Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Enam suresi 19. ayet olacaktır. Lütfen bu ayeti okurken her cümlesinde Allah bizlere neler anlatıyor, onu dikkatle anlamaya çalışalım.
Enam 19: DE Kİ: “ŞAHİTLİK BAKIMINDAN HANGİ ŞEY DAHA BÜYÜKTÜR?” DE Kİ: “ALLAH BENİMLE SİZİN ARANIZDA ŞAHİTTİR. İŞTE BU KUR’AN BANA, ONUNLA SİZİ VE ERİŞTİĞİ HERKESİ UYARAYIM DİYE VAHYOLUNDU. GERÇEKTEN SİZ Mİ ALLAH İLE BERABER BAŞKA İLÂHLAR OLDUĞUNA ŞAHİTLİK EDİYORSUNUZ?” DE Kİ: “BEN ŞAHİTLİK ETMEM.” DE Kİ: “O, ANCAK TEK BİR İLÂHTIR VE ŞÜPHESİZ BEN SİZİN ALLAH’A ORTAK KOŞTUĞUNUZ ŞEYLERDEN UZAĞIM.” (Diyanet meali)
Allah Elçisine deki kullarıma diyerek, bizlerin çok önemli bir konu hakkında dikkatimizi çekiyor. Lütfen bu uyarıları dikkatle anlamaya çalışalım. Allah bizlere Elçisinin şunu söylemesini istiyor. “TANIKLIK BAKIMINDAN, HANGİ ŞEY DAHA BÜYÜKTÜR” Allah çok açık ve net bizlere, DİNİMİZİ YAŞARKEN TEK KANITIN, TANIKLIĞIN ALLAH'IN KANUNLARI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. Peki bizler bu uyarıyı dinliyor ve hayatımıza geçiriyor muyuz? Burası çok önemli. Devamında da konuya açıklık getirip netleştirerek, tekrar deki kullarıma diyor ve BENİMLE SİZİN ARANIZDA ALLAH TANIKTIR diyerek, Allah'ın Elçisinin mucizesinin yalnız ve yalnız Kur’an olduğunu, yalnız Kur'an'ı tebliğ edip onunla uyardığına, Allah'ın şahit, tanık olduğu anlatılıyor. Bizler Allah'ın tanık olduğu bu uyarıyı, hayatımıza sizce geçiriyor muyuz, yoksa yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diyerek onun yanına rivayetleri ve ataların inançlarınıda mı koyuyoruz, ne dersiniz? Göz ardı ettiğimiz çok önemli bir konuda bizleri uyarıyor ve şöyle söylüyor. BU KUR'ÂN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM. Hatırlatırım Allah'ın Elçisi, yalnız Kur’an ile uyarma görevi alıyor, kendiside Kur’an dışından hükümler veririm demiyor, ya da ayetleri ben açık, anlaşılır hale getiriyorum demiyor.
Sizce Allah, deki kullarıma bu Kur’an bana vahyolundu ki onunla sizi ve ulaştığı herksi uyarayım dediği halde, bizler hala yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an özet bilgiler verir, detaylı değildir, Kur’an'ı açıklayan Kur’an dışından Resulün rivayet hadisleridir, mezhep imamlarının sözleridir, fıkıhtır diyebilir miyiz? Dediğimiz andan itibaren, ayetin devamındaki uyarının muhatabı olmuş oluruz, ayrıca Allah'ın şahitliğine de güvenmemiş oluruz. Ne diyordu devamında hatırlayalım. “SİZ GERÇEKTEN ALLAH'IN YANINDA, BAŞKA İLÂHLARIN BULUNDUĞUNA TANIKLIK EDİYOR MUSUNUZ?”
Sizce bu cümlede geçen Allah'ın yanında başka ilahlar sözüyle Allah, kimlerden bahsediyor olabilir? Çünkü bu sözlerin muhatabı, Allah'a iman etmeyen kâfirler değil. Peki, kimlere söyleniyor bu sözler? ELBETTE KİTAP EHLİNE. Yani tek bir Allah'ın, yaratıcının olduğuna inananlara söyleniyor. Yoksa kitap ehlinden hiç kimse iki tane Allah vardır demiyor. Peki, ne yapıyorlardı da Allah'ın yanında, başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz diye soruyor. İlah kelimesinin anlamı kulluk etmek, hiç şüphe duymadan gönülden bağlanıp sığınılan, yardım şefaat istenen, yüceliği karşısında hayrete düşülen anlamlarına gelir.
