RESULÜN HADİSLERİ OLMADAN İSLAM YAŞANMAZ, KUR'AN ANLAŞILMAZ DEMEK DOĞRU OLABİLİR Mİ?
Cuma hutbesinde hoca cemaate, aynen şunu söyledi. “ALLAH’IN RESULÜNÜN RİVAYET HADİSLERİ OLMADAN İSLAM YAŞANMAZ, KUR’AN ANLAŞILMAZ.” YANİ RESULÜN HADİSLERİ OLMADAN BİZLER, NE İSLAM’I YAŞAYABİLİRİZ, NEDE KUR’AN’I ANLAYABİLİRİZ DEMEK İSTEDİ. Bunun anlamı, haşa Kur'an'ın tek başına hükmü yoktur demek. Aklımızı başımıza toplayalım ve ne dediğimizin farkında olalım, yoksa hesap günü pişman oluruz. Önce şunu söylemek isterim. Allah’ın Resulü şu anda aramızda yok, ona ait olduğu iddia edilen rivayet hadislerin, gerçekten ona ait olup olmadığını sormamız ve ondan onayını almamız mümkün değil. Bu durumda doğruluğu konusunda hiç şüphe duymadan, bu bilgilere dayanarak inancımızı yaşamamız, Kur’an hükümlerine göre doğru asla mümkün değildir. Bakın Allah bu konuda ne diyor.
İsra 36: HAKKINDA, KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE KALP, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR. (Diyanet meali)
Bakın özellikle bu ayeti Diyanetin malinden yazdım. Ama Diyanet hocalarına bu ayetleri okutmuyorlar mı, ya da bu sözleri söyledikleri için onları uyarmıyorlar mı? Doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. Rabbimiz kesin bilgi sahibi olmadığın sözlerin/hadislerin sakın ardına düşmeyin diye uyarıyor, bizler zerre kadar düşünmeden BİR RİVAYETE GÖRE diye başlayan ve Resule ait olduğu iddia edilen sözlerle/hadislerle Kur’an’ı ancak anlayıp, İslam’ı yalayabileceğimize kuşku duymadan inanabiliyoruz. Demek ki Allah boşuna, aklını kullanmayanı pislik rezillik içinde bırakırım demiyor Kur’an’da.
Allah’ın Resulü olmadan, Kur’an anlaşılamaz dememiz asla mümkün değil, ama Allah’ın Resulünü Resul olarak kabul etmeden, iman etmiş sayılmayız diyebiliriz. Eğer Resul olmadan yani onun rivayet hadisleri olmadan Kur’an anlaşılamaz dersek, Allah’ın kitabını yetersiz, anlaşılmayan bir rehber olarak görmüş olacağımız gibi, emin olamayacağımız sözleri/hadisleri Kur’an ile eş tutmuş, hatta Kur'an'ın önüne geçirmiş İslam’ın sınırlarını aşarak, dipsiz bir kuyuya kendimizi atmış oluruz. Bu düşünce ve inancı neredeyse, İslam toplumlarının yüzde 90 ı kabul ediyor ve bu doğrultuda İslam’ı yaşıyor. ALLAH BOŞUNA ENAM 116. AYETİNDE, ÇOĞUNLUĞA UYARSAN SENİ DİNDEN SAPTIRIRLAR DİYE UYARMIYOR. Gelin Kur’an’ı rehber alarak, bu düşüncenin doğru olup olmadığını anlamaya çalışalım. Bu düşünce ve bilgilerin bir tanesi bile Kur’an’ın onayından geçmiyor ve bir ayete bile ters düşüyorsa, bu düşünceye inanmayalım. İnanırsak hem Allah’a onun kitabına saygısızlık yapmış, hem de Resulüne iftira atmış oluruz.
