşünelim.
Ahzab 36: ALLAH VE RESULÜ BİR İŞ HAKKINDA HÜKÜM VERDİKLERİ ZAMAN, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır. (Diyanet meali)
Önce şunu lütfen unutmayalım. Bu ayet Allah ın Resulünün yaşadığı dönemde, Resulün Kur'an ı tebliğini kolaylaştırmak ve Resulüne güveni artırmak adına indirilmiştir. Bu ayette geçen, Allah ve Resulü sözünden, Allah ve Resulünün ayrı ayrı ve birbirinden farklı hükümler vereceğini mi anlıyorsunuz? Yoksa Allah Resulüne, sana indirdiğim ile kullarıma hükmet emrinin gereği, Resulünün Allah ın vahyi ile hükmedeceğinimi anlamalıyız? Eğer Allah ın hükümleri ayrı, elçisinin de farklı hükümler vereceğini anlarsak, Kur’an ın tamamına ters düşmüş oluruz. Bu durumda Allah ın Resulünü, Allah ın din, hüküm ortağı yapmış oluruz ki, buda şiktir. ÇÜNKÜ ALLAH HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYOR. Allah nasıl bir hüküm vermiş ve Resulünü nasıl uyarmıştı, gelin önce onları hatırlayalım ki yanlış yapmayalım.
Maide 49: O HALDE, ALLAH'IN İNDİRDİĞİ KİTAP İLE ARALARINDA HÜKMET, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar. (Diyanet meali)
Allah Resulüne, bakın nasıl bir uyarıda bulunuyor. Sana indirdiğim Kur’an ile aralarında hükümler ver. Bu kadar açık bir hükmü sağa sola çekerek esnetmeye ve batılı dine sokmaya çalışanlara da ayetin devamında cevap veriyor. Sana indirdiğim Kur’an ın bir kısmından, seni batıl inançlarını yaşamak için vazgeçirmek isteyeceklerdir. Sakın onlara uyma. Bakar mısınız lütfen. Bugün yapılan yanlışı, cahiliye dönemindeki Ehli kitapta yapmış ama Allah nasıl kesin bir hüküm veriyor ve sana indirdiğim Kur’an ın asla dışına çıkma diyor. Bu kadar açık bir ayeti yeterli görmeyenlere, elbette hatırlatacağımız o kadar çok ayet var ki. Deme ki Allah ve Resulüne uyun derken, tek bir emirden bahsediyor. İNDİRDİĞİM KUR AN A UYUN, ÇÜNKÜ RESULÜM SİZLERİ KUR'AN İLE UYARACAK DİYOR ALLAH.
Kur’an da Allah Maide suresi 45. ayette, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMETMEYENLER, ZALİMLERİN TA KENDİLERİDİR.” diye uyarıda bulunur. Yine Enam suresi 50. ayetinde Allah ın Resulü çok açık bir uyarıda bulunur ve ”YALNIZ BANA VAHYEDİLENE UYARIM BEN” der ve bizlerin asla Kur’an ın dışına sapmamamız gerektiği uyarısını yapar. Allah ın Resulü, ben yalnız Kur’an a uyarım dediği halde, bizler kara gözlüklerimizi takmış, Kur’an ın dışından Allah ın Resulünün de dine hükümler koyabileceğini söyleyebiliyoruz. Bu nasıl bir inanç, anlamak mümkün değil. Enam suresi 19. ayette de yine, çok açık bir şekilde bakın ne diyor. “İŞTE BU KUR’AN BANA, ONUNLA SİZİ VE ERİŞTİĞİ HERKESİ UYARAYIM DİYE VAHYOLUNDU.” Bunca açık uyarılara gözlerini kapatanlar, hala Allah ın emin olmadığın sözlerin ardına düşmeyin ikazlarından ders almamışçasına, ayetlerin üstünü örtmek, görmezden gelmek, batılı hak gibi göstermek pahasına batıl inançlarını aklamak için, Kur’an ayetlerini tahrif etmekten çekinmiyorlar. Aranızda, ayrılığa düştüğünüz bir konuda, bakın Kur’an nereye başvurmamızı istiyor.