Allah bu konuda bizleri uyarıyor ve diyor ki, kulluk edilecek, hiç şüphe duymadan ardına düşülecek veliniz eşi ve benzeri olmayan yüce güç yalnız Allah'tır yalnız O İLAHTIR, ondan başka ilah sakın edinmeyin, edinenler varsa aranızda sen onlara söyle diyor Allah Elçisine, BEN BUNA TANIKLIK ETMİYORUM DE DİYOR. Allah'a ortak koşmak, Allah'ın yetkilerini yaratılmış bir beşere layık görüp vermektir. İŞTE BUDA İNSANLARI YA DA ŞEYH EDİNDİĞİMİZ KİŞİLERİ İLAH EDİNMEKTİR DİYOR.
Bu konuda bizlerin, kitap Ehlinden hiçbir farkımız olmadığını, onlar gibi bizlerde Allah'ın yanında yaratılmış insanları da ilah edindiğimizi söyleyebilirim. Örneğin Said-i Nursi diye anılan bir kişiye verilen bir isim vardır ve BEDİÜZZAMAN ismiyle anılır. BU İSİMLE BU GÜNE KADAR, ALLAH'IN RESULLERİNDEN HİÇ BİRİSİ DAHİ ANILMAMIŞTIR. Bu kelimenin ne anlama geldiğini, bu şahsa inananlara sorduğumuzda şöyle bir cevap alırsınız. ZAMANIN, BENZERSİZİ, HARİKASI, ASRIN MÜKEMMEL İSANI. Hatasız günahsız, Allah dan başka hiç kimsenin olamayacağını söyleyen Kur’an'a inatla, böyle bir isim takmak ALLAH'IN YANINDA YARATILMIŞ BİR BEŞERİ İLAH EDİNMEKTİR. Allah'ın ayette bahsettiği budur. Bakara suresi 117. ayetinde, “BEDİÜSSEMAVATİ VE'L ARD “ diye geçer. Bunun anlamı, GÖKLERİN VE YERİN BENZERSİZ BİR ŞEKİLDE YARATICISI' anlamındadır. Bediüzzaman kelimesinin anlamı da Zamanın benzersiz yaratıcısı anlamındadır. Saidi Nursi nin takipçileri, gerçek anlamını değiştirip, zamanın benzersizi anlamını vermişlerdir. İşte tüm bunlar ve benzeri cemaat ve tarikatların şeyhlerine verdiği isimlerdir ki, bunlar Allah'ın yanında onları ilah edinmektir. Duymuşsunuzdur bazı cemaat ve tarikat liderleri, sizler benim kullarımsınız der. BİZLER ALLAH'TAN BAŞKA, HİÇ KİMSENİN KULU ASLA OLAMAYIZ.
Ayetleri, Kur’an'ın diğer örneklerinden yardım alarak anlamaya çalışmak yerine, rivayet bilgilerin ışığında anlamaya çalışırsak, mutlaka ya eksik anlarız ya da yanlış anlarız. Allah kuluna gerektiği en güzel şekliyle anlatandır. Çünkü dinin sahibi kendisidir. Enam suresi 19. ayeti tercüme eden Diyanet, bu ayetin ne maksatla indirildiğini açıklamak için, dip not olarak şunları yazmış. “KUREYŞLİLER, “EY MUHAMMED! SENİN HAKKINDA YAHUDİLERE, HIRİSTİYANLARA SORDUK, PEYGAMBERLİĞİNE DAİR BİR HABER OLMADIĞINI SÖYLEDİLER. BİZE SENİN PEYGAMBER OLDUĞUNA DAİR BİR ŞAHİT GÖSTER” DEMİŞLER VE BUNUN ÜZERİNE BU AYET İNMİŞTİ.”