Gelelim, hocanın vaazında söylediği söze. Şöyle düşünelim, Allah’ın Resulü olmadan İslam’ı yaşayamıyorsak, şu anda aramızda Allah’ın Resulü yok, bu durumda bizler İslam’ı doğru yaşayamayacak mıyız? Cevap hazır, elbette Resul vefat etti, onun bizlere dilden dile, kulaktan kulağa rivayet yolla ulaşmış hadislerinden istifade ederek İslam'ı yaşamalıyız, diye cevap veriliyor. Peki bu düşünceye, böyle bir yöntemle İslam’ı yaşamamıza, Allah Kur’an’da izin veriyor mu? KUR’AN’I TARAFSIZ VE DİKKATLE DÜŞÜNEREK BİR KEZ OKUYAN MÜSLÜMAN, ASLA BU YOL VE YÖNTEMLE İSLAM’I YAŞAMAMIZA İZİN VERMEDİĞİNİ BİLİR.
Çünkü Allah Kur’an’da, bu yöntemle inancını yaşayan Kitap Ehlini uyarıp, SAKIN EMİN OLMADIĞIN RİVAYET, SANI BİLGİLERİN ARDINA DÜŞEREK İMANINI YAŞAMA, BUNUN HESABINI SORARIM diye uyarmıştı hatırlayınız. Hatta size indirdiğim Kur’an yetmiyor mu diye, ayette uyarmıyor muydu? Kitap Ehlinin yaptığı aynı yanlışı yapmayalım diye Allah, Resulüne hitaben, deki kullarıma diye enam 19. Ayetinde ne demişti? ”DE Kİ: “TANIKLIK BAKIMINDAN HANGİ ŞEY DAHA BÜYÜKTÜR?” DE Kİ: “BENİMLE SİZİN ARANIZDA ALLAH TANIKTIR. BU KUR'ÂN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” Uyarıya bakar mısınız lütfen. İmanımızı inancımızın tek ve güçlü tanığı Allah’tır. Benimle sizin aranızda tanık olan Allah emrediyor ki, BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDUKİ ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKEZİ UYARAYIM DİYOR. Bizlerse Resulün, o günkü toplumu uyardığı Kur’an’ı imanımızı yaşayabilmek için, yeterli görmüyoruz, peki neden? Çünkü inandığımız mezheplerin dine yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, bizler bu saygısızlığı yapıyoruz ve adeta Kur'an'ın yetersizliğini kanıtlayabilmek için diyoruz ki, bakın namazın rekât sayısı bile Kur’an’da yazmıyor, ne kadar zekât vereceğimiz bile yok diyebiliyoruz. Allah’ın koymadığı sınırları bizler koyuyoruz, ondan sonrada Kur’an’ı eksik detay sız görüyoruz. Neden bu konuda Allah bir sınırlama yapmamış, onu bile düşünmek istemiyoruz. Allah bizleri affetsin.
Siz bu uyarıdan ve Kur’an’ın diğer ayetlerinden, Allah’ın Resulü vefat ettikten sonra, Resul olmadan İslam’ı anlayamayız yaşayamayız diye mi anladınız, yoksa Allah şahittir ki, ben sizi yalnız Kur’an ile uyardım görevimi yaptım. Bundan sonrada sizler, Kur’an’ı benim ulaştıramadığım yerlere sizler ulaştırın, diye mi anladınız? Bu konuyu yine Kur’an’ın rehberliğinde, daha geniş anlamaya çalışalım. Allah Kur’an’da, Resulüne verdiği yetki ve sorumluluklarında ne diyordu? “RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) “SENİN GÖREVİN, SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Sizce her şey çok açık değil mi? Allah Resulüne verdiği görev tanımını yapıyor ve diyor ki, senin görevin sadece tebliğ etmektir. Bizler batıl ve rivayet inançlarımızı dine ilave edebilmek için, yüzlerce ayeti görmezden geliyor ve Allah’ın Resulüne vermediği yetkilerle donatarak, RESULE İFİRA ATTTIĞIMIZIN VE BATILIN PEŞİ SIRA GİTTİĞİMİZİN FARKINDA BİLE OLAMIYORUZ. Öyle olunca Allah, dualarımıza elbette karşılık vermeyecektir.
