Kur’an ın muhkem ayetlerini anlayabilmek için, Allah ın önerdiği yolu, yöntemi kullanmadığımız sürece, Kur’an ayetlerini doğru anlamamızda mümkün olmayacaktır. MUHKEM AYETLERİN BİR KISMINI, İLK OKUDUĞUMUZDA HEMEN ANLARIZ AMA BİR KISMINI DA ANLAYABİLMEMİZ İÇİN, MUTLAKA AYETLER ÜZERİNDE KUR’AN BÜTÜNLÜĞÜNDE DÜŞÜNEREK, ARAŞTIRARAK ANLAMA ÇABASI İÇİNDE OLMALIYIZ. Allah sizleri Kur’an dan imtihan ediyorum diyor da, özellikle bizleri ayetler üzerinde düşünmeye, araştırmaya yönlendiriyorsa, bu çabayı mutlaka göstermeliyiz. Çaba harcamadan birilerinin sözlerine güvenip inananlar, asla doğru yolda olduklarından emin olamazlar. Bu makalemde sizleri düşünmeye davet etmek istediğim ayeti önce yazmak istiyorum, daha sonra bu ayet üzerinde birlikte düşünelim.
Rahman 17: O, İKİ DOĞUNUN VE İKİ BATININ RABBİDİR. (Diyanet meali)
Bu ayette geçen iki doğu ve iki batı sözünden, sizce ne anlamalıyız? Bu ayeti doğru anlamak istiyorsak, önce bu sözlerin ne maksatla söylendiğine bakmalıyız ve aynı yöntemin kullanıldığı başka ayetler var mı onlara bakmalıyız. Bu ayette geçen iki doğu ve iki batıdan kasıt, güneşin mevsimlere göre farklı yerlerden doğup battığını anladıkları örnekleri verilir, bu ayeti açıklamaya çalışanların bir kısmı. Bu konudan bahsedilseydi iki doğu iki batı demezdi, çünkü açı olarak birçok farklı yerden doğar ve farklı yerden batar güneş mevsimlere göre, tabi bizler bunu fark edemeyebiliriz. Ama bu düşünce, bu konuda Kur'an da geçen diğer ayetlere baktığımızda, ayette geçen konuyla tam olarak bağlantılı olmadığını görüyoruz. Rahman 17. ayetin öncesine ve sonrası ayetlerine baktığımızda, Allah ın bu dünyayı yarattığı eşsiz güzelliklerinden bahseder ve O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz diyerek, bizleri ikaz eder. Rahman 17. ayetinde de O iki doğunun ve iki batının Rabbidir yani hâkimidir diyerek, çok özel bir konuda dikkatimizi çeker. Bu ayeti ancak Kur’an merkezli düşünürsek çok daha doğru anlayabiliriz.
Doğu ve batı kelimelerinin, çok özel anlamları da vardır. DOĞMAK YARATMAK, BATMAK YAŞAMA SON VERMEK. Yani bizleri ve kâinatı yaratan Allah tır, istediği zamanda hayatımıza son verecek yine O dur. Tabi iki doğunun ve iki batının Rabbi Allah tır sözünden, yalnız bu dünya kast edildiğini anlamamız yanlış olur. Allah iki doğu ve iki batıyla ayrıca Kur’an da bahsedilen, izah edilen ahiret hayatının da hâkimi Allah tır şeklinde de anlamalıyız. Kur’an dan aynı konu ile ilgili ayetleri hatırlayalım şimdide.
Bakara 115: DOĞU DA BATI DA ALLAH'A AİTTİR. Nereye dönerseniz Allah'ın varlığı oradadır. Şüphesiz ki Allah, her şeyi çepeçevre kuşatan ve her şeyi bilendir. (Bayraktar Bayraklı)
Şuara 28: Musa, “O, DOĞUNUN DA BATININ DA VE İKİSİ ARASINDAKİ HER ŞEYİN DE RABBİDİR. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi. (Diyanet meali)
Müzzemil 9: O, DOĞUNUN DA BATININ DA RABBİDİR. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O’nu vekil edin. (Diyanet meali)
Bakara 142: İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? Diyecekler. De ki: DOĞU DA BATI DA ALLAH'IN DIR. O dilediğini doğru yola iletir. (Diyanet vakfı)
Bu ayetlerin hepsinde, DOĞU VE BATI kelimeleriyle anlatılmak istenen, uçsuz bucaksız kâinatın yaratıcısının, sahibinin Allah olduğu ve nereye bakarsanız bakın, Allah ın gücünü azametini göreceğimiz anlatılır. DOĞU VE BATI KELİMELERİ, SINIRLARIN BELİRLENMESİ ANLAMINDA KULLANILIYOR. Eğer bizler doğu ve batıdan kastedilenin mevsimlere gör güneşin doğuşunun ayrı noktalardan doğup battığını anlarsak, Allah ın azametini, gücünü dünya ile sınırlamış, ayette anlatılmak istenen asıl konudan uzaklaşmış oluruz. Burada doğu ve batı kelimesiyle anlatılmak istenen, sonsuz kâinatın yaratıcısının, Allah olduğuna dikkat çekilmektedir.