Elbette bu söylenenler yanlıştır diyemeyiz. Ama bu ayetin, yalnız bunun için indirildiğini söylemek, ayette anlatılmak istenen çok geniş ikaz ve uyarıların üstünü örtmek olur. Kur’an Allah'ın Elçisinin görevlendirildiğine tanıklık yapıyor, bunda şüphe yok. Ama tanıklık yapan ve Allah katından gelen Kur’an batıl ve hurafeden uzak, BİZLERİ UYARAN YALNIZ KUR’AN OLDUĞUNUDA BİZLERE BİLDİRİYOR. Diyanetin dip notunu Enam 19. ayetin devamında ki ayet için elbette söyleyebiliriz. Bakın orada ne diyor.
Enam 20: Kitap verdiğimiz kimseler onu, KENDİ OĞULLARINI TANIDIKLARI GİBİ TANIRLAR. Kendilerine yazık edenler, ona inanıp güvenecek değillerdir. (Süleymaniye vakfı)
Bu ayette Allah, görev verdiğim Elçilerin Allah katından görevlendirildiğini, daha önce gönderdiğim kitaplara inanan Kitap Ehli çok iyi bilir diyor. Çünkü ben O kitaplarda, daha sonra görevlendireceğim Elçilerimi müjdelemiştim diyerek, onlar kendi evlatlarını tanıdıkları gibi, aslında senin Allah tarafından gönderildiğini bilmeleri gerekir diyerek, aslında kitap Ehlinin de, gönderdiği kitaplardan ne derece uzaklaştıklarına, batıl ve hurafenin ardına düşerek, kendilerine Allah'ın yanında ilahlar edindiklerini anlatıyor bizlere. Yahudilerin bir kısmı, Üzeyir Allah'ın oğludur dediklerini, Hıristiyanların da Mesih İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söyleyerek, onların şirk koştuklarından Kur’an bahseder.
Günümüz Yahudilerinin ve Hıristiyanların MESİH in geleceği inancı vardır. MESİH KURTARICI OLARAK BEKLENEN KİŞİ ANLAMINDADIR. Bunu kabul ediyorlar ama Yahudiler gelecek Mesih'in Davut'un soyundan olacağını ve Yahudileri memleketlerine geri döndüreceğini, dünyaya hükmedeceğine inanıyorlar. Hâlbuki onların neredeyse tamamının inandığı ve kutsal kitaplarında bahsedilen Mesih Hz. İsa idi ama onun olduğuna inanmak istemediler. Çünkü Hz. İsa babasız dünyaya gelmişti. Hıristiyanlar da şu anda ellerinde bulunan Yuhanna incilinin Bab 16 ayet 13 de, şöyle geçer. “Ama Faraklit (ELÇİ) gelince sizi tüm gerçeğe yöneltecektir. Çünkü kendiliğinden konuşmayacaktır. Ne işitirse onu söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir” diye geçer. Hıristiyanlarda gelecek yeni Faraklit in yani Elçinin, yeni bir Resul olmadığını ve Hz. İsa'nın ölmediğini tekrar onun geleceğine kendilerini inandırmışlardır. DAHA DOĞRUSU HERKES KENDİ İNANÇLARINI YARATARAK, İNANMAK İSTEDİKLERİNE İNANDIRMIŞLARDIR KENDİLERİNİ. Kur’an Hz. İsa'dan bahsederken özellikle MESİH ismiyle bahsetmiş ve her topluma Elçi göndermeden önce bilgi verildiğini, Allah gönderdiği kitaplarda toplumu uyardığından bahsediyor.
Ne yazık ki toplumlar, Allah'ın indirdiği kitaba sarılacakları yerde, atalarının üzerinde buldukları inanca sarıldıkları için, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ ELÇİLERİDE TANIMAK YERİNE GENEL ÇOĞUNLUĞU, ONLARA DÜŞMAN OLMAYI VE ONLARIN GETİRDİKLERİNİ, TOPLUMUN DIŞLAMASI İÇİN ELERİNDEN GELENİ YAPMIŞLARDIR. Bu acı gerçek ne yazık ki bizim toplumumuzda da, kısmen farklı yönüyle yaşanmaktadır. Biz Müslümanlar Allah'ın Resulü Hz. Muhammed'i, Resul olarak kabul etmişiz ama ne yazık ki getirdiği Allah'ın kitabına karşı, Kitap ehlinin takındığı tavrı takınmış ve onu yeterli görmeyip rivayetlere dalmışız. Kitap Ehli Allah'ın kitabı ile yetinmemiş, hatta atalarının rivayet, batıl inançlarını Allah'ın kitabının önüne geçirmişler.