Bir kardeşimiz yazıma şöyle cevap vermiş. Yaşadığımız İslam’ın, nasıl Kur’an’ın sınırlarını aşarak yaşamaya çalıştığımıza ve bu yolda kendi batıl inançlarımıza kanıtlar yaratma çabamıza, çok güzel bir örnek. “BİR DÜSUN! MİLLİ EGİTİM KİTAP VERİYOR, BİDE HER BRANŞ İÇİN ÖGRETMEN KOYUYOR SINIFA. KİTABİ ANLATSİN İZAH ETSİN DİYE. ÖGRETMENLER MİLLİ EGİTİME ORTAKMİ KOŞMUŞ OLUYOR SİMDİ.” Böyle bir örnek veren kardeşimizin, Kur’an’ı anlayarak ve düşünerek hiç okumadığını ve Allah’ın yüceliğini ve kitabının büyüklüğünü, hayal bile edemediğini, kendisine anlatılanların esiri olduğunu tahmin ediyorum. Bu karşılaştırmayı yapmak, başlı başına büyük bir günah. Allah’ın eşi benzeri olmayan NURU KUR’AN ile nasıl olurda beşeri bir ilmi ya da bilgileri onların kitaplarını aynı tutar ve karşılaştırırız. Hatırlatırım o bahsedilen tüm bilimleri, ilimleri yaratanda Allah. Kuluna vahyini, biz kullarından isteklerini bizzat kendisi, izah edip anlatamaz mı? Allah bizlere meydan okuyor ve ne diyordu Kur’an ayetleri için? “HAYDİ, BİR BENZERİNİ GETİRİN BAKALIM.” Bizler ise onun eşi benzeri olmayan kitabı Kur’an’ı, beşeri kitaplarla karşılaştırma cesaretini gösteriyoruz. Bunun şirk olduğunu fark edebilse, bu örneği vermezdi eminim.
Bu arkadaşımız, açık öğretim diye bir eğitimin olduğunu bilmiyor herhalde. Bu eğitimde yalnız Kitaplar veriliyor ve herkes o kitaplara çalışıp imtihana giriyor, öğretmen yok. Hatırlatırım Allah bizlere, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN, HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE, YEMİN OLSUN Kİ KUR’AN’I KOLAYLAŞTIRDIM. SAKIN BENDEN BAŞKA VELİLER EDİNİP ARDI SIRA GİTMEYİN, GÜVENİLECEK VELİNİZ YALNIZ BENİM diyorsa, bizler Kur’an’ı anlayabilmemiz için günümüzde Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadisler olmazsa, bizler Kur’an’ı anlayamayız, İslam’ı yaşayamayız nasıl deriz? Bu kadar mı gözlerimizi batıl kör etti.
Allah Kur’an’da İslam’ı tebliğ ederken, Resulüne yardımcı olmak için, ona uyulmasını emreder. Hatta Resulüme uyan bana uymuştur diye de belirtir. Ama birçok ayette de Resulüm sizleri yalnız Kur’an ile uyarma görevi aldı, onun dışına asla çıkmayacak çünkü benim kontrolümdedir, onu izliyoruz gerektiğinde uyarıyoruz diye de açıklama yapar. Allah’ın Resulü vefat ettikten sonra, Kur’an dışından hiçbir bilgi Allah’ın korumasında değildir, lütfen bunu unutmayalım. Rivayetleri ve atalarının inancını yaşamak isteyenler, Kitap Ehlinin yaptığı gibi, Allah’ın ayetlerinin kelimeleri ve anlamları ile oynayıp, Kur’an’ın asla onaylamadığı yüzlerce ayete ters düşen anlamlar verip, batılı ayetlere ilave etmeye çalışıyorlar ve diyorlar ki; “BAKIN ALLAH RESULÜME UYUN EMRİ VERMİŞ DEMEK Kİ, RESULÜN RİVAYET HADİSLERİNEDE UYMAK FARZDIR.” Hâlbuki Allah Resulünün yetki ve sorumluluklarını bizlere ayetlerinde anlatırken ne demişti hatırlayalım. “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) Lütfen batıl inancımızı aklayabilmek için, ayetleri görmezden gelip, kendi nefsimizi kandırıp zulmetmeyelim. Kur’an’ın asla onaylamayacağı bir inancı dinin emri diye yaşamayalım, kendimizi aldatmış olacağımız gibi, ALLAH’A VE RESULÜNEDE İFTİRA ATMIŞ OLURUZ.