Ayetlere baktığımızda doğu ve batıdan bahsederken, her ikisinin arasında yaşayan her şeyin Rabbinin Allah olduğu özellikle zikrediliyor. Demek ki doğu ve batı tabiri yalnız dünyanın doğusu ve batısı değil, YARATILMIŞ ÂLEMİN İKİ UCU ANLAMINDA. Bu anlamı güçlendirmek içinde iki doğu iki batı şeklinde ki örneklemeyle de, anlatılmak istenen daha da güçlenerek, hatta genişletilerek SONSUZLUK ANLAMI VERİLİYOR. Bu konuyu yine Kur’an dan bir başka örnekle anlamaya çalışalım.
Meariç 40–41: DOĞULARIN VE BATILARIN RABBİNE YEMİN EDERİM Kİ, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez. (Diyanet meali)
Saffat 5: HEM GÖKLERİN, YERİN VE İKİSİ ARASINDAKİLERİN RABBİ HEM DE DOĞULARIN RABBİDİR. (Mehmet Okuyan meali)
Bakın yine aynı konuya dikkat çekiyor ve hatta özellikle doğular ve batılar tabiri çoğul olarak kullanılıyor. Dikkat ederseniz, aynı konu işleniyor bu sözlerden sonra. KÂİNATIN TEK HÂKİMİ ALLAH TIR. Saffat 5. ayetin başında da özellikle tek güç Allah tır temesi işleniyor. Ayetin sonunda da doğuların Rabbidir diyerek anlatılmak istenen konu anlam daha da güçlü bir şekilde anlatılıyor. İlk yazdığım ayetin öncesine ve sonrasına da baktığınızda, bu dünyadan bahsettiği gibi, ahiret hayatından da bahsediyor. Demek ki iki farklı hayat, iki farklı yaşam ve doğular batılar var ve sahibi de Allah tır. Bu ayet tercüme edilirken, sanki yemin eden Allah değilmiş de, bir başkası yemin ediyor gibi anlaşılıyor. Hâlbuki birçok ayette yemin edenin, kendisini kanıt delil, şahit gösterenin Allah olduğunun örneklerini görüyoruz. Bu durumda bu ayeti bu şekliyle tercüme ettiğimizde yanlış anlaşılabiliyor. Bu durumda bu ayeti şöyle anlamalıyız. Doğuların ve batıların kâinatın sahibi olarak yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye benim gücüm yeter. Demek ki bu ayette de doğu ve batı özellikle çoğul kullanılmış hatta sayı ile sınırlamadan, anlatılmak istenen güçlendirilerek veriliyor. Her dilde buna benzer anlam güçlendirmesi yapılır. Örneğin büyük büyük binalar, sıra sıra dağlar, binlercesini gördüm gibi. Burada da doğuların batıların Rabbi şeklinde vurgulanmıştır. Taha suresi 5. ayetinde de Allah, bakın ne diyor. “O RAHMAN, ARŞ ÜZERİNE EGEMENLİK KURMUŞTUR” Egemenlik kurduğunu da özellikle doğu, batı kelimelerini bazen tekil, bazen de çoğul olarak kullanıyor ve arş üzerindeki tek hâkimiyetin, Allah olduğu vurgulanıyor. Şimdide sizlere ikili çoğul anlatıma çok dikkat çekici bir örnek vermek istiyorum. Yazacağım ayette de aslında dikkat çekilmek istenen konuyu anlatmak için, yine aynı yöntem kullanılıyor.