Bizlerde öyle yapmıyor muyuz? Allah sizlere indirdiğim Kur’an yetmiyor mu, yalnız Kur’an'ın ipine sarılın, Kur’an'ın sınırlarını aşmayın, sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim dedikçe, aramızdan bazı kişiler ne diyordu hatırlayalım. Yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an özet bilgiler verir, detay vermez. Eğer Peygamberimizin hadisleri, mezhepler ve fıkıh hükümleri olmasaydı Kur’an kapalı kalır anlaşılamazdı diyoruz. Daha da ilginci, KUR’AN YAZILI KANUN VE HÜKÜMLER, PEYGAMBERİMİZİN HADİSLERİ, KANUNLARIN NASIL UYGULANACAĞININ SÖZLÜ İFADESİ AÇIKLAMASIDIR DEMİYOR MUYUZ? Bakın bu anlayışın, inancın bizlere nereden, kimler tarafından içimize sokulduğuna, sizlere dikkat çekici bir örnek vermek istiyorum.
“TORA, YAHUDİLERİN ÇOK ÖNEM VERDİĞİ, TEVRAT'IN BİR ANLAMDA BENZERİ OLAN, TALMUD'UN YİNE YAHUDİLERCE ÖNEMLİ BİR DİNSEL ANLATIMIDIR. HATTA BAZI GÖRÜŞLERDE TEVRAT'TAN ÖNCE GELİR. BU KONUDA SÖYLENENLERE GÖRE TEVRAT (YAZILI TORAH), TALMUD (SÖZLÜ TORAH) YANİ KANUNLARIN NASIL UYGULANACAĞININ SÖZLÜ İFADESİDİR.”
Gördünüz mü bu yanlış inancın, içimize nereden girdiğini. Yahudiler geçmişte de günümüzde de İnançlarını Allah'ın indirdiği ile yaşamamışlar, atalarının batıl inançlarının rivayet hadislerinin oluşturduğu Tora, Talmud hatta Mişna diye adlandırdıkları hadis kitapları ile inançlarını yaşadıklarını görüyoruz. DAHA DA İLGİNCİ YAHUDİLER BU KİTAPLARI, ALLAH'IN İNDİRDİĞİ KİTABIN ÖNÜNE GEÇİRİP, BUNLAR OLMASAYDI ALLAH'IN DİNİ ANLAŞILAMAYACAKTI DÜŞÜNCESİNDEYDİLER. AYNI BATIL İNANÇIN NE YAZIK Kİ İSLAM TOPLUMUNA, YAHUDİLERDEN GİRDİĞİNİ ANLIYORUZ VE BİZLERDE DİYORUZKİ, RESULÜN HADİSLERİ OLMASAYDI KUR'AN YAŞANMAZ, KAPALI KALIRDI DİYORUZ.
Günümüzde yaşanan İslam ile Yahudilerin yaşadığı inancı dikkatle araştırdığımızda, ne yazık ki Yahudiler batıl inançlarını sinsice içimize soktuğunu anlıyoruz. SÖYLEMEYE UTANIYORUM AMA YAHUDİLEŞTİRİLMİŞ MÜSLÜMANLAR OLMUŞUZ, FARKINDA BİLE DEĞİLİZ. Eğer bizler Allah'ın emrettiği gibi, yalnız Kur’an'ın ipine sarılmazda, doğruluğundan emin olamayacağımız rivayetleri de din diye yaşarsak, inanın Allah'ın huzurunda geçmişte lanetlenmiş Yahudilerin durumuna düşeriz. HESABIN GÖRÜLECEĞİ O ÇETİN GÜN GELDİĞİNDE, ÜZÜLENLERİN SAFINDA OLMAK STEMİYORSAK, EMİN OLAMAYACAĞIMIZ BİLGİLERE DEĞİL, ALLAH'IN KİTABI KUR’AN'A SARILALIM.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/