Kur’an’ın hiçbir ayetinde, Resulüm yanınızda olmadan, sizler Kur’an’ı anlayamazsınız, onun açıklamalarına ihtiyacınız var dememiştir. Tam tersine Kur’an’ı açıklamak bizim görevimizdir, anlayasınız ve hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye Kur’an’ı biz nice örneklerle açıkladık diyor. Kime inanacağınız elbette size kalmış. Hatta hiçbir ayette bunu ima dahi etmemiştir. Eğer öyle olsaydı bu din, yalnız o günkü topluma yani Araplara indirilmiş olurdu ki, Allah bunun tam tersini söylüyor. Eğer Allah’ın Resulünün hadisleri açıklamaları olmadan, Kur’an’ı bizler anlayamayacak olsaydık, Allah bizlere, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN, SİZLERİ KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİM HÜKMÜNÜ VERİR MİYDİ? Elbette vermezdi. Lütfen Allah'a güveniyor ve iman ediyor gibi yapmayalım. GÖNÜLDEN İMAN EDEREK, YALNIZ ONUN İPİNE SARILALIM.
Peki, neden Allah vermezdi? Çünkü Allah’ın Resulü vefat ettikten sonra, onun biz ümmetine bıraktığı ve Kur’an’ı açıkladığına dair bizlere ulaşan, Allah’ın korumasında hiçbir kitabı yoktur. Haşa Allah’ın Resulü görevini eksik mi yaptı da, Kur’an’ı yazdırıp kendi hadislerini yazdırmayı unutup, aradan geçen yaklaşık 200 yıl sonra, bu birilerinin aklına gelip yazdırıp, bizlerin imanını mı kurtardı? Bakın işin ucu, nasıl mantıksız bir yola doğru gidiyor. Resulün vefatından yaklaşık 200-250 yıl sonra, rivayetlerle toplanmış Resule ait olduğu iddia edilen sözler/hadislerinde doğruluğu ve ona ait olduğu konusunda, hiç kimse garanti veremez. Aynı konularda bile birbirine zıt hadisler vardır, hangisi doğru diye Resule de sormayacağımıza göre, sanırım düşünene her şey çok açık. BU DURUMDA ALLAH’IN, SAKIN EMİN OLMADIĞIN BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN EMRİNİ VEREN ALLAH, SİZCE RİVAYETLERİN IŞIĞINDA, BİZLERİN KUR’AN’I ANLAMASINA VE İSLAM’I YAŞAMASINA İZİN VERMİŞ OLABİLİR Mİ? MÜMKÜN DEĞİL.
Aklını zerre kadar kullanan ve Kur’an’ı bir kez anladığı dilden düşünerek okuyan bir Müslüman, yaşanan ve Kur’an’a taban tabana zıt bu inançların ardına asla düşmez, uzak durur. Tıpkı O çok özel insan, Hz. Muhammed gibi. Allah Resul olarak Hz. Muhammed’i seçmesinin en önemli nedeni, ne yazık ki topluma anlatılmıyor. Allah’ın Resulü ÜMMİYDİ. Yani Kitap Ehlinin yaşadığı dinin, Allah’ın indirdiği dinle hiçbir ilgisinin kalmadığını, batıl yollara saptıklarından onlara tabi olmayıp, doğruların arayışında olduğu için Allah, ONU KENDİSİNE RESUL OLARAK SEÇMİŞTİR. Onun için Allah, Resulümde sizler için güzel örnekler vardır diyor. Allah’ın Resulünün örnek oluşunu, lütfen rivayetlerden değil Kur’an’dan araştıralım ve ve yalnız Allah'ın Resulünün tebliğ ettiği Kur'an'a sarılarak, onun yolunu izleyelim.
Dilerim Allah’ın Resulünün örnek oluşunu Kur’an’dan doğru anlayıp hayatına geçiren, Allah’ın azınlık halis kullar arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/