Rahman 46–47–48–49: Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere İKİ CENNET VARDIR. Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur. Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? (Diyanet vakfı)
Bu ayeti daha önce okumayanlar, ya da dikkatinden kaçanlar, iki cennette nereden çıktı diyebilir. Bu ayet hakkında öyle fikirler yürütülüp anlamlar verilmiş ki, hiç birisine açıkça delil ve kanıt Kur’an da yoktur. Onun için burada onlardan bahsetmek istemiyorum. Konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, bu ayetin devamındaki ayetlere bakalım şimdide.
Rahman 62–63: BU İKİSİNDEN BAŞKA İKİ CENNET DAHA VARDIR. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Aradaki yazmadığım ayetleri de okuduğunuzda, tahmin edemeyeceğimiz kadar güzel ve sonsuz cennettin tasvirinin yapıldığını göreceksiniz ve devamında, cennetin sonsuzluğunu anlatmak içinde, bahsedilen iki cennetin devamında, iki cennet daha vardır diyerek, SONSUZ BİR CENNET TASVİRİ YAPILMAKTADIR. Eğer bu ayetlerde cennetin sayısını söylemek isteseydi Allah, ilk baştan 4 cennet var derdi. Ama Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet var diyor. Devamında bu ikisinden başka iki cennetin daha olduğu vurgulanıyor.
PEKİ, BU DURUMDA BAŞKA CENNETLERİN OLMADIĞINI SÖYLEYEBİLİR MİYİZ? ELBETTE HAYIR. DEMEK Kİ BU İKİ SÖZCÜĞÜYLE, ANLATILMAK İSTENEN BİR ŞEY VAR. DEVAMLILIK SÜREKLİLİK, BİRDEN FAZLA ALTERNATİFİN OLDUĞU ANLATILIYOR. YANİ SONSUZ BİR GÜCÜN TASVİRİ YAPILIYOR. İKİ DOĞU İKİ BATI YA DA DOĞULARIN BATILARIN RABBİ SÖZLERİNİ DE, BU MANTIKLA ANLAMALIYIZ. Tabi günümüz fıkıh inancı bu bilgilerle yetinmemiş, Allah katımdan açıklamadığım konularda konuşmanızı haram kılıyorum demesine rağmen, Allah ın Kur’an da açıklamadığı bir konu olan cennetin kaç bölüm olduğu, detayları konusunda beşeri aklımızla fikirler yürütmüşüz. Allah cennetten bahsederken Kur’an da güvenli sığınılacak yer bağ bahçe, ikamet edilen yer anlamlarında Adn, Meva, Naim, Huld, Karar cenneti gibi örnekler verir ve burada iman edenlerin, huzur bulacağı yerler olduğu anlatılır. Bu kelimeler/isimler cennetin özelliklerinin tasviridir. Detayını Allah bilir, bizler ancak açıklanan konuları biliriz.
Ne yazık ki emin olamayacağımız kaynaklardan alınan bilgilerle, bir kısmı 7 bir kısmı da 8 bölümden oluşuyor cennet demişlerdir. Elbette onu Allah bilir mutlaka cennette, cehennemde farklı bölümlerde olacaktır. Çünkü herkesin başarısı, yada sevapları ile günahları aynı değildir. Allah ın adaletine, gücüne sual olmaz. Bizlere düşen açıklanan, bahsedilen konular, ayetler üzerinde Kur’an bütünlüğünde düşünmek, ayetleri anlamaya çalışmak olmalıdır. Hepimiz beşeriz hata yapabiliriz. Ama en az hata yapanlardan olmak istiyorsak, emin olamayacağımız sözler, bilgilerden yararlanmak yerine, emin olduğumuz Allah ın ayetleri üzerinde düşünerek ayetleri anlamaya çalışmalıyız. Gerçeklerin arayışında olana Allah, yardım edeceğini ve gönül gözünü açacağını müjdeliyor.
Ali İmran 78: Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. HÂLBUKİ OKUDUKLARI KİTAP'TAN DEĞİLDİR. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. ONLAR BİLE BİLE ALLAH'A İFTİRA EDİYORLAR. (Diyanet vakfı)
Hac 46: Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, GÖZLER KÖR OLMAZ, FAKAT ASIL SİNELERDEKİ KALPLER KÖR OLUR. (Bayraktar Bayraklı)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/