Şura 10: HAKKINDA AYRILIĞA DÜŞTÜĞÜNÜZ HERHANGİ BİR ŞEYİN HÜKMÜ, ALLAH’A AİTTİR. İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. (Diyanet meali)
Bakın aranızda ayrılığa düştüğünüzde zaman, Resulün hadislerine bakın demiyor. Çünkü Allah biliyor ki Resulü, her zaman kullarının yanında olmayacak. Demek ki kanun koyucu, danışacağımız ve rehberimiz yalnız Allah ın indirdiği Kur’an mış. Bundan daha açık bir hüküm mü olur. Allah ın Resulü de zaten, yalnız Kur’an ile hükmetme görevi aldığına göre, Ahzab suresi 36. ayette geçen, ALLAH VE RESULÜ BİR İŞ HAKKINDA HÜKÜM VERDİĞİNDE İTİRAZ EDİLMEZ sözünden anlayacağımız, Allah ın Resulünün, kendisine herhangi bir konuda başvurup hakemlik yapmasını istediklerinde vereceği kararda, Kur’an dan olacağından, buna itiraz edilmemesi gerektiğini ayet belirtiyor. Allah ın Resulüne uyan, Allah a ve Kur’an a uymuş demektir. Tekrar etmek istiyorum, dikkat ederseniz bu ayet, Allah ın Resulünün yaşadığı dönemle ilgilidir. Daha sonraki dönemlerde biz Müslümanların, ayrılığa düştüğümüz tüm konularda, Kur’an a müracaat etmeliyiz ve gelin bakalım Allah bu konuda ne diyor diye, Kur’an a danışmalıyız. Ayrılığa düştüğümüz konu hakkında, Kur'an ın din adına bağlayıcı bir hükmü yoksa, yaşadıkları devlet yönetimlerinin, bu konularda bizleri bağlayıcı kanunları vardır, onlara uymamız gerekir.
Allah ın Resulünün Kur’an ın dışından da hükümler verip, dine ilaveler yaptığını söyleyenler, elbette Kur’an dan habersiz kardeşlerimiz olduğundan hiç şüphe yok. Sizce Allah ın Resulü onca uyarı ve ikazları ve aşağıdaki ayeti de tebliğ aldık sonra, sizce bunlarda benim dine ilavelerimdir, hükümlerimdir der mi? Yorum ve karar sizlerin.
Hakka 44–45–46: Eğer (Peygamber) BİZE İSNAT EDEREK, BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik. (Diyanet meali)
Allah Kehf suresi 26. ayetinde, “KENDİ HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM” diyorsa, nasıl olurda Allah ın hükümlerine, elçisini de ortak etmeye çalışırız. Konuyu daha net ortaya çıkarmak için, Allah ın Resulünün görev ve sorumluluklarından birkaç örnek verelim.
Ahkaf 9: De ki: Ben Resullerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.
Ankebut 18: “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.”
Kehf 56: Biz resulleri, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kâfir olanlar ise, HAKKI BÂTILA DAYANARAK ORTADAN KALDIRMAK İÇİN BÂTIL YOLLA MÜCADELE VERİRLER. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır. (Diyanet vakfı meali)
Bu kadar açık uyarılara, hala kulaklarını tıkayanlara, elbette sözüm olamaz. Allah Resulünün görev ve sorumluluğunu, çok açık bildirmiştir bizlere. Kehf suresi 56. ayetinde, Allah ın örneğini verdiği gibi inkârcılar, hakkı batılla örtmeye çalışıp, Allah ın ayetlerini, hurafe inançlarına maske yapmaya çalışacaklarının uyarısını yapıyor.
Değerli din kardeşlerim, dine HÜKÜM KOYAN, yalnız Allah tır. BUNU KUR'AN YANİ ALLAH SÖYLÜYOR. Lütfen Kur’an ın bu gerçeğini, uyarısını unutmayalım. Batıl inançlarımızı da, ayetlerde geçen kelimelere farklı anlamlar vererek, aklama çabası içinde lütfen olmayalım. İnanın inkârcılardan oluruz. Tekrar hatırlatmak gerekirse, Ahzab suresi 36. ayette geçen,” ALLAH VE RESULÜ BİR İŞ HAKKINDA HÜKÜM VERDİKLERİ ZAMAN” sözünden, Allah ın ayrı hükmü, Resulünün ayrı hükmü olduğunu değil, Allah ın Resulünün yalnız Kur’an ile hüküm vererek, Allah ın hükmünü yerine getirdiğini anlamalıyız ve Allah ın hüküm verdikten sonra, iman edenlerin buna uymak zorunda olduğu gerçeği anlatılıyor. ÇÜNKÜ ALLAH IN RESULÜ YALNIZ, KUR'AN A UYDUĞUNU, YALNIZ KUR'AN İLE HÜKMETTİĞİNİ ALLAH IN KİTABI KUR'AN'IN BİRÇOK AYETİNDEN ÖĞRENİYORUZ. Bunun tersini anlamak ve inanmak bizleri Kur’an dan uzaklaştırır, Allah korusun şeytanın oyuncağı yapar.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/